Rus tarihçi Prof. Dr. Oleg Kuznetsov, “Tarih boyunca sahip oldukları tek şey, yabancı ve kendilerinden olmayan bir çoğunluk arasında yaşamak, para ve kandı.” dedi.
Rus tarihçi Prof. Dr. Oleg Kuznetsov, “Osmanlı’ya karşı savaşa katılmak için ABD’den de 250 Ermeni geldi. Bu kişiler, Rus ordusu tarafından ele geçirilen Osmanlı İmparatorluğu dışındaki topraklarda yaşayan barışçıl Türk nüfusa karşı oldukça acımasız davrandılar” dedi.
Bakü’deki Azerbaycan Diller Üniversitesinde görev yapan Rus tarihçi Prof. Dr. Oleg Kuznetsov, New York merkezli Türk-Amerikan Güvenlik Vakfına (TASFO) verdiği mülakatta, “Ermeni sorunu” hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Kuznetsov, Batı’nın ilk kez Ermeni oluşumlardan 1878 Berlin Konferansı’nın bitiminde bahsettiğine işaret ederek “Bundan evvel Avrupa, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı, Balkan halkları ve Ege adaları kartlarını oynadı. ‘Ermeni meselesi’ denilen olay, doruk noktasına ancak Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla ulaştı.” diye konuştu.
1912’deki Birinci Balkan Savaşı sırasında Fransız avukat ve diplomat olan Nobel Barış Ödülü sahibi Paul Henri Benjamin d’Estournelle de Constant’ın önderliğinde Ermenilerin Türklere yönelik zulmüne ilişkin bir soruşturma komisyonu kurulduğunu anlatan Kuznetsov, “Bu soruşturmanın sonuçları 1915’te Fransızca olarak yayımlandı ancak Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi nedeniyle geri kalanı çok az biliniyor. Bu komisyon, sivillere yönelik en büyük insanlık dışı zulmün, Balkan Türklerine karşı Yunan ve Bulgar ordusu tarafından o savaş sırasında işlendiğini ve bu suçların failleri arasında çok sayıda etnik Ermeni olduğunu tespit etti.” ifadesini kullandı.
“Barışçıl Türk nüfusa karşı oldukça acımasız davrandılar”
Kuznetsov, Rus İmparatorluk Ordusu’nun bir parçası olarak Ermeni birliklerinin, Osmanlı İmparatorluğu’nun Rusya’ya saldırması ve Birinci Dünya Savaşı’nın Kafkas cephesinin açılmasıyla ancak Aralık 1914’te ortaya çıktığını kaydederek “Osmanlı’ya karşı savaşa katılmak için ABD’den de 250 Ermeni geldi. Bu tür düzensiz oluşumların, düzenli ordunun bir parçası olarak çatışmalara katılmaya pek uygun olmadığı, bu nedenle de ya cephe gerisi koruma birimleri olarak ya da sabotaj faaliyetleri için kullanıldığı açıktır. Bu nedenle bu kişiler, Rus ordusu tarafından ele geçirilen Osmanlı İmparatorluğu dışındaki topraklarda yaşayan barışçıl Türk nüfusa karşı oldukça acımasız davrandılar.” dedi,
Kafkas Cephesi Karargahı Genel Müdürlüğünün askeri yargı dairesinin 1916 yılına ait raporunu kendi gözleriyle gördüğünü vurgulayan Kuznetsov, “O zamanlar, yerel halka karşı Ermeni milislerin işlediği sabit olan cinayet, tecavüz ve yağma gibi çeşitli suçlardan işlem yapmışlardı. Savaş koşullarında bu tür suçların tek bir cezası olabilirdi: İnfaz!” diye konuştu.
“Ermeniler dışında herkes, Rus milletvekillerinin bu hatasını görmezden gelmeyi tercih ediyor”
Kuznetsov, ilk Karabağ Savaşı’nın sona ermesiyle Ermenistan’ın yükselişe geçtiğini belirterek burada savaşanların rütbelerine göre 50 ila 50 bin dolar para alıp, Rusya ve yörüngesindeki ülkelere taşınıp buralarda işler kurduklarını anlattı.
Rusya’da 1955’te Duma’nın 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarını tanımasında bu Ermenilerin etkisine işaret eden Kuznetsov, “Bugün anlamalıyız ki bu adımın asıl sebebi o dönemde Rusya’nın siyasi elitlerinin Türk karşıtı zihniyetleri değil, her yabancı yatırımcının kendisi için en uygun koşulları talep edebildiği, ülkenin mali zayıflığıydı.” değerlendirmesinde bulundu.
Kuznetsov, bu kararın önemsiz olduğunun ve bugün, Türkiye ile Rusya ilişkilerinde ön plana çıkarılmadığının altını çizerek “Bu deklarasyonun önemsizliğini çok iyi anlayan Ankara, Rusya’da zaten bu tür belgelerin iptali için yasal bir prosedür de olmadığı için tanıma belgesinin varlığına odaklanıp geri çekilmesini talep etmeyecek kadar siyasi bilgeliğe sahip. Dolayısıyla Ermeniler dışında herkes, Rus milletvekillerinin bu hatasını görmezden gelmeyi tercih ediyor.” dedi.
“Toplumsal ve kriminal bir olgu olarak Ermeni terörü çok daha derin ve çok daha çeşitlidir”
Kuznetsov, “Ermenilerin terör faaliyetleri sadece Türk ve Azeri diplomatlara indirgenemez. Toplumsal ve kriminal bir olgu olarak Ermeni terörü çok daha derin ve çok daha çeşitlidir.” diye konuştu.
Sadece tarih değil, hukuk eğitimi de almış birisi olarak Rusya’daki Ermeni terörü sorununu geniş ve metodolojik olarak ele aldığını söyleyen Kuznetsov, “Ben şahsen Ermeni terörizmini, Batı Avrupa ülkelerindeki hukukçuların 1920’lerde düşündükleri gibi, münferit teröristler tarafından işlenen, özellikle ciddi kamusal tehlike içermeyen, ara sıra meydana gelen bir suçlar kümesi olarak görmüyorum. Terörizm, Ermeni milliyetçiliğinin ideolojisi ve sistematik pratiğidir.” ifadesini kullandı.
Ermenilerin 1918’e kadar topraklarında hiçbir zaman ulus devletlerine ve siyasi amaçlarına ulaşmak için güvenebilecekleri kaynaklara sahip olamadıklarının altını çizen Kuznetsov, şöyle devam etti:
“Tarih boyunca sahip oldukları tek şey, yabancı ve kendilerinden olmayan bir çoğunluk arasında yaşamak, para ve kandı. Böyle bir durumda, ortak çıkarları için geliştirebilecekleri tek mücadele biçimi, kitlesel şiddetin en ucuz biçimi olan terörizm olabilirdi. Ermeni milliyetçileri, bunu siyasi faaliyetlerinin en başından itibaren çok iyi anladılar ve bu nedenle devrimci partileri Taşnaktsutyun’un programının ikinci baskısında 1895’te mücadelelerinin ana aracı olarak terörizmi ilan ettiler. Taşnaklar terörle önce Ermeni nüfusunu, ardından Ermeni Gregoryen Kilisesi’ni boyunduruk altına almış, ardından ikamet ettikleri ülkenin yetkilileri ve itibarlı nüfusu aleyhinde iddialarda bulunmaya başlamışlardır. Yani Ermeni terörü, çok önce de vardı.”
“Ermeni terörizmini, ulusal renkli modern terörizm türleri arasındaki en ciddi terör tehdidi olarak görüyorum”
Kuznetsov, Ermeni terör örgütlerinin 1900’lerin başında Kafkasya’daki Rus yetkilileri hedef aldığını ve ardından birçok ülkede terör faaliyetlerinde bulunduklarını belirterek “Ermeni terörizmini, Filistin’den Kuzey İrlanda’ya kadar tüm diğer ulusal yönelimli veya ulusal renkli modern terörizm türleri arasındaki en ciddi terör tehdidi olarak görüyorum.” ifadesini kullandı.
Yaptığı çalışmalar ve yayınlar nedeniyle Ermenilerin tehdit ve önlemelerine maruz kaldığını anlatan Kuznetsov, “Son yıllarda Ermenilerin bana karşı cahilce saldırılarıyla sürekli yüzleşmek zorunda kaldım. Ancak dürüst olmak gerekirse Ermenistan’ın 2020 sonbaharında Azerbaycan’la olan savaşta yenilmesinden sonra bana yönelik saldırılar resmi düzeyde de internette de durdu. Görünüşe göre en azından şimdilik Ermeniler bana açıktan karşı değiller.” dedi.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *