‘Yeni bir düşünme biçimine ihtiyacımız olduğu kesin’

‘Yeni bir düşünme biçimine ihtiyacımız olduğu kesin’

“Müslümanlar bir an önce varolan okuma biçimleriyle, toplumsal örgütlenmeleriyle bir araya gelip birbirlerini zemmetmeden birbirlerini dinlemeye ve bu birlikteliklerini belli aralıklarla da olsa sürdürmeye ihtiyaçları vardır.”

İstişareye Duyulan İhtiyaç

İslam dünyası sürekli olarak olaylara sonradan müdahil olma gibi tekrarlara düşmektedir. Oyun kurucu olmaktan çok kurulan oyunların içine kendince yorum katan bir duruşa sahip. Elbette oyun kurabilmek için bilgiye, öngörüye ve inandığın değerlerin künhüne vakıf olmak gerekir. Değişen dünya şartlarında bu değişimlerin yönünü iyi görebilecek bakışa ve bu değişimi tersine çevirebilecek bir enerjiye sahip olmak gerekiyor. Ne var ki bir çok İslami düşünce sahibi başlangıçta çıktıkları yolu kaybettiklerini farklı sapaklara saparak başkalarının oyunu içinde figüran olduklarını itiraf etmektedirler. Yıllardır bu tür hayıflanmaları dinlemekteyiz. Bu hayıflanmalar bir nevi vicdan temizliği gibi bir durumdan öteye anlam taşımıyor.

Yeni bir bakışa, yeni bir istişareye ve yine yeniden yeni bir düşünme biçimine ihtiyacımız olduğu kesin. Müslümanlar bir an önce varolan okuma biçimleriyle, toplumsal örgütlenmeleriyle bir araya gelip birbirlerini zemmetmeden birbirlerini dinlemeye ve bu birlikteliklerini belli aralıklarla da olsa sürdürmeye ihtiyaçları vardır. Zira modern dünya müslümanların aralarındaki en ufak fikir ayrılıklarını devasa bir itikadi ayrılıklara dönüştürerek düşman etmekte ve müslümanlarda sürekli bu oltaya düşmektedirler.

Konfüçyus’un dediği gibi sen de var bir bilgi, ben de var bir bilgi; ben sana verdim bir bilgi sen bana verdin bir bilgi; şimdi sen de var iki bilgi ben de var iki bilgi. Eğer bilgilerimizi, enerjilerimizi, tecrübelerimizi birbirimizle paylaşabilirsek yeni bir dünya için umutlanabiliriz. Aksi takdirde bireysel korunmamız bile sıkıntıya düşebilir. Kur’an’ın temel kabul ettiği ilkeleri başlangıçta kabul ederek yapılacak istişareler inanıyoruz ki herkes için hayırlara vesile olacaktır. Kişisel küskünlükler, kırılmışlıklar bir kenara atılarak istişarelere ihtiyaç olduğu kesindir.

Global denilen bir dünyanın içinde tüm insanlık adeta tek bir şirket tarafından yönetiliyor. Artık kabile devleti yahut şehir devletleri çağını geride bıraktık. Tarım toplumu yerini bilgi toplumuna terkedeli yıllar oldu. Bizim düşünce dünyamız hangi devlet modelinde kaldıysa oturup düşünmemiz şarttır. Dünya; merkez, yarı çevre ve çevre diye tanımlanan bir ülkeler sıralamasında mücadelesine devam etmekte. Dünyayı elinde tutmak isteyen merkez yönetim, merkezin içinde yer almak için koşturan yarı çevre bir yönetim ve merkezin ve kısmen de yarı çevrenin sömürgesi pozisyonundaki çevre yönetim. Peki bizim zihinlerimiz hangi merkezin sömürüsünde ya da zihinlerimiz hayır adına hangi merkezi konumu çevreliyor diye sormak lazım. Birçok düşündüğümüz şeyler yıllar önce söylediklerimizden farklı değil maalesef. Buna ilkeli olmak desek de aslında o da değil. Zira ilkeli olmak temel ilkelerin yaşamda muhafaza edilmesini sağlar. Oysa genel itibariyle yaşamda muhafaza edilen şeyler modern insanın yaşama biçiminden farklı değil. Eğer iyi bir ürün/bilgi/fikir/done varsa elimizde ve zihin dünyamızda kirlenmemişse sağlıklı bir şekilde işletebiliyorsak bu ürün/bilgi/fikir/done zihnimizce en kaliteli biçimde işlenerek iyi bir mamul madde olarak dışarı çıkması yani salih amele dönüşmesi gerekmektedir. Oysa çıkan ürünün sorunlu olduğu aşikardır. Öyleyse sormamız gereken şey şu: Elimize aldığımız hammadde mi bozuk, hammaddeyi işleyen zihin mi bozuk yoksa her şey düzgün de çıkan ürünün imalatında yerine oturmayan şeyler mi var? İşte bu soruların süreçleriyle birlikte etüd edilmesi zaruridir. Her camia, kurum ya da şahıslar kendilerince düşünme biçimlerinde bir sıkıntı olmadığı iddiasındadırlar. Öyleyse bunca iddiaya rağmen bu sorunlarla sürekli yüzleşmemizin sebebi nedir?

Bu yüzden her müminin bu sorular üzerinde düşünce üretmesi ve görüşlerini birbirleriyle paylaşması esastır. Eğer nesiller için bir kaygı duyuluyorsa bu kaygıların bir meyvesi ya da sadakası olması açısından müminlerin yüreklerindeki öfkeyi bir kenara koyarak yüzlerini birbirine dönüp istişare etmesi gerekmektedir. Çünkü ilahi emir gereği Müslümaların işleri meşveret üzere olur.

(Venhar)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *