ABD’deki Megakilise Olgusu

ABD’deki Megakilise Olgusu

“Bu kiliselerin göze çarpan özelliği, ayinlerin büyük prodüksiyonlar şeklinde düzenlenmesi, dev sahnelerde tiyatroları aratmayacak ses ve ışık düzenleri eşliğinde vaaz veren din adamlarının adeta ünlü aktörleri andırması ve bir baş rol oyuncusu gibi sahneye çıkması.”

Geçen yılın sonunda tanınmış evanjelist din adamı Joel Osteen ve sahibi olduğu megakilise Lakewood hakkında çıkan bir haber, dikkat çekiciydi. Bir sıhhi tesisatçı, katıldığı bir radyo programında, Osteen’in Teksas eyaletinin Houston kentindeki kilisesi Lakewood’da tamirat yaparken bir tuvaletin duvar panellerinin arkasına gizlenmiş 500 kadar para ve çek dolu zarf bulduğunu söyledi.

Dinleyicilerine zaman içinde tesadüfen buldukları değerli şeyleri anlatmalarının istendiği bir radyo programına telefonla katılan tesisatçı Justin Cauley, Lakewood kilisesine yerinden çıkmış bir klozeti onarmak için çağrıldığını, tuvaletteki fayansları kırdıktan sonra duvarın içinde para dolu zarflarla karşılaştığını anlattı.

2021 sonuna doğru “yılın en tuhaf haberleri” kategorisine girebilecek düzeydeki bu gelişme, belki de 2017 yılında Houston’ı vuran Harvey Kasırgası sırasında kilise binasını afetzedelere zamanında açmamakla eleştirilmesi sonrasında bir kez daha ünlü şovmen din adamı Joel Osteen’i ve mega kilisesi Lakewood’u gündeme getirdi.

Tesisatçının bulduğu paraların kaynağına gelince… Houston Polisi, olayın aslında 2014 yılı Mart ayında Lakewood kilisesinden 200 bini nakit 400 bini çek olmak üzere toplam 600 bin dolar çalınmasıyla bağlantılı olma ihtimalinin yüksek olduğunu söyledi. Lakewood, tuvalette tesisatçının bulduğu zarflardan çıkan para miktarını açıklamadı. Paralar, kilise binası içinde bulunduğu için polis tarafından kiliseye iade edildi. Bu olay, ABD’de megakiliselerle ilgili merakı yeniden uyandırdı.

Megakiliseler nedir? Neden bazı dindar, muhafazakar Evangelistler arasında çok popülerdir?

Genellikle haftada 2 bin ve üzerinde katılımcısı olan Protestan kiliselerine megakilise (megachurch) deniyor. Amerika’da megakiliselerin kuruluşu yakın tarihe, sadece 1950’li yılların ortalarına dayanıyor. Ancak 1980’li yıllarda, eski Başkan Ronald Reagan döneminde megakilise sayısında adeta bir patlama yaşandı. Bu yükseliş 90’lı yıllarda da devam etti. Hartford Din Araştırmaları Merkezi’ne göre Amerika’da günümüzde bin 500’den fazla megakilise faaliyet gösteriyor. Megakiliselerin en çok olduğu eyaletler, Cumhuriyetçi Partili seçmenlerin çoğunlukta olduğu, muhafazakar nüfus yoğunluklu Teksas, Oklahoma, Georgia, Florida, Arizona, New Mexico, Ohio gibi eyaletler ve bu eyaletlerdeki Dallas, Houston, Atlanta, Oklahoma City, Orlando, Phoenix, Cincinnati, Albuquerque gibi kentlerin banliyöleri.

Karizmatik liderler, şov nitelikli ayinler

Megakiliselerin tek özelliği haftada en az 2 bin katılımcı sayısına sahip olmak değil. Hartford Din Araştırmaları Merkezi’ne göre bu kiliselerin bir başka özelliği, karizmatik liderlere sahip olmaları. Bu din adamları; şovmen kişilikleri, hitabet yetenekleri, kalabalıkları coşturma becerileriyle kitleleri peşlerinden sürüklüyor.

Bu kiliselerin bir başka göze çarpan özelliği de ayinlerin büyük prodüksiyonlar şeklinde düzenlenmesi, dev sahnelerde tiyatroları aratmayacak ses ve ışık düzenleri eşliğinde vaaz veren din adamlarının adeta ünlü aktörleri andırması ve bir baş rol oyuncusu gibi sahneye çıkması. Vaazlar sırasında yüzlerce kişiden oluşan ve büyük spor salonlarını andıran merkezlerde toplanan cemaatin ayine ayakta katılması, insanların kendinden geçmesi ve koronun seslendirdiği dini içerikli pop müziği şarkılarına hep beraber eşlik etmesi, megakiliselerde her hafta Pazar ayinlerinde rastlanan manzaralar. Bu kiliselerde ayinler ve ibadetler dışında sosyal faaliyetler de gerçekleştiriliyor. Hıristiyanlık inancını katı ritüellerin dışına çıkaran, işin içine eğlenceyi, müziği, tiyatral öğeleri de katan bu kiliselerde toplantı, sinema ve spor salonlarına, hatta paten sahalarına bile rastlamak mümkün. Alışılageldik kiliselerin spor salonlarına benzeyen bu kiliselerin bazılarıysa zincir olma özelliği taşıyor ve ABD’nin birçok yerinde şubeler işletiyor.

Evanjelizm ve Megakiliseler

Megakiliseler ayrıca evanjelist cemaatlerden ve din adamlarından oluşuyor. Evanjelizm, dört ana temel üzerine oturan bir inanç. Bunlar, “yeniden doğuş” deneyimiyle kişinin “nihai kurtuluşa” ermek için hayatını İsa’nın izinden gidecek şekilde dönüştürmesi, İncil’in mutlak otorite olarak kabul edilmesi ve Hristiyanlık’ın kutsal kitabında yazılanlara itaat edilmesi, İsa’nın öğretilerinin misyonerlik çabalarıyla yayılması ve İsa’nın çarmıha gerilmesinin insanlığın günahlarından kurtuluşu olarak kabul edilmesi. Tüm evanjelistler megakiliselerde ibadet etmeyebiliyor ancak megakiliselerde ibadet eden tüm Protestanlar evanjelist olma özelliği taşıyor.

Lakewood Kilisesi’nin sahipleri Joel ve Victoria Osteen

Megakiliseler ve rahipleri neden çok zengin?

Rahiplerinin aşırı zengin olması, kiliselerin ibadethane yerine birer şirket gibi yönetilmeleri, her yıl milyonlarca dolar bağış toplanması ve kitap, dini müzik CD’leri ve DVD gibi ürünlerin satışından binlerce dolar gelir elde etmesi, megakiliselerin birçokları tarafından rahatsızlık verici ve sorunlu bulunan bir özelliği. Bu kiliselerin yıllık ortalama geliri 6 buçuk milyon dolar civarında. Şirket olmadıkları için de megakiliseler, gelir vergisinden muaf tutuluyor. Birçokları, milyonlarca dolarlık gelire sahip bu kiliselerin vergiye tabi tutulması gerektiğini, bu gelirle sosyal yardım programlarının, evsizlikle mücadelenin, eğitimin fonlanabileceğini savunuyor. Megakiliselerse zaten hayır kurumları oldukları için vergi muafiyeti aldıklarını söylüyor. Ancak bu kiliselerin ne gibi siyasi çıkar çevrelerini destekledikleri net olmayabiliyor ve kafalarda soru işareti uyandırıyor.

Megakilise sahibi din adamlarının giderek zenginleşmesinin ardında aslında evanjelizmin zenginlik ve yoksullukla ilgili temel inancı yatıyor. “Prosperity Gospel” olarak bilinen kapitalizm yanlısı bu inanca göre Tanrı, aslında herkesin refahını, zengin olmasını istiyor. Kişinin mali rahatlığa kavuşamamış olmasının ardında kendisinden kaynaklanan kusurlar yatıyor. Bu kusurlardan arınmak için kişinin kurtuluşa ermesi, Tanrı’ya olan bağlılığını göstermesi için de mensubu olduğu kiliseye yardım etmesi gerekiyor.

Yeni nesil papazlar arasında kişisel servetleri 150 milyon dolara kadar çıkmış olanlar bulunuyor…

ABD’deki en büyük megakilise, kısa süre önce tuvalet duvarının içinden binlerce doların çıktığı, 2017 yılında Teksas eyaletinin Houston kentini vuran Harvey Kasırgası sırasında evlerini kaybeden felaketzedelere zamanında kapılarını açmadığı, yardım eli uzatmadığı için çok eleştirilen Lakewood. Dini liderliğini Joel Osteen ve eşi Victoria’nın yaptığı Teksas eyaletinin Houston kentindeki kilise, haftalık 52 binin üzerinde katılımcıya sahip. Yazdığı kitaplar en çok satanlar listesinde üst sıralardan inmeyen, dini televizyon kanallarında yayınlanan ayinleri haftada 10 milyon kişi tarafından izlenen Osteen’in servetinin 100 milyon doların üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Osteen’in kitapları arasında yer alan “Sandığınızdan Daha Güçlüsünüz”, “İyiliğin Gücü: Sizi Tek Başınıza Gidemeyeceğiniz Yerlere Götüren Kuvvet” ve “Karanlıktaki Lütuf: Her Şey Nasıl Sizin İyiliğiniz İçin İşliyor”, kişiye umut vaad eden, kendisini iyi hissetmesini sağlayacak temaları ön plana çıkarıyor.

Güney Kore’deki Yoido Gospel Kilisesi ve 2018 yılında Nijerya’nın Abuja kentinde Dunamis Uluslararası Gospel Merkezi tarafından yaptırılan 100 bin kişilik Glory Dome, gerek katılımcı sayısı gerekse sahip oldukları yapıların büyüklüğü bakımından dünyanın en büyük megakiliseleri olma özelliği taşısalar da megakilise, ABD’ye özgü bir olgu. Her ne kadar pandemi döneminde sosyal mesafe kısıtlamaları nedeniyle megakiliseler de online vaaz ve ayinlere yönelmiş olsalar da muhafazakarlar, bu ibadethanelere destek vermeyi ve katılım göstermeyi sürdürüyor.

(VOA News/Blog)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *