“Çin’e saldırmak, Covid-19’u yenmeye yardım etmeyecek” başlığı ile verilen haberde şu ifadelere yer verildi:

Şu andan itibaren Çin, Covid-19 salgınını kontrol altına alan dünyadaki tek ülke. Covid-19 virüsü Avrupa’ya yayıldığında, genetik kod zaten biliniyordu. Çin’in virüs hakkındaki bilgilerinin paylaşılması nedeniyle, Avrupalıların semptomlar ve bulaşma mekanizması hakkında fikirleri vardı. Epidemiyologlar, virüsün ne kadar hızlı yayılabileceği konusunda hemfikirdi.

Tüm bu avantajlara rağmen, virüs hâlâ dünyanın çeşitli ülkelerinde kontrolden çıkmaya devam ediyor. Covid-19 hastalığının üstesinden gelmek zor. Hastaların önemli bir kısmı için solunum cihazlarının kullanımını ve oksijen tedavisinin sağlanmasını gerektirir. Gezegendeki hiçbir ülkede tam ölçekli bir pandemi ile başa çıkmak için yeterli yoğun bakım ünitesine sahip değil. Salgın başlangıçta Çin’le sınırlıyken, Batı medyası Çin’in eylemlerine yönelik eleştirilerinde acımasız davrandı. Çin’in eylemleri “acımasız”, “aşırı” ve “otoriter” olarak tanımlandı.

ELEŞTİRDİKLERİ KADAR EYLEM YAPAMADILAR

Çin’in eylemleri Batı hükümetleri tarafından örnek alınmalı. Hiçbir Avrupa ülkesi sadece 10 gün içinde yeni bir hastane inşa edemedi. Gerek iç mevzuat gerekse AB mevzuatı, bunu başarmak için gereken eylemleri engelleyecektir. Hükümetler, özel karantina merkezlerine katılım konusunda ısrar edemediler.

Batı hükümetleri aynı şekilde hareket edemediği için tepki eleştirildi. Çin’in ocak ayı başında salgına yanıt vermede çok yavaş olduğunu söyleyenler, mart ayında Çin hükümetini “otokratik” olarak tanımlamaya kalkıştı. Bunların hiçbiri önemli değil; önemli olan virüsü durdurmak.

Karantina ve izolasyon farklı şeylerdir. Karantina bir virüsün yayılmasını önler. İzolasyonlar neredeyse kaçınılmaz olarak hasta insanları bazı sağlıklı insanlarla bir araya getirir. Şu an İtalya’daki durum Çin’den daha kötü. İtalya ve ABD’de hükümet tarafından korkunç hatalar yapıldı, ancak Batı medyası bu hükümetler için herhangi bir eleştiri yayımlayamadı.