İsrail’den Rusya lehine adım: Ukrayna’ya silah vermeyeceğiz

İsrail’den Rusya lehine adım: Ukrayna’ya silah vermeyeceğiz

Siyonist İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, Ukraynalı Mevkidaşı Oleksii Reznikov ile yaptığı telefon görüşmesinde, ülkesinin “operasyonel kısıtlamalar” gerekçesiyle Kiev’e silah vermeyeceğini ancak “sivillerin hayatını kurtaracak erken uyarı sistemi” sağlayabileceklerini ileri sürdü.

İşgalci İsrail Savunma Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Gantz, Reznikov ile “olumlu” bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede Reznikov, Gantz’ı Ukrayna’daki savaşa ilişkin gelişmeler hakkında bilgilendirdi.

Gantz ise savaşta yaşanan can kayıpları ve insani kriz nedeniyle üzüntüsünü ifade ederek, İsrail’in Ukrayna halkı ve Batı’nın yanında yer aldığını savundu ve ülkesinin Ukrayna’ya insani yardım ve hayat kurtaracak savunma ekipmanı sağlama noktasındaki bağlılığını yineledi.

İsrail Savunma Bakanı ayrıca ülkesinin “operasyonel kısıtlamalarının” altını çizdi ve bu nedenle İsrail’in Ukrayna’ya silah sağlamayacağını söyledi. Açıklamada ayrıca iki bakanın, İsrail’in Ukrayna’ya “sivillerin hayatını kurtaracak bir erken uyarı sistemi sağlaması için profesyonel diyaloğu sürdürme” ve yakın gelecekte iletişimi devam ettirme konusunda mutabık kaldığı aktarıldı.

İsrailli Bakan’dan Ukrayna’ya askeri yardım çağrısı

İsrail Diaspora Bakanı Nachman Shai geçen hafta İran’ın Rusya’ya balistik füze göndermeye başladığı haberleri üzerine sosyal medyada yaptığı paylaşımda, “İsrail’in artık bu kanlı çatışmada durması gereken yere ilişkin şüphe yok. Ukrayna’nın ABD ve NATO ülkelerinin sağladığı biçimde askeri yardım da almasının vakti geldi.” ifadesini kullanmıştı.

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev ise İsrail’in Ukrayna’ya olası silah desteğini, “pervasızca bir adım” olarak tanımlayarak, “Uluslarımız arasındaki tüm devletler arası ilişkiyi yok eder.” demişti.

Bunun üzerine İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz da AB ülkelerinin büyükelçileriyle yaptığı görüşmede, ülkesinin Kiev’in talep ettiği biçimde Ukrayna’ya silah sistemleri tedarik etmeyeceğini ancak “siviller için hayat kurtarıcı erken uyarı sistemi” sağlayabileceğini söylemişti.

Gantz, detaya girmeden “çeşitli operasyonel değerlendirmeler” nedeniyle ülkesinin Ukrayna’ya silah sistemleri sağlamayacağını ve geçmişte olduğu gibi “kısıtlamalar” dahilinde Kiev’e desteklerinin süreceğini vurgulamıştı.

İsrail, Ukrayna savaşında Rusya ile Batı arasında sıkıştı

Ukrayna savaşı boyunca “değişken” bir dış politika izleyen siyonist İsrail, son gelişmelerle birlikte artık tarafını seçmesi için tüm aktörlerden baskı gördüğü bir noktada. İşgalci İsrail diplomatik, güvenlik ve stratejik ortaklıklarını özellikle ABD ve Batı ülkeleri ekseninde inşa etmesine rağmen son yıllarda özellikle Binyamin Netanyahu’nun başbakanlığı sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile kurduğu ilişki sonucunda Moskova ile yakınlaşan bir görüntü çizdi.

İsrail, Rusya ile sağladığı askeri koordinasyon sayesinde İran’a bağlı hedefler olduğu gerekçesiyle Suriye’ye rahatça hava ve füze saldırıları gerçekleştiriyor. Ancak Ukrayna savaşının doğurduğu Rusya ve Batı arasındaki yeni kamplaşma İsrail’i zor durumda bıraktı. Rusya’nın Ukrayna saldırısına başlamasından sonra İsrail hükümeti başlangıçta Rusya’yı doğrudan hedef alan açıklamalardan kaçınarak “ateşkes ve barış” çağrılarını yineledi ve Ukrayna’ya sadece insani yardım gönderdiğine vurgu yaptı.

İşgalci İsrail’in bir önceki Başbakanı Naftali Bennett Rusya’nın ismini zikretmeden Ukrayna savaşına ilişkin açıklama yaparken, dönemin Dışişleri Bakanı Yair Lapid ise Rusya’yı suçlayan ve kınayan açıklamalarıyla dikkati çekti. Tel Aviv yönetimi, Rusya’yı karşısına alma konusundaki çekincelerini, “Ukrayna’daki sayısı yüz binlere ulaşan Yahudi cemaati” ve “Suriye’deki Moskova ile askeri koordinasyon, güvenlik” şeklinde sıraladı.

Sürpriz arabuluculuk girişimi

Bennett, savaşın başladığı ve uluslararası diplomasi arenasında yoğun bir trafik yaşandığı dönemde 5 Mart’ta Moskova’ya sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi. Sağ muhafazakar söylemiyle tanınan Bennett, Yahudiler için kutsal sayılan “Şabat” günü yaptığı bu ziyarette, Rusya Devlet Başkanı Putin ile üç saatlik bir görüşme gerçekleştirdi.

Bennett, ziyaretinin amacını “Rusya ile Ukrayna arasındaki arabuluculuk çabası” olarak açıkladı. Ancak Bennett’in bu girişimi ne İsrail, ne Batı, ne de Ukrayna’da takdir topladı, üstelik bir sonuç da getirmedi.

Ukrayna savaşının gidişatı dengeleri bozdu

İsrail’in Ukrayna ve Rusya’ya karşı tavır alma konusunda ABD ve Batı’daki müttefiklerinden baskı gördüğü basına yansıdı. Bu kapsamda İsrail, nisan ayı sonunda Kiev yönetimine çelik yelek ve askeri kask gönderme kararı aldı.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, nisan ayında Rusya’yı Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş nedeniyle Cenevre merkezli İnsan Hakları Konseyi üyeliğinden çıkarmak amacıyla yapılan oylamada İsrail, Rusya aleyhine oy kullandı.

Rusya Dışişleri Bakanlığı, oylama üzerine İsrail’in, “Ukrayna’daki durumu kullanarak uluslararası toplumun dikkatini Filistin meselesinden çekmeye çalıştığını” vurguladı. Rus yöneticilerin, Filistinli yetkililerle yaptığı telefon trafiği de bu dönemde yoğunlaştı.

Rusya’dan “Hitler Yahudi asıllıydı” açıklaması

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, mayıs başında “Adolf Hitler’in Yahudi asıllı olduğu”yönündeki açıklamalarına İsrail’de en üst düzeyden tepkiler geldi. Rusya’nın Tel Aviv Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığına çağrıldı. Dönemin İsrail Başbakanı Bennett, Dışişleri Bakanı Yair Lapid ve diğer birçok üst düzey isim, Lavrov’un açıklamalarına tepki gösterdi.

Siyonist İsrail hükümetinden yapılan yazılı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Putin’in, Lavrov’un “Hitlerin Yahudi asıllı olduğu” şeklindeki ifadeleri nedeniyle Bennett’ten özür dilediği bildirildi. Ancak Kremlin’den yapılan açıklamada Putin’in özür dilediğine dair bir bilgi yer almadı.

Bu dönemde, Rusya Dışişleri Bakanlığı, İsrailli paralı askerlerin Ukrayna saflarında Rus birliklerine karşı savaştığını iddia etti. İsrail’in İran bağlantılı olduğu gerekçesiyle Suriye içindeki noktalara düzenlediği hava ve füze saldırıları da Moskova tarafından eleştirilmeye başlandı.

Lapid, başbakanlık koltuğuna oturdu

İsrail’de Başbakan Bennett liderliğindeki sekiz parçalı hükümet haziran sonunda düştü. Koalisyon anlaşması gereği Yair Lapid, 1 Kasım’daki erken genel seçimlere kadar başbakanlık koltuğuna oturdu. Lapid, Dışişleri Bakanlığı döneminde Ukrayna savaşı konusunda Rusya’ya yönelik sert açıklamalarıyla biliniyordu.

Lapid’in göreve başlamasından bir ay geçmeden Rusya ile yeni bir kriz patlak verdi. Rus Adalet Bakanlığının temmuz ayındaki İsrail’in kuruluşunda da önemli rol oynayan İsrail Yahudi Ajansının (JAFI) Rusya temsilciliğinin kapatılması yönündeki talebi ilişkilerde yeni bir çatlağa yol açtı.

İsrail yönetimiyle yakın ilişki içindeki JAFI, dünya genelinde Yahudilerin İsrail’e kesin göçü ve bazılarının da Filistin topraklarına yerleştirilmesi konusunda oynadığı kritik rolle biliniyor. İsrail basınının aktardığına göre, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının ardından bir milyona yakın yahudi işgal edilen topraklara göç etti. Rusya’da hala İsrail’e kesin göç edebilecek yaklaşık 600 bin yahudi yaşıyor.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, 22 Temmuz’da yaptığı açıklamada, JAFI’nin Rusya temsilciliğinin kapatılmasıyla ilgili talebin, Rus mevzuatıyla ilgili olduğunu söyledi. İsrail hükümeti ise JAFI’nin kapatılmasının ilişkileri etkileyeceği karşılığını verdi.

Rus yargısı, henüz JAFI’nin kapatılmasına ilişkin kararını vermedi ve İsrail’e karşı bu kartı kullanmaya devam ediyor.

İran Rusya’ya silah verdi, Ukrayna İsrail’den silah istedi

İsrail’in Ukrayna savaşında verdiği sınava yeni bir açmaz daha eklendi. İran yapımı “kamikaze ya da intihar” diye isimlendirilen, vardığı noktada infilak eden silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) Rusya tarafından Ukrayna’da kullanıldığına ilişkin çok sayıda haber basında yer aldı. Ukrayna, Batı ve ABD’den yetkililer bu tür bilgileri doğruladı.

“Washington Post” gazetesi, ABD müttefiki iki ülkenin konu hakkında bilgilendirilmiş iki yetkilisine dayandırdığı haberinde, İran yönetiminin, Rusya’ya aralarında 300 ila 700 kilometre menzile sahip “Fatih-110 ve Zülfikar” füzelerini de bulunduğu silah sevkiyatına hazırlandığını yazdı.

Tahran yönetiminin ayrıca Rusya’ya 2 bin 400 kilometre menzile sahip Şahid 136 “intihar ya da kamikaze” diye tabir edilen SİHA takviyesi göndermek için hazırlık yaptığı aktarıldı. Bunun üzerine Ukrayna yönetimi, İsrail’e “kendisine askeri yardım ve hava savunma sistemleri sağlaması” için çağrıda bulundu.

İşgalci İsrail Diaspora Bakanı Nachman Shai, İran’ın Rusya’ya balistik füze göndermeye hazırlandığı yönündeki haberler üzerine İsrail’in ABD ve NATO gibi Kiev’e askeri yardım yapması gerektiğini söyledi.

Rusya, İsrail’i tehdit etti

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, bu açıklamanın ardından, İsrail’in Ukrayna’ya olası silah desteğini, “pervasızca bir adım” olarak tanımlayarak, “Uluslarımız arasındaki tüm devletler arası ilişkiyi yok eder.” tehdidinde bulundu.

İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz da AB ülkelerinin büyükelçileriyle yaptığı görüşmede, ülkesinin Kiev’in talep ettiği biçimde Ukrayna’ya silah sistemleri tedarik etmeyeceğini ancak “siviller için hayat kurtarıcı erken uyarı sistemi” sağlayabileceğini söyledi.

Gantz, detaya girmeden “çeşitli operasyonel değerlendirmeler” nedeniyle ülkesinin Ukrayna’ya silah sistemleri sağlamayacağını ve geçmişte olduğu gibi “kısıtlamalar” dahilinde Kiev’e desteklerinin süreceğini vurguladı.

İsrail’in politikasına ağır eleştiri

“Haaretz” gazetesi yazarı Alon Pinkas, “İsrail’in Rusya fiyaskosu: İki tarafı da karşısına alıp Biden’ı hayal kırıklığına uğratmak” başlıklı yazısında, ülkesinin Ukrayna savaşı boyunca sürdürdüğü siyaseti eleştirdi.

Yazısında Pinkas, “İsrail’in son sekiz ayda yaptığını başarıyla gerçekleştirmek için stratejik basiret, idrak, eşsiz bir diplomatik kabiliyet ve yetenek gerekiyor. Bir şekilde hem Ukrayna’yı hem de Rusya’yı karşısına almak bu süre içinde daha önemli bir şekilde ABD’yi hayal kırıklığına uğratmak ve sinirlendirmek.” ifadelerini kullandı.

Söz konusu yazıda, İsrail’in Ukrayna politikasının “anlaşılabilir, kafası karışık, çekimser hatalar serisiyle başladığı ve muazzam bir faciaya dönüştüğü” belirtildi.

İsrail’in Ukrayna politikası; “saldırıya uğradığı sırada Ukrayna’nın yanında yer almayarak ahlaki bir eksiklik gösterildiği ve en önemli müttefiki ABD ve NATO’yla birlikte hareket etmeyerek stratejik bir yanılma içine girildiği” şeklinde tarif edilirken, “Dünyada çatışmaların çözümü ve arabuluculuk konusunda bir uzman olan İsrail’in bu tuhaf, başına buyruk, talep edilmemiş arabuluculuk rolü. Ukrayna’ya yardım edilmesi taleplerine karşı cüretkar ret. Tüm bunların bileşiminden iyi bir politika çıkmaz.” sözleriyle de eleştirildi.

ABD’nin talebine rağmen İsrail’in Ukrayna’ya yardım etmediğine, şimdiyse bunu yapması halinde Rusya tarafından tehdit edildiğine dikkati çeken Alon Pinkas yazısında, İsrail’in “savaşta yönün değişmesi ve Ukrayna’nın çağrılarına rağmen Rusya’ya Kiev’e silah sağlamayacağı yönünde teminat verdiğini” ifade etti.

“Reel politik değil aptal siyaseti”

Alon Pinkas, İsrail’in Ukrayna siyasetiyle içine düştüğü durumu şu cümlelerle açıkladı:

“İşte İsrail’in akılsızlık ve miyoplukla kendisini içine koyduğu paradoks. İran, yoğun biçimde Ukrayna’daki sivil hedefleri ve altyapıyı yok etmesi için SİHA’larıyla Rusya’ya yardım ediyor. İsrail, İsviçre tarafsızlığı taklidiyle Rusların gazabından kurtulmak, Ukraynalıları gücendirmek ve Amerikalıları hayal kırıklığına uğratmak pahasına Ukrayna’ya yardım etmeyi reddediyor. Rusya, İranlıları Suriye’den çıkarmak için güya İsrail’in ortağı, şimdi ise İran ile tam bir ittifak içinde. İsrail ise ABD ve NATO müttefiki Ukrayna’nın çağrılarına kayıtsız.”

İsrail’in “güvenlik, istihbarat ve siyasi ekosisteminin Putin’e yaslandığını, Rusya’nın güçlü ve müttefik olduğu ön kabulüyle hareket ettiğini” kaydeden Pinkas, “gerçekleri ve savaştaki gelişmeleri görmezden gelmenin, hatalı önyargılarla siyaseti belirlemenin izah edilemez olduğunu” vurguladı. Pinkas, yazısını “Bu reelpolitik değil aptal siyaseti” ifadeleriyle tamamladı.

“Rusya, İran’dan SİHA alarak kırmızı çizgiyi geçti”

Tel Aviv Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Dr. Emmanuel Navon, AA muhabirine yaptığı açıklamada, savaşta yaşanan yön değişikliğinin İsrail’in Ukrayna’ya silah sağlamasını daha kolaylaştırdığını söyledi. Rusya’nın İran’dan SİHA satın aldığının ortaya çıkmasının Moskova’nın açık biçimde Tahran’ın yanında yer alacağını gösterdiğini kaydeden Navon, “İran ve Rusya’nın açık bir biçimde askeri iş birliği yapıyor olması, İsrail’in Ukrayna’ya ağır silah vermesini meşru kılar.” diye konuştu.

Navon, Medvedev’in, İsrail’in Ukrayna’ya olası silah yardımının “kırmızı çizgi” olacağı şeklindeki açık tehdidine rağmen bu kırmızı çizginin açıkça Rusya tarafından geçildiğini söyledi.

Rusya’nın Suriye’deki bazı askeri güçlerini ve hava savunma sistemlerini geri çektiği yönündeki haberlere işaret eden Navon, bu durumun İsrail’in Suriye’de Rus hava savunma sistemleri tehdidi olmaksızın operasyon yapabilmesini sağlayabileceğini ifade etti.

İran SİHA’larının Ukrayna’da kullanılmasını “tabloyu değiştiren unsur” olarak tanımlayan Navon, Moskova’nın İran’ın SİHA’larını kullanmasının İsrail açısından “bir kırmızı çizgi olması gerektiğini” savundu.

Navon ayrıca Rusya’nın, İsrail’in en baş düşmanı İran’dan silah alarak Tel Aviv ile ilişkilerinin altını oyduğunu belirtti.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *