Gül’ün istifasının ardından kulislerde gezen iddialar

Gül’ün istifasının ardından kulislerde gezen iddialar

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün istifasının ardından, kulislerdeki iddialara göre, parti içinde karşı karşıya geldiği isimler, Sedef Kabaş’ın tutuklanmasını istememesi, MHP’nin Gül’e karşı tavrı ile, Anayasa Mahkemesi üyeliğine Çorum Baro Başkanı Kenan Yaşar’ın seçilmesi süreçte etkili olan olaylar.

Abdulhamit Gül, 10 Temmuz 2018’de başladığı Adalet Bakanlığı görevini 29 Ocak 2022 itibariyle bıraktı. Resmi Gazete’de yer alan resmi dille ‘görevden affını istedi’, yani istifa etti ve yerine eski bakan Bekir Bozdağ atandı.

Sedef Kabaş’ın tutuklanması

Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan, Byüzü isimli youtube kanalında, Gül’ün istifasının perde arkasına ilişkin bir video yayımladı. Pehlivan iddialarını, Gül’e yakın kaynaklara dayandırarak, Gül’ün, ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ iddiasıyla tutuklanan gazeteci Sedef Kabaş’ın söylemini doğru bulmadığı, buna rağmen tutuklanmasını istemediğini ve istifasını bir hafta önce verdiğini ileri sürdü.

Barış Pehlivan ayrıca, kısa süre önce Abdulhamit Gül’ün yakın çevresinden biriyle aynı masada bulunduğunu söyledi. Gül’e yakın ismin, kendisine hem İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun hem Abdulhamit Gül’ün aynı iktidarın kabinesinde olamayacağını ifade ettiğini, “Erdoğan her ikisini de idare edebilir halden uzaklaştı. İkisinden birisinin ayrılması gerekiyor” dediğini savundu.

MHP’nin tavrı

Barış Pehlivan, kulislerden edindiği bilgilerde, Gül’ün istifasının perde arkasında ‘MHP’nin dillerde olduğunu vurguladı: “MHP’nin Abdulhamit Gül’ü sevmediği zaten bilinen bir şey. MHP’nin Abdulhamit Gül’ü sevmemesinin nedeni Süleyman Soylu’nun kendisi. Hatta öyle bir dereceye gelmiş ki MHP Genel Başkan Yardımcısı’nın Abdulhamit Gül tasfiyesi için lobi yaptığı uzun süredir konuşuluyordu.”

Pehlivan’a göre istifanın ardındaki bir başka tez de, Adalet Bakanlığı’ndaki kadrolaşma. Pehlivan’a göre, “Abdulhamit Gül Milli Gençlik Vakfı kökenli. MHP, hakim ve savcı kadrolarına hep MGV kökenlilerin oturduğunu, ülkücülerin ise yer almadığını savunuyor. MHP Abdulhamit Gül’ü bundan sorumlu tutuyor ve o koltuktan inmesini istiyordu” diye konuştu.

Pehlivan, Gül’ün istifasına ilişkin ortaya koyduğu başka bir teze göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan Saadet Partisi’nin Cumhur İttifakı’na katılmasını istiyor. Pehlivan, “Deniyor ki; Saadet Partisi ile arabuluculuk görüşmelerini Abdulhamit Gül üstlendi. İşte bu arabulucuktan MHP pek de memnun değildi”.

MHP’nin AKP’nin politikalarını tek başına belirleyebildiğini iddia eden Pehlivan, eğer Saadet Partisi de Cumhur İttifakı’na katılırsa MHP’nin AKP üzerindeki gücünün kırılacağını söyledi.

Diğer iddialar

Pehlivan, Gül’ün istifasına ilişkin olarak kulislerde konuşulan diğer iddiaları da gündeme getirdi. Buna göre, Gül’e yakın kaynakların kendisinin bir hafta önce istifa ettiğini söylediğini aktardı. Pehlivan, aynı kaynaklara dayandırdığı iddiasında Erdoğan’ın bir haftadır doğru zamanı kolladığını söyledi. Pehlivan şöyle devam etti: “Neden istifa etti? Aynı kaynaklar bana “bir hafta önceye gidin” dedi. Bir hafta önce ne oldu? Gazeteci Sedef Kabaş Cumhurbaşkanlığı’na hakaretten tutuklandı. Bana kalırsa Abdulhamit Gül Kabaş’ın tutuklanma sürecinde taşıyıcılardan birisidir. Aynı kaynaklar Gül’ün Kabaş’ın yaptığını doğru bulmuyordu ancak ve ancak tutuklanmasını da istemiyordu. “Ancak bu açıklamayı yapmak zorunda kaldı” demeye getiriyorlar.”

Pehlivan, “Bu bir birikim. Kabaş’ın da tutuklanmasının dahil olduğu bazı yargı kararları Adalet Bakanı’nı çok rahatsız ediyordu. Birikti, taştı ve istifa etti. Tezleri bu yöndeydi. AKP’nin politikaları Gül’ün hayalleriyle örtüşmüyordu.”

Pehlivan konuşmasında, “Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, bir anlamda AKP için kafa karıştırıcı bir unsurdu. O unsur tasfiye edildi. Artık mayınlar temizlendi. Şu an seçime giden Türkiye’de AKP iklimi sertleştirecek birisini buldu. Bekir Bozdağ bunun için kullanılabilecek bir isimdi” ifadelerine de yer verdi.

“Gül’ün ‘affını istemesi’ yalnızca AKP’nin iç gelişmesi değildir”

İstifaya ilişkin diğer iddiaları ise Cumhuriyet muhabirlerinden Sertaç Eş dile getirdi. Bugün Cumhuriyet’te yer alan Eş’in haberine göre, “Gül’ün “affını istemesi” yalnızca AKP’nin iç gelişmesi değildir. MHP, belirleyici tam bir ortaktır.”

Sertaç Eş, haberinde, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) üye seçimlerine dikkat çekerek, “TBMM’nin seçeceği 7 üyenin üçünü AKP, ikisini İYİ Parti, birini MHP, birini de CHP belirlemişti. Kulislere göre MHP kendisine bir üye ayrılmasına değil, İYİ Parti’nin iki kontenjan elde etmesine bozuluyordu. AKP’nin bazı Meclis yöneticilerinin temasları sonucu oluşan tabloya MHP’nin içerlediği çok açıktı: “MHP’nin yerine İyi Parti’yi ikame etmek isteyenler mi vardı?” Sinirler gerilmişti, ancak gelişme not edildi bir kenara…” ifadelerinin ardından şöyle devam etti:

Hamit Kocabey’in istifası

Durup dururken, hiç beklenmeyen bir anda MHP kontenjanından HSK üyesi olduğu bilinen Hamit Kocabey, 26 Mayıs 2021’de ikinci kez seçildiği görevinden 14 Ekim 2021’de istifa etti. Genel merkezinin Karanfil Sokak’ta bulunduğu dönemden beri bazen yakından bazen uzaktan izlediğimiz MHP’de böyle ansızın gelen istifa azdır ama olur. Genellikle de Devlet Bey, birinin istifasını isterse o istifa gerçekleşir. Devlet Bey’in bu tür beklenmedik istifaya kurumsal olarak partisini hedef alan bir girişim sezdiğinde başvurduğu da biliniyor. Bu bir olasılıktı ilk başta. Ancak istifadan sonra Kocabey’in Devlet Bey’e hukuk danışmanı olarak atanması, sorunun “kişisel” olarak algılanmadığını ortaya koydu.

Bu konuda Bahçeli’nin verdiği ikinci karar ise daha sert olmuştu. İstifanın ardından MHP, HSK’ye seçilecek yeni üye için aday belirlemedi. Seçimlerde MHP, AKP’nin adayına destek vererek ittifaka verdiği önemi Erdoğan’a bir kez daha net ve ileri bir adımla göstermiş oldu. Yani MHP “ittifakı ayrıntılar” üzerinden değerlendirmiyordu. Ancak “AKP aynı duyarlılığı göstermiyor mu” sorusuna en fazla gülümsemeyle yanıt alabildik… Kocabey’in istifasının ardından “verileri” açıklanmayan iddialar gündeme getirilince MHP iyice Adalet Bakanı Gül’e odaklandı.

Parti içinde karşı karşıya geldiği isimler

Sertaç Eş, haberinde Abdülhamit Gül ile Süleyman Soylu’nun karşı karşıya gelmesini de sebeplerden biri olarak gösterdi:

AKP içinde bakanlar arasında oluşan ayrılıkların kamuoyuna yansıyan bölümünde hep İçişleri Bakanı Süleyman Soylu oldu. Soylu’nun önce damat bakan Berat Albayrak’la arasının kötü olduğu çokça yazılıp çizildi. Albayrak’ın “görevden affını istemesi” doğal olarak rekabetin en azından görünen kısmını noktaladı. Soylu ile Gül arasındaki çelişki, “önce uygulama mı, önce hukuk mu” tartışmasıyla demeçlere kadar yansıdı. Soylu’nun, “Annesine küfreden bir kişinin mahkemeden serbest bırakıldığını” söylemesine Gül, “mahkemede itiraz” yolunu gösterdi. Gül ile benzer çelişkileri yaşayan tek AKP’linin Soylu olmadığı da biliniyor.

Diğer yandan terörle mücadele gerekçesiyle MHP’nin Soylu’ya açık desteği, Soylu’nun rekabet içinde olduğu AKP’lilere de açıktan muhalefet olarak yorumlanıyor. Bir yorum daha yapılıyor kamuoyunda: “Gül hukuka daha saygılı bir Adalet Bakanı…”

Kenan Yaşar’ın AYM üyeliği

Sertaç Eş, son gelişmeyle bağlantılı olduğunu düşündüğü bir olay olarak Kenan Yaşar’ın AYM’ye seçilmesini göstererek şu ifadeleri kullanıyor:

“Anayasa Mahkemesi üyeliğine AKP’den milletvekilliğine aday adayı olmuş Çorum Baro Başkanı Kenan Yaşar’ın seçilmesi. Tek üye için baroların üç aday belirleme süreci uyutuldu, halen uyutuluyor. Üye belirleme sürecinin bir başka boyutu ise AKP ve MHP arasında, hangi isimde uzlaşılacağı konusuydu. Bu müzakerelerin çok zorlu geçtiği bilgisi kulislere yansıdı. Türkiye Barolar Birliği seçimlerinde tek aday konusunda uzlaşan barolar üç adayın belirlenmesi konusunda ne yaptılar? Bu seçimin kritik olduğu dile getiriliyor. HDP kapatma davasının siyasete etkisi açısından bu seçimi nasıl değerlendirmeli? Yaşar’ın “hukukçuluğunun değerlendirmesi doğal olarak kararları üzerinden” yapılacak. Ancak sorular da “Sor beni, sor beni” diye yerinde durmuyor.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *