Bilim ve Sanat Vakfı, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildi

Bilim ve Sanat Vakfı, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredildi

Ahmet Davutoğlu’nun kurucuları arasında olduğu Bilim ve Sanat Vakfı yönetimi devredildi, kurucu başkan Mustafa Özel bunun, bütün vakıfları ilgilendiren tehlikeli bir girişim olduğunu savundu

Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden açıklama

Bilim ve Sanat Vakfının mahkeme tarafından kayyum atanıncaya kadar, Kültür Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetileceği bildirildi.

Vakıflar Genel Müdürlüğünden dün yapılan yazılı açıklamada, Bilim ve Sanat Vakfınca kurulan İstanbul Şehir Üniversitesinin, Yükseköğretim Kurulu kararıyla 1 yıl geçici süreyle faaliyetinin durdurulup, idaresinin Marmara Üniversitesine bırakıldığı belirtildi.

Açıklamada şöyle denildi:

“YÖK Vakıf Yükseköğretim Kurumları Başkanlığının 10.01.2020 tarihli ve 85260234-100/02-2527 sayılı  yazısı ile Bilim ve Sanat Vakfı tarafından kurulan İstanbul Şehir Üniversitesi’nin, Yükseköğretim Genel Kurulunun 19.12.2019 tarih ve 16 sayılı oturumunda  alınan 2019.16.696 sayılı kararı ile bir(1) yıl geçici süre ile faaliyeti durdurulmuş ve üniversitenin idaresi hami üniversite olarak Marmara Üniversitesine bırakılmışır.

Bugün Bilim ve Sanat Vakfı’nın teslim alınarak komisyonca yönetimi işlemi, 2547 sayılı Yükseköğretim kanununun ek 11 Nci maddesinin onuncu fıkrası gereğince (Mahkeme tarafından kayyum atanıncaya kadar kurucu vakıf, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilir.) yerine getirilmiştir. Yapılan işlem yasanın amir hükmünün ifasından ibarettir. İvedilikle teslim alınarak vakfın hukuku korunmuş ve yönetimi bir hukukçu, bir gayrimenkul uzmanı ve bir de finans uzmanı olan üç(3) kişilik  komisyon tarafından ifa edilecektir. Bu bir kayyum ataması değildir. Bu eylem, Bilim ve Sanat Vakfı’nın tüzel kişiliğinin korunması, maddi varlıklarına ve kuruluş amaçlarına sahip çıkılması eylemidir.”

Bilim ve Sanat Vakfı’ndan açıklama

Bilim ve Sanat Vakfı Mütevelli Heyeti adına açıklama yapan kurucu başkan Mustafa Özel, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen üç kişilik heyetin vakfın yönetimini devraldığını bildirdi.

Vakfın kurduğu İstanbul Şehir Üniversitesi’nin de daha önce Marmara Üniversitesi’ne devredildiğini anımsatan Özel, “Bu haksız uygulamanın devamı mahiyetinde, kırk yıldır ülkemizin eğitim ve kültür hayatına hizmet etmekte olan vakfımıza böyle bir muamelenin reva görülmesi hiçbir şekilde hakka ve adalete uygun değildir. Bu keyfi tutum yüzlerce yıllık vakıf geleneğimizde büyük bir tahribata yol açabilecek vahim bir adım; sadece Bilim ve Sanat Vakfı’nı değil ülkemizdeki bütün vakıfları ilgilendiren tehlikeli bir girişimdir” ifadelerini kullandı.

BİSAV tarafından yayımlanan açıklama şöyle:

“Bilim ve Sanat Vakfı’na Kayyum atanmasına dair Kamuoyu Açıklaması

21.01.2020 tarihinde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen üç kişilik bir heyet Bilim ve Sanat Vakfı yönetimini devralmıştır.

Daha önce 19.12.2019 tarihinde YÖK Genel Kurulu kararıyla İstanbul Şehir Üniversitesi yönetimi hami üniversite olan Marmara Üniversitesi’ne devredilmişti.

Bu haksız uygulamanın devamı mahiyetinde, kırk yıldır ülkemizin eğitim ve kültür hayatına hizmet etmekte olan vakfımıza böyle bir muamelenin reva görülmesi hiçbir şekilde hakka ve adalete uygun değildir. Bu keyfi tutum yüzlerce yıllık vakıf geleneğimizde büyük bir tahribata yol açabilecek vahim bir adım; sadece Bilim ve Sanat Vakfı’nı değil ülkemizdeki bütün vakıfları ilgilendiren tehlikeli bir girişimdir.

Vakıf kurumunu ve ruhunu oluşturan ve yaşatan, her yaş ve kuşaktan gönüllüler ve vakıf-insanlardır. Bilim ve Sanat Vakfı her hal ve şartta yaşamaya devam edecektir!..

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Bilim ve Sanat Vakfı Mütevelli Heyeti adına
Kurucu Başkan
Mustafa Özel”

 

Vakıf, Şehir Üniversitesinin devri ile ilgili ne demişti?

Dün kayyuma devredilen Bilim Sanat Vakfı’nın, daha önce Marmara Üniversitesine devredilen Şehir Üniversitesi ile ilgili yaptığı açıklamada da şu ifadeler kullanılmıştı:

“İstanbul Şehir Üniversitesi önce gelirlerine haciz konularak işleyemez hale getirilmiş, ardından 19.12.2019 tarihinde hami üniversiteye devredilmiştir. Bu süreçte üniversitenin öğrencileri, öğretim elemanları, çalışanları, mezunları ve velileri mağdur edilmiş, paydaşları, bağışçıları ve mensuplarının hakları ihlal edilmiştir.

2008 tarihinde kurulan ve 2010 yılında açılışı yapılan İstanbul Şehir Üniversitesi, 90 ülkeden sayıları 7000’i aşan öğrencileri, 750 akademisyen ve çalışanı, paydaşları ve mensuplarıyla birlikte uluslararası ölçekte kalitesini kanıtlamış Türkiye’nin başarılı bir eğitim ve araştırma kurumudur. 

40 yıldır kesintisiz olarak faaliyetlerini sürdüren kurucu Bilim ve Sanat Vakfı, 100 bine yakın insanımıza ücretsiz seminerler veren, nitelikli araştırma ve yayınlara öncülük eden, 250 bin ciltlik kütüphanesi sürekli açık bulunan, vizyonu ve misyonuyla örneklik oluşturan, kamu yararı niteliğini haiz köklü bir sivil toplum kuruluşudur.

İstanbul Şehir Üniversitesi’ne yöneltilen ‘Dragos kampüs arazisinin devir ve tahsisinde usulsüzlük yapıldığı’ ve ‘üniversitenin kötü yönetildiği’ ithamları haksız, temelsiz ve maksatlıdır. Üniversite, karşılaştığı bütün ekonomik zorluklara, hukukî ve siyasî engellere rağmen kamuoyuna ilan ettiği etik ilkelerden asla taviz vermeksizin kuruluşundan bugüne kadar dürüstlük, şeffaflık ve başarıyla yönetilmiştir. YÖK ve kalite değerlendirme kurul raporları, öğrencilerin ve mezunların başarıları bunu her defasında teyit etmiştir. Üniversite, yaşanan mağduriyetin giderilmesi ve uygun çözümlerin bulunması için ilgili kurumlar nezdinde büyük bir çaba sarf etmiş, tüm paydaşlarını ve kamuoyunu sürekli bilgilendirmiştir. Vakfımız da sorunun çözümü için Cumhurbaşkanlığı’ndan randevu talep etmiş, taraflar ve STK’larla görüşmüş, fakat bütün iyi niyetli girişimlerimiz ne yazık ki karşılıksız kalmıştır. 

Hiçbir ticarî amaç gütmeyen ve tamamen kamu yararı için çalışan İstanbul Şehir Üniversitesi, maddî ve manevî varlıklarıyla birlikte milletin emanetidir, bir vakıf malıdır. Vakıf mallarına haksız bir şekilde el konulması ve hizmetlerinin aksatılmasıyla ilgili bütün sorumluluk, bu kararları alan ve uygulayan irade sahiplerine aittir. 

Hiç şüphesiz özgün bir üniversite fikri ve ruhu olmaksızın sırf arazi ve bina ile üniversite kurulamayacağı gibi,maddî varlıklarına el konularak da ortadan kaldırılamaz. Gerçek bir üniversite kimliğini ve değerini, sadece güç sahiplerinin ihsanı, ikramı ve hoşgörüsü gibi yardımcı unsurlardan değil, paydaşlarının niyet, imkân, yetenek ve gayretlerini birleştirerek iyiyi, doğruyu, güzeli arama çabasından, örgütlenme, üretme ve paylaşma gücünden kazanır. Geleceğin üniversiteleri tek tip yapı, içerik ve vizyonla sınırlı, ticarî ve politik iradelerin emrine amade, statik ve verimsiz kurumlar değil; yerel ve evrensel dengesini kurabilmiş, merak ve anlayış sahibi, insan onuruna, hukukun üstünlüğüne, evrensel değerlere saygılı, özgür, özerk, çoğulcu, rekabetçi ve üretken kurumlar olacaktır. İstanbul Şehir Üniversitesi, çok kısa bir sürede bu fikir ve ruhun hayata geçirilmesi doğrultusunda önemli bir mesafe katetmiş ve özgün bir çaba olarak Türk yükseköğretim tarihindeki yerini şimdiden almıştır.

İnsaf, vicdan ve sağduyunun terk edildiği bu zorlu süreçte vakarlı bir duruş sergileyen İstanbul Şehir Üniversitesi’nin öğrencileri, öğretim elemanları, yöneticileri ve çalışanları ile mütevazı bağışları, destekleri, mesajları ve dualarıyla katkıda bulunan herkese teşekkür ediyoruz. Bu günler gelip geçtiğinde kardeşlerimizle, komşularımızla, dostlarımızla, çocuklarımızla birbirimizin yüzüne bakacağız. O gün alnımızın açık, yüzümüzün ak olması her türlü maddî kazanımın ve çıkarın üstündedir. Hakkın ve adaletin yerini bulacağına inanıyor, yaşanan mağduriyeti kamu vicdanına ve mülkün asıl sahibine havale ediyoruz. 

Kamuoyuna önemle ve saygıyla duyurulur.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *