İsrail bombardımanı devam ediyor

İsrail bombardımanı devam ediyor

İsrail ordusuna ait savaş uçakları, gece saatlerinde Gazze’nin güney, batı ve kuzey bölgelerinde çok sayıda noktayı bombaladı. Dün günboyu süren görüşmelerden ve yapılan açıklamalardan ise bir sonuç çıkmadı.

Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre, İsrail savaş uçakları, Filistin direniş güçlerine ait bazı noktaları, tarım arazilerini, caddeleri ve alt yapıyı hedef alırken, saldırılar neticesinde Gazze’nin güney ve batısında bazı emniyet merkezleri de yıkıldı.

Saldırıların bazı bina ve evlerin yanı sıra cadde ve sokaklarda büyük hasara yol açtığı, hedef alınan noktalara yakın bölgelerde elektrik kesintilerinin yaşandığı ve kanalizasyon, su ve elektrik şebekelerinin zarar gördüğü belirtildi.

İsrail’e ait savaş uçaklarının, Gazze’nin güneyinde yer alan Refah ve Han Yunus kentlerindeki bazı evleri ve tarım arazilerini de bombaladığı aktarıldı.

Öte yandan denizde konuşlanan İsrail savaş gemilerinin, Gazze sahiline doğru ateş açtığı kaydedildi.

Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugaylarından yapılan açıklamada da sivillere yönelik düzenlenen saldırılara misilleme olarak İsrail’in Beerşeba ve Askalan kentleri ile bazı yerleşim birimlerine roket atışları yapıldığı kaydedildi.

İsrail Gazze Şeridi’ne 10 Mayıs’tan bu yana düzenlediği saldırılarda şimdiye kadar 58’i çocuk, 34’ü kadın olmak üzere 197 kişi hayatını kaybetti, 1235 kişi yaralandı; onlarca bina ise tamamen yıkıldı veya kullanılamaz hale geldi.

Gazze’de savaştan öte bir katliam yaşanıyor

Pazar sabaha karşı İsrail’in yoğun bombardımanına maruz kalan Vahde Caddesi sakinleri, yaşadıkları dehşeti AA muhabirine anlattı.

Vahde Caddesi ve çevresindeki sokaklara savaş uçaklarından onlarca füze atıldığını söyleyen Husam Abdu, saldırının eş zamanlı ve yoğun bir şekilde, öncesinde hiçbir uyarı olmaksızın başladığını dile getirdi.

Tüm mahalleyi bir anda alevlerin sardığını ve her yerden çığlıklar yükselmeye başladığını aktaran Abdu, şöyle devam etti: “İnsanların bir kısmı ateşten kaçmaya çalışırken yaralananların bir kısmı da üzerlerini kaplayan toz duman arasından çıkıp kurtulmanın yolunu arıyordu. Bir anda en az 4 ev yerle bir oldu. Saldırının ilk anları hayalin alamayacağı kadar büyük bir şoktu, ürkütücüydü. Mahalle sakinleri, saldırganlığın böylesini hiçbir zaman beklememişti.”

Yaşadıklarını, “Bu, bir savaştan büyük, katliamdan daha fazla bir şeydi.” sözleriyle özetleyen Abdu, saldırının bitiminde hemen ailesinin durumunu öğrenmeye çalıştığını söyledi.

Husam, aile fertlerinin hayatta ve iyi olduğunu, evlerinin saldırıdan nispeten az bir zararla kurtulduğunu dile getirdi.

Dışarı çıktığında gerçek bir katliam tablosuyla karşı karşıya kaldığını belirten Husam, şunları söyledi:

“İçinde yaşayanların üstüne tamamen yıkılan binaların yanı sıra bir kısmı yıkılmış olan binaların içinde kimlerin hayatta olduğu, kimlerin öldüğü belli değildi. Ürkütücü ve puslu havada savaşın tozu dumanı henüz yere inmemişti. Yavaş yavaş görünen yerler açılmaya başladığında bir de baktık ki her yerde onlarca şehit ve yıkılan evlerin enkazı altında çıkarılmayı bekleyen yaralılar vardı.”

Uluslararası Af Örgütü: Sivillere yönelik doğrudan saldırılar savaş suçlarıdır

Uluslararası Af Örgütü, İsrail’in saldırıları sonucu Gazze’de ölü sayısının artmasından “derinden endişe” duyduklarını belirterek, sivillere yönelik doğrudan saldırıların “savaş suçu” olduğunu bildirdi.

İngiltere merkezli örgütten yapılan açıklamada, “55’i çocuk 188 kişinin öldüğü Gazze’de artan ölü sayısı konusunda derin endişe duyuyoruz. Uluslararası Ceza Mahkemesi, İsrail’in cumartesi günü 2 kadın ve 8 çocuğun ölümüne yol açan Şati Mülteci Kampı’na düzenlediği saldırıyı araştırmalı. Sivillere yönelik doğrudan saldırılar savaş suçlarıdır.” ifadeleri kullanıldı.

İsrail’in Gazze Şeridi’ne dün düzenlediği saldırılarda Şati Mülteci Kampı’nda bayramlaşmak için akrabasının evine giden Ebu Hatab ve El-Hadidi ailelerinden 2’si kadın 8’i çocuk 10 Filistinli yaşamını yitirmişti.

İsrail’in 10 Mayıs’tan bu yana hava ve karadan vurmaya devam ettiği abluka altındaki Gazze Şeridi’nde tablo giderek ağırlaşıyor.

İsrail saldırılarında şu ana kadar 58’i çocuk, 34’ü kadın olmak üzere 192 kişi hayatını kaybetti, 1235 kişi yaralandı, onlarca bina ise tamamen yıkıldı veya kullanılamaz hale geldi.

AP, Gazze’de kendi ofislerinin de bulunduğu binayı hedef alan İsrail hava saldırısının soruşturulmasını istedi

Associated Press’in (AP) üst düzey editörü Sally Buzbee, AP ve El-Cezire’nin ofislerinin bulunduğu Gazze’deki Cela adlı binanın İsrail savaş uçakları tarafından vurularak yerle bir edilmesiyle ilgili bağımsız soruşturma başlatılması gerektiğini belirterek, “Dün ne olduğuna dair bağımsız bir soruşturma yapılmasının bu noktada uygun olduğunu düşünüyoruz.” dedi.

AP yönetici editörü, içinde yerel ve uluslararası birçok medya kuruluşunun ofislerinin de bulunduğu 60 daireli binayı füzelerle dümdüz eden İsrail hükümetinin saldırıyı destekleyen net kanıtlar sunmadığını söyledi.

Buzbee, 15 yıldır ofislerinin bulunduğu Cela binasında Hamas’ın olabileceğine ilişkin hiçbir bilgi verilmediğine ve bu iddiaya dair herhangi bir gösterge de olmadığına değinerek, gerçeklerin ortaya konması gerektiğini kaydetti.

Buzbee, “AP çalışanlarına ve diğer kiracılara tahliye için yaklaşık bir saat süre veren İsrail ordusu, Hamas’ın söz konusu binayı askeri istihbarat ofisi olarak ve silah geliştirmek için kullandığını iddia etti. İsrail Askeri Sözcüsü Yarbay Jonathan Conricus, İsrail’in, ABD için kanıt derlediğini ancak önümüzdeki iki gün içinde vermeyi reddettiğini söyledi.” diye konuştu.

İsrail savaş uçakları, dün Gazze’de içinde AP ve Katar merkezli televizyon kanalı El-Cezire’nin ofislerinin de bulunduğu 13 katlı binayı vurarak yerle bir etmişti.

ABD: Diplomatik girişimleri sürdürüyoruz

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, İsrail ve Filistin arasında giderek yükselen tansiyon ve Gazze’ye yönelik hava saldırılarını görüşmek için 3. kez toplandı. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfield, toplantıda yaptığı konuşmada, Gazze, Batı Şeria ve İsrail’de hem roket hem hava saldırılarında yüzlerce kişinin hayatını kaybettiğine, ölü sayısının artmaya devam ettiğine ve gazeteciler ile sağlık çalışanlarının şiddet olaylarından etkilendiğine dikkati çekti.

ABD’nin tüm tarafları, sivilleri korumaya ve uluslararası insani hukuka saygı göstermeye çağırdığını vurgulayan Greenfield, “ABD, bu krize son vermek için diplomatik kanallar üzerinden yorulmaksızın çalışıyor.” ifadesini kullandı.

ABD’nin taraflara ateşkes konusunda destek vermeye hazır olduğunu belirten Greenfield, “İsrailli ve Filistinlilerin eşit şekilde güven içinde yaşama hakkına sahip olduğuna inanıyoruz. Yaşanan şiddet her iki toplumu da bu temel haklardan mahrum bırakıyor. Bu yüzden bu şiddet döngüsüne son verme zamanı geldi.” şeklinde konuştu.

Netanyahu, ABD’nin kendilerini desteklediğini söyledi

İsrail Başbakanlık Ofisinin Twitter hesabı üzerinden yapılan açıklamada İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını masaya yatırmak için savunma, istihbarat ve askeri yetkililerle görüştüğü belirtildi.

Görüşmeden sonra basın açıklaması yapan Netanyahu, Gazze’ye yönelik operasyonun tüm kuvvetle devam edeceğini söyleyerek, İsrail’in askeri operasyonlarla hedeflerine ulaşması için zamana ihtiyacının olduğunu kaydetti.

Operasyonun zaman alacağını belirten Netanyahu, “En başında ABD olmak üzere büyük bir destek var. Uluslararası destek var ve biz de bunu kullanıyoruz.” dedi.

Netanyahu, Gazze’de Hamas’a ait 1000 hedefin vurulduğunu, çok ciddi zararların verildiğini ancak hedeflerin henüz tamamen ortadan kaldırılmadığını kaydetti.

BM Güvenlik Konseyi, hala somut bir adım atamadı

ABD’nin, konseyin ateşkes çağrısı için ortak açıklama yapmasına ve toplanmasına engel olma girişimlerinin ardından BMGK, dün 3. kez toplandı.

İsrail ve Filistinli tarafların da yer aldığı toplantıda, Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, İsrail’i “savaş suçu” işlemekle suçlayarak, BMGK’ye, uluslararası barış ve güvenliği sağlama sorumluluğunu hatırlattı. BMGK’ye, İsrail’in Filistin’i işgaline son vermesi için yaptırım, silah ambargosu uygulama ve uluslararası koruma sağlama gibi elindeki araçları kullanma çağrısı yapan Maliki, Filistin’in özgürlüğünün barışa giden tek yol olduğunu kaydetti. Maliki, konseyden bu yasal ve ahlaki sorumluluğu yerine getirmek üzere harekete geçmesini istedi.

İsrail’in BM Daimi Temsilcisi Gilad Erdan ise İsrail’in kendini savunma hakkını kullandığını ve sivil kayıplarını önlemek için Hamas’ın saldırılarına karşılık verdiğini savundu.

Konseye hitap eden BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, İsrail ve Filistin’e “anlamsız kan dökme, terör ve yıkıma” derhal son verme ve iki devletli çözüm için müzakerelere dönme çağrısı yaptı. Guterres ayrıca “Çatışmalar sadece İsrailli ve Filistinlileri değil bölgeyi de yıkıcı sonuçları olan bir şiddet sarmalına sürüklüyor ve tüm bölge için yeni bir tehlike yaratabilir.” uyarısı yaptı.

Çin’den ABD’ye: BM Güvenlik Konseyine destek ver çağrısı

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, İsrail ve Filistin arasında giderek yükselen tansiyon ve İsrail’in Gazze’ye yönelik hava saldırılarını görüşmek için 3. kez toplandı.

BM Güvenlik Konseyi mayıs ayı dönem başkanlığını yürüten Çin’in Dışişleri Bakanı Vang Yi, İsrail-Filistin gerginliğinin tehlikeli boyutlara ulaştığına dikkati çekerek uluslararası toplumu derhal hareket etmeye çağırdı.

Çin’in sivillere yönelik saldırıları kınadığını belirten Vang, İsrail ve Filistin’e ilk olarak ateşkes ve şiddete son vermeleri teklifinde bulundu.

ABD’yi BM Güvenlik Konseyinin sorunun çözümüne yönelik çabalarını engellemekle suçlayan Vang, “ABD’ye adil bir tutum sergileme ve sorumluluklarını yerine getirme çağrısı yapıyoruz. ABD, gerginliğin azaltılması, güvenin tesis edilmesi ve siyasi çözüm için uluslararası toplumla birlikte BM Güvenlik Konseyine destek vermeli.” dedi.

Türkiye: BMGK’nin sessiz kalması ‘kabul edilemez’

Türkiye, BM Güvenlik Konseyinin İsrail ve Filistin arasında giderek yükselen tansiyon ve İsrail’in Gazze’ye yönelik hava saldırılarını görüştüğü oturuma yazılı beyan sundu.

Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu, beyanda, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırganlığını ve hava saldırılarını kınadı, aralarında çocuk ve bebeklerin olduğu masum kayıpları için Filistin halkına taziyelerini iletti. Yaşanan son gelişmelerden Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail hükümetini sorumlu tutan Sinirlioğlu, İsrail’in kutsal ramazan ayında Filistinlileri Doğu Küdüs ve Batı Şeria’daki evlerinden zorla çıkarmaya çalıştığını ve yine Mescid-i Aksa’da ibadet eden Filistinlilere saldırı düzenlediğini hatırlattı.

BM Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşuna (UNRWA) bağlı Gazze’deki okulların İsrail tarafından hedef alınmasını da kınayan Sinirlioğlu, okullara yönelik saldırının “savaş suçu” olduğunu söyledi.

İsrail’in Filistinli sivillere yönelik ölümcül askeri saldırıları karşısında BM Güvenlik Konseyinin sessiz kalmasının “kabul edilemez” olduğunu vurgulayan Sinirlioğlu, “İsrail’in saldırılarının başlamasından bu yana Gazze’de 40’tan fazla çocuk öldü. Çocukların olduğu bir sınıf, başka bir yerde havaya uçurulsa Konseyin açık oturumda toplanması kaç gün alırdı? Televizyonda canlı yayımlanan böylesine bir insan kıyımı karşısında Konseyin şu anki eylemsizliğini ne haklı çıkabilir?” diye sordu.

Konseyin İsrail’in Filistinlilere yönelik rastgele saldırılarını ve “etnik temizlik” kampanyasını, iki hafta önce kınaması gerekirken sessiz kalmayı sürdürerek sadece Netanyahu yönetimini 2014’ten bu yana en büyük askeri operasyonu düzenlemeye teşvik ettiğine dikkati çeken Sinirlioğlu, BMGK’ya İsrail’in saldırılarına derhal son vermesi çağrısı yaptı.

İsrail’in Gazze’de yerinden edilen binlerce Filistinliye, insani yardımların ulaştırılmasına izin vermesi çağrısı da yapan Sinirlioğlu, “Bu Konsey, Filistin halkına karşı sorumluluklarından artık daha fazla kaçamaz.” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin sahadaki durumun daha da kötüye gitmemesi için uluslararası toplumu harekete geçirme konusunda çok taraflı çabalarını aktif olarak sürdürdüğünü belirten Sinirlioğlu, Türkiye’nin ilerleyen günlerde BM Genel Kurulundaki girişimlere tam destek vermeye de hazır olduğunu kaydetti.

Sinirlioğlu, İsrail’in saldırganlığını caydırmak ve Filistinli sivil nüfusun korunması için uluslararası koruma mekanizması oluşturulması gerektiğini belirterek, uluslararası bu mekanizmasının kurulmasına yönelik çabalara BM Genel Kurulunun öncülük etmesi gerektiğini ifade etti.

İslam İşbirliği Teşkilatı, BM’ye başvurulacağını duyurdu

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Suudi Arabistan’ın talebiyle Filistin’deki son gelişmeleri görüşmek üzere dışişleri bakanları düzeyinde çevrim içi düzenlenen olağanüstü toplantının ardından sonuç bildirisi yayımladı. Bildiride, “BM Güvenlik Konseyi İsrail saldırganlığını durdurma sorumluluğunu üstlenemezse, Filistin halkına koruma sağlanması için BM’ye başvurulacaktır.” ifadelerine yer verildi.

İsrail’in saldırılardan sorumlu tutulması için önlemler alınması istenilen bildiride, İsrail’e, Filistin’e ve halkına verdiği zarardan ötürü hesap sorulması konusunda şu ifadeler kullanıldı: “Uluslararası mahkemeler aracılığıyla uluslararası hukukun işletilmesi ve BM’ye bağlı kuruluşların baskısı yoluyla İsrail, Filistin’in kamu ve özel haklarının yanı sıra altyapısına verdiği zarardan dolayı tazminat ödemeye zorlanmalıdır.”

Bildiride, uluslararası toplumdan sorumluluklarını yerine getirmesi talep edilerek, “İsrail, Filistin halkına yönelik sistematik bir şekilde işlediği suçlardan, özellikle abluka altındaki Gazze Şeridi’ne yaptığı barbarca saldırılarla bölgede durumun kötüye gitmesinden tamamen sorumludur.” ifadeleri kullanıldı.

İsrail’in ramazan ayında başlattığı Mescid-i Aksa’ya yönelik ihlallerin ve Filistinlilere yönelik saldırıların dini hassasiyetleri kışkırtarak uluslararası insan haklarını açıkça ihlal ettiği vurgulanan bildiride, Mescid-i Aksa ve Harem-i Şerif’in kutsallığına saygısızlık eden ve bu yerlerin tarihi ve hukuki statüsüne zarar veren ihlallerin durdurulması talep edildi.

Bidiride, alınan kararların uygulanması için İİT Genel Sekreteri’nin Avrupa Birliği Komisyon Başkanı, BM Genel Sekreteri, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri ve diğer ilgili tüm yetkililerle gereken temasları ivedilikle başlatacağı duyuruldu.

Erdoğan: Uluslararası camia İsrail’e güçlü ve caydırıcı bir ders vermeli

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, görüşmede, İsrail’in Filistin’deki saldırıları ile Türkiye-İran ilişkileri ele alındı.

Erdoğan, görüşmede, İsrail’in Filistin’de gerçekleştirdiği saldırılara ve zulme karşı, Türkiye olarak tepkilerini en sert şekilde ortaya koyduklarını ve buna devam ettiklerini belirtti.

Uluslararası camianın da İsrail’e bu pervasız saldırıları karşısında güçlü ve caydırıcı bir ders vermesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, İslam dünyasının bu kapsamda söylem ve eylem birliği içerisinde bulunmasının zaruri olduğunu ifade etti.

Çavuşoğlu: Ümmet bizden liderlik bekliyor

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman El Sani, Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki ve Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi ile telefon görüşmesi yaparak, Filistin’de yaşanan son gelişmeler ve uluslararası alanda atılacak adımlarla ilgili görüş alışverişinde bulundu.

Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre Çavuşoğlu, bugün çevirim içi olarak düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İcra Komitesi Toplantısı sonrası Katar, Filistin ve Pakistanlı mevkidaşlarıyla birer telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede, Filistin’deki son gelişmeler ile bu konuda uluslararası alanda atılacak adımlar ele alındı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin inisiyatifyle Dışişleri Bakanları düzeyinde çevrim içi düzenlenen “Açık Katılımlı İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İcra Komitesi Olağanüstü Toplantısı”nda konuştu.

Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze‘de gerginliğin artmasında İsrail’in sorumluluğu olduğunu belirten Çavuşoğlu, Mescid-i Aksa’da ibadet kısıtlamaları, insanların zorla evlerinden edilmeleri gibi hareketlerin mevcut duruma yol açtığını kaydetti.

Çavuşoğlu, İsrail‘in yapılan uyarıları duymazdan geldiğini ve böylelikle yeni bir trajedinin ortaya çıktığını dile getirerek, “Bu İsrail’in sistematik olarak yürüttüğü etnik, dini ve kültürel temizlik kampanyasının bir parçası.” diye konuştu.

Yasa dışı İsrail yerleşim yerleri ve Filistin halkının mülkünün yıkımlarının önemli boyutlara ulaştığına dikkati çeken Çavuşoğlu, “Bu eğilim geri çevrilmezse, iki devletli çözüm fiziksel olarak imkansız hale gelir.” değerlendirmesinde bulundu.

Çavuşoğlu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) ise bir kez daha başarısız olduğunu, ABD’nin karşı çıkması nedeniyle bir basın açıklaması dahi kabul edemediklerini kaydetti.

BM Genel Kurulunun düzenleyeceği toplantıya kendisinin bizzat katılacağını ve Filistin halkının korunması için herkesin çaba sarf etmesi gerektiğini vurgulayan Çavuşoğlu, aynı zamanda İnsan Hakları Konseyi (İHK) ve UNESCO gibi platformlarda da konunun takip edileceğini vurguladı.

Çavuşoğlu, bu çerçevede İHK’ de bir “durum tespit komisyonu” kurulabileceğini, Filistin topraklarında uluslararası hukukun ihlalinin araştırılmasının talep edilmesi gerektiğini söyledi.

Son dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve kendisinin birçok muhatabıyla irtibatta olduğunu anımsatan Çavuşoğlu, bu çerçevede aynı zamanda sivil toplumun da dahil edilmesi gerektiğini ifade etti.

Çavuşoğlu, İsrail’in basın mensuplarını da hedef aldığını, Gazze’de hayatını kaybedenlerin yarısının kadınlar ve çocuklardan oluştuğunu dile getirdi.

Bakan Çavuşoğlu, “Sadece bildiriler ve açıklamalar yapamayız. Daha fazlasını yapmalıyız. Uluslararası toplum, Filistinli sivilleri korumakla yükümlü ve bu bağlamda İİT’nin de sorumluluğu büyük. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 2018 kararı uyarınca Filistinli sivilleri korumak için bir uluslararası koruma mekanizmasının kurulması yönünde çaba sarf etmeliyiz.” diye konuştu.

Bu mekanizmanın gönüllü ülkelerin maddi ve askeri katkılarıyla kurulabileceğini aktaran Çavuşoğlu, aynı zamanda İsrail’in savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan sorumlu tutulması gerektiğini, bu bağlamda Uluslararası Ceza Mahkemesinin özel bir rolü olduğunu belirtti.

Çavuşoğlu, Filistin’de seçimler ve toplum arasında uzlaşı çabalarının de aktif şekilde desteklenmesi gerektiğine işaret ederek, “Bazı ahlaki pusulasını kaybedenler İsrail’e destek veriyor. Aynı kişilerin ırkçı ve İslam karşıtı politikalarla tanınmış olmaları da şaşırtıcı değil. Tarih bu kişileri yargılayacaktır. Ancak biz kendi ailemiz içinde isteksiz açıklamalar yaparsak, başkalarını nasıl eleştiririz? Bizi kim ciddiye alır?” ifadelerini kullandı.

İsrail’le normalleşme çabalarının da İsrail’i güçlendirdiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, “Tutumumuz net olmalı ve insanlık ile adalete sahip çıkarak tarihin doğru tarafında yer almalıyız.” vurgusunda bulundu.

Çavuşoğlu, “(Filistin’de) Birlik ve kararlılığımızı gösterme vakti. Ümmet bizden liderlik bekliyor. Türkiye gereken her adımı atmaya hazırdır.” diye konuştu.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *