Özgün İrade dergisi “Siyaset Ve Nezaket” dosyası ile çıktı

Özgün İrade dergisi “Siyaset Ve Nezaket” dosyası ile çıktı

Özgün İrade Dergisi, 2020 yılı Ocak ayı(189.) sayısı, kişiden, aileye, topluma ve orandan da kamuya doğru bir seyir çizgisi takip eden nezaket konusunu “Siyaset ve Nezaket” dosyası içerisinde ele aldı. Bununla birlikte, dergide, çeşitli konulara yer verildi…

İşte derginin ‘editörden’ başlıklı yazısı..

Yeni ve ‘Hayırlı’ Milatlara Doğru…

Bir yılı daha geride bıraktık. Bu aynı zamanda dergimiz içinde, birçok yılı geride bırakma gibi, 2019 yılını da geride bırakma anlamına geliyordu.

Ömrümüz açısından olduğu üzere, dergimiz açısından da bakıldığında, 2019 yılı kendi okurumuzu çeşitli konularda bilgilendirme, o insanları, kardeşlerimizi, dostlarımızı bilgi ile mücehhez kılma konusunda çabalayarak, gayret göstererek nihayete erdi. Önümüzde yeni bir yıl var. Bu da, yeni aylar içerisinde, yeni konuları işleyeceğimizi, elden geldiğince, yeni bakış açılarıyla yola revan olacağımızı, ilerlemeye çalışacağımızı, ele alacağımız konuların hakkını vermemiz gerektiğini gösterecekti…

***

Yeni yılın ilk ayının dosya konusunu “NEZAKET” olarak belirledik… Nezaket ve naziklik, çoğu kez toplum içerisinde farklı anlamlarda kullanılıyor olsa da, olguya bir bütünlük içerisinde baktığımızda, aynı anlamı içeren, aynı kelime kökünden gelen ve bir birinin yerine kullanılması çıplak bir gerçekliğe karşılık gelirdi…

Yine halk arasında tedavülde bulunan ‘Efendiliğe doyum olmaz’ mottosu, bu iki kelimenin, her ne kadar zahiren farklı anlamlara geldiğini gösterse de, sonuçta aynı şeye işaret ettiğini gösterirdi…

Nezaket, bir hayli geniş bir kavram olup en geniş şekliyle Kur’an’da yer almaktadır. Bunları kısaca, aşağıda ayet numaraları verildiği üzere belirtebilirdik:

1-Alay etmemek, küçük düşürücü lakaplar takmamak (Hucurat Suresi, 11); 2-Adaletli olmak (Maide Suresi, 8); 3-Alçak gönüllü olmak (Hacc Suresi, 14); 4-Hoşgörülü ve bağışlayıcı olmak (Şura Suresi, 43); 5-Yapmayacağı şeyi söylememek (Saff Suresi, 2-3) vb.

Bu Konuyu Neden İşledik?

Yegâne amacımız kimseye had bildirmek ve insanları bir kalıba sokmak değildi elbette… Bununla birlikte, gerek insanın kendisi ile olan/olması gereken ilişkisinden başlamak üzere, Allah© ile olan ilişkisinde, gerekse de kişinin nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu göstermesi açısından; ailesi, akrabası, komşusu, birlikte çalıştığı insanlar, içerisinde bulunduğu toplum ve belki de bir gün şu ya da bu oranda karşılaşıp ilişki içerisinde olabileceği ‘yabancı’ insanlara karşı, yanlışları görüp onları ‘güzel, makul ve anlaşılır’ bir şekilde ortadan kaldırmaya çalışmakla birlikte, kişinin diğer insanları, sosyal ilişkiler bağlamında “yaratılışta eşit” insanlar olarak görerek, onlara karşı yaklaşımında nasıl davranılmasını bilmesi, her şeyden önce nezaketli olmayı, onlara karşı nazik davranmasını elzem kılardı.

Nezaketin, genel anlamda fertten topluma bir seyir çizgisi izlemesi, büyük oranda, bu konunun kamuda da var olan izdüşümlerini bizlere hatırlatmaktadır. Bu bağlamda, amirin memura, memurun amire, kendisi ile ‘kamusal alanda’ ilişkisi olması muhtemel insanlara karşı, gayet nazik davranması, bizim, asırlardır süren ve medeniyetimizin ön koşullarından olan ‘insana karşı gayet merhametli ve müşfik davranma’ pratiğinin, her ne kadar Müslüman olduğumuzu söylüyor isek de, fertten, topluma ve oradan da silsile yoluyla kamuda görev yapan, çeşitli kademelerde bulunan yöneticilerin büyük bölümünü etkisi altına almış, maalesef birçoğunu ise ‘makam-ı zebun’ yapacak oranda, nice yanlışlar işlemeye sevk etmiş bulunmaktadır.

Bunun örneklerini, dünde gördüğümüz gibi, bugünde alabildiğine görmekteyiz. Hatta bu iş öyle bir raddeye varmış ki neredeyse halk büyük oranda es geçilerek, devletin varlığına atfedilen –o da kendini onun yerine koyanlar açısından-  beka olgusu üzerinden, birçok kamu yöneticisi için kendi maiyetinde olan insanlardan başlamak üzere, tüm toplumsal kesimlere had bildirmeye kadar vardırılmış bulunmaktadır. Bu, en başta müstağniliği, ekâbirliği ve sonuçta da kesin ve keskin bir ceberutluğu getirmektedir. Bu tür yanlışların çözümü ise, Allah’ın bize emrettiği ve fıtratımızda bulunan iyi yönleri korumak, ortaya çıkarmak ve toplumsallaştırarak gündemleştirmekten geçmektedir.

Seçtiğimiz dosya konusunda; yazarlarımız Ramazan Kayan, Fatma Akdokur, Selvigül Şahin, Bülent Acun, Mustafa Gül ve Necip Cengil’in konu ile ilgili yazıları yer almaktadır.

Yine, bu sayımızda da İslam bağlantılı; Kur’an kıssaları, Kur’an-Sünnet ilişkisi ile İslam ve hayat ilişkisine dair yetkin kalemlerin yazılarını dergi sayfalarında bulacaksınız…

Dergimiz için ‘olmazsa olmaz’ diye düşündüğümüz günceli ilgilendiren konularda da, yine yetkin kalemlerin yazılarına bu sayıda da yer verdik.

Bu yazılar; Celal Tahir, Cüneyt Toraman, Hasan Postacı ve Ümit Aktaş’ın kaleminden çıkan, ele aldığı konuyu, yetkinlikle dile getiren yazılar…

Ayrıca, İslam düşüncesi bağlamında bir, iki yazı daha bulunmakta…

Bu sayımızın, siz değerli okuyucularımıza katkı sunmasını dileriz…

…ve ‘yeni’ yılın ikinci sayısında buluşmak üzere Allah’a emanet.

özgün irade ocak ile ilgili görsel sonucu

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *