Beyrut’taki patlama sonrası Hizbullah’ın geleceği belirsizleşti

Beyrut’taki patlama sonrası Hizbullah’ın geleceği belirsizleşti

Beyrut Limanı’ndaki patlama ekonomik ve sosyal açıdan krizle boğuşan Lübnan’da halkın sokaklara dökülmesini, ülke yöneticileri, siyasi ve askeri etkiye sahip İran destekli Hizbullah’a karşı protestoları da beraberinde getirdi.

Abdolsalam Salimi Poor, Mustafa Melih Ahıshalı / AA

Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta ağır can ve mal kaybına yol açan şiddetli patlama, ekonomik ve sosyal sorunlarla mücadele eden halkın sokaklara dökülmesine, bir kez daha ülke yöneticileri, siyasi ve askeri etkiye sahip İran destekli Hizbullah örgütüne karşı protestolar düzenlemesine neden oldu.

Önceki dönemler, Lübnan liderleriyle mesafeli olan Tahran yönetimi, Hizbullah’la ittifak kuran Başbakan Hassan Diyab’a patlama sonrası destek mesajları verdi. İran, patlamanın sorumluluğunun Başbakan Diyab ve Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’a yüklenmesinin önüne geçmeye çalışsa da bu konuda çok başarılı olamadı.

Tahran yönetimine yakın medya, patlama sonrası düzenlenen sokak gösterilerini dış güçlerin Hizbullah aleyhine bir oyunu olarak gördü.

İran medyasının Hizbullah’a destek çabaları

İranlı Orta Doğu Uzmanı Hasan Ruyuran, Tahran yönetimine yakınlığıyla bilinen “Uluslararası Şia Haber Ajansı”na (Shafaqna) yaptığı açıklamada, patlamanın gerçekleştiği depodan, önceki başbakanlar Necib Mikati ve Saad el-Hariri’nin sorumlu olduğunu söyledi.

İran’da muhafazakarlara yakınlığıyla bilinen “Vaghayerooz” haber sitesinde yayımlanan, “Beyrut’ta kaos; Hizbullah’ı yok etme planı için düğmeye basıldı” başlıklı makalede ise şu ifadelere yer verildi:

“Bu sürecin iki yönü var. Birincisi; İran yönetiminin, ülke içindeki yoksulluğa rağmen Lübnan’a yüksek miktarda yardım etmesi eleştirilerinin gündeme taşınması, ikincisi; Suudi Arabistan, ABD ve Avrupa ülkelerinin Lübnan yönetimine, Hizbullah’ın işini sona erdirmeleri ve örgütün askeri kanadını terörist ilan etmek için yüksek tutarda yardım adı altında rüşvet vermesi.”

“Fararu” haber sitesine konuşan İran’ın eski Londra Büyükelçisi Seyyid Celal Sadatiyan da “ABD, Arap ve İsrail merkezli medya kuruluşları, Beyrut’ta patlayan depoyu Hizbullah’la ilişkilendirerek bu grubun, Lübnan’daki siyasi konumunu zayıflatmak istiyor.” görüşünü savundu.

Yine muhafazakarlara yakınlığıyla bilinen “Mehr Haber Ajansı”nın Arapça Haberler Editörü Hasan Hanizade, “Arman” gazetesinde yayımlanan makalesinde, “Hizbullah aleyhine gelişen son olaylar bu yapının gelecek seçimlerde mecliste daha az koltuğa sahip olacağını gösteriyor. Hassan Diyab hükümetine Hizbullah’ın Lübnan siyaset sahnesinden silinmesi için silah bırakması adına daha fazla baskı uygulanacaktır.” ifadelerini kullandı.

“Hizbullah zor durumda”

İranlı Siyaset Bilimci Dr. Ahmed Zeydabadi de konuyla ilgili sosyal medya hesabından değerlendirmelerde bulundu.

Zeydabadi, “Beyrut limanındaki patlamanın şiddeti ve yıkıcılığı, bir taraftan Hizbullah’ın içeride ve dışarıdaki muhaliflerine yararken diğer taraftan örgütün bugüne kadar karşılaşmadığı derecede, kaderini belirleyecek zor bir durumla karşı karşıya gelmesine neden olmuştur. Hizbullahın müttefiki olan hükümet yıkıldı. Ülke ekonomisi dış destek olmadan idare edilemez hale geldi.” değerlendirmesinde bulundu.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, ülkeyi ziyaretinde, “Lübnan’daki sorunun çözülmesi için siyasi köklü bir reforma ihtiyaç var” açıklamasına işaret eden Zeydabadi, “Lübnan’da köklü bir reform denince Hizbullah’ın silahları akla gelir. Hizbullah, Lübnan ve bölgedeki etkinliğini korumak için daha çok silaha dayanmak zorunda kalacaktır. Bu silahlar da ülkede ekonomik krizin temel nedeni olarak gündeme gelecek ve halkın örgüte olan kızgınlığı daha da artacaktır.” ifadelerini kullandı.

Beyrut’taki patlamanın Hizbullah’a zarar vermesine rağmen İran’ın bu konuda bir şey yapamayacağını savunan Zeydabadi şunları kaydetti:

“Beyrut’taki patlama, herkesten daha çok Hizbullah’a zarar vermiş olsa da bu durum Tahran yönetiminin bölge geleceğine dair stratejik planlarına zarar verse de İran, bugün, Hizbullah’ı içerisine düştüğü durumdan kurtarabilecek güce sahip değildir.

Eğer İran’ın elinde, 2006 yılındaki 33 Gün Savaşları döneminde olduğu kadar döviz bulunsaydı, Hizbullah’a bağlı kurumlara milyar dolarlar akıtır, Beyrut Limanı ve etrafını baştan inşa ederdi. Fakat İran’ın bugün kendini idare edecek parası dahi bulunmamaktadır.”

“Hizbullah önceki gücüne sahip olamayacak”

Konuyla ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan İranlı Siyaset Bilimci Muhammed Muhibbi, bundan böyle Hizbullah’ın Lübnan ve dışında eski konumunu koruyamayacağını düşünüyor.

Son gösterilerin Lübnan halkının Hizbullah’a yönelik eleştirilerinin devamı niteliğinde olduğunu dile getiren Muhibbi, “Bu örgütün Lübnan’daki siyasi konumu ciddi anlamda zayıflayacak, Hizbullah önceki gücüne sahip olamayacaktır. Hizbullah İran’dan aldığı paraları sosyal hizmetlerde kullanarak Lübnan halkının sempatisini kazanmıştı.” dedi.

Muhibbi, örgütün siyasal konumunun da gerileyeceğini belirterek, “Gelecekte mecliste birkaç sandalye veya birkaç bakanlığı elinde tutsa da İran’dan gelen paranın azalmasına bağlı olarak Hizbullah’ın Lübnan toplumu nezdindeki konumu gerileyecektir.” ifadelerini kullandı.

Hizbullah’ın yurt dışındaki prestijinin de bundan böyle eskisi gibi olmayacağını belirten Muhibbi, şöyle devam etti:

“Örgüt 2006 yılında İsrail’e karşı yürütülen 33 Gün Savaşları’nda sağladığı kültürel, sosyal ve askeri konumu hiçbir zaman elde edemeyecektir. Bu süreç, Hizbullah’ın Suriye halkının katledilmesine ortak olmasıyla başladı.”

İmam Musa Sadr ve Emel Hareketi’nin zayıflamasından sonra Lübnan’daki Şiilerin Hizbullah’ı kendi temsilcileri olarak kabul ettiğini belirten Muhibbi, “Lübnan’daki Şiilerin nezdinde Hizbullah’ın yeri, Taliban’ın Afganistan’daki Peştunların nezdindeki yeri gibidir. Bu grubu yok etmek için bu kavmin tümünü yok etmek gerekir ki bu nedenle Hizbullah rahatlıkla yok edilecek bir yapı değildir.” değerlendirmesinde bulundu.

Tahran yönetiminin Hizbullah’ı desteklemekten başka bir çaresinin bulunmadığını savunan Muhibbi, sözlerini şöyle tamamladı:

“İran, her ne kadar ekonomik yönden zayıflaması nedeniyle çok destek veremese de bu örgüt, İranlı yöneticilere Irak’taki gruplardan daha yakın ve daha stratejik öneme sahip. İran bu örgüte desteğini çekmeli ki Lübnan, mezhep ve din eksenli bir yapıdan demokratik ve milli bir yapıya dönüşebilsin.”

Beyrut Limanı’ndaki patlama

Beyrut Limanı’nda 4 Ağustos’ta patlayıcı maddelerin bulunduğu 12 numaralı depoda önce yangın çıkmış ardından tüm kenti sarsan çok güçlü patlama meydana gelmişti.

Patlamada, 171 kişi hayatını kaybederken, yaklaşık 6 bin kişinin de yaralandığı açıklanmıştı. 300 bin evin hasar gördüğü patlamanın 10 ila 15 milyar dolarlık maddi zarara yol açtığı kaydedilmişti.

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, patlamaya 6 yıldır Beyrut Limanı’ndaki bir depoda tutulan 2 bin 750 ton amonyum nitrat maddesinin yol açtığını söylemişti.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *