İngilizlerin ‘yumuşak gücü’ BBC’nin geleceği tehlikede

İngilizlerin ‘yumuşak gücü’ BBC’nin geleceği tehlikede

BBC’ye yönelik son saldırı, Muhafazakar Parti içerisindeki sağcı akımdan birçokları gibi kendisine şüphe ile bakan ve solcuların tarafını tutmakla suçlayan Başbakan Boris Johnson’dan geldi.

BBC tehlikede

Osman Mirgani / Şarku’l Avsat

BBC, yani “British Broadcasting Corporation” (İngiliz Radyo Televizyon Kurumu) sıradan bir isim değil, medya dünyasında öne çıkan bir markadır. Adı anılır anılmaz akla Big Ben saatinin tik tak işleyişi ile “Burası Londra” sesi gelir. Tam anlamıyla İngiltere ile ilişkilendirilmiştir. Hatta William Shakespeare’den Oxford ve Cambridge üniversitelerine ve bugün dünya çapında izlenme oranı oldukça yüksek ve popüler olan İngiliz futbol ligine kadar öne çıkan isim, kurum ve markaları içeren renkli liste kapsamında İngiltere’nin “yumuşak güç” araçlarından biri sayılır.

BBC, bu ülkenin yaşamında, kültürel ve sosyal dokusunda önemli bir rol oynadı. Tarihin önemli dönüm noktalarında Londra’nın dünyadaki sesi oldu. Nereye gidilirse gidilsin bugün halen geniş bir üne sahip bulunuyor. Birçok insan, kurumun 40 dilde yayınladığı haber bültenlerini dinliyor. Fakat bu köklü kurum (1922 yılında kuruldu) bugün büyük meydan okumalarla karşı karşıya. Değişen medya ortamında ve içeride kendisine yönelik siyasi savaşların ortasında ayakta kalmanın bir yolunu bulamazsa varlığını tehdit edebilecek gerçek bir tehlike ile yüzleşebilir.

BBC’ye yönelik son saldırı, Muhafazakar Parti içerisindeki sağcı akımdan birçokları gibi kendisine şüphe ile bakan ve solcuların tarafını tutmakla suçlayan Başbakan Boris Johnson’dan geldi. Bu saldırının belki de en tehlikeli yanı, BBC’nin “Aşil topuğu” olan finansman konusuna odaklanmasıdır. Çünkü BBC esas olarak televizyon izlenen her ev, şirket hatta hastane ve okuldan alınan lisans bedeli aracılığıyla toplanan vergilerle finanse ediliyor. Başbakan Johnson, diğer medya organları mükelleflerin vergilerinden başka yollarla kendi kendilerini finanse ederken BBC’nin aldığı lisans bedelinin kabul edilemez bir “vergi” olduğunu söylüyor. Bunun iptal edilmesi gerektiğini düşünüyor.

BBC açısından bu bir ölüm kalım meselesidir. Çünkü bütçesinin yüzde 75’ini, yani yaklaşık 3,6 milyar sterlini “televizyon lisans ücretinden” elde ediyor. Geriye kalan yüzde 25’ini ise program ve içeriklerinin satışı gibi ticari faaliyetlerden karşılıyor. Buna karşılık bilindiği gibi BBC’nin diğer ticari televizyon kanalları gibi reklam pastasından pay kapma rekabetine katılmasına izin verilmiyor. Böylece İngiltere, resmi devlet kanalı BBC ile diğer medya organlarının ticari finansmanı konusunda uzlaştırıcı bir denklem kurmuş oluyor.

Johnson’ın BBC’ye yönelik saldırısının etkenleri siyasi olabilir ama başkaları nezdinde, bilhassa televizyon izleme lisansına sahip olmak için yıllık 154 sterlin ve 50 peni ödemek için hiçbir neden görmeyen gençler arasında da yankı buluyor. Gençler, yasaların bedelini ödemekten kaçınanlara bin sterline varabilecek para cezası ile cezalandırdığı bir lisans ücreti ödemek istemiyorlar. 16-34 yaş arasındaki kesim, programları haberleri ve filmleri çevrimiçi ortamda, Netflix, Google, Apple, Amazon ve YouTube gibi platformlardan takip etme eğiliminde. Bu yüzden BBC’nin finansmanına tahsis edilen televizyon izleme lisansı bedelini ödemek zorunda olmalarının mantık dışı ve açık medya ve eğlence piyasasında demokratik olmayan bir durum olduğunu düşünüyorlar.

BBC yönetimi büyük zorlukların ve artan baskıların yeniden yapılandırma ve reform ihtiyacını acil bir hale getirdiğinin farkında. Medya alanında hızlı dönüşümlerin yaşandığı, insanların yaşam tarzlarının ve alışkanlıklarının hızlı bir şekilde değiştiği bir dünyada kendisini yeniden üretmesi gerektiğinin bilincinde… BBC’nin 2019-2020 yıllık planında medya sahnesinde yaşanan ve kendisini tepetaklak eden değişimleri de göz önünde bulundurduğu görülüyor. Bundan 10 yıl öncesine kadar Facebook, Google, Amazon, Apple ve Netflix gibi teknoloji devleri dünyadaki en değerli ve önemli 30 şirket listesinde yer almıyordu. Oysa bugün bu şirketler, değerlerinin 3 trilyon dolara yükselmesi ile önemli pozisyonları işgal ediyorlar. Buna ek olarak söz konusu şirketlerin hepsi de medya ve programlar alanında genişliyorlar. Apple yeni televizyon hizmetini genişleterek programları için 1 milyar dolarlık bir bütçe ayırdı. Amazon, program ve film yapımı alanındaki faaliyetlerini desteklemesinin yanı sıra spor müsabakalarını naklen yayınlama yarışına da katıldı. Google, YouTube yatırımlarını artırdı. Netflix’e gelince; içerikleri için ayırdığı 10 milyar dolarlık bütçe ile neredeyse çevrimiçi program ve film yayınları alanının tamamını kontrol ediyor.

Haber servisi alanında da BBC, haberleri televizyon ve radyodan çok bilgisayar ve akıllı telefonlarından izleyen ve dinleyen yeni nesillerin değişen alışkanlıkları ile mücadele ediyor. İnternet ağı, genel olarak insanların, özelde gençlerin haberlere ulaşmak ve paylaşmak için en çok kullandıkları bir platform haline geldi. Sosyal medya araçları da bundan oldukça yararlandı. Bu nedenle BBC, 2019-2020 yıllık planında teknolojinin insanların okuma ya da program ve haberleri izleme alışkanlıkları üzerindeki etkilerine önemli bir yer ayırdı.

Bu bağlamda insanların yüzde 50’den fazlasının yatakta, yüzde 20’sinin de ulaşım araçlarında yolculuk yaparken televizyon ya da film izledikleri belirtildi. Haberleri cep telefonları ya da tabletlerinden takip edenlere gelince; üçte ikisinden fazlasının ya yatakta ya da ulaşım araçlarında yolculuk yaparken haberleri takip ettikleri bildirildi. Bu değişim ve meydan okumalar BBC’yi gelir ve giderlerini yeniden gözden geçirmeye, rekabetçi olmasını sağlayacak yeni araçlar geliştirmeye zorluyor. Ancak rakiplerinin gelişip içerik üretimine yönelik harcamalarını artırdıkları bir zamanda kendisi artan finansal baskılar ile yüzleşiyor. BBC, 5 milyar sterline ulaşan bütçesine rağmen 2019-2020 bütçesinde 126 milyon sterlin bir açık ile karşı karşıya. Bu da özellikle Johnson hükümeti ile arasında finansman konusunda savaşın patlak verdiği bir zamanda önemli bir sorun oluşturuyor.

Bu nedenle, bir yandan harcamalarını azaltmaya, maliyet tasarrufu sağlamak için çeşitli alanlarda verimliliği artırmaya çalışıp bazı hizmetlerini durdurmaya ya da işten çıkarmalara başvurmayı düşünürken diğer yandan da gelirlerini artırmak için başka araç ve kaynaklar arıyor. Ne var ki BBC televizyon izleme lisansı ücreti savaşını kaybederse bütün bunların bir anlamı olmayacak. Ancak bu savaş uzun sürecek ve Boris Johnson’ın istediği gibi gitmeyecek. Zira partisi içinde bile planlarına karşı bir muhalefet var. BBC’nin finansman yönetiminde yapılacak herhangi bir değişiklik için parlamentonun onayına ihtiyaç var. Kurumun geleceği ve nasıl finanse edileceğine dair yeni önerileri öncelikle parlamentonun kabul etmesi gerekiyor.

Fakat BBC’nin yürüttüğü bir başka savaşın, onun geleceğini belirlemede daha önemli bir rolü olabilir. Söz konusu savaş medya alanında hızla değişen faktörlere ayak uydurma ve yoğun rekabete adapte olmaktır. Televizyondan çok bilgisayarı ve cep telefonlarını kullanan, haberleri takip etmek, program ve film izlemek için bu platformları tercih eden yeni nesillerin alışkanlıkları üzerindeki teknolojinin etkilerine uyum sağlamaktır. Doğrusu bunlar tüm geleneksel medya organlarının yüzleştiği sorunlardır. Ancak BBC aynı zamanda teknoloji ve yeni medya platformlarına egemen olan dev ABD şirketlerinin genişlediği bir arenada büyük bir isimden küçük bir veriye dönüştüğü gerçeği ile de yaşamak zorunda.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *