Helal Akreditasyon Kurumundan açıklama

Helal Akreditasyon Kurumundan açıklama

Türkiye Cumhuriyeti Helal Akreditasyon Kurumu (HAK), kurumla ilgili merak edilen bazı sorulara internet sitesinden yaptığı açıklama ile yanıt verdi.

Helal Akreditasyon Kurumundan (HAK) yapılan açıklamada, kurumun neden kurulduğu, helal sertifikalarını kurumun verip vermeyeceği ve helal akreditasyonun zorunlu olup olmadığına ilişkin sorular nedeniyle kamuoyunun bilgilendirilmesinin amaçlandığı belirtildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Kurumumuza gelen ‘HAK neden kuruldu? Helal sertifikalarını HAK mı verecek? Helal belgelendirme işlemleri devlet tekeline mi giriyor? Helal akreditasyonu zorunlu mu?’ gibi sorular sebebiyle hazırlanan açıklamamız aşağıdadır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Türkiye’de helal belgelendirme faaliyetleri gibi helal akreditasyon faaliyetleri de isteğe bağlıdır. Diğer taraftan helal belgelerinin güvenilir olup olmadığı ancak bir denetim mekanizması yani akreditasyon ile anlaşılabilir. Helal Akreditasyon Kurumu (HAK), helal belgesi veren kuruluşları denetlemek, helal belgelerinin güvenilir olup olmadığını tespit etmek amacıyla kurulmuştur; helal belgesi düzenlememektedir.

HAK faaliyetlerine altyapı çalışmalarıyla başlamıştır. Bu kapsamda;

– Fiziki altyapı oluşturulmuş, kurum tahsis edilen binaya taşınmıştır.
– Eğitim altyapısı oluşturulmuş, kurum personeli 7 ay süren yoğun bir eğitimden geçirilmiştir.
– Mevzuat altyapısı oluşturulmuş, Resmi Gazete’de 5 adet Yönetmelik, 2 adet Tebliğ ve 50’nin üzerinde el kitabı, rehber ve kılavuz yayınlanmıştır.
– Bilişim altyapısı oluşturulmuş, elektronik başvuru sistemi kurulmuştur.
– Denetçi havuzu oluşturulmuş, farklı alanlardan uzmanlar istihdam edilmiştir.

Altyapı çalışmalarının tamamlanması ile de akreditasyon başvuruları alınmaya başlanmıştır.

Milyarlarca dolarlık ürün ve hizmeti belgelendiren ve binlerce “Helal Belgesi” düzenlemiş olan (Türkiye, Avusturya, Avustralya, Japonya, Etiyopya, Hollanda, Litvanya, Sırbistan, Bulgaristan, Tayvan, İsviçre, Hindistan, Azerbaycan, Yunanistan gibi) farklı ülkelerde yerleşik 32 adet belgelendirme kuruluşundan gelen helal akreditasyon talebi değerlendirmeye alınmıştır.

Akreditasyon taleplerinin son durumu şöyledir;

– 4 başvuru [Türk Standartlar Enstitüsü (TSE), Uluslararası Uygunluk Değerlendirme Servisi (ICAS), Supreme Islamic Council of Halal Meat in Australia (SICHMA) ve Szutest Uygunluk Değerlendirme A.Ş. (SZUTEST)] titiz bir inceleme, denetim ve değerlendirme sürecinin sonunda akredite edilmiştir. 400’ün üzerinde helal belgesi akreditasyon kapsamına alınmıştır.

– 3 başvurunun son aşama denetimleri tamamlanmış; tali nitelikteki eksiklikler kuruluşlara bildirilmiştir. Eksikliklerin giderildiği teyit edildiğinde akreditasyon kararı alınacaktır.

– 21 belgelendirme kuruluşunun ilk aşama denetimleri tamamlanmış ve esaslı nitelikteki eksiklikleri kendilerine bildirilmiştir. Bunların giderildiği teyit edildiğinde son aşama denetim süreci başlatılacaktır.

– 4 belgelendirme kuruluşunun yapısal eksiklikleri olduğu tespit edilmiş, bu eksiklikler giderilinceye kadar denetimler askıya alınmıştır.

– Akreditasyon, yürütülmekte olan bir uygunluk değerlendirme faaliyetinin ulusal mevzuata ve uluslararası düzeyde kabul görmüş standartlara uygun biçimde yapılıp yapılmadığının doğrulanmasıdır. Güven olgusunu merkezine alır. Denetim yapanların denetlenmesidir.

Helal akreditasyonu ise piyasada tüketicilerin kullanımına sunulacak ürünlere “helal” belgesi veren kuruluşların hem İslami kurallara; hem de en güncel uluslararası standartlarla ortaya konmuş teknik kurallara uygunluğunu şart koşar. Bu perspektifle yürüttüğümüz helal akreditasyon faaliyetleri birbirini besleyen, teknik anlamda yoğun süreçlerden oluşur. Denetlediğimiz belgelendirme kuruluşlarının mevcut dokümantasyon ve saha takibi çok sıkı kurallar dahilinde gerçekleşir.

HAK, ulusal ve uluslararası ölçekte yalnızca ciddiyetle helal belgelendirme hizmeti sunan kuruluşları akredite etmek suretiyle yoluna devam etmektedir. Böylece küresel helal belgeli ürün ve hizmet pazarında konumunu güçlendirmekte, Türkiye’nin alandaki ‘kural koyucu’ rolünü de pekiştirmektedir. “

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *