‘İslami’ dayanışma oyunları mı?

‘İslami’ dayanışma oyunları mı?

Bir organizasyonun, etkinliğin, sporun, düğünün, cenazenin, oyunun, siyasetin, partinin vs. İslami olması demek; o işin, tepeden tırnağa dinin emir ve yasaklarıyla şekillenmiş olması demektir. Yani İslam’ın yegane otorite olarak o işe hükmetmesi gerekir.

Ne yalan söyleyelim, adını ilk duyduğumuzda irkildik, tertemiz ‘İslam’ ismi yine bir organizasyona iliştirilmişti. Bu sefer ki de ‘İslami Dayanışma Oyunları’. 5.si düzenlenen ve ev sahipliğini Türkiye’nin yaptığı etkinlik; Konya’da 09-18 Ağustos tarihleri arasında, İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye olan 56 ülkeden, 24 branşta 4 bin 200 sporcunun  yarışacağı bir organizasyon olarak düzenlenmiş.

İsimlendirmeyi kim veya kimler yaptı bilemiyoruz ama çelişik, tutarsız, anlamsız, izaha muhtaç, tam bir garabeti yansıtmış.  Kim bilir belki de böyle olması istenmiştir, adında İslam geçsin de içeriğinde ona muhalif ne olursa olsun hiç oralı olunmamıştır. Müslüman ülkelerden olması yeterli görülmüş, belki de başı yarım yamalak örtülü birkaç ülke sporcusu ilham kaynağı olmuştur..

Ya da ‘ne olursan ol gel’ denilmiş midir Konya’dan?.. Acaba oyunlara hristiyan ya da yahudilerde katıldılar mı? Sporcuların nüfus kağıdında müslüman yazıyordur belki de lakin yaşantıları, yani gerçek kimlikleri nedir biliniyor mu? Mesela, aralarında ateist, deist, agnostik, lgbt’li birileri var mıdır hiç araştırıldı mı?

Bir organizasyonun, etkinliğin, sporun, düğünün, cenazenin, oyunun, siyasetin, partinin vs. İslami olması demek; o işin, tepeden tırnağa dinin emir ve yasaklarıyla şekillenmiş olması demektir. Yani İslam’ın yegane otorite olarak o işe hükmetmesi gerekir. Müslüman da bu tip faaliyetlerde, dininin ona yüklediği sorumluluğa göre hareket etmelidir. Dolayısıyla her aktivite İslami olmayabilir, hatta bazıları vardır ki asla içerisinde olunmaması gerekir. Örnek verecek olursak; anayasası laik-demokratik-seküler değerler üzerine kurulmuş bir rejimde, ‘ben İslami bir parti kurup siyaset yapacağım.’ derseniz, siyasetinizi rejimin istediği gibi yapmak zorundasınız. Tersi söz konusu olduğunda sistem tarafından engellenirsiniz. İlle de bu diyarda kalacağım derseniz, tavizler vererek deveyi güdersiniz. Ama işin sonunda hareketiniz ne kadar İslami, siz ne kadar müslüman kalırsınız tartışılır..

‘Spor Oyunları’nın rejimle, sistemle, siyasetle ne alakası var yahu, altı üstü bir sportif faaliyetler’ derseniz, o vakit insana sormazlar mı, eğer iddia edildiği gibi İslami dayanışma olacaksa, sporla ya da oyunlarla nasıl olacaktır? Müsabakalar sonucunda kafire korku mu salınacaktır? Dayanışma ile yeryüzünde zulme uğrayan diğer müslümanlar kurtarılacak mıdır? Yarışlarda alınan galibiyet, İslam’ın yeryüzüne hakimiyetine vesile mi olacaktır?

Devam edersek; müslüman ülkelerden katılan sporculara mücahit mi diyeceğiz? Hangi spor İslami? Her bir spor dalını, müslüman erkek ya da dişi yapabilir mi? Ne kadarına kadar caiz? Mesela müslüman kızlarımız, dünyanın her yerinden, kafir gözlerde dahil, seyirciler önünde mayo ve tayt ile yüzme yarışı ya da jimnastik yapabilir mi? Aynı şekilde erkeklerde mahrem yerleri belli eden dar kıyafetlerle güreşip, koşabilirler mi?

Anlaşılan etkinliğe katılan, halkının ekserisi müslüman olan ülkeler (İslam Ülkeleri değil) bu soruları hiç sormamışlar. Üstüne üstlük ‘İslam’ ismini değersiz bir meta haline getirmişlerdir, ‘müslüman’ adını da kirlettikleri gibi. Aleme ahlak numunesi olması gerekenler, modern pisliklere bulaşıp, tertemiz isimlerine halel getirmişlerdir.

Bu ilk değil ve maalesef son da olmayacaktır. Seküler dünya düzeni, hız ve haz ile müslümanım diyenlerin zihnini allak bullak etmektedir. Kafirin elinden çıkan her türden necis organizasyonun içerisinde, acı tarafı kendi istekleriyle piyona dönüşmektedir. Sinema, tiyatro, reklam, genel anlamda medyada sergiledikleri davranışlar mide bulandırmaktadır. Yaşadığımız müslüman! ülkenin sokakları ve caddelerinde gördüğümüz manzaralar, adli vakalar, dizi ve filmlerdeki fuhşiyat vs. yüz kızartmaktadır.

Düşman içeridedir. Dışarıda aramak anlamsızdır. Çaresi de içeridedir. Ancak çelişki ve çetrefilli yanı şudur; İslam ve müslüman isimlerinin izzetini ve şerefini korumakta ancak müslümanım diyenlerle olacaktır. Hangi müslüman bunu hangi İslam ile yapacaktır? Bu soruyu da kendimize sormuş olalım..

Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak. Hiç kimsenin kazandığı yüzünden mahrumiyete sürüklenmemesi için Kur’an ile öğüt ver. Yoksa ona Allah’tan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi. (Kurtuluşu için) her türlü fidyeyi verse de bu ondan kabul edilmez. İşte onlar kazandıkları yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir. Küfre saplanıp kalmalarından dolayı onlara çılgınca kaynamış bir içecek ve elem dolu bir azap vardır. (En’am 6/ 70)

(Venhar)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *