Habertürk TV’de soruları yanıtlayan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Biz müslümanlar dağınık olmuşuz, İslâm’dan bile bihaber hale gelmişiz. Biz İslami idealleri geliştirmek için çalışan insana İslâmcı denilebilir ama benim korkum, İslâmı kendi menfaatleri için kullananlar.” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu Habertürk TV’de gazetecilerin sorularını yanıtladı. Karamollaoğlu’nun konuşmalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
“BİZ İSLÂM DEYİNCE DÜRÜSTLÜĞÜ ANLAMIYORUZ“
Dünyada siyonizm denilen bir güç odağı var. Parayı bütünüyle kontrol altına alan, Amerika’da da, Avrupa’da da politikaları belirleyen bir güç bu. İster kabul edin, ister etmeyin, finansal bir güç bu. Biz müslümanlar dağınık olmuşuz, İslâm’dan bile bihaber hale gelmişiz. Biz İslami idealleri geliştirmek için çalışan insana İslâmcı denilebilir ama benim korkum İslâmı kendi menfaatleri için kullananlar. İşte bizim başımıza çorabı ören bunlar. Niye biz İslâm deyince dürüstlüğü anlamıyoruz, çalmayacaksın, çırpmayacaksın. Bu temel fikirler evrensel fikirler. Biz bunları hazmetmeden problemlerin üstesinden gelemeyiz.
“IRAK, SURİYE MÜDAHALESİ, LİBYA BU İŞİN PARÇASI”
Ortadoğu’da Amerika’nın attığı her adım Büyük İsrail projesine müteveccihtir. Büyük Ortadoğu Projesi’nin adı Büyük İsrail Projesi’dir. Fırat’la Nil arasında bir harita çizmişlerdir. Bizim topraklarımız, Irak, Suriye gidiyor onların çizdiği haritaya göre. Suriye’nin bu hale gelmesi en önemli adımdır. Hamas bir oluşum meydana getirmiş. Seçimlere girmiş, Gazze ve Batı Şeria birbirinden kopuk olduğu için orada kalmış, Abbas da bu tarafta kalmış. Şartlar onlara meşru bir hak vermiyor. Bugün burada meydana gelen Irak müdahalesi, Suriye müdahalesi, Mısır’da meydana gelen hadiseler, Libya, hepsi bunun bir parçasıdır.
“BUNLAR DENETLENEMİYORSA HUZUR VARDIR DİYEMEZSİNİZ”
AK Parti artık varlığını, miadını doldurdu. Yeni fikir, düşünce üretimiyor Türkiye’nin problemlerini çözme noktasında. Kendi içinde parçalandı. Yola çıktığı arkadaşların yüzde 99’u ayrıldı. Şimdi Tayyip Bey bu imkânı lehine çevirebilmek için adımlar atıyor ama yanlışı telafi edemiyor. Suriye’ye, Libya’ya dikkat edilmesi lazımdı. Yolsuzluk, rüşvet, israf, haksızlıklar var mı? Bunlar denetlenemiyorsa bir memlekette huzur vardır diyemezsiniz. Ekonomik yönden memleketin güçlü olmasına ihtiyaç var. Şu anda Türkiye’de bu güç yok. Merkez Bankası’nda eksi dolar var. Merkez Bankası’nın dibi delinmiş, para kalmamış. Bizim bütün milleti tek noktada ittifak ettirecek bir anlayışın sağlanması lazım. Biz münakaşa ederiz, tenkit ederiz ama bu bir üslup içinde olmalı. Birbirimize küfrederek olmamalı.
“İSLAMOFOBİ AVRUPA’NIN GELİŞTİRDİĞİ BİR POLİTİKA”
Biz milli görüş olarak her iktidara gelişimizde destan yazdık. Her seferinde önümüz gayrimeşru olarak kesildi. 1960 ihtilali yapıldığında da biliyoruz, 80’de de biliyoruz. İslamofobi Batı’nın geliştirdiği bir politika. İslâm korkulacak bir inanç değil. Nereye gitmişse huzur ve barış olmuştur, İspanya gibi. Batı’nın içinde de insaflı düşünen, adaleti kollayan insanlar var ama bunlar etkili değil. “Tanrıyı Kıyamete Zorlamak” diye adı konulan bir kitap var. Baktı ve özellikle Amerika bu konuya nasıl yaklaşıyor, okuyup karar vermeniz gerekir diye düşünüyorum. Kitabın yazarı tanınmış bir kadın. Amerika’yı tanımak ve anlamak için bu kitap önemli bir kitap.
“İNCİRLİK’İ, KÜRECİK’İ KAPATMADAN OLMAZ”
Tayyip Bey elbette bir gayret gösteriyor. Geçmişte yapılan hataları tamir edemiyor. Tam 18 yıl. One minutes sadece bir gösteri idi. İyi de tesir meydana getirdi. Gayet güzeldi ama arkası gelmedi. ABD’nin Irak’a müdahaesine karar Tayyip Erdoğan’la verildi. Meclis’ten geçmemesine rağmen hükümet bütün imkanlarını tahsis etti. Suriye’de bunların yapılmasına vesile olan yine bugünkü hükümetti. Kürecik’i kapatmadan olmaz. İncirlik’i kapatmadan olmaz. Bu bir tavır koyma meselesi. Batı ile münasabetlerimizi iyi götüreceğiz derken onların Filistin’e karşı en güçlü silahlarının önünü kesmeniz lazım. Siz eğer ‘Biz Amerika’yı kontrol edeceğiz’ diye bir havayla çıkarsanız, Amerika her zaman sizi kontrol eder. Çünkü ekonomik gücü var. Çünkü ona bağlanmışız. Erbakan Hoca’nın tatbik ettiği politikalar gerçekçi politikalardı.
“SAYIN AKŞENER’E YAPILANI DOĞRU BULMUYORUM”
Siyasette konuşulurken bu hatalar yapılabiliyor. Sayın Akşener’e Karadeniz’de yapılanı doğru bulmuyorum. Üslup doğru değil. AK Parti 19 yıla yakın iktidarda. Bir kere İslam Birliği denilmedi. Tek bir adım atılmadı. Tayyip Bey, ‘Ben milli görüş gömleğini çıkardım’ dedi. ‘AB benim medeniyet projemdir’ dedi. AB bizim medeniyet projemiz olmaz. AB sömürü, baskı üzerine kurulmuş bir birliktir. Biz AB’ye hayır diyoruz. Bizim gerek AB gerekse dünya ile olan münasebetlerin gelişmesinden yanayız. Temel noktalarda Tayyip Bey irtibat kurduğu zaman AB’deki adalet anlayışını, demokratik ortamı bütün bunları dikkate aldı. Çünkü kendisi mağdurdu. Ne zaman ki o dönemler aşıldı. Şimdi AB diyor ki, ‘Sen bu değerleri terk ettin’ diyor.
“TAYYİP BEY BİZİM POLİTİKALARI TERK EDEREK AYRILDI”
Tayyip Bey’in gömleği çıkarma meselesi ve ABD ile İsrail’in stratejik müttefiki olduğunu söyledi, kapitalizm ve faiz sistemini benimsediğini söyledi. Fabrikaları sattı. Tayyip Bey bizden ayrılırken bizim politikalarımızı terk ederek ayrıldı. Biz çok açık ve net söyledik, adalet, fikir ve düşünce hürriyeti olmadan, liyakata önem verilmeden, şeffaflık olmadan biraraya gelemeyiz dedik. Yolsuzluk yoksa niye Sayıştay devrede değil? Sayıştay tüm müesseseleri denetleyen kurumdur. Niye Sayıştay’ı devre dışı bırakıyorsun? Gerçekleri ortaya koyar diye. Tayyip Bey’in şu anda yürüttüğü politikalar 19 yıl geç kalmış politikalar.
“OĞUZHAN BEY NEZAKET ZİYARETİNE KARŞILIK VERDİ”
Oğuzhan Bey’i ziyareti nezaket ziyareti olarak görüyorum. Oğuzhhan Bey de mukabeleten bir ziyaret yaptı. Bunu başkaları farklı bir şekilde yorumlayabilirler. O kadar önemli değil. Oğuzhan Bey Ramazan boyunca çocuklarının yanında kaldı. Şimdi evinde istirahat ediyor. Mesele bunlar çok abartılan, maksatlı olarak siyasette zihinleri bulandırmayı çalışılan adımlar.
“EKONOMİDE ÜRETİME DAYALI POLİTİKA İZLENMELİ”
Bu bir koalisyon değil. Seçilecek kişi bir kişi. Kararları o verecek. Ancak güvenilir kişi ise kendisine destek verenleri rencide etmeyecek bir politika izlemesi tabiidir. Bizim kıstaslarımız belli. Bu sistenm değişecek. Türkiye’de adalet, fikir ve düşünce özgürlüğü hakikaten kamil manada insan hakları sağlanacak. Müdahale edilmeyecek. Ekonomide esas itibariyle üretime dönük politika izlenecek. Yolsuzluk, rüşvet, israf kalkacak, gelir dağılımında adalet sağlanacak. Neticede bir tane devlet başkanı seçilecek. Ne kadar güvenirseniz o kadar bu şartlara riayet eder. Bir noktada ittifak sağlanırken siyasi parti başkanları elbette biraraya gelip geçiş döneminde ne yapalım diye konuşabilirler.
“CUMHURBAŞKANINDAN NE İSTEDİĞİMİZİ ORTAYA KOYABİLİRİZ”
Temel hedef şu. Bir yüzde 10 barajından dolayı bir ittifakın içinde yer alacağız. İki mutlaka bu yanlış sistemi değiştireceğiz. Bu seçimde Cumhurbaşkanı seçilecek, Meclis’te de büyük ihtimalle oranlar değişecek. Meclis ister istemez biraz daha etkin bir hale gelecek gibi bir intiba var. Sistem değişirse şöyle olacak; bu referandum yapılır, sistem değişikliğine gidene kadar Cumhurbaşkanı seçilecek kişiden ne bekliyoruz, bunu ortaya koyabiliriz? Hangi ittifakın içindeysek. O zaman Cumhurbaşkanı adayı ile referandum yapılıp, seçime gidilene kadar sen, ben şunları bekliyoruz demek tabii bir iştir.
“İKTİDARIN PROBLEMLERİ ÇÖZEBİLECEĞİNE DAİR GÜVEN YOK”
Şu anda yapılan anketler gösteriyor ki, Cumhur İttifakı ciddi manada oy kaybetmiş. Kararsızlar çok yüksek. AK Parti ve MHP’den kopuş var. Problemleri çözemiyor. Eğer Millet İttifakı devam ederse. İttifakta kasıt sistemi değiştirmek. Bu değişiklik yapılana kadar hangi konularda Cumhurbaşkanı dikkatli davranmalı, bu noktada önerileri ortaya koymak. Biz yapılan araştırmalarda şunu görüyoruz, iktidarın problemleri çözebileceğine yönelik güven ortadan kalkmış durumda. Bizim vatandaşa söylemeye çalıştığımız şu; Tayyip Bey artık Türkiye’nin problemlerini çözemiyor. Birlikte çalıştığı arkadaşlarının yüzde 99’u gitti. Bu bir netice. Oradan kopuş ‘artık biz Türkiye’nin problemlerini çözemiyoruz, bu da tek adam yönetiminden kaynaklanıyor’ diyorlar. Bir yerden kopuş varsa normalde bu tek çatı altında toplanmaya insanları sevk eder ama olmadı.
“TAYYİP BEY VATANDAŞIN OYUNU ALMAKTA MÜTHİŞ BİR ZEKA”
Vatandaş karnını doyuracak, intiharlar artıyor. Bir de son durumda bunlara mafya karışınca. Geldiğimiz nokta Tayyip Bey başka noktalarda başarılı olamıyor ama vatandaşın oyunu almakta müthiş bir zeka. Dünkü olumsuz şartlarda başarılı oldu. Şimdi olur mu? Olabilir. Millet ‘arkadaş umurumda da değil’ deyip kafasını taşa çarpar mı? Çarpar. Medyanın yüzde 80-90’ını iktidar kontrol ediyor. TRT babalarının malı. Kendilerinden başka kimse çıkabiliyor mu?
“ŞİMDİ BÜTÜN YETKİLER CUMHURBAŞKANININ ELİNDE”
Biz diyoruz ki önümüzdeki seçimde esas olan nokta bugünkü sistemin değişmesidir. Bugünkü sisteme itirazımız başkanlık sistemi değildi. Kontrol edilemeyen bir başkanlık sistemiydi. Muhalefet iktidarı sorguya çekemiyor, kontrol edemiyor. Bütün yetki Cumhurbaşkanı’nın elinde. Kanun kuvvetinde kararname çıkarıyor. Millet buna razıysa benim yapacağım bir şey yok. Biz diyoruz ki, ‘Bir defa daha denerseniz kafanıza balyoz iner’. Siz israfı, rüşveti önlemezseniz para biriktiremezsiniz. Zafer Havaalanı bütün yap işlet devrete tüy dikti. Ticarette, sanayiide zarar olmadan iş yapılır mı? Dünyanın hiçbir yerinde yap işlet devlet modeli kârlılık üzerine dayanmıyor, adam ben burada para basarım diyor.
“SAYIN CUMHURBAŞKANI HUKUKEN İKİNCE KEZ ADAY OLAMAZ”
Sayın Kılıçdaroğlu ve Akşener’in de gündeme getirdiği; şartlar o kadar bozuldu ki, artık düzelemez. Kendisi de seçime razı olmalı. Kolay kolay bu sene seçim olmaz. Önümüzdeki senenin sonundan itibaren seçim dönemi başlar. O kararı da Cumhurbaşkanı kendisi verir. Meclis’in alma yetkisi yok. Bana göre mümkün olsa da seçime gitse. Ben iktidarın bundan sonra şartları düzeltecek adımları atabileceğine ihtimal vermiyorum. Bana göre sayın Cumhurbaşkanı ikinci kez aday olamaz. Hukuken hakkı yok.
“HDP’Yİ ERBAKAN HOCA’YI ANMA TOPLANTISINA KABUL ETTİK”
Bu süreçte HDP’nin tavrı da önemli. Çünkü onlarla ilgili bir hava meydana getirildi. Herkes mesafeli duruyor. Meclis’te varlar. Erbakan Hoca’yı anma toplantısına geldiler, kabul ettik. Onlarla da konuşulabilir. Çünkü bu bir vaka, reddedilebilecek bir şey değil. Biz bu noktada şartları zorlamayı sanki bir suçmuş gibi görüyoruz bazen. Sayın Kılıçdaroğlu ve sayın Akşener’in ‘seçimlere bir an önce gidilmeli’ demesinin sebebi şartların kötüleşmesi. Vatandaş Cumhur İttifakı’nı istiyorum derse yapabilecek bir şey yok tabii. Şu anda en büyük problem sayın Erdoğan’ın çevresinde kendisiyle ‘olmaz sayın Cumhurbaşkanım’ diyecek adam kalmadı. Müzakare olmayınca yanlıştan çıkamazsınız.
“O DÖNEMDE ADALET, FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜ DEDİ DESTEĞİ ALDI”
Erbakan Hoca 95 seçimlerinde Başbakan oldu. Yüzde 23’le Türkiye’de Meclis’te en büyük parti biz olduk. 2002 seçimlerine giderken yüzde 10 barajında iki parti baraj altında kaldı. Yüzde 30 oyla Meclis’in yüzde 70’ini AK Parti kontrol eder hale geldi. O dönemde adalet, liyakat, fikir düşünce özgürlüğü dedi ve vatandaşın desteğini aldı. Biz neyi nasıl söylemeliyiz ki vatandaşın teveccühünü kazanalım. Bu sürekli olarak kendimize sorduğumuz soru. Bizim vatandaşa takdim ettiğimiz politikalarda yanlışlık varsa onu da düzeltiriz. Ekonomi diyoruz mesela. Üretime dayalı bir politika olmadan düzelmez diyoruz.
“İÇİŞLERİ BAKANI ÇEKİLMELİ, ARAŞTIRMA YAPILMALI”
Mafyanın yeri geldiği zaman devlete müdahale ettiği de bütün dünya çapında bilinen bir şey. Her yerde denilir ki, polisin, istihbaratın içinde mafya ile işbirliği olmasa Avrupa’da da, Amerika’da da mafya olmaz. Maalesef burada AK Parti belli kesimle mücadele etti, kendi ekibi yerleşti şimdi. Suçludur, suçsuzdur. Onu demiyorum. Bu iddialar karşısında İçişleri Bakanı çekilir, yerine yeni birisi gelir ve bu konular araştırılır. Aksi halde ‘siz bunun üstünü örtüyorsunuz’ derler. Bu kanaat oluşur millette. Ekonomide haksızlık ve yolsuzlukları Sayıştay araştırmakla görevlidir. Siyasette töhmet altında kalmamak için bu adımın atılması gerekiyor. Adımı atmıyorsanız töhmetten kurtulmanız gerekir.
(Habertürk)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *