Pompeo’nun Güneydoğu Asya turu

Pompeo’nun Güneydoğu Asya turu

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Güneydoğu Asya turu, Çin’e karşı “bölge ülkeleriyle iş birliğini artırma” çabaları olarak nitelendiriliyor. Gezi, Dörtlü Güvenlik Diyaloğu toplantısının ardından başladı.

Mike Pompeo’nun ziyaretlerinin, Avustralya, Hindistan, Japonya ve ABD arasında, “Çin’i çevreleme” hedefini taşıdığı kaydedilen Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (QSD) ya da Quad ittifakının Tokyo’daki toplantısından kısa bir süre sonra düzenlenmesi dikkati çekti.

Uzmanların görüşleri, Hindistan’ın nükleer gücünün önemi, Sri Lanka’nın Çin’e karşı borç batağı riski, Vietnam’ın bölgedeki stratejik konumu, bu ülkelere yönelim gösteren ABD’nin “Çin karşısında elini güçlendirebileceği” şeklinde değerlendiriliyor.

‘Hindistan ve ABD’nin amacı Sri Lanka üzerindeki Çin nüfuzunu kırmak’

Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’deki Observer Research Vakfı (ORF) Kıdemli Üyesi Manoj Joshi, “Çin’e karşı muhafazakar bir politikacı” olarak nitelendirdiği Pompeo’nun, Yeni Delhi’yi ziyaret ettiğini söyledi.

Hindistan’ın güvenliğini sağlayacak donanıma sahip olduğunu kaydeden Joshi, Hindistan ve Çin arasındaki sınır sorununa dikkati çekti. Joshi, “Hindistan nükleer güç. Bu konuda ABD’nin askeri desteğine gerek yok. Washington’ın bu soruna yönelik Yeni Delhi’ye siyasi desteği sıcak karşılanabilir.” ifadesini kullandı.

Pompeo’nun ziyaretinin “Hindistan’ın yanı başındaki” Sri Lanka’yı da kapsadığını anımsatan Joshi, ada ülkesinin güneyinde Hint Okyanusu’ndaki ABD’ye ait Diego Garcia askeri üssünün Washington için stratejik önemine işaret ederek “Yeni Delhi ve Washington, güvenliği doğrudan Hindistan’ı ilgilendiren Sri Lanka üzerindeki Çin nüfuzunu kırma amacını paylaşıyor.” dedi.

Joshi, “Quad forumu şimdilik dört ülke. Sri Lanka’dan emin değilim ancak taraflar Vietnam ve Güney Kore gibi ülkelerle genişlemeye gidebilir. Ancak Quad ülkeleri, müşterek bir hedefi sırtlamalı, hukukun üstünlüğü prensiplerini savunmalı ve anlaşmazlıkların barışçıl çözülmesinde mutabık kalmalılar.” ifadelerini kullandı.

Çin’in Sri Lanka yatırımları

Sri Lanka Lakshman Kadirgamar Enstitüsünün (LKI) önceki İdari Direktörü ve Londra’daki Denizaşırı Kalkınma Enstitüsü (ODI) Kıdemli Araştırma Görevlisi Dr. Ganeshan Wignaraja, Çin’in 2000’lerin başından beri Sri Lanka’nın altyapı projelerine ticari kredi sağlayıcılardan olduğunu belirtti.

Kredilerin ülkeyi “borç batağına” sürüklediğine ilişkin iddialara değinen Wignaraja, “Sri Lanka ‘Çin’in borç batağında’ değildir. Finans piyasalarına daha fazla borcu var. Ancak gelecekte Çin’e karşı ‘borç batağına’ saplanma riskine karşı harici rezerv tamponlarını artırmalı.” dedi.

Lansmanı 2013’te duyurulan Kuşak Yol İnisiyatifi (BRI) sonrası Sri Lanka ekonomisindeki Çin’in altyapı yatırımlarının kümülatif değerine dikkati çeken Wignaraja, başkent limanını “Güney Asya bağlantı noktasına” dönüştüren Uluslararası Konteyner Terminali (CICT) ile hizmet sektöründe kenti önemini artıracak Colombo Liman Şehri (CPC) yatırımlarını örnek gösterdi.

Wignaraja, ekim başında eski Dışişleri Bakanı ve Çin Komünist Partisi Politbüro Üyesi Yang Cieçı’nın ziyaretinde Colombo hükümetine verilen 90 milyon dolarlık hibeyi anımsattı.

Çin-Sri Lanka ekonomik ilişkilerinin derinleşme potansiyelini de vurgulayan Wignaraja, “Bu, dış yardıma bağlı ilişkilerden, ticaret ve yatırıma dönük ilişkilere dönüşümü gerektiriyor.” ifadesini kullandı.

‘Vietnam, ABD’ye yöneliyor’

Pompeo’nun Hanoi ziyaretinin, Vietnam-ABD ilişkilerinin 25. yıl dönümüne denk geldiğini kaydeden Hanoi’deki Afrika ve Orta Doğu Çalışmaları Enstitüsü Kalkınma İş Birliği Departmanı Müdür Yardımcısı Pham Thi Kim Hue, ikili ilişkilerin eski ABD Başkanı Bill Clinton’a ait “Geçmişi değiştiremeyiz ama geleceği değiştirebiliriz” vizyonunu temel aldığını belirtti.

Vietnam dış politikasının, ülkenin Asya-Pasifik bölgesine entegre edilmesini hedeflediğini kaydeden Hue, “Vietnam’ın, Asya-Pasifik’te stratejik pozisyonu var. Vietnam, ABD’nin ‘Asya’ya yöneliş’ politikalarıyla bağdaşır şekilde ABD’ye yönelişi merkeze alıyor.” ifadelerini kullandı.

Bu sebeple ABD’nin Vietnam’la bağlarını kuvvetlendirdiğini ileri süren Hue, “ABD, denizcilik güvenliğini muhafaza edebilmek için tüm bölge ülkeleriyle duruşunu ve rolünü teyit ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.

‘ABD bölgesel liderlik peşinde’

Jawaharlal Nehru Üniversitesi Doğu Asya Çalışmaları Merkezinden Prof. Dr. Srikanth Kondapalli, son 70 yılda Hindistan’ı 7 ABD başkanının ziyaret ettiğine, 2000’li yıllardan itibaren Hindistan’a ABD’den yapılan ziyaretlerin arttığına dikkat çekti.

Kondapalli, Pompeo’nun Kovid-19 ve ABD başkanlık seçimlerine rağmen söz konusu ülkelere yaptığı ziyaretin asıl itici gücünün Washington yönetiminin bölgedeki lider konumunu “yeniden canlandırmak” olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti:

‘Deniz İpek Yolu, ABD’yi sarsıyor’

“Çin’in Deniz İpek Yolu vizyonu, Hint-Pasifik’te Pekin yönetiminin etkin rolünü kırmayı amaçlayan ABD’yi sarsıyor. Pompeo’nun ziyareti, Çin’in bu rolünü etkisiz hale getirmenin yanı sıra ABD’nin bölgede desteklediği yeni dost ve müttefiklerinin de güvence altına alınmasını amaçlıyor.”

Çin ve Sri Lanka arasındaki çeşitli iş birliklerine değinen Kondapalli, Sri Lanka’nın Hambantota limanının 99 yıllığına kiralanması, Colombo yönetimine verilen altyapı proje kredileri, Maldivler’de denizcilik rotalarının iletişiminde etkili “i-Havan” projelerini anımsatarak “Tüm bunlar göz önüne alındığında ABD bölgedeki politikalarına destek arayışında.” dedi.

‘Hindistan, Modi yönetimi ile birlikte ABD’ye yöneldi’

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Omair Anas da, Çin’in bölgedeki tek taraflılığının, Hindistan’ın Kuşak Yol girişiminden dışlanmasının, ticaret ve yatırımların küçük ülkelerin iç ve dış politikalarına karşı zorlayıcı bir enstrüman olarak kullanılmasının, Jawaharlal Nehru döneminde Yeni Delhi ile Pekin hükümetleri arasında imzalanan “barış içerisinde bir arada yaşama (Panchseel)” ilkelerinin iyi niyetini büyük ölçüde bozduğuna dikkat çekti.

Anas, Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin 2014’te göreve geldiğinde ülkenin soğuk savaş döneminde hiçbir güç blokuna dahil veya hariç olmadığına işaret eden “bağlantısızlık” statükosunu kırmaya çalıştığını belirterek bu kapsamda Yeni Delhi hükümetinin uluslararası arenada bölgesel ve küresel iş birlikleriyle etkinliğini artırmaya çalıştığını, ABD ile Hindistan münasebetlerinin ise bu durumdan ilk ve en çok yararlanan ilişki olduğunu kaydetti.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *