Bamya tarlalarına imarın acı sonu

Bamya tarlalarına imarın acı sonu

Kâğıt üzerinde imarla ilgili her şey var. Ama ne yazık ki ‘rant’ diye bir şey de var. Depremde yıkılan binaların yerinde 30 yıl önce Türkiye’nin en kaliteli bamyası üretilirdi. Ama bölgenin imar planı değiştirildi. Testi kırıldıktan sonra isyanın faydası yok…

Milliyet gazetesinde Mustafa Yılmaz, acı gerçeğe işaret etti, bamya tarlaları ile meşhur Bayraklı bölgesinin ranta kurban edildiğini anlattı. “Bamya tarlalarına imarın acı sonu” başlığı ile yayımlanan yazısında Yılmaz, “Birinci Derece Deprem Kuşağı’nda yer alan İzmir’de zemin açısından en zayıf alanlardan biri olan bu bölge imara açıldı. Hem de ölümcül bir hatayla, çok katlı yapılara izin verilerek.” dedi. Kağıt üzerinde her şeyin olmasına karşın ranta engel olunamadığını vurguladı.

Mustafa Yılmaz şunları anlattı:

Bu ülkede kâğıt üzerinde her şey var. Örneğin İmar Kanunu var. Hem de yüzlerce sayfa.
İmar Yönetmeliği var. Oku oku bitmez.
Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik Var.
İmar Affı Kanun ve Uygulama Yönetmeliği var.
Yapı Kayıt Belgesi (İmar Barışı) Kanunu ve Yönetmeliği var.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği var.
İmar planları var.
İnşaat ruhsatları var. Ruhsat dosyalarında en az yaklaşık yirmi farklı belge var.
Mimari projeler var.
Binalar için statik ve betonarme proje yapma zorunluluğu var.
Fenni mesuller var.
Yapı Kullanma izinleri var.
Bu düzenleme ve belgelerin hepsinin altında yetkili teknik ve siyasi sorumlu imzaları var.
Ama ne yazık ki “rant” diye bir şey de var.

Bamya tarlalarına imarın acı sonu

Bugün İzmir’de insanların 9 katlı apartmanların altında can verdiği Bayraklı ile Bornova arasındaki alanlar, bir zamanlar Türkiye’nin en kaliteli bamyasının üretildiği yerlerdi. Meşhur Bornova’nın “kınalı” bamyası üretilirdi.

Yüzyıllar boyunca sayısız deprem oldu ama bu bölgede bir ya da iki katlı binalar yer aldığı için kimsenin burnu bile kanamadı.

Ama bu bölgenin imar planı değiştirildi.

Birinci Derece Deprem Kuşağı’nda yer alan İzmir’de zemin açısından en zayıf alanlardan biri olan bu bölge imara açıldı. Hem de ölümcül bir hatayla, çok katlı yapılara izin verilerek.

Çok değil daha 30 yıl önceye kadar burada etkin şekilde tarım devam ediyordu.

Ama tarım arazileri betona yenildi.

Üstelik bölgeye yapılan binaların çok büyük bölümünün inşaat kalitesinin kötü olduğu yıkılan binalarla bir kez daha anlaşıldı.

O binalardan etrafa saçılan beton parçalarının elle bile un ufak olması kâğıt üstünde var gibi gözüken denetim mekanizmasının aslında olmadığını gösterdi.

***

Bilimsel Meslek Odaları “yapmayın, sonu çok acı olur” diye defalarca uyardı. Meslek hayatımın önemli bir bölümü bu hayati uyarıları yazmakla geçti.

Onları “istemezükçülükle” ve hatta “vatan hainliği” ile suçlayanlar, acaba bugün yaşanan çaresizlik görüntüleri karşısında ne düşünüyor?

Binaların altından her saat cansız bedenler çıkarılırken, binlerce insan evsiz kalırken yine “rant her şeyden önce gelir” diyebilecekler mi?”

Acaba Bayraklı ile aynı zemin koşullarına sahip üstelik altından fay hattı geçen İzmir’deki son tarım arazilerini imara açma çalışmaları devam edecek mi?

***

Bugünlerde vicdanı olan herkes üzüntü ve hatta isyan halinde.

Ama testi kırıldıktan sonra isyan etmenin ne yazık ki faydası yok.

Bamya, mandalina ya da üzüm yetiştirilen alanları betona teslim ettiğimiz sürece ağlamaya devam ederiz.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *