Ocak Devrimi Yıl Dönümü: Umuttan İsrail Genişlemesine Kadar Sina

Ocak Devrimi Yıl Dönümü: Umuttan İsrail Genişlemesine Kadar Sina

“Devrimden sonra belki de en tehlikeli şey, işgalci İsrail devletinin artık Mısır’ın tamamından ve özellikle de kendisine rahatsızlık veren Sina topraklarından hiçbir hamle beklememesi.”

Mahmud HALİL
al Araby al Cedid

Geçtiğimiz on yıllar boyunca, Mısır’ın doğusundaki Kuzey Sina, ihmal ve adaletsizlikten en çok zarar gören Mısır vilayetlerinden biri oldu. Ancak 25 Ocak 2011 devrimi, Sina halkının ihmal tünelinden çıkma ve Sina vatandaşına diğer Mısır vatandaşları gibi davranma umudunu yeşertti.

Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in iktidardan düşüşünden ve merhum Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin devrilmesine kadar uzanan ve Sina’nın yaşam tarihinden bir parantez olan iki yıllık süre, rahat bir nefes aldılar. Ancak bu dönem Devrimden öncekinden daha kötü koşullarda yaşamaya dönmeleriyle sona erdi.

Devrim sırasında Sina halkı, eylem özgürlüğü, mülkiyet, eğitim, seyahat, etkinlik düzenleme ve dini ayinleri canlandırma gibi temel haklarından tüm biçimlerinden yararlanabildi. Bu temel haklar ve diğerleri, Ulusal Güvenlik Servisleri (eski devlet güvenliği) ve Kuzey Sina’daki vatandaşları izlemek için oluşturulan genel istihbarat ve askeri istihbarat tarafından ellerinden alınmıştı.

Temmuz 2013’te devrime son veren Mısır rejiminin Sina’ya özgü bir misyonu olduğu ve yeni rejimin masasındaki en önemli dosyaları arasında yer aldığı açıktı. Mursi’nin görevden alınmasıyla birlikte ordu, hayati malzemeleri Gazze’ye taşıyan tünelleri kapatmaya, onlarca evi yıkmaya ve vatandaşları takip etmeye yöneldi.

Aynı zamanda terör Sina’da aktifleştirildi ve Sina halkının bedelini ödediği bir araç haline geldi. Birkaç ay sonra, sınır kenti Refah’ta ikamet eden 100 bin Mısırlının zorla yerinden edilme süreci başladı. Sonrasında yerinden edilme hayaleti; Şeyh Züveyd, al Ariş, Biraa al Abed ve Orta Sina köylerine yayıldı.

Al Araby al Cedid, geçen ekim ayındaki ölümünden önce Sina Kabile Birliği Başkanı İbrahim Al Munai ile bir röportaj gerçekleştirmişti. Al Munai bu mülakatta; “Sina halkına yapılan haksızlık nedeniyle Devrim Kahire’de başlangıcından doruk noktasına ulaşana kadar özellikle Refah ve Şeyh Züveyd’te sokağın hareketlenmesine neden oldu. Devrimin ilk cuma günü doruk noktasına ulaştı” ifadelerini kullanmıştı. “Sina vatandaşları, Ocak Devrimi’nde polisin önünde durdu, çünkü konuşlandırılmış güçler vatandaşları vahşice bastırmaya hazırlanıyorlardı” dedi. “O zamanlar Sina halkının talepleri, yüzlerce Sina tutuklusunu haklarında suçlamada bulunmadan serbest bırakmak ve ailelerinin onları yıllarca ziyaret etmesine izin vermeden askeri hapishanelerde tutmakla özetleniyordu” diye ekledi.

SİNA’DA GERÇEK BİR İLERLEME YOK

Bugün Sina’daki duruma gelince, Şeyh Züveyde’deki aşiret şeyhlerinden biri olan Abu Salman al-Sawarka, al Araby al Cedid’e şunları söyledi: “En kötü durumdayız ve Devrim ve Cumhurbaşkanı Mursi’nin iktidarı sırasında yaşadığımız nimetler üzerimizde bir lanet haline geldi. Şimdi tadını çıkardığımız özgürlükten sorumlu tutuluyoruz.”

Sina’nın tarım, ekonomik ve endüstriyel yönlerden tüm Mısır’a hizmet edebileceğine dikkat çekti. “Ve eğer Mısır rejimi isterse, takip etmek, evlerini ve çiftliklerini yok etmek, onları kaçırmak ve kaybetmek yerine, halkıyla yola çıkıp yeniden inşa etmesi için kapıyı sonuna kadar açabilir. Gerçek gelişme, insana saygı duymakla ve tüm Mısır’ın ilk savunma hattı olan topraklarda yaşamını sürdürebilmesi için ona gerekli desteği sağlamakla başlar. Ancak devlet, Sina vatandaşına hakaret etmekte ısrar ediyor. Vatandaşlarını ikinci ve üçüncü derece vatandaş, hatta devlet nazarında vatandaşları sınıflandırmada sonuncu sayma tutumunda” dedi.

İSRAİL DURUMDAN MEMNUN

Devrimden sonra belki de en tehlikeli şey, işgalci İsrail devletinin artık Mısır’ın tamamından ve özellikle de kendisine rahatsızlık veren Sina topraklarından hiçbir hamle beklememesi.

Mısır’ın Refah kenti sakinlerinin ekim 2014’ten bu yana Gazze Şeridi sınırında bir tampon bölge oluşturma bahanesiyle yerinden edilmesinin ardından İsrail işgal ordusu ve güvenlik güçleri, Filistin direnişiyle ilgili istihbarat ve askeri görevleri yerine getirmek için Sina’ya girmekten korkmuyor.

Ayrıca İsrail uçakları 2012’den bugüne Sina’ya baskınlar düzenliyor ve Sina halkı İsrail’in topraklarını bombalamasını her zaman Mısır ordusunun gözü önünde gerçekleşti. Öte yandan Sina’daki yeni düzenlemeler, özellikle ekonomik düzeyde, İsrail-Amerikan emellerini uygulamaya yönelik bir planın korkularını yeniden canlandırıyor. Mısır Sina’sının bir kısmını nüfusun bir kısmını barındıran bir yere dönüştürmek.

(Günlük Evrensel)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *