Akif Emre röportajı 17 yıl sonra ilk kez yayınlandı

Akif Emre röportajı 17 yıl sonra ilk kez yayınlandı

Ocak ayında yayın hayatına başlayan edebiyat ve fikir dergisi “Muhit”, bu ayki sayısında yazar Akif Emre’nin gazeteciğini ve düşünce dünyasını dosya olarak ele aldı, Akif Emre’nin hiç yayınlanmamış bir röportajına da yer verdi.

“İslam medeniyeti bütün evrensel iddiaları itibarıyla canlılığını koruyor”

2003’te Marmara FM’de “Kalanlar” programına konuk olan Akif Emre ile yazar Saadettin Acar’ın, gerçekleştirdiği söyleşi ilk kez “Muhit” dergisinde yayımlandı.

İnsanlığın ürettiği değerleri Batılı bir okumaya tabi tutmanın yanlış olduğunu kaydeden Emre söyleşide şöyle diyor:

“İnsanlık tarihini, oluşumunu ve insanlığın ürettiği tüm artı değerleri; kültür, sanat, edebiyat ne varsa bunların tümünü, modern Batı medeniyetinin verileri olarak okumak, Batılı bir okumadır. Bu, Batı’dan bakarak Doğu’yu okumadır. Buna oryantalizm de denebilir. Aslında kendi kendimize de bir oryantalizme düşüyoruz. Şunu kabul etmek lazım: Modernite insanlık tarihi içinde bir parantez. Bu parantez çok kısa bir zaman sonra kapanabilir de. Bunu bilemiyoruz. Bütün bir insanlık tarihini modernliğin serüveni ve serencamı üzerinden okumak kadar yanlış bir şey yok. Ayrıca modernliği Batı toplumunu ve uygarlığını esas alarak düz bir çizgi üzerinden gelişmeci bir tarih okumasıyla ele alamayız. Bu da ayrı bir hata. Kendi kendimize oryantalistlik yapmış oluruz. İnsanlığın üretebileceği tek şey Batı medeniyeti olmadığı gibi en son ulaşabileceği nokta da modernite değildir.”

İslam medeniyetinin canlılığını koruduğunu vurgulayan Akif Emre, şu değerlendirmeyi yapıyor:

“İslam medeniyeti beşerî dinamikleri ve bütün evrensel iddiaları itibariyle canlılığını koruyor. Fakat bunu uygulamaya geçirme noktasında Müslümanların üzerine bir ölü toprağı serilmiş durumda. Burada karıştırılan bir durum var: Müslümanların perişan durumuna bakıp İslam medeniyetinin de ölmüş olduğu var sayılıyor. Evet, İslam medeniyeti 1400 yıl içinde gerçekten çok kritik dönemlerden geçti. Moğol istilalarını, Haçlı Seferleri’ni gördü. Ama Osmanlı’nın çöküşüyle birlikte gelen o siyasi kolonilerin varlıklarının ortadan kalkması gibi çok kaotik ortamlarda bile İslam medeniyeti yeniden hamle yapmayı başararak varlık ortamına çıkma potansiyelini her zaman göstermiştir. Bu durum İslam medeniyetinin sahih kaynaklarıyla alakalı bir durumdur. Bu, var oluşunu meşru ve gerekli kılan şartlarla alakalı bir şeydir. Bu sebeple içinde yaşadığımız durum ne kadar karamsar olursa olsun İslam medeniyeti her zaman bir hayat va’detmektir. Öncelikle bu ayrımı yapmak lazım.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *