İbrahim Kalın: ‘Kanal İstanbul bir devlet projesidir’

İbrahim Kalın: ‘Kanal İstanbul bir devlet projesidir’

“Montrö’yü tartışmaya açmayız, Montrö Boğazlar Anlaşması Türkiye’ye Boğazlar konusunda tam yetki veren bir anlaşmadır” diyen İbrahim Kalın, Kanal İstanbul için “Bu her şeyden önce bir devlet projesidir” dedi.

Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın dün Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısı sonrası düzenlendiği basın toplantısında Kanal İstanbul ile ilgili sorulara da yanıt verdi.

“Kanal İstanbul’la ilgili tartışmalar devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı kısa zamanda ihaleye çıkılacak dedi. Anayasa Mahkemesi’nden bugün kritik bir karar geldi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi protokolden çekildiğini ifade etti. Diğer taraftan ÇED raporu yayınlandı. İstanbullulara Kanal İstanbul’u istiyor musunuz ya da istemiyor musunuz diye bir soru yönetilmesi daha önce Sayın Cumhurbaşkanının Başbakanlığı dönemimde plebisit tartışması olmuştu Topçu Kışlasıyla ilgili, böyle bir durum söz konusu olabilir mi?” sorusuna İbrahim Kalın şöyle yanıt verdi:

“Kanal İstanbul’la ilgili, arkadaşlar, öncelikle şunu söyleyeyim: Bu yeni bir konu değil, biliyorsunuz yıllardır aslında gündemde olan, Cumhurbaşkanımızın daha sonra çılgın proje diye isimlendirdiği, İstanbul’un özellikle Boğaz trafiğini rahatlatacak, güvenliğini artıracak bir proje. Daha önce de bu konu konuşuldu, bununla ilgili biliyorsunuz bir ön çalışma daha önce de yapılmış idi. Şimdi neden gündeme geldi? Muhalefet Partisi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi sanki kendi yetkilerindeymiş gibi biz bu projeyi yaptırmayız diye bir tezle ortaya çıktılar. Şimdi bu her şeyden önce bir devlet projesidir, bu bir belediye projesi değil, bu bir siyasi parti projesi değil, bir siyasi muhalefet partisi projesi değil, bu bir devlet projesi.

Bununla ilgili bütün değerlendirmeler yapıldı, yapılmaya da devam edecek. Yani bunun hukuki tarafı, işte ÇED raporu, finansal tarafı, bütün bu boyutlarıyla incelendi ve bunun yapılmasının İstanbul’un bundan sonraki 10-20-30 yıllık geleceği ve gelişmesi açısından çok büyük katkılar sağlayacağı açık bir şekilde görülüyor. En önemlisi de, İstanbul Boğaz’ının trafiğini rahatlatacak, geçmişte yaşanan kazaların tekrar etmemesi için de yeni imkânlar sunacak bir projedir bu.

Ayrıca, orada ikinci bir şehir kurmak suretiyle İstanbul nüfusunun, özellikle İstanbul diyelim, sur içi ve civarındaki o yoğunlaşmayı, diğer yerlerdeki yoğunlaşmayı da şehrin diğer tarafına taşıyacak, nüfusun da biraz daha dengeli dağılımını sağlayacak, yeni yaşam alanlarının ortaya çıkmasını imkân sağlayacak bir proje.

Şimdi muhalefetin konuyu buradan yaptırırım-yaptırmazsın meselesine getirmesi çok garip açıkçası. Yani burada dediğim gibi bu bir devlet projesi, bu konuda ilgili kurumlarımız çalışmalarına devam ediyorlar. Çevre Bakanımız da bugün bir açıklama yaptı biliyorsunuz, o konuda yetki tek taraflı olarak Belediye Başkanının kendisinde değil, mecliste bir yetkilendirme yapılmıştır, bununla ilgili Çevre Bakanlığımızın da bir değerlendirmesi olacaktır, hukuki olarak buna tabi ki bakılacak, son tahlilde İstanbul’da yapıldığı için tabi ki İstanbul’daki paydaşlar, Büyükşehir Belediyesi ve diğer paydaşlar da bu sürecin bir parçası olacaklar. Ama netice itibarıyla Türkiye için bu yapılabilir bir projedir, bunu yaptırmayız gibi yaklaşımlarla engellemeye çalışmak çok anlamlı gelmiyor.

Bakın, biz en sıkıntılı dönemlerimizde, 15 Temmuz hain darbe girişiminden sadece iki ay sonra 3. köprüyü açtık, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü açtık. Yapılamaz, finans bulunamaz, kimse bu işe girmez denildi, İstanbul Havalimanı’nı yaptık. Yani bu tür büyük projeler artık Türkiye için yapılamaz, imkânsız, uzakta, bir takım fantastik fikirlerden ibaret değil, bunlar artık yapılabilir şeyler, daha da önemlisi İstanbul’un ihtiyacı olan projeler. Dolayısıyla burada biraz daha büyük bir zaviyeden, daha geniş bir ufaktan bakmak gerekiyor.

Yani geçmişte de bu yaptırmayız, ettirmeyiz tarzı yaklaşımların netice vermediğini biz gördük. Hele ki Cumhurbaşkanımızın bu konulardaki inancı ve kararlılığı söz konusu olduğunda, çünkü bu projeye gerçekten inanıyor, İstanbul için inanıyor, Türkiye için inanıyor, yani İstanbul’da yaşayan her birey için, Türkiye’ye gelen her birey için inanıyor, onun faydasına olduğuna inanıyor ve biz de bunu objektif olarak, bilimsel olarak gördüğümüz için bu projenin yapılabilir olduğunu, yapılması gerektiğini düşünüyoruz.

Bu süreç tabi devam edecek, belli ki bu konu bir siyasi polemik meselesi olmaya devam edecek. Ama ben tekrar ifade edeyim, Kanal İstanbul bir devlet projesidir, bir siyasi partinin ya da belediyenin projesi değildir.”

Montrö sorusu

“Sayın Cumhurbaşkanı Montrö tartışması başladığında, ‘acaba faydası mı oldu, ne kazandırdı, ne kaybettirdi bunu bir düşünelim’ demişti. Sayın Cumhurbaşkanının sözleri Montrö’nün tartışmaya açılaması anlamına mı geliyor? Sayın Bahçeli’nin de bugün bu konuyla ilgili bir uyası oldu, Montrö’yü tartışmaya açmak bir beka sorunudur Türkiye için dedi. Bu uyarısını nasıl değerlendiriyorsunuz?”

İbrahim Kalın, bu soruyu da şöyle yanıtladı: “Montrö’yü tartışmaya açmayız, Montrö Boğazlar Anlaşması Türkiye’ye Boğazlar konusunda tam yetki veren bir anlaşmadır. Bunun tabi belli şartları var, yani oradan geçişler, geçitler, geçilen malzeme, askerî malzeme, işte diğer teknik birtakım şeyler, yani emtiayı saymıyorum, malları saymıyorum, bunlarla ilgili kurallara bağlanmış bir anlaşma var burada. Kanal İstanbul bu anlaşma kapsamında yapılacak bir projedir, Montrö’yü mülga edecek, ortadan kaldıracak bir proje değildir, bir kere bunu açık bir şekilde ifade edelim. Yani Boğazlar Türkiye’nin yetkisi içerisinde Montrö Boğazlar Anlaşması çerçevesinde kontrolü yapılan, bizim coğrafyamızın parçası olan bir yerdir, Kanal İstanbul’un statüsü de bundan farklı olmayacaktır.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *