Müslüman coğrafyalarında işlediği suçlarla bilinen Amerikan yönetimi, Müslüman Uygur Türklerinin haklarından söz etti! ABD’nin Birleşmiş Milletler temsilcisi, Birleşmiş Milletler’in Uygur Türklerine karşı insan hakları ihlallerini soruşturmak için yeterince çaba göstermediğini söyledi.
ABD’nin BM Daimi Temsilci Yardımcısı Kelley Currie, gazetecilere verdiği demeçte, Sincan’daki gözaltı merkezlerinde kadınların maruz kaldığı zorunlu doğum kontrolü, ev ziyaretleri ve cinsel istismar iddialarına atıfta bulunarak, bu tür uygulamaların “kadınları hedef alan yaygın bir model” olduğunu söyledi.
BM Kadının Statüsü Komisyonunda ABD temsilcisi olarak da görev yaptığını vurgulayan Currie, “BM, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türklerine karşı insan hakları ihlallerini soruşturmak için yeterince çaba göstermiyor.” diye konuştu.
Currie, BM’nin Sincan’daki durum hakkında açıklama yapmadığı, bölgeye erişim talebinde bulunmadığı ve çok ciddi iddiaları araştıramadığı eleştirisinde bulunarak, “BM’de çalışan biri olarak bölgedeki çok yaygın ve oldukça rahatsız edici insan hakları ihlalleri iddialarına dair BM’de merak veya endişenin olmaması benim için gerçekten dikkate değer.” ifadelerini kullandı.
ABD’li bir grup senatör, Çin’in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Uygur Türkleri ve diğer Müslüman azınlıklara yönelik işlediği insan hakları ihlallerinin “soykırım” olarak tanımlanmasına dair Senatoya tasarı sunmuştu.
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cao Licien ise dün yaptığı açıklamada, “Sincan’daki ‘sözde soykırım’ bazı Çin karşıtı güçler tarafından kasıtlı olarak uydurulmuş bir söylenti ve Çin’i karalamak için yapılan bir saçmalıktır.” ifadelerini kullanmıştı.
Dışişleri Bakanı Pompeo, Endonezya’da İslami örgütün etkinliğinde konuştu
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, resmi ziyaret kapsamında bulunduğu Endonezya’da, ülkenin en büyük İslam örgütlerinden Nahdlatul Ulama’ya bağlı Ansor Gençlik Hareketinin düzenlediği etkinlikte konuştu.
Pekin yönetiminin ”sözde terörle mücadele adı altında” Uygur Türklerine baskı yaptığını vurgulayan Pompeo, “bölge halkının dini hassasiyetlerini göz ardı ettiğini ve aile bağlarını zayıflatma girişimi içinde olduğunu” belirtti.
Pompeo, Çin hükümetinin Uygur politikalarını terörle mücadele ve yoksulluğu azaltma çabalarının parçası olarak göstererek dünyayı ikna etmeye çalıştığının altını çizdi.
Çin hükümetinin Endonezyalı Müslümanları da Uygur meselesinden uzak durması konusunda ikna etmeye çalıştığını dile getiren Pompeo, Çin politikalarının, din özgürlüğünün geleceğine yönelik en büyük tehdit olduğunu ifade etti.
Pompeo, Çinli yetkililerin, ”Uygurların modern olmak ve Çin hükümetinin kalkınma girişimlerinden faydalanmak için etnik, dini ve kültürel kimliklerini atmaya hevesli olduğu” iddialarına da karşı çıktı.
Farklı köken ve dinden insanların uyum içinde yaşadığı Endonezya’nın, bu konuda gidilmesi gereken yolu gösterdiğine inandığını ifade eden Pompeo, İslam’ın diğer dinlerle barış içinde yaşayamaması için hiçbir neden olmadığını söyledi.
Hindistan, Sri Lanka ve Maldivler ziyaretinin ardından Endonezya’ya gelen Pompeo, buradaki temasları sonrası Vietnam’ı ziyaret edecek.
Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki tartışmalı kamplar
Çin’de son yıllardaki Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor.
Pekin’in “mesleki eğitim merkezleri” olarak adlandırdığı ancak uluslararası kamuoyunun “yeniden eğitim kampları” diye tanımladığı yerlerde, BM verilerine göre en az 1 milyon Uygur Türkü kendi rızası dışında tutuluyor.
Pekin yönetimi, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermiyor.
Çin’in, bölgede yaşayan Müslüman Uygurlara, Çince dil eğitimi ile mesleki ve kültürel kurslar verdiğini öne sürdüğü kampların durumu hakkında net verileri paylaşmaması uluslararası kamuoyunda derin kaygılara yol açıyor.
BM İnsan Hakları Konseyine üye 22 ülke, Temmuz 2019’da, Çin’in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Uygur Türkleri ve diğer azınlıklara yönelik muamelesini eleştiren ve kitlesel gözaltıların durdurulması çağrısında bulunan mektubu imzalamıştı.
BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken, Çin, şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi.
Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise geri çeviriyor.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *