Dikkat edilirse dünyada hiçbir bilim insanı bu salgının labaratuvar uyarlaması olduğunu kabul etmemektedir. Labaratuvar üretimi tartışmalarını spekülasyon üreten, sadece yorumlara dayalı konuşan, ezoterik bilgiler ve yeraltı notları okuduğunu iddia eden kişiler yapmaktadır.
Murat Kirişci
Yaşanan bu büyük salgının ürettiği kriz dünyanın her yerinde ve çok hızla büyüyerek devam ediyor. Süreci tetikleyen virüsün biyolojik bir silah olarak kullanıldığı ve biyolojik bir silah olarak üretildiği ifade edilliyor. Virüsün Çin’de çıkmış olmasına rağmen şu anda iddia edilen, Çin’in bu durumu toparladığı ve artık vaka sayısının durduğu yönündedir. Şu anda en fazla vaka görülen ülke ABD ve vaka sayısı bu yazı hazırlandığı sırada 82.00+ olarak açıklandı.
Öncelikle virsün labaratuvar ortamında üretilmesi, çeşitli kitap, makale ve farklı mecralarda çok önceden bilindiği, öngörüldüğü, hesaplandığı, hazırlandığı iddialarını düşünelim. Bilinmelidir ki ünivesitelerde, çeşitli sağlık enstitülerinde, araştırma labaratuvarlarında ilgili birimlerin çalışma alanlarından birisi de virüs, bakteri, mikrop incelemeleri yapmak ve yeni virüs, bakteri üretmektir. Dolayısıyla binlerce virüs, bakteri, mikrop ile ilgili patent alınmış ve alınmaya devam etmektedir. Bu üretimlerle ilgili onbinlerce akademik makale yayınlanmıştır ve yayınlanmaya devam etmektedir. Bu bağlamda, özellikle sosyal medya vasıtasıyla çeşitli labaratuvar sonuçlarını, patentleri, akademik yayınları göstererek bu virüsün bir saldırı aracı olarak piyasaya sürüldüğünü iddia edenlerin, bu tip çalışma alanları hakkında paylaşım yapanların, bunlara inananların, tv’lerde bilgi adı altında spekülasyon yapanların akademik çalışmaların ne olduğunu bilmediklerini göstermektedir. Çünkü her tür bilimsel çalışma kötü niyetli birileri tarafından insanlığı yok etmek için yapılıyormuş sanrısı dedikodu düzeyinde bu konuları konuşanların ilgisini çekmekte, ardında büyük gizemler varmış gibi spekülasyonlar üretmek, inanmak, dinlemek toplumların hoşuna gitmektedir. Bu tür gizemler(!) ardındaki karanlık dünyası ile(!) insanları etkilemektedir.
Virüsün sosyal, siyasal, ekonomik hayatı etkilemesi, tüm dünyada yayılmış olması büyük bir olaydır ve elbette dünyada güç savaşı yapanların bu durumdan yaralanması çok doğaldır. Ancak konuya labaratuvar ortamında üretilip salgın hale getirilmesini sağlayanların olduğunu iddia etmek bu konular üzerine çalışılan bilimsel konuları bilmemenin getirdiği bir sonuçtur. Dikkat edilirse dünyada hiçbir bilim insanı bu salgının labaratuvar uyarlaması olduğunu kabul etmemektedir. Bununla beraber bu labaratuvar üretimi tartışmaları spekülasyon üreten, kanıtsız sadece yorumlara dayalı konuşan, ezoterik bilgiler ve yeraltı notları okuduğunu iddia eden kişiler yapmaktadır. Bilgi değil zan üzerinden konuşulmakta, bazı görseller, dergi yazıları, raporları öne sürerek bu işe kanıt oluşturmaya çalışmaktadırlar. Ancak bilimsel olarak bu hikayelerine hiçbir kanıt sunamamaktadırlar.
Bu virüsü piyasaya bazı güç odaklarının sürdüğü fikrini kabul ederek düşünelim. Bu durumda herkes bu odakları kadir-i mutlak olarak görmekte ve ne kadar güçlü olduklarını ifade etmektedir. Her yaptıkları iş mükemmel işliyor ve istedikleri gibi mükemmel sonuçlara ulaşıyorlar gibi düşünülmektedir. Oysa ki ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar bu odaklar yüzlerce tuzak kurmakta, ancak bu tuzakların bir ya da ikisi tutmaktadır. Bunu nereden anlıyoruz? Tutan tuzaklar görünür oluyor ve bir şekilde insaları etkiliyor. Bu da tuzağı görünür hale getiriyor. Peki bu kadir-i mutlak(!) güçlerin tutturamadıkları yüzlerce tuzak ne oluyor? Elbette başarısızlık sebebiyle piyasaya çıkamıyor ve insanlar bu hainliklerden haberdar olamıyorlar.
Ayrıca bu sorunu dünyaya yaygınlaştırdıkları düşünülüyorsa, bu odaklar bu işin sonu hakkında da hesaplar yapıyorlar demektir. Bu tuzaklar için birçok hesap, öngörü oluşturup çeşitli yedek çıkış stratejileri üretiyorlar. Dolayısıyla bu salgının da nerede, ne zaman, nasıl duracağına dair birçok hesapları vardır. İşte bu kadar hesap yapan ve birçoğunda başarısız olan bu odakların ürettiği korku/panik salgının dünyayı etkileme şeklinin virüs salgınından daha tehlikeli olduğu da ortaya çıkmaktadır. Maalesef bu inancı tv’lerde boy gösteren, internette bilgi(!) paylaşan, sosyal medyada panik üreten sözde uzmanlar yaygınlaştırıyor, insanların korkularını yükseltiyor, aşırı hassasiyetler oluşturuyorlar.
Yine önceden yazılmış bazı kehanet kitapları, fantezi yorumlar, önceden yazılmış bazı raporlara dayanarak kurgularda bulunanlar ‘nasıl bildik’ diye seviniyorlar. Bu konuda da çeşitli fanteziler üretilmiş olup tutturulanlar üzerinden, sözde uzmanlar bu iş önceden hazırlanmıştı diyorlar. Oysa ki bu tür farklı fanteziler mevcut olup tutanlar konuşulup diğer kurgular hiç yazılmamış gibi davranılmaktadır. Önceden bilindiği iddia edilen bu kurgularda mevcut yaşananları tam olarak yakalayamamıştır. Benzerlikler belli bir yüzdeyi aşınca sanki yüzde yüz yakalanmış gibi konuşulmaktadır. Bu tip hain planların hangi zamanda yapılacağı da bilinmektedir ki yine konulara hakim, bilimsel süreçleri takip eden, piyasaları okuyabilenlerin bu tip zaman bilgisi verebilmeleri normaldir.
Salgın hakkındaki tedbirleri anlatan, virüsün gerçek hikayesini anlatan, yeni bir olay olduğu için sonuçlar hakkında acele etmeyin diyen bilim insanları varken, gizem üreten spekülasyonlarla olayı farklı yerlere götüren sözde uzmanlara itibar etmemek gerekir. Bu virüs salgınının sonuçları açsından bakıldığında siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel birçok değişimin olacağı görülmektedir. Bu değişimlerle ilgili yıllardır birçok makale yayınlandı. Küreselleşme ve neoliberal ekonominin tükendiği ve kapitalizmin yenilenme sürecine girdiğini anlatan yüzlerce akademik makaleler, devlet başkanlarıyla yapılan röportajlar, bilimsel bilgi üzerinden gerçek stratejileri veren yazılar yayınlandı. Özellikle 2008 kriziyle beraber çok ciddi tartışmalar başladı dünyada. Ancak iç politikada kendi düşüncesinin çevresinde dar kalıplı okumalar yapanların, dünyayı takip etmeyenlerin, gelişen olayları hamaset dışında anlamayanlar dünyadaki bu tartışmalara dahil olamayacaktır. Bu yüzden sözde uzmanların gizemli(!) bilgilerine itibar etmekten, salgının billimsel temellerine itiraz etmekten öte bir durum görmek de mümkün olmayacaktır.
NOT: Yeni dünyanın getireceği siyaset/ekonomi ve bunları sosyal hayata olan etkileri bu yazının ikincisi olarak bir sonraki yazıda açıklanacaktır.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *