Göründüğünden daha derin: İsrail-Azerbaycan ilişkileri

Göründüğünden daha derin: İsrail-Azerbaycan ilişkileri

İsrail’in Gazze’deki saldırıları dünyada geniş yankı bulurken, Azerbaycan resmi bir açıklama yapmadı. Bakü’nün sessizliğinin nedeni iki devlet arasındaki ilişkilerin derinliğini gösteriyor.

Mühdan Sağlam / Gazete Duvar

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının ardından küresel düzeyde bazı devletler İsrail yanlısı bir tutum alırken, Müslüman nüfusun ağırlıkta olduğu devletlerin açıklamaları genellikle Filistin yanlısı olarak görülüyor. Bununla birlikte, Avrupa ve Asya’da devletlerinin İsrail yanlısı tutumuna karşı halklar Filistin yanlısı gösteriler de gerçekleştiriliyor. ABD’de ise hükümetin tutumu medyada değil, siyasetçiler tarafından da eleştiriliyor. Bu süreçte özellikle sosyal medya kullanıcılarının farklı yorumlar yaptığı ve devletin de suskunluğunu koruduğu Azerbaycan incelenmeye değer. Azerbaycan’ın Gazze saldırıları konusunda İsrail’e dönük ‘suskunluk’ stratejisinin gerisinde ise yıllara yayılan güçlü ilişkiler var.

“Azerbaycan ile İsrail’in ilişkileri göründüğünde çok daha derin, tıpkı buzdağı gibi.” Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’in bu sözleri, ABD’nin Bakü’deki büyükelçiliğinden Washington’a çekilen bir telgrafla ortaya çıktı. Telgrafı ortaya çıkaransa meşhur Wikileaks belgeleriydi. Aliyev’in bugüne kadar bu sözleri yalanlamaması doğru olma ihtimalini güçlendiriyor. Peki bu sözlerin dayanağı olan ilişkiler tarihsel olarak nasıl bir seyre sahip?

Azerbaycan, 1991’de bağımsızlığını ilan ettiğinde onu hızla tanıyan devletlerin başında İsrail yer alıyordu. İki devlet arasındaki ilişkilerin temelleri, Azerbaycan’ın Rusya odaklı dış politika yerine alternatiflere yönelmesi paralelinde gelişti. 1997’de dönemin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Asya turunun ardından Azerbaycan’a yaptığı ziyaret ilk üst düzey görüşme olması açısından önemliydi. Netanyahu’nun bu ziyaretini 2009’da dönemin Başbakanı Şimon Peres’in ziyareti izledi. İsrail Dışişleri Bakanı Avigador Lieberman 2010, 2013, 2014’te Bakü’ye geldi. 2013’te Azerbaycanlı mevkidaşı Elmar Mammadyarov bir heyetle İsrail’i ziyaret etti. 2016’da Başbakan Netanyahu yeniden Bakü’deydi. İki devlet arasındaki karşılıklı ilişkiden yalnızca kendileri değil, eski SSCB devletlerinin Rusya’nın yanında toplanmasına engel olmak isteyen ABD de memnundu. Nitekim Azerbaycan-İsrail ilişkisindeki seyir 2008’de Rusya-Gürcistan savaşı sonrasında Gürcistan’ın dahline kapı açtı. Türkiye’nin de bu grupta yer alması isteniyor olsa da Türkiye, hem İsrail ile ilişkilerinde yaşanan sorunlar hem de Rusya’yı yer yer ABD’ye ve NATO’ya karşı koz olarak kullanması nedeniyle gruba dahil ol(a)madı. Bu üst düzey ilişki ağının İran’dan Karabağ’a oradan savunma ve petrole uzanan boyutları ilişkilerin bilinen derinliklerine örnek verilebilir.

Azerbaycan ile İsrail arasında üst düzey ziyaretlere uzanan ilişkilerin bir ayağında jeopolitik bir ayağında ekonomi var. Jeopolitik düzeyde iki devleti ortaklaştıran en önemli unsur İran. Azerbaycan İran ile komşu ancak iki ülkenin ilişkileri pek iyi değil. Azerbaycan İran’ı ülkesinde sayıları 20 milyonu bulan Azeri nüfusa zulüm etmekle suçlarken, Tahran da Bakü’yü bu nüfusu kullanarak iç politikasına karışmakla itham ediyor. İsrail ile İran ilişkileriyse 1979’daki İslam Devrimi’nden bu yana kötünün de ötesinde düşmanca. İşte bu durum iki ülkenin yer yer İran’a karşı ortak stratejiler belirlemesine ön ayak oluyor. Örneğin İsrail özel kuvvetleri sınırda da görev yapan Azerbaycan kuvvetlerine bu konuda eğitimler verdi, savunma şirketleri Azerbaycan’a İran’ı gözetlemesini sağlayacak hem teknik teçhizat hem de insani istihbarat desteği sağlıyor. İki devletin istihbarat konusundaki işbirliği dikkate alındığında Azerbaycan İran’ın gözetlenmesini sağlayan bir ‘kule’ işlevi de üstleniyor.

Kuzey Karabağ konusunda İsrail Ermenistan ile ilişkilerde dengeleri gözetmekle beraber genellikle Azerbaycan’a örtük bir destek sağladı. Nitekim 2020’deki Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan’ı zafere götüren askeri araç ve dronların önemli bir kısmı İsrail’den alınmıştı. İsrail’in Azerbaycan’a desteği savaş sırasında ve sonrasındaki iki olayda görünür oldu. İlki Ermenistan’ın Ekim 2020’de iki hafta önce atadığı İsrail Büyükelçisi’ni geri çekmesinde. İkincisi, savaş sonrasındaki kutlamalarda Azerbaycan ile Türkiye bayraklarının yanında görünür olan İsrail bayrağında. Karabağ savaşı sonrası Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin seyri şu an net değilse de İran konusu olduğu gibi duruyor, buysa en azından jeopolitik düzeyde Bakü-Tel Aviv hattında işbirliğinin süreceğini gösteriyor.

EKONOMİNİN ÇARKLARI: AZERBAYCAN PETROLÜNE KARŞI İSRAİL SİLAHLARI

Azerbaycan’ın bağımsızlığı ertesinde İsrail yalnız diplomatik açıdan değil, ekonomik yatırımlarla Azerbaycan’ı yakın markaja aldı. Özellikle telekomünikasyon ve savunma alanı İsrailli şirketlerin hedefinde oldu. Bugün Azerbaycan’da faaliyet gösteren iki telekomünikasyon şirketinde İsrailli şirketlerin önemli bir payı var. Savunma alanındaki ilişkilerde, Karabağ konusunda Rusya’nın Ermenistan yanlısı tutumu, Azerbaycan’ı Rusya’nın dışında yeni şirketlerle iş birliği yapmaya yöneltti.

Azerbaycan’da 7 bin civarındaki Yahudi nüfus, özellikle Bakü’de yaşayanlar, İsrail ile ilişkiler konusunda kolaylaştırıcı rolü üstleniyor. Azerbaycan açısından İsrail’i cazip kılan petrol karşılığında savunma/askeri ekipman alımının kolaylaşması. ABD Enerji Dairesi raporuna göre İsrail’in petrol talebinin yüzde 40’ı Azerbaycan tarafından sağlanıyor. Azerbaycan bu anlamda İsrail için 1973 petrol krizindeki gibi bir duruma karşı emniyet sibobu.

2012’de Azerbaycan’ın İsrail’den askeri ekipman alımı 1.6 milyar doların üzerine çıktı. Aynı yıl İsrail Dışişleri Bakanı, Bakü’de, “İsrail için Azerbaycan ile ilişkiler Fransa ile ilişkilerden daha önemli” dedi. 2016’ya gelindiğinde Bakü’ye İsrail’den sevk edilen silahların tuttuğu meblağ 6 milyar dolara çıktı. Silah satışının yanında İsrailli şirketler Azerbaycan kuvvetlerine özel eğitimler verdi, Azerbaycan’da istihbarat toplama gibi konularda çalışmalar yaptı. Bakü Havalimanı’nın korumalarını eğiten ve güvenlik ekipmanını sağlayan şirket yine Tel Aviv’den geldi.

2017’de İsrail Turizm Bakanı Yariv Levin basın konferansında ülkelerine gelen yabancı yatırımdan bahsederken Aliyev çiftinin 6 milyon dolara aldığı villayı örnek gösterdi. Aliyev ailesinin sağlıktan borsa kadar İsrail’de 600 milyon dolara yakın yatırımı olduğu Hareetz’de haber oldu. Aynı haberde Aliyev’in hastalığı döneminde İsrailli doktorların kontrolünde olduğunun altı çizildi. Benzer biçimde Mihriban Aliyeva’nın (Aliyev’in eşi) başında olduğu Haydar Aliyev Yardım Vakfı’nın son yıllarda İsrailli yardım kuruluşlarıyla ortak çalışmaları yine dikkat çeken başlıklardan.

Jeopolitik ve ekonomik ilişkilerin yanında bugüne kadar Azerbaycan doğrudan İsrail yanlısı bir tutum almaktan kaçındı. Bunun en önemli nedeni Bakü’nün Müslüman dünyasından göreceği tepkiden çekinmesiydi. Bu yüzden İslâm İşbirliği Teşkilatı’nda Filistin yanlısı tasarı ve önerilere de destek verdi. Ancak İsrail, Azerbaycan’ın bu konuda stratejik davranmasını sorun etmiyor olmalı ki Netanyahu 2016’daki Bakü seyahatinde Müslüman dünyasıyla ilişkilerine Azerbaycan ile ilişkilerini örnek verdi. Hatta 2020’de İsrail ile Körfez ülkeleri arasında başlayan yakınlaşmaya Azerbaycan örnek oluşturdu. Tam da bu hamleler ve Karabağ savaşı sonrasında İsrail, şimdi Azerbaycan’ın ülkesine elçi atamasını bekliyor. Aliyev elçi atama konusunda aceleci değilse de yalnızca görünen kısmında dahi bu kadar derin ilişkilerinin olduğu İsrail ile Gazze saldırıları da dahil doğrudan karşı karşıya gelmekten kaçınıyor.

(Mayıs 2021)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *