‘Ammara’nın entelektüelliği ve kişiliği tartışmaya açık değildir’

‘Ammara’nın entelektüelliği ve kişiliği tartışmaya açık değildir’

Geçtiğimiz günlerde vefat eden Mısırlı düşünür Muhammed Ammara üzerine, Şarku’l Avsat’da yayımlanan bir makalede, Sefer el-Havali’nin Ammara’ya karşıt düşüncelerindeki değişimden söz edildi.

Şarku’l Avsat yazarlarından Suudi Arabistanlı gazeteci-yazar Mişari Zeydi, Umara merkezli bir yazı kaleme aldı. Yazısında, Sefer el Havali’nin Umara’ya karşı olumsuz tavrının sonraki zamanlarda değiştiğini, hatta direnişçi düşünürler listesine onu da alarak İslami mütefekkir diye nitelediğini belirtti. Zeydi’ye göre bu durum, gelenekçiler arasındaki şekli ayrılıkların, dışarıdan bir saldırı gerçekleştiğinde nasıl eridiğine güzel bir örnek teşkil etmekte.

Mişari Zeydi “Muhammed Umara ve Havali: Reddediş ve dönüş” başlıklı yazısında şu değerlendirmede bulunuyor:

Korona yaygarası ve siyasi fırtınalar vefat haberinin üstünü örtmesin diye, Mısırlı ünlü düşünür Muhammed Umara’dan bahsetmek istiyorum. Rahmetli üstat Umara, yoğun bir ilmi mesai harcayarak ardında iki yüzün üstünde eser bıraktı. Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh ve Emin Kasım gibi reformistlerin oluşturduğu kültürü derleme ve zenginleştirme yolunda çaba sarf etti. Düşünce dünyası birçok evreden geçti, ilk başlarda devrimci bir solcuydu, 1950’li yıllarda bu eğilimi yüzünden hapsedildi. Daha sonra geleneği Arap milliyetçiliği için istihdam etme yoluna gitti, son olarak da İslami gelenekte sahih gördüğü tüm düşünceleri sahiplendi. Bu uğurda birçok fikri mücadeleye girdi.

İslami ilimler ve ilahiyat profesörü olan Rıdvan Seyyid’e göre, Umara en çok Mutezile’den etkilenmişti. Rıdvan Seyyid, Umara’nın ardından yazdığı makalede; ‘’İslam tarihindeki siyasal teorilerin, filozof ya da kelamcılardan çok fakihlerce şekillendirildiğini tartıştık. Maverdi’nin eserlerindeki siyaset teorileri de bu düşüncemizin kaynağını teşkil ediyordu. Ancak Umara, Mutezile’nin İslam düşünce dünyasının temeli olduğunda ısrarcıydı’’ diye yazmıştı.

Mutezile geleneği savunucularından Iraklı düşünür Abdulcebbar Rufai’de, Umara’ya dair kaleme aldığı makalede; ‘’Ataların düşüncelerine başvurma noktasında, Umara da son döneminde, Tevvabin mütefekkirleri gibi davrandı (Hz. Hüseyin’e yardım etmedikleri için pişman olup tövbe eden Şii ekolü)  ifadelerine yer verdi.

Burada işaret etmek istediğim husus, Muhammed Umara’nın Seyyid Kutup çizgisindeki ıslahçı harekete ve mukallit gelenekçilere göre ne anlam ifade ettiğidir. Süleyman Haraşe’nin ‘’Ehli-Sünnet vel’Cemaat’in Mizanında Muhammed Umara’’ kitabı bu konuda doğru bir örnek teşkil edebilir, dileyenler bu kitaba göz atabilir.

Dr. Sefer el-Havali, Seyyid Kutub’un kardeşi ve başlıca öğrencilerindendi. Kutub’un kitaplarını neşretti ve düşüncelerinin yayılması yönünde mesai harcadı. Havali’ye göre Muhammed Umara, Fehmi Huveydi ve Hasan Turabi, yoldan çıkmış laik eğilimli kimselerdi. Havali, ‘’İslam Düşüncesinde Mürcie Olgusu’’ adlı doktora tezinde, bu düşünürlere sert eleştiriler yöneltmişti.

Ancak yıllar geçmeden, 1990’lı yıllarda İslamcılar arasındaki düşünsel ayrılıklar ve bölünmeler yaşanması, Havali’nin Muhammed Umara ve Huveydi’ye yakınlaşmasına neden oldu. Havali, ‘İslam’a Saldırılara Direniş Kampanyası’ adı altında yaptığı çalışmalarda, direnişçi düşünürler listesine, Muhammed Umara ve Fehmi Huveydi’yi de alarak, ‘İslami mütefekkir’ diye nitelemişti. Seyyid Kutup ekolünün şahinlerinden Sefer el-Havali’nin bu geri dönüşü, gelenekçiler arasındaki şekli ayrılıkların, dışarıdan bir saldırı gerçekleştiğinde nasıl eridiğine güzel bir örnekti. Her halükarda, Muhammed Umara’nın entelektüelliği ve özgün araştırmacı kişiliği tartışmaya açık değildir.

Allah rahmet eylesin.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *