Abdullah Gül: Siyasi İslam tüm dünyada çöktü

Abdullah Gül: Siyasi İslam tüm dünyada çöktü

Uzun zaman sonra konuşan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Gezi olaylarından Ali Babacan’ın kuracağı partiye kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu.

Önceki yıllarda Gezi olaylarını desteklediğine yönelik sözlerini hatırlatan Abdullah Gül, ‘Siyasi İslam’ın çöktüğünü düşünüyor musunuz? sorusuna “Öyle, tüm dünyada. Biz bunu görüp, paradigmadan kopuşu gerçekleştirmiştik, ama sürdürülemedi.” dedi.

Abdullah Gül, Karar Gazetesi yazarlarına yaptığı açıklamalarda, Ak Parti’nin kuruluş ilkelerine dönmesi gerektiğini savunarak, Türkiye’nin parlamenter sisteme dönmesinin de şart olduğunu öne sürdü. Gül, “Demokratik parlamenter sistemden yana olduğumu beyan ettim. Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce Osmanlı Devleti Yemen’de dahi sandık kurmuş, seçim yaptırmış. Meclis-i Mebusan var. Parlamento geleneği Cumhuriyet’in öncesinde de var. Meclis öncülük etmiş Kurtuluş Savaşı’na. Zaman zaman meclisin ağırlığı tartışma konusu olmuştur ama meclis her zaman politikanın, Türk siyasetinin merkezidir. Milli irade her daim Meclis’in şahsında tecessüm etmiştir. Siyasi partilerin ağır topları diye söylediğimiz önemli siyasi figürler hep Meclis’ten gelmiştir. TBMM bugüne kadar hiç bu kadar önemsizleştirilmemişti. Bunun noksanlığını Türkiye hissediyor.” dedi.

Rusya ile ilişkilerde ölçünün kaçtığına dikkat çeken Gül, Türkiye’nin S-400 meselesinde de hata yaptığını savundu.

İdlib konusunda ise “Suriye ile topyekün bir savaşa girilmemeli.” diyen Abdullah Gül, “Çok kışkırtılıyor olsak da Suriye ile topyekün bir savaşa girmemek yönünde olur. Ama meseleye genel Suriye politikası olarak baktığımızda esasen daha işin başında bütün dünyanın Suriye’ye yaklaşımının çok yanlış olduğunu söyleyebilirim.” diye konuştu.

Babacan’ın partisini desteklediğini de belirten Gül, “Ali Bey parti kurma çalışmalarını sürdürürken kamuoyunu gerektiğinde bilgilendiriyor ve benimle de zaman zaman görüşüyor.” dedi.

“Gezi olayları ile gurur duyuyorum dedim”

Abdullah Gül, toplumsal olaylar karşısında sesiz kaldığına yönelik eleştirilerin olduğunu hatırlatan Yıldıray Oğur’a şöyle yanıt verdi:

“Nerede sessiz kaldım. Mesela en büyük olaylar Gezi olaylarıydı değil mi? Bana o zaman ilk sorulan soruya verdiğim cevap şuydu: “Bununla büyük bir gurur duyuyorum” dedim. Şaşırdı herkes. Çünkü “Türkiye’nin problemlerinin mahiyetini değiştirmişiz. Eskiden insanlar insan hakları için sokağa çıkardı. Faili meçhuller dursun diye çıkardı. Yolsuzluk dursun diye sokağa çıkardı. Şimdi insanlar ağacı kestirmem diye sokağa çıkmış, çevre duyarlılığı için sokağa çıkmış. Türkiye’nin problemlerini İngiltere’nin, ABD’nin problemleri haline çevirmişiz” dedim. Daha sonra bu toplumsal olay iyi yönetilemeyince terör örgütlerine büyük bir fırsat çıktı ve bildiğimiz vahim olaylar, vandallıklar cereyan eti. Açık söyleyeyim; benim birçok tavrım anlaşılmamış olabilir. Kendi camiamız da anlamamış olabilir. Ondan sonra daha ileri aşamalarda “demokrasi sadece seçim değildir” dedim. Bana o zaman bizim camiadan bazıları milli irade dersi vermeye kalktı. Milli idarenin ne olduğunu anlattım. Demokrasi sadece seçim değildir, seçimin ötesi vardır dedim. Halbuki ben şimdi bunları söylerken bu kadar tatsız politik ortamın içinde bunları tekrar konuşmak istemiyorum. O zamanlar tutuklu yargılamalarla ilgili yaptığım açıklamalara da bakın. Bireysel başvuru hakkı nasıl çıktı zannediyorsunuz, Haşim Bey’e gidin sorun.”

Yıldıray Oğur’un, “AK Parti tecrübesi dindar insanların, İslami hareketlerin demokrasiyle bir araya gelebileceği tecrübesi İslam dünyasındaki ülkelere ve İslami hareketlere de model olmuştu.” sözlerine şu yanıtı verdi Abdullah Gül:

“Bu söylediğiniz çok doğru. Benim de en önem verdiğim konulardan biridir. Dindar insanların ve siyasi hareketlerin özgürlükçü olabilmesi olağanüstü önemi haiz bir konu. İslami kimlikli siyasi hareketler demokrat ve özgürlükçü olduklarında, temel insan haklarını evrensel anlamda benimsedikleri ve uyguladıkları takdirde, iktidar geldiklerinde de iyi yönetişimi gerçekleştirmiş olurlar. Bunun örneğini ilk dönemimizde verdik ve dindar insanların devlet yönetimini nasıl rasyonel esaslara göre yönetebildiklerini sergiledik. Bu başarı tüm İslam dünyasına ve hatta İslami hareketlere bir dönem ilham kaynağı oldu. Şimdi Siyasi İslam’ın çöküşü diye çok tartışmalar var.”

“Siyasi İslam’ın çöktüğünü mü düşünüyorsunuz?” sorusunu ise, “Öyle, tüm dünyada. Biz bunu görüp, paradigmadan kopuşu gerçekleştirmiştik, ama sürdürülemedi.” diye yanıtladı.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *