‘Dininiz İslâm’sa başka davanız olmayacak’

‘Dininiz İslâm’sa başka davanız olmayacak’

Mustafa Çelik dünkü yazısında, “Allah’ın hükmüne ve hâkimiyetine dayanmayan, Allah’ın şeriatiyle mukayyed kalmayan şeytani rejimlerin ortak amaçları; insanı insanın yurdu olmaktan çıkarıp insanı insanın kurdu haline getirmektir. Nitekim bugün bu amaçlarını büyük ölçüde gerçekleştirmiş bulunmaktadırlar.” ifadesine yer verdi.

Çelik, Yeni Akit’te dün kaleme aldığı, “İslâm’ın Dışında Hiçbir Davanın Cenneti Yoktur” başlıklı yazısında, sahip olunan davaların İslam’a göre durumuna dikkat çekti. Çelik, İslâm’ın dışında ortaya konulmuş bütün rejimler, sistemler cehenneme açılmış kapılardır. Bu kapılardan giriş yapanların hem bu dünyaları ve hem de âhiretleri cehennem olur…” vurgusunda bulundu.

Mustafa Çelik, yazısına şöyle devam etti:

İslâm’ın önüne ve yerine geçirilen Avrupai kanunlarla Saadet’e ulaşan hiçbir toplum ve hiçbir devlet yoktur. Aksine Avrupai kanunların girdiği toplumların ve devletlerin sonu hep felaket ve helaket olmuştur. İslâm ile idare olunmayan günümüz Türkiye’sinin siyasi ve iktisadi manzarası bunun en bariz örneğidir.

Hilafetin ilgasından bu yana Türkiye’de Avrupa’dan getirilmiş olan kanunlarla saadete ulaşılmaya çalışıyor. Ama bir türlü saadete ulaşılamıyor. Çünkü ilahi hükümlerin önüne ve yerine geçirilmiş kanunların vahşeti olur ama saadeti olmaz… İnsanoğlunun iki dünyasını da cehenneme dönüştürenler, beşeri kanun ve sistemleri İslâm’ın önüne ve yerine geçirenlerdir. Rabbimiz uyarıyor:

“Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size fahşayı emrediyor. Allah ise mağfiret ve iyiliği vadediyor. Hiç şüphesiz Allah, bol imkânlara sahiptir. Ve ilmi sonsuzdur.” (Bakara Suresi/268)

Allah’ın indirdiği hükümleri çirkin ilan edip geçim sıkıntısı ve darlığıyla insanları korkutan, kaos ortamlarına sürükleyen, fuhşu ve fahişeliği serbest kılan, teşvik edip emreden, dayatan bütün sosyal ve siyasal sistemler, rejimler, şeytanidirler. Günümüzde komünizm, sosyalizm, kapitalizm, demokrasi, laikçilik, liberalizm, faşizm, feminizm gibi ideolojiler, rejimler, şeytanın eseri olup kan ve katliamdan, darlık ve zorluktan başkasını insanlığa armağan etmediler. Bu kul kaynaklı rejimlerin vadettiklerine inanmak, şeytana inanmak ve tapmaktır. Bunların hepsinin ortak hedefleri, dünyayı cehenneme dönüştürmektir. Allah’ın va’di, mağfiret ve fazilettir. Cennet İslâm davasının vadettiğidir. Beşeri rejimlerin lügatinde cennete yer yoktur.

Allah’ın hükmüne ve hâkimiyetine dayanmayan, Allah’ın şeriatiyle mukayyed kalmayan şeytani rejimlerin ortak amaçları; insanı insanın yurdu olmaktan çıkarıp insanı insanın kurdu haline getirmektir. Nitekim bugün bu amaçlarını büyük ölçüde gerçekleştirmiş bulunmaktadırlar.

İslâm’ın iman ve salih amel sahibi kimselere cennet va’di, dünyadaki saadetin de garantisidir. İslâm, âhiret merkezli bir dünya dinidir. Dünyada saadet, âhirette cennet, İslâm’ın vazgeçilmezidir. Beşeri sistemler uğruna yola çıkmış ve beşeri sistemler hesabına kavgaya tutuşmuş olanlar, cehennem çığırtkanlarıdır. Her çağın öne çıkmış cehennem çığırtkanları vardır. Bu çağın da cehennem çığırtkanları, demokrasi havarisi kesilenlerdir. Allah’ın hükmünün ve hâkimiyetinin fevkinde hüküm ve hâkimiyet çeşidi ve türü tanıyanlar, cehennem sevdalılarıdır. Onlar Allah’ın cennet vaadine değil, şeytanın cehennem vaadine inanmışlardır.

Bir toplumda, bir rejimde faizsiz yaşanmayacağı hissi çoğalmışsa, faiz ile iktisadi saadete ulaşılacağının delilleri aranıyorsa, o toplumun, o rejimin peşinde koştuğu va’din adı cehennemdir. Beşeri sistemlerin vadettikleri, şeytanın vadettikleridir. Bir toplum İslâm’a rağmen demokrasi ile, komünizm, sosyalizm, liberalizm ile mutlu ve kutlu olacağına inanmışsa, o toplum şeytanın vadettiklerine iman etmiş demektir..

Cenneti olan dava peşinde giden mü’min-i mert dünya menfaati için yamulmaz. Cenneti olmayan davadan saadet umulmaz.

Hilafet-i Şer’iyye’den sonra ortaya konulan, dayatılan bütün kurum ve kuruluşlar, insanları cehenneme sürüklediler ve halen de sürüklemeye devam ediyorlar. Batılılaşma uğruna, Batılı ideolojiler hesabına Osmanlı Devletini yıkanlar, cenneti olmayan bir davanın peşinde koşuyorlardı. Ama cenneti, ama saadeti vadediyorlardı. Onların vadettiklerine kanıp Abdülhamid’in hâl fetvasına imza atanlar, ondan taraf olanlar daha sonra nedametlerini itiraf ettiler. Mesela Mehmet Akif Ersoy (rh.a) şöyle nedamet itirafında bulunuyor:

“Eyvâh! Beş on kâfirin îmanına kandık;
Bir uykuya daldık ki: cehennemde uyandık”

Osmanlının yıkılışından sonra uyandılar. “Cehennemde uyandık” itirafı, cenneti olmayan davanın peşinde gidilemeyeceğinin ikazıdır. Şayet inat edilip gidilirse sonun cehennem olacağının beyanıdır.

Gerek meşrutiyet ve gerekse Osmanlı devletinin yıkılışından ve gerekse Sultan Abdülhamid’in tahttan indirilişinden sonra Asr-ı Saadet’e dönüşü bekleyen Said Nursi (rh.a) de nedametini şöyle itiraf ediyor: “Mazi muhal. Ya hâl, ya da izmihlal!” Osmanlı devletinin yıkılışından sonra Asr-ı Saadete dönüşü bekleyenlere “mazi muhal” ikazı yapılıyor. Yani böyle bir beklenti içine girmeyin, meydana gelen durum Asr-ı Saadete muhaliftir. Size bu durumda düşen görev şudur: Ya behemehâl harekete geçip mevcud hâl’in gereğini yaparsınız; ahkâm-ı şirk alır tarihin çöplüğüne atarsınız. Ya da izmihlale uğrayıp helake gidersiniz. Şunu biliniz ki; İslâm, cenneti olan tek davadır. İslâm’ın ötesi hevadır. Heva rejimlerine adanan her hayat berhevadır!

Dininiz İslâm’sa başka davanız olmayacak. İslâm’dan başka davanız varsa; dermansız kalmış bütün dertleriniz yeniden başlayacak! 

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *