Rusya’ya karşı ABD’nin yanında
Suudi Arabistan ABD eski Başkanı Barack Obama döneminde Rusya’nın Ukrayna ve Suriye’deki agresif politikalarını engellemek amacıyla 1980’lerde uyguladığı taktiği bir kere daha hayata geçirdi.
Fakat bu defa Suudi Arabistan bütçesindeki dev açık nedeniyle petrol gelirlerinin azalmasına uzun süre dayanamadı ve Rusya ile fiyat rekabetine girmek yerine koordineli hareket etmek zorunda kaldı. OPEC üyesi 14 ülke ve üye olmayan 10 ülkenin anlaşması ile OPEC+ 2017 yılında kuruldu.
OPEC+ dengeleri değiştirdi
ABD ve Çin’in yer almadığı bu yeni format 24 ülkenin üretim kotaları konusunda koordineli hareket etmesini öngörse de aslında OPEC’in en büyük oyuncusu Suudi Arabistan ve OPEC dışı ülkelerin başını çeken Rusya arasındaki denge politikalarının bir sonucuydu.
Rusya bu dönemde petrol fiyatlarını belirli bir seviyede tutmak için üretimi azaltmayı kabul etmesine karşılık olarak Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinden Amerikan ve AB yaptırımları nedeniyle ihtiyaç duyduğu finansal akışı sağlamasını istedi.
Fakat göreceli olarak yüksek seyreden petrol fiyatlarından avantaj sağlayanlar sadece Körfez ülkeleri ve Rusya değildi. Geleneksel üreticilere göre daha yüksek maliyetleri olan Amerikalı kaya petrolü üreticileri fiyatların dengelenmesini fırsat bilerek yönlerini Avrupa pazarına yöneltti. Rusya’nın Avrupa’ya enerji tedariğindeki baskın rolünü dengelemek isteyen Washington da Avrupalıların Kuzey Amerika kaynaklarını tercih etmesini destekledi.
Moskova’nın buna cevabı Ukrayna’yı devredışı bırakan Karadeniz’den geçen TürkAkım ve Baltık Denizi’nden geçen Nordstream2 boru hatları oldu.
Koronavirüs salgını kılıçların çekilmesini tetikledi
Rusya ve OPEC ülkeleri arasında pamuk ipliğine bağlı bu denge koronavirüs salgını ile azalan petrol talebi ile sürdürülmesi daha güç hale geldi. Moskova ise salgını kullanarak dengeleri kendi lehine çevirmek için yeni bir adım attı.
Son OPEC toplantısında Rusya üretimi kısmanın fiyatların düşmesini engellemeyeceğini savunarak kesintiye gitmeyeceğini açıkladı. Moskova, Suudi Arabistan’ın misilleme yapacağını ve petrol fiyatlarının çakılacağını tahmin etmiş olmalı.
Rusya şimdilik bu durumdan rahatsız olmuş gibi görünmüyor. Eğer işler istediği gibi giderse Rusya Avrupa pazarındaki Amerikalı kaya petrolü üreticilerini yüksek maliyetleri nedeniyle püskürtmeyi başaracak. Düşen petrol gelirleri ile daha da büyüyen bütçe açığını kapatmakta zorlanan Suudi Arabistan, ABD’den beklediği desteği görememesi halinde tekrar Rusya’ya bu defa daha fazla tavizler vererek yanaşmak zorunda kalacak.
Suudi Arabistan ise rakibinin düşük fiyatlara daha fazla dayanamayacağına sonunda istediğini alabileceğine inanıyor. Riyad’ın bir başka hedefi de bölgedeki en büyük tehdit olduğunu sıkça deklare ettiği İran’ın zaten ambargolar nedeniyle azalan petrol gelirlerinin daha da düşmesini sağlamak.
Maliyetler ve stratejik yakınlaşmalar kilit rolde
Tabi burada önemli olan her iki tarafın da bu restleşmeyi ne kadar sürdürebileceği. Rusya’nın finansal rezervleri petrol gelirlerinden oluşacak kaybı yıl sonuna kadar dengelemeyi başaracak durumda.

Suudi Arabistan’ın en büyük avantajı ise Kuveyt’le birlikte dünyanın en düşük üretim maliyetine sahip olması. Fakat Suudi Arabistan kriz öncesinde bile bu yıl 50 milyar dolar civarında yani milli gelirinin yaklaşık yüzde 6,5’u oranında bütçe açığı vereceğini hesaplıyordu. Şu aşamada bunun daha da artacağı kesin. Bu yüzden Rusya’ya karşı durabilmesinin tek yolu ABD’den alacağı destek olacak. Fakat veliaht prens Muhammed bin Selman’ın muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesinden bu yana doğrudan Başkan Donald Trump’la olmasa bile ABD’deki yerleşik güçlerle arası limoni.
Kasım’daki başkanlık seçimi nedeniyle ABD’deki karar alıcılar pozisyon belirleme noktasında Muhammed bin Selman’ın yanında ne kadar durmak isteyecekleri belirsizliğini koruyor.
Ayrıca veliaht prensin, amcası Kral Faysal gibi 1973 petrol krizi sırasında ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ın tehditlerine karşılık söylediği “Biz çölden geliyoruz, atalarımız hurma ve deve sütü içerek hayatlarını sürdürdü. Gerekirse biz de tekrar öyle yaşamaya başlayabiliriz,” sözlerin benzeri bir restleşmeyi tercih edip etmeyeceği ise bir başka soru işareti.
Elbette her iki tarafın da planı koronavirüs salgının seyrine bağlı olarak tutmayabilir. Salgının hızlı bir şekilde kontrol altına alınması petrol fiyatlarını tekrar yükselmesini sağlayabilir. Fakat durumun daha da kötü bir hal alması ise hem Moskova’nın hem de Riyad’ın planlarının alt üst olmasına yol açabilir.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *