Macron ve Scholz, Putin ile görüştü

Macron ve Scholz, Putin ile görüştü

Rusya Devlet Başkanı Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Almanya Başbakanı Scholz ile görüşmesinde, engelsiz tahıl ihracatına hazır olduklarını ancak bunun için Rusya’ya yönelik ilgili yaptırımların kaldırılmasını gerektirdiğini söyledi.

Kremlin Sarayı’ndan yapılan açıklamaya göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile yaptığı telefon görüşmesinde Ukrayna’daki durumun güncel yönleri hakkında derinlemesine görüş alışverişinde bulundu.

Putin, Ukrayna’daki “özel askeri operasyon”a yönelik son gelişmelere ilişkin bilgi verirken, “Kiev’in kabahati nedeniyle” kesilen müzakerelerin yeniden başlamasına Rusya’nın açık olduğunu ifade etti.

Batı’nın Ukrayna’ya devam ettirdiği silah sevkiyatının tehlikeli olduğuna dikkati çeken Putin, bu bağlamda durumun daha da istikrarsızlaşacağını ve insani krizin ağırlaşacağını belirtti.

Küresel gıda güvenliğinin sağlanmasıyla ilgili durumun da detaylıca ele alındığı görüşmede Putin, Batılı ülkelerin hatalı ekonomik ve mali politikalarının yanı sıra uyguladıkları Rus karşıtı yaptırımların sonucu olarak gıda tedarikindeki zorlukların gerçek nedenlerini somut verilere dayanarak açıkladı.

Putin, “Rusya kendi adına, Karadeniz limanlarından Ukrayna tahılının ihracatı da dahil olmak üzere engelsiz tahıl ihracatı için seçenekler bulmaya yardım etmeye hazır. Rus gübreleri ve tarım ürünleri arzındaki artış, küresel gıda pazarındaki gerilimin azalmasına da yardımcı olacak ve bu da elbette ilgili yaptırım kısıtlamalarının kaldırılmasını gerektirecek.” ifadelerini kullandı. ​​​​​​​

Üçlü görüşme 80 dakika sürdü

Almanya Hükümet Sözcüsü Steffen Hebestreit yaptığı yazılı açıklamada, Şansölye Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un öğle saatlerinde Rusya Devlet Başkanı Putin ile telefonda görüştüklerini ifade etti.

80 dakika süren görüşmede, Scholz ve Macron’un, Putin’e derhal ateşkes sağlanması ve Rus birliklerinin geri çekilmesi çağrısında bulunduğu vurgulandı.

İki liderin ayrıca Rusya Devlet Başkanı Putin’e, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile ciddi doğrudan müzakerelere girmesini ve yaşanan ihtilafa diplomatik bir çözüm bulmasını talep ettikleri aktarıldı.

Scholz: Putin kazanmamalı ve kazanmayacağına eminim

İsviçre’nin Davos kasabasında düzenlenen 52. Dünya Ekonomik Forumu’na (WEF) katılan Scholz, WEF’in kurucusu Klaus Schwab’la birlikte gerçekleştirilen “Küresel İş Birliği” temalı özel oturumda önceki gün bir konuşma yaptı.

Scholz, çok kutuplu bir dünyada “açlık, ham madde ve enflasyon” kriziyle ancak uluslararası ortaklıkların temel alındığı “uluslararası dayanışma” ile mücadele edilebileceğine vurgu yaparak, uluslararası toplumun çok taraflı iş birliğine güvenmeye devam etmesi gerektiğini kaydetti.

Rusya’nın Ukrayna’daki başlattığı savaşın sadece bu ülkenin varlığını tehdit etmekle kalmadığını vurgulayan Scholz, aynı zamanda son yıllarda büyük askeri çatışmaların çıkmamasını önleyen uluslararası kurallara dayalı iş birliği düzenini de baltaladığını belirtti.

Scholz, “Bu yüzden amacımız çok açık. (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin, savaşı kazanmamalı ve kazanmayacağına eminim.” dedi.

Moskova’nın Ukrayna’daki başlattığı savaşı Putin için bir başarısızlık olarak nitelendiren Scholz, Ukrayna’nın tamamının Rusya tarafından işgal edilmesinin “savaşın başlangıcına göre bugün daha uzak” göründüğünü ve Putin’in Ukrayna’daki tüm stratejik hedeflerine ulaşamadığını dile getirdi.

Ukrayna’da dikte edilmiş bir barış olmayacak

Scholz, Almanya’nın ilk kez bir savaş bölgesine (Ukrayna) silah sağlama gibi tarihi kararlarına dikkati çekerek, Putin’in Ukrayna’nın savunmasını kıramayacağını anlarsa “barışı” ciddi şekilde müzakere edeceğini ve bu yüzden Batı’nın Ukrayna’ya sürekli desteğinin önemli olduğunu belirtti. Scholz, Putin’in Ukrayna’yı işgal etmeyi başarması durumunda ise bunun dramatik sonuçları olacağı konusunda uyardı.

Olaf Scholz, “Putin, herkesin özgürlük, egemenlik ve kendi kaderini tayin hakkına sahip olmadığı, neyin doğru olduğunu güçlü olanın dikte ettiği bir dünya düzenine geri dönmek istiyor. Bu emperyalizmdir.” değerlendirmesinde bulundu.

Almanya ve müttefiklerinin NATO’yu doğrudan savaşa çekecek herhangi bir adımdan kaçındıklarını belirten Scholz, Putin’in NATO, AB ve G7’nin “dayanışmasını ve gücünü” hafife aldığını savundu.

Scholz, Putin’in Ukrayna’daki savaşı kazanmasına izin veremeyeceklerini vurgulayarak, “Bu, Putin’e dikte edilmiş bir barış olmayacağını açıkça belirtmek sorunudur. Ukrayna bunu kabul etmeyecek, biz de kabul etmeyeceğiz.” dedi

Uluslararası iş birliğinde tehdit yok

Çok kutuplu dünyada, çok farklı ülkelerin ve bölgelerin artan ekonomik ve demografik ağırlıklarına uygun olarak daha fazla siyasi söz talep ettiklerini dile getiren Scholz, “Açık olmak gerekirse, bunda bir tehdit yok.” dedi.

Scholz, ülkesinin dönem başkanlığını yürüttüğü G7’nin bu yıl haziran sonunda Almanya’da yapılacak liderler zirvesine Güney Afrika, Senegal, Hindistan, Endonezya ve Arjantin’i davet ettiğini belirterek, “Gelecekte küresel zorlukları gidermede ilerleme sağlamak için dünyanın iş birliğine ihtiyaç duyduğu ülkeleri ve bölgeleri temsil ediyorlar.” ifadesini kullandı.

Yeni ülkelerle kurulacak ortaklıkların, “ham madde kıtlığı ve enflasyon krizleri” karşısında dayanışmaya katkıda bulunacağını anlatan Scholz, çok kutuplu bir dünyada, uluslararası dayanışma olmadan uluslararası düzeni sağlamanın mümkün olmayacağına işaret etti.

Scholz, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türklerine ve diğer Müslüman azınlıklara baskı ve şiddet uygulamakla suçlanan Çin’e seslenerek “insan hakları ihlallerinin” göz ardı edilemeyeceğini söyledi.

Scholz: Rusya bu savaşı kazanmamalı, Ukrayna başarılı olmalı

Scholz, 19 Mayıs’ta Federal Mecliste yaptığı konuşmada ise, Avrupa Birliğinin (AB) son yıllarda çeşitli zorlukların ve krizlerin üstesinden geldiğini belirtti.

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşa işaret eden Scholz, bu savaşın kuşkusuz bu zorlukların en büyüğü olduğunu ifade ederek, AB’nin burada kararlı ve birlik içinde hareket ettiğini ifade etti.

Scholz, Ukrayna’ya silah yardımı yapılmasını savunarak, “Vahşice saldırıya uğrayan bir ülkeye kendisini savunmak için yardım etmek gerilimi tırmandırmaz. Ancak bu saldırıyı püskürtmeye ve böylelikle mümkün olan en kısa zamanda şiddeti sona erdirmeye katkı sağlar.” değerlendirmesinde bulundu.

Transatlantik ittifakının önemine değinen Scholz, “Hepimizin tek hedefi var. Rusya bu savaşı kazanmamalı, Ukrayna başarılı olmalı.” ifadesini kullandı.

Scholz, Alman hükümetinin NATO’nun bu savaşın bir tarafı olmasına izin verecek hiçbir şey yapmayacağını yineledi.

Scholz, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya yaptıkları üyelik başvurularını memnuniyetle karşıladığını, iki ülkenin NATO’ya üyeliğiyle ittifakın ve Avrupa’nın daha güçlü ve güvenli olacağını söyledi.

Scholz, Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşın diğer ülkeleri de güvenliklerini düşünmeye sevk ettiğini ifade ederek, birçok devletin savunmasına daha fazla yatırım yaptığını anımsattı. Almanya’nın da savunmasına yatırımlarını artıracağını belirten Scholz, “Bir şeye dikkat edeceğiz. Savunma sistemlerimizin ve yatırımlarımızın Avrupa genelinde daha iyi koordine edilmesi lazım.” diye konuştu. Scholz, teknolojik imkanların bir arada kullanılması ve Avrupa savunma sanayisinin birbirine daha da yakın olması gerektiğini belirtti.

Savaşın sona ermesinin ardından Ukrayna’nın yeniden inşa edilmesinin milyarca avroya mal olacağını ifade eden Scholz, bunun için şimdiden “dayanışma fonu” kurulması için AB’de ön çalışmaların başlatılmasını istedi.

Ukrayna’nın AB üyesi olmak için başvurduğunu anımsatan Scholz, AB Komisyonunun bu konuda değerlendirmesini muhtemelen haziran sonunda açıklayacağını ifade etti.

Scholz, “Ancak (Fransa Cumhurbaşkanı) Emmaneul Macron’un üyelik sürecinin birkaç ay ve birkaç yılın meselesi olmadığına işaret ederken haklı olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu yüzden şimdi Ukrayna’yı hızlı ve pragmatik bir şekilde desteklemeye konsantre olmak istiyoruz.” dedi.

Ukrayna’nın AB üyeliğinin hızlandırılmasına karşı çıkan Scholz, “AB’ye giden yolda kestirme yolların olmaması Batı Balkanlar’daki 6 ülkeye karşı da adil olmanın gereğidir. Bu ülkeler yıllardır yoğun reformlar yapıyorlar ve katılıma hazırlanıyorlar. Onlara verdiğimiz sözleri tutmamız sadece bizim güvenilirliğimizle ilgili bir mesele değildir. ” değerlendirmesinde bulundu.

Scholz, Batı Balkanlar’daki ülkelerin AB’ye entegrasyonunu her zamankinden daha fazla AB’nin stratejik çıkarları için de önemli olduğunu vurgulayarak “Batı Balkanlar, AB’ye aittir.” ifadesini kullandı.

Enerji tedariki konusunda AB ülkelerini dayanışma içinde olmaya çağıran Scholz, “AB düzeyinde asıl mesele, üye ülkelerde enerji tedarikinde herhangi bir darboğaz olmamasını sağlamaktır. Bu, Avrupa dayanışmasının bir zorunluluğudur.” diye konuştu.

Scholz, bu nedenle Avrupa’da enerji ağlarının genişletilmesi gerektiğini kaydetti.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *