Meşal: Birleşik bir cephe kurmak istiyoruz

Meşal: Birleşik bir cephe kurmak istiyoruz

İslami Direniş Hareketi (Hamas)’ın Filistin dışındaki lideri Halid Meşal, Filistin cephesinin herkesi kapsayacak şekilde genişletilmesi için çabalarının olduğunu belirterek, Filistin halkının direniş programının yeniden inşa edilmesinin gerekli olduğunu söyledi.

Twitter üzerinden onlarca Filistinli yazar ve gazetecinin katıldığı, Filistin Enformasyon Merkezi’nin de takip ettiği “Küresel ve Bölgesel Değişimler Gölgesinde Filistin Davasının Geleceği” konulu röportajda önemli mesajlar veren Hamas lideri Meşal; “Birilerini yok saymak ve dışlamak için çabalamıyoruz. Aynı zamanda birinin liderliği tek başına ele almasını da kabul etmiyoruz.” dedi.

Meşal röportajında, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ)’nün işlevsiz bırakılmasının doğru olmadığını kaydetti.

Direnişin Giderek Artması

Hamas’ın dışarıdaki lideri Halid Meşal, Filistin Yönetimi’ne bağlı güçlerin işgal ordusuyla sürdürdükleri güvenlik koordinasyonuna rağmen, Batı Şeria’daki direniş eylemlerinin 2020 yılına oranla 2021 yılında katlandığını belirtti.

Hamas lideri devamla, Hamas’ın taktik ve araçsal olarak her cephede direnişi geliştirmek için bütün gücüyle çalıştığını söyledi.

Kalabalık bir gazeteci ve yazar grubunun iştirak ettiği röportajda önemli demeçler veren Halid Meşal “Önümüzdeki günler direnişin toparlanıp imkânlarını geliştirdiğine, bu konuda ilerleme kaydettiğine şahitlik edecek. Gazze abluka altında olduğu halde bütün bunları yapmaktadır. Düşmanımızın psikolojisi üzerinde bunun tesirleri olacaktır. Biz direniş alanını dışarıda genişletmek istiyoruz. Buna, işgalcinin bulunduğu her yer ve noktada halk direnişini eklemek istiyoruz. Aynı şekilde Arap ve İslami bütün çevrelerle dengeli bir ilişki kurmanın yanında uluslar arası sahada da açılmak istiyoruz.” dedi.

Direnişin farklı alan ve cephelerde artırılması, sadece Gazze üzerinde odaklanılmaması, bunun yanında Batı Şeria ve 1948’de işgal edilmiş Filistin topraklarında da sürdürülmesi gerektiğine dikkat çeken Hamas lideri Meşal, “Biz herkesi giderek yükselen direniş hattında toplamak istiyoruz. Düşmanla barış hattı artık geriliyor. Bu da, şimdi ve gelecekte gidişatın lehimizde olacağını müjdeliyor.” ifadesini kullandı.

Meşal devamla, “Kudüs, siyasi ve direniş programımızda ana başlıktır. Dönüş hakkı da öyle. Halkımızın özellikle genç kesimi bu hakkı savunmakta ve ona sımsıkı sarılmaktadır. Bunların yanında direniş ve esirler, esirlerin serbest bırakılması ve Gazze üzerindeki ablukanın kaldırılması da önemli başlıklarımızdır. Filistin meselesinin çözümü için uluslar arası sahada değişimleri beklemek yanlıştır. Zira geleceğimizi ancak biz belirleyebilir, şimdi ve geleceğimize ancak biz karar veririz.” ifadesini kullandı.

Amerika’nın bölgeden çekilip Çin ve Rusya ile ilgilenmesinin bölge ülkelerinin bağımlılıktan uzak yeni roller üstlenmeleri için bir fırsat olabileceğine dikkat çeken Hamas lideri Meşal, bunun da kesinlikle Filistin davasına hizmet edeceğini ifade etti.

Siyonist Rejimle İlişkileri ‘Normalleştirme’

Araplarla birbirleriyle ve diğer İslam ülkeleriyle ihtilaf ve çekişmelerde, işgalciden güç alarak boy göstermeleri ve onu bölgedeki paktların bir parçası haline getirmelerinin kendilerini üzdüğünü belirten Meşal, bölgede sürdürülen işgalciyle ilişkileri normalleştirme projelerinin rejimlerin düzleminde olduğunu, halkların ise hâlâ bunu reddettiğini, Kuveytli sporcunun İsrailli sporcuyla karşılaşmak istememesinin bunun açık örneği olduğunu ifade etti.

Meşal devamla, Filistin halkının dönüş hakkıyla, esirlerin özgürleştirilmesi, direnişin geliştirilmesi ve Gazze üzerindeki ablukanın kaldırılması hakkına bağlı olduklarını hatırlattı.

İran İle İlişkiler

Hamas’ın İran ile ilişkisine de değinen Hamas lideri, “Bu yeni bir şey değildir. Doksanların başlarında başlayan bir ilişkidir bu. Bu, Hamas hareketinin bir direniş hareketi olduğu felsefesi üzerine kuruludur. İran veya başkasından aldığımız yardımlar şarta bağlı değildir. Hareket liderlerinin kararıyla Suriye’den çıkmamız bunun açık kanıtıdır.” dedi.

Hamas’ın bir taraftan yardım almasının hareketin onunla aynı bakış açısına sahip olduğu anlamına gelmediğini hatırlatan Meşal, “Bir direniş hareketi olarak herkesten yardım ve destek talep ediyoruz. Bizim yanımızda duran; mali, askeri ve enformasyon olarak bizi destekleyenlere teşekkür ederiz. Başka Arap ve İslam ülkeleri gibi İran da bize yardım ediyor. Ancak onun yardımı diğerlerinden farklıdır. Onun yardımı silah üretimi, eğitim tecrübe paylaşımı gibi askeri ve güvenlik düzlemdedir.” dedi.

Filistin Yönetimi

Hamas lideri Meşal Filistin Yönetimi’ne de değinerek, “Batı Şeria’daki Filistin Yönetimi işgalciyle sürdürdüğü koordinasyon nedeniyle sırtı açık duruma gelmiştir. En son Nablus’ta üç Filistinli gencin hedef alınması söylediğimizi pekiştiriyor. Filistin konusunda biz kimseyi dışlama taraftarı değiliz. Biz ortaklığa inanıyoruz. Fakat bununla birlikte ulusal kurum ve kuruluşların yeniden inşa edilmesini, içerde ve dışarıda olan Filistin halkından her bireyin etkin rol almasını da istiyoruz.” dedi.

Meşal sözlerini şöyle sürdürdü: “Filistin içi uzlaşı ikilem düzleminde devam ediyor. Dış müdahaleler, Filistin Yönetimi’ne yapılan yardımları kesme tehdidi, seçimleri engelleme gibi hususlar dış kaynaklıdır. Ancak bunların yanında Filistin’de de seçimleri istemeyenler var. Bana göre uzlaşının başarısız kalmasının ana nedeni Filistin’deki bazı güçlerdir. Filistin Yönetimi bu tutumuyla konumunu, rolünü, saygınlığını ve meşruluğunu kaybediyor. Oslo İlkeler Anlaşması’yla kurulan Filistin Yönetimi artık bir realitedir. Bunun asıl merciden bizi uzaklaştırmaması gerekir. O da içerde ve dışarıda bütün Filistinlileri temsil eden Filistin Kurtuluş Örgütü’dür. Bizim kimseyi dışlamadığımız doğrudur. Ancak aynı zamanda bir başkasının liderliğe abanıp onu tek elde tutmasını da istemiyoruz. Bu, birleştirici kurum ve kuruluşların yeniden yapılandırılmasını zorunlu kılıyor. Özellikle de FKÖ’yü yeniden yapılandırmamız, içerde ve dışarıda Filistin halkının rolünü geri getirmemiz gerekir.”

Zafer ve Hürriyet İşaretleri

Hamas’ın özgürlük inancını temel alarak, taktiksel olarak direnişi var gücüyle geliştirme çabası içinde olduğunu hatırlatan Hamas lideri Meşal, bunun Filistin halkının zihninde şekillenmeye başladığını, bu konuda arzulanan hedefin gerçekleşmesi için bütün Filistinli grupları birlikte hareket etmeye davet ettiklerini söyledi.

Sözlerini şöyle sürdürdü: “Filistin direnişinin yöntem ve araç konusunda kendini geliştirmesi nedeniyle bu konuda elimizde birçok işaret ve müjde var. Gazze’nin işgalciyle olan son savaşlarında bölgesel bir yardım olmadan gösterdiği direnişe bir bakınız. Kuşatma ve ambargoya rağmen gücünü inşa eden, Filistin halkıdır.”

İşgalci Geriliyor

İşgalci Siyonist rejimin şimdiki konumuna da değinen Halid Meşal, “Siyonist varlığın konumu bölgesel olarak gerilemektedir. Dolayısıyla Filistin halkının önünde işgalden kurtulma fırsatı var. İşgal rejimi, Amerika’nın daha önce olduğu gibi sırtını dayadığı etkin bir aygıt değildir artık. Bu değişim, Arap ve İslam dünyasının öne çıkmasına olanak sağlayacaktır. Bu işaretin bir boyutu daha var. İşgal rejiminin konum olarak giderek gerilemesi, onun uluslar arası konumunu da etkileyecektir. Artık Amerika’nın bölgede itimat ettiği bir güç durumunda olmayacaktır. Onun askeri olarak üstün olduğu bir gerçektir. Ancak rejimde liderlik boyutunda ölümüne bir çekişme var. Siyasi düzlemde gruplaşma var. Askeri hizmeti yapma konusunda toplumda bir isteksizlik ve kaçış var. Batıda ve dünyada itibar kaybı yaşıyor. Hatta Amerika’daki Yahudiler nezdinde de itibar kaybediyor.”

Esir Takası Anlaşması Süreci Tıkanmış

Filistin direnişiyle işgal rejimi arasında muhtemel bir esir takası anlaşmasına değinen Halid Meşal, “Şu anda bu süreç tıkanmış durumda. Çünkü işgalci işi ucuza kapatmak istiyor. Hamas’ın daha önce olduğu gibi şimdi de muhtemel bir anlaşmayı istediğimiz şekilde sonuçlandıracağından eminiz” dedi.

Araplar arasındaki ihtilafa da değinen Meşal, “Araplar arasındaki ihtilaflar ve çatışmalar aslında ihtiyaç duymadığımız ve olmaması gereken bir durumdur. Kesinlikle bizi üzüyor ve acıtıyor. Siyonist düşmanla palazlanmak da anormal bir durumdur. İşgalciye sorunun sebebi olarak değil de çözümün bir parçası olarak bakıyorlar.” ifadesini kullandı.

Amerika Nüfuzu Geriliyor

Siyonist rejime limitsiz destek veren Amerika idaresine değinen Hamas lideri Meşal, “Amerika nüfuzunun bölgede gerilemesi, Filistin davası üzerindeki baskıları bir nebze hafifletecektir. Bu, Siyonist işgalden kurtulmak için Filistin halkı açısından bir fırsat ve umuttur. Aynı şekilde uluslar arası düzlemde meydana gelen değişimler de Filistin davasını olumlu yönde etkileyecektir. Bağımlılıktan ve dünyanın tek kutbu (olan Amerika’dan) kurtulma fırsatı verecek.” dedi.

Sözlerini şöyle sürdürdü: “İşgalcinin konumu bölgesel düzlemde gerilemiştir. Dolayısıyla Filistin halkı önünde işgalden kurtulma fırsatı var. İşgal rejimi Amerika’nın daha önce olduğu gibi, taraf olduğu ve meylettiği etkin bir aygıt olmaktan çıkmıştır. Bu değişim, Arap ve İslam ülkelerinin öne çıkmasına imkân verecektir. Siyonist rejimle ilişkileri normalleştirme çabaları ise, kimi kesimlerin yoğun çaba ve gayretlerine rağmen halkların sayesinde aslında başarısız olmuştur. Normalleştirme faaliyeti bazı ülkelerde sadece resmi düzlemdedir ve çok yüzeyseldir.”

Hamas’ın İlişkileri

Hamas’ın ülkelerle ilişkilerine de değinen Hamas lideri Halid Meşal, “Hamas ülkelerle ilişkilerinde birini diğerine üstün tutma zihniyetiyle hareket etmiyor. Herkesten istifade etme yolunu tercih ediyor. Bazı ülkeler harekete silah yardımında bulunurken, bazıları mal yardımında bulunuyor. Bazıları ise onu kucaklıyor. Yine bazıları hareketin toplumsal ve enformasyon çabalarına izin veriyor. Bazı ülkeler de uluslar arası arenada destek veriyor. Biz her tarafın gücü ölçüsünde yaptığını kabul ediyoruz. Açık ve gizli ilişkilerimizi sürdürüyoruz. Bize destek veren her ülkeye teşekkür ederiz. Özgürlük savaşının bir parçası olması için herkesi Filistin davasını desteklemeye teşvik ediyoruz.”

Sözlerini şöyle sürdürdü: “Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleriyle Hamas ilişkileri çok eskidir. İstisnasız üye bütün ülkelerle ilişkisi vardır. Bazılarıyla ilişkileri gelişti ve büyüdü. Resmi düzlemde bazılarının çok katkıları oldu. Burada bunları anlatmak doğru değildir. Bazılarıyla ilişkilerin gerilediği doğrudur. Ancak diğer bazılarıyla da ilişkilerimiz çok sağlamdır. Düşmanla ilişkileri normalleştirerek bazıları bize fiilen kötülük yaptı. Buna rağmen Körfez halkının Filistin davasına karşı tutumu asla değişmedi.

Amerika’ya gelince, ne onunla ne de başka bir ülkeyle masaya oturmak için dileniyoruz. Bununla birlikte Siyonist işgal rejimi hariç dünyadaki hiçbir rejim ve güçle oturmaya ve diyalog kurmaya kapımızı da kapatmıyoruz. Afrika kıtasıyla ilişkilerimiz çok sade ve sınırlıdır. Bu konuda Amerika ve İsrail’in o ülkelere büyük baskısı var.”

Sözlerini şöyle bitirdi: “Bizler, iradesinden ve hakkından vazgeçmeyen bilinçli ve dengeli yönteme inanıyoruz. Bu da birçok hususla irtibatlıdır: Ciddi, gerçek ve kesintisiz bir çalışmanın yapılması; Filistin, Arap ve İslam ülkelerinin saflarını birleştirmeleri ve ümmetin bir araya getirilmesi gerekir. Bölgesel düzlemde tablo üzüntü vericidir. Araplar kan kaybediyor. Ümmet birbirini vuruyor. Filistin davasını ana davası bilen halklar yaralı ve yastadır. Büyük çoğunluğu kendi derdiyle meşguldür.”

(Filistin Enformasyon Merkezi)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *