“Suriye’de şu anda örtülü bir ganimet savaşı” iddiası

“Suriye’de şu anda örtülü bir ganimet savaşı” iddiası

“Ruslar, Irak’taki Haşdi Şabi yapılanmasının bir benzerini Suriye’de görmek istemiyor. Suriye’nin yeniden yapılanmasında da İran’ın fazla katkısı olması taraftarı değil. İsrail, Arap Birliği’nin Şam rejimine olan yaklaşımının değişmesini ve Rusya’nın Beşar Esed üzerindeki hâkimiyetini kullanmak istiyor. İran’ın ise Rusya ve İsrail arasındaki yakınlaşmadan ciddi rahatsızlığı var.”

Suriye’de ganimet savaşı

Faruk Önalan / Star-Açık Görüş

Geçtiğimiz günlerde, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Verşinin liderliğindeki Rus heyeti, Suriye’ye bir ziyaret düzenlemişti. İki gün boyunca Beşar Esed dahil üst düzey isimlerle görüşmeler yapıldı. Bu ziyaretin ardından Rus heyeti Tahran’a geçti. Burada da İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile bir görüşme gerçekleştirildi. Sonrasında yapılan açıklamalarda değinilmese de İran’ın, Rusya ve İsrail arasındaki yakınlaşmadan ciddi rahatsızlığı var. Zira İsrail Başbakanı, Rusya ve İsrail arasındaki bağların gerek Rusya’nın bölgedeki özel konumu gerekse uluslararası statüsü nedeniyle İsrail dış politikası için önemli olduğunu belirtmişti.

22 Ekim Cuma günü İsrail’in yeni Başbakanı Naftali Bennett, Soçi’de Putin ile bir araya geldi. Görüşme oldukça uzun (5 saatten fazla) sürdü. Ana gündemin Suriye meselesi ve İran olması ise sürpriz değil. Bennett, İsrail’den ayrılmadan önce de bu duruma vurgu yapmıştı zaten: ”İsrail, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed’e verdiği destek nedeniyle Rusya’yı önemli bir bölgesel güç olarak görüyor”.

Konu hassas…

Söz konusu buluşmada Bennett’e tercümanlık ve danışmanlık yapan İsrail İnşaat ve İskân Bakanı Zeev Elkin, Rusya’nın, Suriye üzerinde (İran unsurlarına karşı) İsrail ordusunun düzenleyeceği hava harekâtlarını engellememeyi kabul ettiğini, geçmiş dönemden kalma aralarındaki iletişim mekanizmasının aynen korunmasında mutabık kalındığını belirtti. Bennett Putin’e, İran’ın nükleer hamlesi ve İran’ın Suriye’ye yerleşmesini durdurmanın yolları hakkında İsrail’in görüşlerini açıklayan bir de dosya sundu. Rusya ile Suriye konusunda anlaştıklarını belirten Naftali Bennett’in sözleri oldukça dikkat çekiciydi: “Bir bakıma Ruslar bizim komşumuzdur ve Suriye’deki hassas durumu sorunsuz ve aksilik olmadan yönetmemiz önemlidir.”

Suriye’nin Arap Birliği’ne yeniden alınması için hamleler art arda gelmeye başladı. Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Umman gibi Arap ülkeleri Suriye’deki büyükelçiliklerini yeniden açtı. Suudi Arabistan Genel İstihbarat Başkanı Halid el-Humeydan Esed’i ziyaret etti. Ürdün, Mısır, Irak, Şam rejimiyle ilişkileri ilerletmeye başladı. Cezayir, “Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönme vakti gelmiştir. Suriye’nin Arap Birliği’ndeki koltuğu kendisine iade edilmelidir” açıklamasında bulundu. Gelinen noktada İsrail, Arap Birliği’nin Şam rejimine olan yaklaşımının değişmesini ve Rusya’nın Beşar Esed üzerindeki hâkimiyetini kullanmak istiyor. Bu doğrultuda birincil hedefi İran ve Hizbullah unsurlarının Suriye topraklarından arındırılmasını sağlamak. Esed rejimi ve müttefiki Rusların, Suriye topraklarındaki İran varlığından rahatsız olduğunu belirten İsrail Yediot Ahronot gazetesi, Esed, Putin ve İsrail çıkarlarının son zamanlarda İran etkisini azaltmak konusunda uyuşmaya başladığını yazdı. Esed’in Suriye’nin tamamını kontrol etme emelinin, İran tarafından baltalanmasının hoşnutsuzluk meydana getirdiğine vurgu yapılıyordu. İsrailliler ise kendilerinden oldukça emin. Rusların, İsrail tarafından İran güçlerine yönelik saldırılarının önemini şimdi, her zamankinden daha fazla anladığını söylüyorlar.

Caferi meselesi

İran Devrim Muhafızları’nın Suriye’deki Kudüs Gücü komutanı ve “Halep Kasabı” olarak tanınan Mustafa Cevad Caferi’nin görevini tamamladıktan sonra Suriye’den ayrılmaya hazırlandığı açıklanmıştı. Oysa bazı kaynaklara göre, “Suriye’nin egemenliğine karşı komplo kurmak, mal ve silah kaçakçılığı, vergi kaçakçılığı ve Suriye’nin doğal ve ekonomik kaynaklarını kötüye kullanma” suçlamalarıyla Caferi’nin sınır dışı edildiği iddia edildi. Bu kararın, BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed ile yaptığı görüşmeden kısa bir sonra Beşar Esed tarafından İran yönetimine, “iki ülke arasındaki güçlü bağları sürdürmek” notuyla iletildiği yazıldı. İ24 haber kanalına konuşan İsrail’in eski İtalya ve Fransa Büyükelçisi Avi Pazner, Caferi’nin görevden alınmasının Suriye’nin, İran ile ilişkilerinde önemli değişikliklere işaret ettiğini söyledi. “Suriye Arap dünyasının kollarına dönmeye çalışıyor ve İran güçlerinin varlığını engelliyor. Ortadoğu’daki güç dengesi değişiyor ve bu İran rejimi için sıkıntı doğurabilir.”

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade söz konusu haberleri Siyonist medya kuruluşlarının ve diğer bazı ülkelerin uydurduğunu belirtip Kudüs Gücü Komutanı Cevad Caferi’nin Suriye’den kovulmadığını, görevinin sona erdiğini belirtti.

Tüm bunlar yaşanırken, Rejim ordusu çatısı altında yer alan, İran destekli Mahir Esed komutasındaki 4. Tümenin Dera’dan çıkarıldığına dair haberler geldi. Suriye Müzakere Komisyonu üyelerinden İbrahim Cabavi, Mahir Esed’in Dera’dan çıkarılmasını, Rusya’nın İsrail ile imzaladığı mutabakat muhtırasının gereği olarak gerçekleştirdiğini çünkü coğrafi konum olarak Dera’nın İsrail’in kuzey sınırlarına yakın olduğunu belirtti. İsrail Genelkurmay Başkanı Aviv Kochavi de, Suriye konusunda Rusya ile koordinasyonun İsrail’in ulusal güvenliğini geliştirmede kilit bir rolü olduğunu açıklamıştı.

4. Tümen ve Kaplan Güçleri

İki yıl önce İran destekli Mahir Esed komutasındaki 4. Tümen ile Rusya destekli Kaplan Güçleri arasında şiddetli çatışmaların yaşandığını hatırlamakta fayda var. Son zamanlarda yaşanan olaylardan sonra 4. Tümen’den ayrılan bazı rejim askerlerinin Rusya destekli Kaplan Güçleri’nin 5. Birliği’ne katıldığı da gelen bilgiler arasında. Bu arada, Dera’da hakimiyet alanını genişleten Ruslar, kendi dilleri olan Rusçanın öğrenilmesi için bir “Kültür Merkezi” açtı.

Rusya ile İran arasındaki çıkar odaklı gerginlik sır değil. Ruslar, Irak’taki Haşdi Şabi yapılanmasının bir benzerini Suriye’de görmek istemiyor. Yani Suriye rejimi ordusuna İran’ın hakim olmasını istemiyor. Bunun yanında Suriye’nin yeniden yapılanmasında da İran’ın fazla katkısı olması taraftarı değil. Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev ile yapılan görüşmesi sonrası, İran Dışişleri Bakanı Amir Abdullahiyan’ın “Moskova ve Tahran Suriye’nin yeniden imarı için birlikte çalışmasının önemine değindi” sözlerine rağmen realitede Ruslar tarafında böyle bir arzu yok.

İran, rejim ordusunda etkin olmak isterken Rusya buna karşı çıkıyor, ülkenin tamamında Esed’in hakimiyet sağlamasını, PKK/SDG’nin rejimle anlaşıp kontrolü altına girmesini istiyor. Bu doğrultuda Şahin Cilo kod adlı Ferhat Abdi Şahin, Ronahi Delil kod adlı İlham Ahmed gibi PKK/SDG’li isimlerle sık sık görüşmeler gerçekleştiriyor. Hatta sözde Suriye Demokratik Konseyi (SDK) Eş Başkanı İlham Ahmed’i bu hafta yeniden Moskova’ya görüşmeye çağırdılar.

On binlerce masum insanın hayatı pahasına Esed’i ayakta tutmak için müttefik olan Rusya ve İran bugün Suriye’de etkin güç olmak için açık bir rekabet içinde. İran, Amerikan işgali sonrası bir nevi hakimiyet kurduğu Irak ile Hizbullah aracılığı ile müdahale ettiği Lübnan arasında kalan Suriye’yi de tamamen kendine bağlayarak Akdeniz’e ulaşma hesabı yapıyor ki 2018 yılında Şam rejimi ile yaptığı anlaşmayla kiraladığı Lazkiye Limanı ile kısmen de olsa bu amacına ulaşmıştı. Şimdi İran, Suriye iç savaşına milyarlarca dolar para harcadıktan sonra bunun karşılığını istiyor. Öte yandan, Rusların “sıcak denizlere inme” emeli zaten gerçekleşmiş durumda. Onlar da 2016 yılında yaptıkları mutabakat ile Tartus llimanı’nı 49 yıllığına kiralamışlardı. Bu acı durumu, Beşar Esed’in kuzenlerinden olan Duraid Esed şu şekilde tanımlıyordu: “Lazkiye Limanı’nı İran’a, Tartus Limanı’nı da Rusya’ya verdik. Biz Suriyelilere de Cebele’deki balıkçı limanı kaldı.”

Rusça dayatması

Suriye’de şu anda örtülü bir “ganimet savaşı” var. İran Dini Liderinin Yüksek Askeri Danışmanı Tümgeneral Yahya Rahim Safevi, İran’ın Suriye’ye verdiği desteğin petrol, gaz ve fosfat sözleşmeleriyle tazmin edilmesini açıkça talep etmişti. Bunun yanında her iki ülke de Suriye okullarında eğitim için kendi dilleri olan Farsça ve Rusçanın okutulmasını istedi. Rusça lise sınavı yapıldı.

Bugün Rusya ve İran arasında görüşmeler devam ederken, hem Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zaharova hem de İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hatibzade, iki ülke arasında bir gerginlik ya da rekabet olduğunu reddediyor. Ama görünen tabloda, ganimetten daha az pay aldığını düşünen İran rahatsız, Lazkiye limanı’nın İran üssüne dönüşmesini istemeyen Rusya ise temkinli.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *