İlk vakanın tespit edilmesinden sonra ve bu yazının kaleme alındığı dakikalarda 800’den fazla insan hayatını kaybetmişti. Siz bu satırları okuduğunuzda sayının daha da artacağına dair şüphem yok. İspanya, Avrupa’da İtalya’nın ardından en fazla teşhisin yapıldığı ikinci ülke ve karantina önlemlerini hayata geçirdi. Tam bir karantina olmasa da Belçika, Çekya, Danimarka, Norveç ve diğer ülkelerde sert tedbirler uyguluyor.

Karantina otelleri yok

Amerika Birleşik Devletleri de koronavirüsten etkilenen ülkeler arasına adını yazdırdı. Eyaletler okulları kapatma kararı alırken, New York’un ünlü Broadway’i bir ay boyunca toplu buluşmalara kapalı olacak.

Avrupa ve Amerika’da alınan önlemlerin arkasındaki temel fikir yeni tip koronavirüsün yayılmasının engellenmesi ve sosyal mesafenin korunması. Alınan tedbirlere rağmen eksiklikler mevcuttur. Örneğin, testlerin yeterince hızlı olmadığı görülmekle insanları aileleri ile birlikte karantinaya girmektedir. Bu ülkelerde ayrı karantina otelleri yoktur.

İngiltere’nin “Sürü bağışıklığı” stratejisi

Koronavirüse karşı alınan önlemlerde Birleşik Krallık istisna olarak kayıtlara geçmelidir çünkü tüm ülkeler okulları kapatırken Boris Jhonson hükümeti bu yönde bir adım atmayı reddetti. Benzer şekilde ülkede spor ve kültürel etkinlikler de devam ediyor. İngiltere’nin Avrupa ve Amerika’dan daha farklı önlemlerini incelemeye değer.

Londra’nın attığı adımın arkasında sert önlemlere odaklanmak değil düzenli el yıkama gibi küçük eylemleri teşvik etmek yer alıyor ve İngilizlere göre enfeksiyon zirvesi ne kadar ertelenirse ertelensin gerçekleşecek. Bu nedenle Birleşik Krallık yavaş yavaş virüsün yayılmasını istiyor. Bilim alanında buna “sürü bağışıklığı” adı verilmektedir.

Londra U dönüşü yapabilir

Yeni tip koronavirüs teşhisleri artmaya devam ettikçe insanların hükümetin stratejisine öfkesi de katlanıyor. Kamuoyuna göre Londra her an yeni bir “u dönüşüne” imza atabilir ve doğru yöntem de bu dönüş ile başlayacaktır.

Küresel trajedide her şey her geçen gün değişiyor. Yeni tip koronavirüsün belki de çok daha uzun sürecek bir başlangıç aşamasına tanıklık ediyoruz. Hükümetlerin sorumlulukları altında bulunan insanların hayatını riske atacak ayrı yollar seçmesi yerine diğer ülkelerle yakın bir iş birliği akla daha yatkın görünüyor.

Kaynak: CGTN