“Bu kez yaşananlar İsrail ile Gazze arasındaki bir sorundan kaynaklanmıyordu, Gazze’yi cezalandırmak için bir kriz yaratıldı” diyen Faslı düşünür İdrisi, bu süreçte Mısır’ın, ara bulucu olüyle uluslararası siyaset sahnesinde tekrar boy gösterdiğini belirtti.
Faslı düşünür Ebu Zeyd el-Mukri el-İdrisi, Tel Aviv ile ilişkileri normalleştirme anlaşmaları imzalayan Arap yönetimlerinin İsrail‘in son Gazze saldırıları sonrası hem kendi halklarından hem de tüm dünya Müslümanlarından büyük tepki gördüğünü belirterek, normalleşme projesinin bu süreçten yara alarak çıktığını ifade etti.
İdrisi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze’ye yönelik son saldırıları bağlamında bazı Arap ülkelerinin attığı normalleşme adımlarını ve Tel Aviv yönetiminin ateşkes kararını değerlendirdi.
İsrail’le normalleşen Arap ülkelerinin Gazze saldırılarına tepkileri farklı oldu
İdrisi, “İsrail’le ilişkileri normalleştirme anlaşmaları imzalayan ülkeler, İsrail’in Gazze’ye saldırılarından sonra kendi halklarından ve başta Filistinliler olmak üzere tüm Müslümanlardan utanır hale geldi.” dedi.
Söz konusu Arap ülkelerinin İsrail’in Gazze saldırıları sırasında izlediği tutuma ilişkin ise İdrisi, şunları kaydetti: “Fas gibi bir ülke İsrail’le normalleşmeden sanki pişmanlık duymuş gibi normalleşme siyasetinden farklı bir yöne yöneldi. Filistinlilere karşı sadakatli davrandı. Filistin meselesinde daha önce görülmemiş şekilde radikal bir tutum sergiledi ve Filistinlilere yardımlar gönderdi.”
İdrisi, bu süreçte Mısır’ın oynadığı ara buluculuk rolüyle uluslararası siyaset sahnesinde etkin bir şekilde tekrar boy gösterdiğini, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn gibi ülkelerin ise İsrail saldırıları karşısında sessiz kalarak sinsi bir politika izlediğini belirtti.
Mısır ve Ürdün’ün ardından 2020 yılında BAE, Bahreyn, Fas ve Sudan da İsrail ile normalleşmeyi kabul eden ülkeler kervanına katılmıştı.
‘İsrail’in canı yandı ve teslim oldu’
İsrail’in 11 gün süren Gazze saldırıları süresince önce korktuğunu, sonra güvenlik ve ekonomik bakımdan zarar gördüğünü son olarak da ateşkes yapmak suretiyle boyun eğdiğini dile getiren İdrisi, Tel Aviv’in ateşkesi “tek taraflı sadece kendi tarafından alınmış bir karar” gibi sunmaya çalıştığına dikkati çekti.
İsrail’in yenildiğini ve geri adım attığını söyleyen İdrisi, “Tüm dünyanın İsrail’in yanında durmasına rağmen İzzeddin el-Kassam Tugaylarının gönderdiği sınırlı sayıda füze İsrail’in canını acıttı ve müzakerelere başlayıp ara buluculuk yoluyla teslim oldu.” dedi.
Yoğun ve kanlı saldırılarına rağmen Tel Aviv yönetiminin istediğini elde edemediğini kaydeden İdrisi, psikolojik ve ekonomik olarak mağlup olan İsrail’in Gazze topraklarına giremediğini söyledi.
‘Gazze’yi cezalandırmak için bir kriz yaratıldı’
İsrail’in 2008, 2012 ve 2014 yıllarında da Gazze’ye saldırılar düzenlediğini ancak bu son saldırıların nedeninin öncekilerden farklı olduğunu belirten İdrisi, “Bu kez yaşananlar İsrail ile Gazze arasındaki bir sorundan kaynaklanmıyordu, Gazze’yi cezalandırmak için bir kriz yaratıldı. Ancak, bu kez yaşanan ayaklanma Mescid-i Aksa içindi.” diye konuştu.
İdrisi, Filistin’in asıl görevinin işgal altındaki Doğu Kudüs ve Mescid-i Aksa’daki murabıtları desteklemek ve Şeyh Cerrah Mahallesi’ndeki zorunlu tahliye hukuksuzluğuna son vermek olduğunu ifade etti.
Müslüman halklar büyük tepki ortaya koydu
İdrisi, İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarına karşı dünyanın hemen her yerinden Müslümanların yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına rağmen Filistin’e destek için sokaklara döküldüğüne işaret etti.
Faslı düşünür, özellikle Müslüman gençlerin sosyal medyada sergilediği güçlü tepkinin, söz konusu sosyal medya şirketlerinin çoğunun Siyonistlerin elinde bulunduğu düşünüldüğünde, anlamlı olduğunu vurguladı.
Müslümanların sadece İsrail’e tepkiyle yetinmediğini Filistinlilere bağış toplamak için de harekete geçtiğini kaydeden İdrisi, uluslararası alanda İsrail’i kınamaların arttığını ve bu durumun Tel Aviv ile ilişkileri normalleştirme anlaşmaları imzalayan Arap ülkeleri üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğunu aktardı.
İdrisi, son olarak “Gerçekte tam anlamıyla bir ümmet sayılmayız. Çünkü Mescid-i Aksa gözümüzün önünde yok ediliyor, kadın çocuk demeden Müslümanlar orada zarar görüyor. Bizler ise burada oturuyor ve sadece sembolik olarak destek oluyoruz.” ifadelerini kullandı.
İsrail’in Gazze saldırıları
İsrail’in abluka altındaki Gazze Şeridi’ne 10 Mayıs’ta başlattığı saldırılar, Hamas ile varılan ateşkes doğrultusunda 21 Mayıs’ta yerel saatle 02.00’de sona ermişti.
İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda 66’sı çocuk, 39’u kadın olmak üzere 248 Filistinli hayatını kaybetmiş, 120 binden fazla kişi de evlerinden olmuştu.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *