Keşke skor için değil de en iyisi için kafa yorsak!..

Keşke skor için değil de en iyisi için kafa yorsak!..

Dün Milli Eğitim’in uzaktan eğitim için kullandığı EBA sisteminin çökmesi flaş haber olarak geçerken, uzaktan eğitim sistemindeki sıkıntılar tekrar gündeme geldi.

Milliyet gazetesinin eğitimci yazarı Abbas Güçlü, dünkü sistem arızasını konu aldığı yazısında “MEB, dersleri kademeli hale getirip yoğunluğu azaltarak sistemde rahatlama yaratabilir. Keşke bu durum daha önce düşünülmüş olsaydı.” dedi.

Güçlü, “Uzaktan eğitim neden çöktü?” başlığını taşıyan yazısında şunları anlattı:

Okullar açılalı daha birkaç gün olmadan uzaktan eğitim altyapısı tam anlamıyla çöktü.

Erişim yüzünden veliler, öğretmen, öğrenciler perişan oldu. Sinir krizleri geçirenler bile vardı.

Derslere katılım çok azdı! MEB ise uzaktan eğitimde “Dünya 2’ncisiyiz” açıklaması yaptı!

Bakan Selçuk, “Arada bir, Twitter çöküyor, WhatsApp hizmet veremiyor” diyerek durumu normalleştirmeye çalışsa da böylesi bir sorunun yaşanacağı kesindi. Keşke, kamuoyu daha önce uyarılsa ve uzaktan eğitime geçiş de yüz yüze eğitimde olduğu gibi kademeli hale getirilseydi!..

Peki bu hale nasıl geldik?..

Neden tıkandı?

İnternet altyapımız çok güçlü değil. Fiber optikte de gelişmiş ülkelerin çok gerisindeyiz. Öğrenci sayımız, bizimle eşdeğer nüfusa sahip ülkelere göre çok fazla. Ders yükümüz ise tahminlerin çok üzerinde…

İşte böylesi bir ortamda, hele bir de işi şova dönüştürelim deyince, her şey arapsaçına döndü.

Yüz yüze eğitimde, sadece anaokulu öğrencileri ve mini mini birler okullu oldu.

Yüz yüze eğitimde, hurra hepsi birden başlasın deyince sistem çöktü.

Tıpkı, üniversite sınav sonuçları açıklandığında ÖSYM bilgisayarlarının ve deprem zamanı mobil telefonların çökmesi gibi!..

Normal koşullarda çökmesi mümkün olmayan sistem, milyonlarca üniversite adayı birden girince, ne yaparsanız yapın çöküyor.

ÖSYM, sınav dönemleri bu tıkanıklığı azaltmak için devletin elindeki diğer bilgisayar altyapısını da sisteme entegre ediyor ve yararlı da oluyor.

Peki, MEB de benzeri bir yapılanma içerisine girdi mi?

Bakan Selçuk bu konuda şunları söyledi:

“Google Analytics web sitelerindeki trafiği izleme servisidir. MEB olarak bu servis üzerinden hizmet alıp trafiğe bakıyorduk. Sabahki trafik sırasında Google, MEB’e verdiği Analytics hizmetini kapatmak zorunda kaldı. Bu da trafiğin dünya ölçeğinde ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.

ÖSYM altyapısı, bizim kapasitede çok çok düşük kalıyor. Ama tüm kurumları kullanıyoruz…”

Aşırı yoğunluk!

Çok teknik olan bu konuyu biraz açacak olursak, internet altyapısını bir otobana benzetelim.

12 ya da 16 şeritli bir otobanın, normal koşullarda tıkanması mümkün değil. Ama öyle anlar gelir ki otoban da tıkanır. Yol alınmaz hale gelir. İnternet altyapısı da öyle bir şey, aşırı trafik olduğunda kitleniyor, azalma olduğunda tekrar çalışıyor.

MEB, dersleri kademeli hale getirip yoğunluğu azaltarak sistemde rahatlama yaratabilir. Keşke bu durum daha önce düşünülmüş olsaydı.

Hatırlatmaya gerek yoktu, çünkü biz bu filmi daha önce defalarca seyretmiştik!..

Ders fazlalığı!

Uzaktan eğitimdeki ders yoğunluğuna, öğrenci, öğretmen ve velilerden sonra altyapı da isyan etti!

Bu gidişle, birkaç hafta sonra ekran başına oturacak öğrenci bulamazsak hiç şaşırtıcı olmaz!

İşte dün öğretmen ve velilerden gelen birkaç mesaj:

61 öğrenci katılması gerekirken 21 öğrenciyle ders yaptım. EBA çöktüğü için Zoom’dan yapabildim.

Sadece EBA çökse iyi. Okulların ders programlarından haberiniz var mı? Kızım 12. sınıf, dersleri 13.00’te başlayıp 20.50’de bitiyor. Hazırlanan senaryolar çok güzel olmuş! Ve bütün devlet okulları aynı hatta bazılarına cumartesi günü bile ders konulmuş. Kursa gidenler ne yapacak?

Deneyimli öğretmen ve aynı zamanda kişisel gelişim ve pedagoji alanında pek çok sertifika sahibi birisi olarak, çocuklarımı ve öğrencilerimi, internet  tablet  telefon – bilgisayar vb. sanal ortamlardan uzaklaştırmaya; yavrularımızı bu teknolojik tuzaklardan uzak tutmaya; bu aletlerin bilimsel olarak ispatlanmış zararlarından onları korumaya çalışan birisi olarak lise birinci sınıftaki oğluma verilen bu yoğun ve ağır program ne kadar doğru?

6. sınıfa giden oğluma aynı ağırlıkta bir program verildi. Çocuklarımızın gün boyu ve 10 dakika gibi çok kısa aralıklarla bu teknolojik yıkıma uğratılması pandemi sürecinde aldıkları hasarların katbekat üzerinde bir zarara sahip değil midir?..

Okullarımızın bu ders programlarını daha seyreltilmiş, aynı zamanda çocuklarımızın kişisel fizyolojik, psikolojik gelişimleri de dikkate alınarak daha sade bir program yapmaları geleceğimiz açısından daha elzem değil mi?

Özetin özeti: Bakan Selçuk, “Uzaktan eğitimde Çin’den sonra dünya ikincisiyiz” dedi ve yaşananlar ortada. Keşke skor için değil de en iyisi için kafa yorsak!..

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *