Ensar Vakfı ile ilgili iddiaları Başkan Kınık yanıtladı

Ensar Vakfı ile ilgili iddiaları Başkan Kınık yanıtladı

Habertürk Yazarı Sevilay Yılman’ın ‘Kızılay Ensar Vakfı’nın aracısı mı?’ başlıklı yazısıyla Kızılay yeniden tartışmaların odağına oturdu

İşte o sorular ve yanıtlar:

VEYİS ATEŞ: Seyircilerimizin bütün sorularını sormak isterim. Size Başkent Gaz üzerinden 8 milylon dolar bağışta bulunuluyor. “Bunun 75 binini Kızılay kullansın, geri kalanıyla Ensar Vakfı adına bir yurt yapılsın” şartıyla. Size böyle bir para bağışlandıktan sonra yürüyen tartışma şu. Başkent Gaz üzerinden size bağışlanan para vergi kaçırmamı mı? Neden Ensar Vakfı? Başkent Gaz kendisi Ensar Vakfı üzerinden niye yurt yapmıyor? Neden sizin üzerinden transfer yapıyor.

KEREM KINIK: Bu süreçte başlayan, sonuçta alevlenip cevaplarımızla söndürmemiz gereken sorgulama süreci yaşadık. Doğrudur Türkiye’deki yardım mevzuatı dernekler kanunu olarak belirlenen.

ATEŞ: Böyle bir şey oldu değil mi? Sevilay Yılman’ın köşesinde yayınladığı belgeler var.

KINIK: Bir kısım belgeler hukuk dışı yollarla elde edilmiş. Bağışçılarımızın rızası olmadan yayınlandığı için bir ihlal var.

ATEŞ: Bu belgeler doğru değil mi?

“BAŞKENT GAZ’IN YAPTIĞI BAĞIŞ ŞARTLI BAĞIŞ STATÜSÜNDE”

KINIK: Doğru ama bağışçımızın rızası olmadan bu belgelerin yayınlanmış olması, yardım etiği açısından, hukuksal anlamda, ticaret ahlakı açısından doğru değil. Yapılan yardımlar, STK ve insani yardım kuruluşlarına bir iki turu var. Bir tanesi şartsız yapılan bağışlar. Başkent Gaz’ın yaptığı gibi de şartlı olan bağışlar var. Bu şartsız yapılan bağışlar derneğimizin yönetim kurulunda değerlendirilir, ‘Kızılay’ın misyonu ile uyumlu mu? Alınan kurumların hesap verilebilirliği ile uyumlu mudur?’ diye.

ATEŞ: Başkent Gaz niye kendisi Ensar Vakfı’na yurt yapmıyor da sizin üzerinizden yapıyor?

KINIK: Çünkü Başkent Gaz sahipleri Kızılay’ın daimi ve düzenli bağışçısı. Çok farklı bağışları var bize. Kurumsal ve afet ve insani yardım noktasında. Bazı kurumlar bizim gibi hesap verebilir, şeffaflığı yüksek olan kurumları tercih edebilirler. Diyebilirler ki, ‘ben sana yardım yapmak istiyorum, bunun şu kadarını şöyle’ diye…

ATEŞ: Bunun başka örnekleri var mı?

“VERGİ KAÇIRMAK BAŞKADIR, VERGİDEN KAÇINMAK BAŞKADIR”

KINIK: Dünyada rutindir bu. Türkiye’nin dışındaki bir kurum bize gelip şu teklifimde bulunabilir. Bu yardımı size aktarsam, size de katkı yapmam kaydıyla diye. Bu insani destek noktasında eğitim, sağlık alanında yapılacaksa biz bunlara okey diyoruz.

ATEŞ: Başkent Gaz’ın yapmış olduğu bu parayla Kızılay’ın Ensar Vakfı’na yurt yapması yasal mıdır?

KINIK: Tabii yasaldır. Bu bir şartlı bağıştır. Vergi kaçırmak başkadır, vergiden kaçınmak başkadır.

ATEŞ: Nedir farkı?

KINIK: Şudur, devlet size yasal olarak bir imtiyaz vermiş. Diyor ki; Türkiye Cumhuriyeti’nde kamunun yapması gereken hizmetlerden bir tanesine destek olacak bir yatırım yapıyorsanız. Mesela bir eğitim, bir sağlık kurumu yapıyorsanız ve bunu benim şartlarımda yapıyorsanız, bana vergi vermek yerine, bu yardımı yapan kuruluşlar üzerinden yatırım yapabilirsiniz, vergi matrahtan düşürebilirsiniz diyor. diyor.

“İÇİŞLERİ VE MALİYE BAKANLIĞIMIZA RAPORLUYORUZ”

ATEŞ: Başken Gaz Ensar Vakfı’na yurt yapsaydı ne kadar vergi düşecekti?

KINIK: Orada vakfın statüsüne göre değişmekle beraber Kızılay’ın imtiyazı daha büyük.

ATEŞ: Ortalama 5-10 vergi ödeyecekti. Kızılay üzerinden gittiği zaman…

KINIK: Ödemiyor, bu bir kanuni hak, kullanabilir. Bu konuyla ilgili Maliye, İçişleri Bakanlığımıza süreçleri raporladığımız için. Orada mali denetimlere açıktırlar.

ATEŞ: Başka örnekleri var mı?

KINIK: Tabi var, sayısız.

ATEŞ: İsim ver desem, veremezsiniz değil mi?

KINIK: Bağışçılarımızın onayını almamız gerekiyor. Şartlı bağışlarda, bakın o dönemlerde 2017 özellikle meşum darbe girişimi olmuş ve ondan sonra yavrularımızı o terör örgütünün yurtlarının elinden kurtarma gibi bir saikle Türkiye’nin genelinde seferberlik başlatılmış. Bu süreçte çok sayıda okullar, yurtlar inşa edildi. Sosyal gençlik merkezleri inşa edildi.

ATEŞ: Mesele Ensar Vakfı olduğu için büyümüş olabilir mi?

KINIK: Takdirini kamuoyuna bırakıyorum.

ATEŞ: Meşum darbe girişimi deyince, sosyal medyada sizin 2000’li yıllarda FETÖ lideri Fetullah Gülen’e övgü dolu mesajlarınız üzerinden eleştiriler, tepkiler var. Kestirmeden soruyorum, FETÖ’cü müsünüz?

KINIK: Hayatımda ne inancımı ne değerlerimi, ne aklımı hiçbir Allah’ın kuluna teslim etmedim. Kendi değerlerimi, inancımı kendim inşa ettim. Bunun bedelini de ödedim, bundan sonra da öderim. Benim hayatım, ömrüm bu kımıl zararlılarıyla mücadele ile geçmiştir. Sosyal medyada bazı şeyleri kopartıp, montajlayıp…

ATEŞ: O tweetleri attınız mı?

KINIK: Hangisini kastettiğniizi bilmiyorum. Birtakım montajlar var. Fetullah Gülen’e geçmiş olsun dediğim tweetim var. Ama Fetullah Gülen 2 saat önce Amerika’da diye bir tweetim var.

“15 TEMMUZ GECESİ OĞLUM FATİH KÖPRÜSÜ’NDE YARALANDI”

ATEŞ: Fetullah Gülen’le hiç karşılaştınız mı?

KINIK: Hayır, hiç biraraya gelmedim, Türkçe Olimpiyatlarına gitmedim, hayatımda hiç matlube yemedim. Tam o tweeti attığım dönemde o zaman sivil bir insandım. Öldüğüne dair bir söylence çıkmıştı. Ben de Emre Uslu’nun tweetinde fotoğrafı gördüm ve o saati paylaşarak paylaştım. FETÖ’cü olan birisi Fetullah Gülen diye bahsedemez. İsmini anamaz. 15 Temmuz darbe gecesinde, saat 21.30’da ve sonrasında benim Twietter hesabım DR. Kerem, girsinler benim nerede olduğuma baksınlar. O gece sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul’a geldiğini öğrendik. Ailemi Atatürk Havalimanı’na çağırdım. Korunması gereken en büyük değer Cumhurbaşkanımızdı. Oğlum Fatih Köprüsü’nden geçerken yaralandı, gazi oldu. Onun üzerinden bile polemik yapıyorlar. Biz ailemle beraber Devlet Konukevi’nin önünde oradaydık. Oğlum Fatih Köprüsü’nde trafik durunca arkadaşlarıyla beraber tankların yönüne gidiyor. Bir tank bunların üzerine sürüyor, yanındaki arkadaşı şehit oluyor, kendisi yaralanıyor. Hafif bir yaralanma. Yürüye yürüye Cerrahpaşa Acil’e gidiyor. Kayıtları kuyutları var. Hayatım bu insanlarla mücadeleyle geçti.

ATEŞ: Andımızla ilgili karikatürü neden paylaştığınızı merak ediyor herkes? Niye attınız bu karikatürü? Andımıza karşı olduğunuz için mi?

KINIK: Hayır hayır. Bir arkadaşım vardı. Türkiye’de bir üniversitede öğretim görevlisi, Amerika vatandaşı. Çocuklarını Türkiye’de bir okula yazdırdı. Çocuklar Türk okuluna gidip andımızı okuyor. Çocuklar ‘Baba biz Türküz’ demiş. Babası da ‘Oğlum biz Amerikalıyız’ demiş. Ben onu paylaştım.

ATEŞ: Bu karikatürü keşke paylaşmasaydım dediğiniz oldu mu? Çünkü Türküm, deliyim diyorda…

KINIK: Bu karikatür o dönemde andımız tartışmalarının olduğu dönem. Gazi Mustafa Kemal’in Türk milleti tanımına, anayasal tanımına katıyorum. Bu tanımın kuşatıcı olduğuna inanıyorum. Türk milleti kavramının ırklardan bağımsız bir kavram olduğuna inanıyorum. Andımız tartışmasında bir taraf, bu terminoloji, yani her sabah propogandist, otokratik tarzda bir insana bir değeri dayatan, o değeri yaşaması gerektiği halde ona dayatan formatta olduğu…

ATEŞ: Halen böyle mi düşünüyorsunuz.

KINIK: Evet öyle düşünüyorum. Dolayısıyla Williham’ın bir çelişkisini paylaştım ama bağlamından koparıldı.

“ALDIĞIMIZ MAAŞ ÜÇ TANE ASGARİ ÜCRET TUTARI”

ATEŞ: Kızılay’dan maaş alıyor musunuz? Kızılay’a bağlı 5 holding var. Bunların yönetim kurulu başkanıdır. Maaş alıyor musunuz?

KINIK: Kızılay bir dernektir. Bizler bu dernekte gönüllü olarak çalışan insanlarız. Ben bir üniversitede öğretim üyesiyim. Maişetimizi oradan sağlıyoruz.

ATEŞ: Kızılay Beyoğlu Şube Başkanı maaş almıyor mu?

KINIK: Almaz, hiçbirisi almaz. Ben Türkiye Kızılay Derneği Genel Başkanı’yım. Bir de Kızılay Derneği Genel Müdürü var. Profesyoneldir, burada çalışırlar. Ama Kızıyal Genel Başkanı, yönetim kurulu üyeleri, şubeleri maaş almazlar. Şirketlerimiz de kamunun yaptığı düzenlemeler çerçevesinde sembolik birtakım huzur hakları vardır.

ATEŞ: Kızılay sodası gibi

KINIK: Evet, asgari ücret gibi diyelim.

ATEŞ: Daha açık sorayım, ne kadar alıyorsunuz?

KINIK: Üç tane asgari ücret.

ATEŞ: Siz ve bütün yönetim kurulu üyeleri.

KINIK: O şirketin yönetim kurulu üyesi.

ATEŞ: Sodanın yönetim kurulu üyeleri 3 asgari ücret alıyor. Huzur hakkı bu kadar?

KINIK: Evet.

ATEŞ: Genel müdürünüz 36 bin TL mi maaş alıyor?

KINIK: Hayır daha altında alıyor.

ATEŞ: 26 bin lira mı?

KINIK: Genel müdürümüz üzülebilir, memura maaşı sorulmaz çerçevesi içinde. Kamuoyuna listeler yansıtılıyor. 30 K’nın altında maaş ama. Bizim Kızılay kamu kuruluşu değil, özel kuruluş.

ATEŞ: Siz kamuda kime bağlısınız?

KINIK: Biz kamuda herhangi bir yere bağlı kuruluş değiliz. Ama raporlama açısından Dernekler Genel Müdürlüğü’ne raporluyoruz. Kızılay’ın tüzüğü gereği onursal başkanı Cumhurbaşkanımızdır. Dolayısıyla Kızılay’ın hamisi, kurulduğunda padişah, daha sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve sonrasında Cumhurbaşkanlarımız himaye ederler. Çalışan personelimizin maaşları bu bağlamda değerlendirilmelidir.

“KIZILAY’DA 10 BİN MAAŞLI PERSONEL ÇALIŞIYOR”

ATEŞ: En yüksek kamu ücreti 21 bin TL. 21 binin üzerinde olması tartışılıyor. Kamuyla mukayese ettiğinizde tartışılıyor.

KINIK: Kızılay 10 bin personelin çalıştığı. İçinde kan hizmetleri, sağlık hizmetleri, biobankacılık, afet müdahaleleri gibi çok saylıda vazifemiz var. Eşdeğer büyüklükteki kurumları 1800 tane kurum izlenir. Bu pozisyonlarda ve çan eğrisi yapılır ve medyanı alınır yaklaşık yüzde 80 gibi altı maaş olarak verilir. Kızılay bugün 8 milyar gibi bütçe yönetiyor. 10 bin profesyonel maaşlı insan çalışıyor. Türkiye’nin 1500 hastanesine her gün 3300 tane Kızılay kan hizmetleri görevlisi, içinde doktorlar, uzmanlar, profesörler var. Bunlar kan hizmeti üretiyorlar.

ATEŞ: Deprem günü o attığınız mesajdan pişman mısınız?

KINIK: Gereksiz bir tartışmayı tetiklemesinden dolayı pişman oldum. Yoksa bu da bizim rutinimiz. Devlet bütçesinden herhangi bir şekilde katkı almayan, bütün gelirleri kendi şirketlerinin kâr, bağış, gelir ve fonlar olan bir derneğin afet döneminde, insani yardım halinde, Ramazan’da, Kurban’da bağış istemesinden daha doğal ne olabilir?

ATEŞ: Mesele sıcak olunca…

KINIK: Hep sıcaktı, çünkü bu işin rutininde. Bir taraftan deprem olmuş, sanırım 20.55, biz 21.04 sahaya intikal talimatı vermişiz. O sırad afetin büyüklüğünü ölçmeye çalışıyoruz, daha büyük bir yıkım bekliyorduk. 6-7 ilimizden TIR’la personel çıkmaya çalışıyor. Bu operasyonumuzu yapmaya gayret ediyoruz. Bir taraftan da telefonuma ‘Biz ne yapabiliriz’ diye mesaj geliyor. Enkaz altında kalmış olan vatandaşımızdan yardım talep etmiyoruz ki, ona yardım etmek isteyenlerden istiyoruz. Biraz egzejere edildi.

“ORASI KÖŞK DEĞİL İKİ TANE BİNAYDI”

ATEŞ: Bu sizih havuzlu köşkünüz. 12 bin TL’ye kiralayıp, 600 bin TL tadilat yaptığınız köşkten bahsediliyor. Nedir bu?

KINIK: O bir çalışma ofisi.

ATEŞ: Kimin, Kızılay’ın mı?

KINIK: Ofisiydi. 2017 yılında bizim Uluslararası Kızılay ve Kızılhaç Federasyonumuz var. Bu federasyonumuzun seçimleri vardı. Seçimler çerçevesinde ben de şu an seçilmiş oldum. Kızılay ve Kızılhaç Federasyonu Avrupa ve Orta Asya Başkanlığına adaydım. 2017’de seçildim. Bu çalışmalarımızı yürütürken çok sayıda uluslararası misafir ağırlıyorduk. İstanbul uygun bir lokasyondu. Ankara merkezimiz. İstanbul’da bir tıp merkezimizin 10. katında ofisimiz vardı. Orayı işgal ettiğimiz alan yüzünden maddi kaybımız vardır. Biz buradan çıkarsak üreteceğimiz tıbbi hizmetlmerden 100 bin lira ilave gelir kazanırız dediler. Çıkıyoruz, müstakil köşk değil, iki müstakil bina, Rumelihisar’ın arka tarafında, deniz de görmüyor…

ATEŞ: Misafirhane mi?

KINIK: Misafirhane değil. Orada misafirlerimizi ağırladık, stratejimizi orada güttük. Her gün otellerde vesaire basın toplantısı düzenleme maliyetinden kurtulduk. Seçimler bitti burayı boşalttık, Sütlüce’deki yerimize geçtik.

ATEŞ: Sütlüce MÜSİAD’dan 110 bin TL’ye mi kiraladınız?

KINIK: Brüt 110 bin TL’ye kiraladık. Bu bilgi de mahrem olması gereken bina. Müstakil ve büyük bir bina. Bizim İstanbul ofisimiz. İstanbul’da bizim çok sayıda şirketlerimiz vardı, farklı lokasyonlardaydı. Personellerimiz farklı lokasyonlardaydı. Kendimiz kullandığımız için kira avantajını kullanamıyorzu. Şöyle bir hesap yaptık, buralardan çıkıp hepsini buraya topladığımızda bizim için çok daha tasarruflu oldu. Basiretli tacir olarak. Bizim 5 bin gayrimenkulumuz var. Bağışçılarımız bize gayrimenkul bağışı yapıyor. Sürekli işletiyoruz bizi. Bazen arkadaşlarımıza diyoruz ki, ‘buradan çıklım, gelir getirici olarak kullanalım, kendimiz kiraya geçelim’. Burası da 3 bin metrekareye yakın, kapalı alanı olan İstanbul’da Haliç Köprüsü’nün dibinde olan müstakil, itibarlı bir bina. Bu rakamı kardeş, bağışçı kuruluşumuz bize jest yaparak verdi.

ATEŞ: Kirası daha mı yüksek?

KINIK: Tabi tabi, bu rakama kiralayamazsınız.

ATEŞ: Bir seyirci diyor ki, ‘Başkent Gaz özel bir kurum. Dilediği yere bağış yapabilir. Ama Kızılay’ı aracı etmesi vergisel açıdan ele almak lazım. Yazılan o ki, direkt Ensar’a bağış yapsaydı yüzde 5 indirim yapacaktı, Kızılay’a yapınca tamamını indiriyor. Bu etik mi diyor.

KINIK: Bu kurum bizim düzenli bağışçımız. Bütün bağışlarını bizim üzerimizden yapan kurum. Düzenli ilişkimiz olan bir kurum.

“KURBAN BAĞIŞÇILARI İSTERLERSE GÖNDERİRİZ”

ATEŞ: 2018 yılında 1200 adet kurban kesilmediği iddiası var.

KINIK: Bu da çok büyük bir yalan. Kızılay her zaman bütün operasyonlarında yaptığı bütün çalışmalarında hayvanlarımızın kulak küpeleri, fotoğrafları, çekilerken videoları bunları Noter, din görevlileri, veteriner huzurunda yapıldığı, tutanakları hazırlanarak yapıldığı aşikar.

ATEŞ: Ben Kızılay’a kurban bağışlasam, bundan emin olmak için izlettiğiniz mekanizma var mı?

KINIK: Var. Öncelikle sizin bağışınızı alıp, kategorisini koyuyoruz. Daha sonra kestiğimiz küçükbaşsa, büyükbaşsa 7 hisse olacak şekilde birleştiriyoruz. Hayvanlarımız öncesinde veteriner hekim kontrolünde satın alıyoruz, noter huzurunda tespitlerini yapıyoruz, kulak küpelerini alıyoruz, fotoğraflarını çekip, bütün kesimler videolara alınıyor, tutanak altına alınıyor. Daha sonra kesimi yapılan hayvanları karkasları tartılıyor.

ATEŞ: Ben bunları bağışlayan olarak görmek istesem görebiliyor muyum?

KINIK: Bizim 150-200 bin hissedarın tamamına çekilen videoların hepsini göndermemiz mümkün değil. Çok isteyen olursa mail atıyor ve gönderiyoruz. Bu iddialar savcılıklara iletildi. İçişleri Bakanlığımız müfettişleri tarafından incelendi ve herhangi bir kusur bulunamadı.

ATEŞ: Kurbanlarımızı neden Polonya’dan, Ukrayna’dan alıyoruz?

KINIK: Bir kısmını oradan aldık, çünkü fiyatı daha uygundu o dönem. Türkiye’den aldığımız kurbanın karkası 150 kiloydu, oradan aldığımız kurbanın karkası 230-240 kiloydu.

ATEŞ: Burada yerli ve milli soruluyor. Bizim üreticimizden niye almıyorsunuz?

KINIK: Bizim üreticimizden de alıyoruz. Aynı anda 150 bin hisse kurbanı kesmek zorundasınız. Türkiye’de bir kapasite var. Bir kesim kapasitesi var. Benim açımdan şuna bakıyorum. Aldığım toplam bağışla, toplam karkas kilogram, etlerin tamamını kavurma haline getiriyorum, konserve yapıyorum ihtiyaç sahiplerine dağıtıyorum. 150 kilo yerine aynı fiyattan daha ucuza 240 kilo karkas alıp dağıtabiliyorsam, faydalanıcıma daha fazla kurban payı gidiyor. Ben bunu tercih edebiliyorum zaman zaman. Tarım Bakanlığımızın bütün bu süreçlerde bize vermiş olduğu firma listelerinde yapmış olduğumuz açık ihaleyle. Orada kesiliyor, şoklanıyor, Türkiye’ye getiriliyor. Orada da dini usüllere göre kesiliyor.

“DEPREM OLMADAN ÖNCE SENEGAL’DEYDİM”

ATEŞ: Deprem olduğunda niye deprem bölgesine gitmediniz? Senegal’e gittiniz?

KINIK: Deprem olduğunda ben Senegal’deydim. Ama Cumhurbaşkanımızın seyahati ile karıştırıldığı için. Daha önceden yapılmış bir programdı. Perşembe günü gitmiştik. Cuma günü deprem oldu. Senegal’de sahil bölgesinde Kızılay delegasyonu açıyorduk. Cumartesi ilk depremde Türkiye’ye döndük ve Elazığ’a indik. Orada genel müdürümüz hiç ayrılmadı. Deprem olduğu anda yaklaşık 9 dakika sonra Kızılay Afet Müdahale Planı aktiflendi. Bütün süreçler senaryoya göre işledi. Genel Başkan olarak ben orada bulunduğumda sürekli insanlar sana soruyorlar, kurumun bir refleksi var. Sistemi raporluyoruz, izliyoruz. Yarın sabah bütün yönetim ve denetim kurulumuzla Elazığ’a gidip toplantı yapacağız.

ATEŞ: Kızılay’ın 2015’de bütçesi 900 milyon TL iken 2018 bütçesi 7 milyon TL. Aynı dönem içinde personel sayısı 5 binden 9 bine çıktı. Bu anormal artış ve harcamanın sebebi ne? Bir başka seyirci sorusu da istifa etmeyi düşünüyor musunuz?

KINIK: Bize buradan nöbeti 2015 yılında yazdılar. Genel kurulda seçime girdik seçildik. O zaman Yeryüzü Doktorlar ıBaşkanıydım. Kurmuda reform, yenilenme ihtiyacı vardı. Doğrudur 900 milyon TL bütçe ile devraldık. Bu yıl bütçe yaklaşık 8 milyar TL. Burada 10 katlık büyüme sözkonusu. 2015 yılında Kızılay Suriye’de sınırdan içeriye girmiyordu. Suriye’nin içerisinde değil, faaliyetleri sıfır noktasında yapıyordu. Şöyle bir karar aldık, biz göçü kendi sınırımızda karşılarsak bu 3 milyon 10 milyona çıkar. Kurum olarak karar aldık, BM’ye sorarak, izin alarak sınırın diğer tarafında özellikle Halep’in kuzeyindeki üç askeri operasyon sonrasında Sağlık Bakanlığımızın yönettiği, Kızılay’ın bordrosunda 2 bin 300 tane sağlık personeli var. 39 tıp merkezinde insanlar tedavi görüyor. Burada Kızılay’la sağlık Bakanlığımız deprem yazıyor. Kızılay AB ile yaptığı anlaşma çerçevesinde doğrudan Kızılaykart yardımı aldı. Mültecilere yönelik yürütmüş olduğu faaliyetlerinin tamamının parasını AB’den ve benim başkanı olduğum Avrupa ve Orta Asya başkanı olduğum Kızılay ve Kızılhaç’tan almaktadır. Vatandaşımızdan ve talep ettiğimiz cebimize giren para yoktur.

ATEŞ: Kızılay’a yapılan bağışlardan Suriyelilere giden para var mı?

KINIK: Şartlı yapılmışsa var. 2.4 milyon 70 farklı vatandaşlıktan Türkiye’ye gelmiş muhtaç duruma düşmüş mülteciye aylık nakit düzenli destek sağlıyoruz. Temel insani ihtiyaçlarını karşılayacak seviyede.

ATEŞ: Kızılay’ın Maden Suları’ndaki Türk kelimesini neden çıkarttınız?

KINIK: Onu ben çıkartmadım. Biraz ironik olacak ama bugün kendisi de İYİ Parti’de MYK üyesi olan, benden önceki sevgili başkanımızın döneminde yüzünden bize saldırıyorlar. Kızılay maden suyu markası var. Bunun ismini Atatürk vermiş. Gelirini Kızılay’a bağışlamış. Daha önce Sultan Abdühlamid Han’ın vakfiyesidir bu. Benden önceki başkanım Kızılay’ın kurumsal dernek logosunu, Türk Kızılayı logosunu şişenin üzerine yazıyor. Bu Atatürk’ün bize ismini verdiği Kızılay Maden Suyu logosu. Türk alınıp satılan bir şey mi? Yerlerde sürünüyor diye kaldırılmış, doğru bir karar.

“BAŞKANLIKTAN AYRILDIĞIM GÜN KURBAN KESECEĞİM”

ATEŞ: İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?

KINIK: Kızılay Genel Başkanlığı farzı kifayedir.

ATEŞ: Farzı kifayeyi bilmeyen vatandaşlarımız için bunu açar mısınız?

KINIK: Milletimiz içinden mutlaka birisinin yapması gereken ödevdir. Birisi bu görevi yaparsa ötekilerin üzerinden bu görev düşer. Ben göreve gelirken tartışmalı birtakım şeyler vardır. Ciddi bir reform yaptık. Kızılay’ı daha görünür hale getirdik. Faaliyetlerimizle geçen sene 22,5 milyon insan fayda gördü. Bu göreve geldiğimizde 750 bin kişiydi. 71 farklı ülkeden 7 milyon insan Kızılay’dan yardım gördü. Bu faaliyetlerimizi milli ödev olarak yapıyoruz. Seçimle oluşan bir süreçtir. Ben bugün istifa etsem Kızılay’ın iki ay içerisinde olağanüstü genel kurula gitmesi gerekir. Elazığ’da, Manisa’da deprem olmuş, İdlib’de operasyon var. Biz 3’er yıllığına çalışıyoruz. Ayrıldığım gün kurban keseceğim diye adağım var. Akıllı adam işi değil bu ama milli görev. Bir yoksulun elinden tuttuğunuzda, kız çocuğunu Cizre’de okula gönderdiğinizde. 22 bin çocuğumuza burs veriyoruz. 10 bin ilave ediyoruz 32 bin oluyor. 100 bin aileye destek sağlıyoruz. Bir tane çocuğumuzu okullaştırıp bir Aziz Sancar olsa. Onun için uğraşıyoruz.

ATEŞ: Bu yardımda ailenin politik, kültürel, etnik, kültürel aidiyeti, mezhepsel angajmanlarına bakıyor muyuz?

KINIK: Kızılay miletimize ait kurum. 151 yaşındadır. Kurulduğunda 15 milyon metrekare vatan toprağında kuruldu. Bugün onun yerinde 68 ülke var. Kızılay dünyaya böyle bakıyor. Biraz önce Yunan Başkonsolosluğu’nda sayın Bartholomeos’ta ve Rum cemaatimizle biraraya geldik. Bize desteklerini bildirdiler. Biz 7 düveli kucaklamışız.

Faaliyet raporlarımızı görebilriler. Hangi ayni ve nakti yardımları görebilirler.

ATEŞ: Bağışları açıklıyor musunuz?

KINIK: Her sene bağışçı gecesi yaparız. Belli rakamın üzekrinde bağış yapmış olanlara gümüş, bronz plaket veririz. Adının açıklanmamasını isteyenler çıkmazlar. Onun dışında youtube kanalında kimlere verdiğimiz ortada.

ATEŞ: Başkaları ile yaptık benzer protokoller ama açıklayamayız diyorsunuz.

KINIK: Denetimlere açık.

ATEŞ: Başkent değil bilmem ne gazın A vakfına yapmış olduğu bağışı açıklayabilir misiniz?

KINIK: İzinleri olmadan açıklayamayız. Bir de şunu söyleyeyim. Elazığ tweetinden sonra polemik olmasın diye sildim.

ATEŞ: Şimdi olsa atmazdınız değil mi?

“800 BİN İNSANA AFET VE İLKYARDIM HİZMETİ VERDİK”

KINIK: Burada bir hazırlık varmış. Deprem vergileri nerede? Şimdi deprem vergisi diye bir şey yok. Deprem döneminde verilen ÖTV gibi vergilerin muhatabı Kızılay değil. Ben yardım talebimi çektim ama o akşam sabaha kadar 1 milyon müstakil kişi bağışta bulundu. 100 kişi beni eleştirdi ama 1 milyon kişi talep etmememize rağmen Kızılay’a bağışta bulundu. Bugün bu sayı 2,5 milyon kişi. Bizim temel varoluş gayemiz insanı ve toplumu güçlendirmek. Olağanüstü durumlarda düşmemesini, kırılmamasını sağlamak. Savaşlarda, afetlerde ayakta kalacak bir toplum oluşturmak. Buna yönelik devletimize destek vermek. Biz 2020 yılını Toplumsal Dayanıklılık Yılı ilan ettik. Kızılay Akedemimiz var. Yaklaşık 800 bin insana ilkyardım ve afet sertifika eğitimi verdik. Amacımız geride kimseyi bırakmamak.

“BU, DEVLETİN DEĞİL KÜLLİYEN HEPİMİZİN SORUMLULUĞU”

İstanbul, Marmara bölgesi diyelim. Nüfus yoğunluğunun fazla olması, fay hatlarının özellikleri. Ben her akşam yastığa baş koyarken ‘Ya Rab! muhafaze eyle’ diyoruz. Ancak bu doğa olayı. Depremin öncesinde yaptığınız hazırlıklar riski azaltma, olduğu anda müdahale ve sonrasında 72 saat toparlanma dönemi. Öncesinde yaptığınız 1 liralık harcama ile müdahale sırasında yaptığınız 7 lira eşdeğerde. Bu konuyu insanını yetiştirmeye çalışıyoruz. Müdahale öncesi önemli. Bu devletin değil külliyen hepimizin sorunu. Deprem hazırlığı yaptık mı, deprem çantamız var mı? Kenara bir 3 kuruş akçe koyduk mu? Oturduğumuz bina sağlam mı? Oturduğumuz bina bize tabut mu olacak yoksa bizi koruyacak. ABD ve Japonya’nın afet planlarında afetten sonra 5 gün kamudan hizmet almayacakmış gibi plan yapılır. Biz toplum temelli afet yönemli olarak bunun için AFAD’la çalışıyoruz.

Seyircilerimiz Elazığ depremi için destek vermek isterlerse deprem yazıp 2868’e gönderebilirler. Elazığ ve Malatya’daki yardıma muhtaç insanlara yardım yapacağız.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

1 Comment

  • Mahmu aksu
    31 Ocak 2020, 00:08

    Yermisin?
    Malasef yiyen çıkar.Bir dönem Kızılay’ın seçimlerinde nerdeyse adaylar birbirini silahla vuracaklardı.

    REPLY