Cezayir’de cumhurbaşkanlığı seçimleri ve toplumsal dinamikler

Cezayir’de cumhurbaşkanlığı seçimleri ve toplumsal dinamikler

Beş adaydan hiçbiri halk tarafından kabul görmemiş olmasa da, halkın kerhen vereceği oylarla içlerinden biri cumhurbaşkanı olarak seçilecek

Cezayir’de cumhurbaşkanlığı seçimleri ve toplumsal dinamikler

“Cezayir’de yapılacak başkanlık seçimlerinde yarışacak 5 adaydan, Ulusal Kurtuluş Cephesi’nde yetişmiş ve Buteflika hükümetlerinde yer almış iki aday ön plana çıkıyor: Abdülmecid Tebbun ve Ali Benflis”

Ali Maskan / AA

Üç yüz on dört yıl Osmanlı milleti, 132 yıl Fransız sömürgesi ve son 57 yıldır ise müstakil bir devlet olarak dünya sahnesinde yer alan Cezayirliler, 1962 yılından bu yana devlet ve ulus olmanın mücadelesini veriyorlar. Ulusal bağımsızlık mücadelesini verenler, doğası gereği yeni bir devleti öncelikli bir hedef olarak belirlemiş olsalar da, asıl yapılması gerekenin bir ulus oluşturmak olduğunun her zaman farkındadır. Bu itibarla bakıldığında, devleti kurmak ulusu oluşturmaktan her zaman daha kolay olmuştur. Zira devletin kurulması için varılan toplumsal uzlaşı, ulusun oluşturulması için devam ettirilemeyebilir. Bu durum ulusal kurtuluş mücadelelerinin en temel çıkmazlarından biridir aslında. Şayet bir devlet kurduysanız, kendi toplumsal değerleriyle bir arada yaşama hususunda ortak mutabakata varmış bir ulusu da oluşturmak zorundasınız. Bu şekliyle ulus, farklı etnisite, dil, din ve değerleri bir arada yaşatabilecek toplumsal bir kimliktir. Bu açıdan bakıldığında 314 yıl boyunca millet olarak yaşamasını bilen Cezayir halkının, 132 yıllık Fransız sömürgeciliği döneminde farklı kültürel değerlere sahip hale gelmesi, bugün yaşanan siyasal yapı ile toplumsal kültür arasındaki çatışmanın temelini oluşturuyor.

“Şu anda tek gerçek muhalif adayın (bir zamanlar Buteflika hükümetinin başbakanı olmasına rağmen) Ali Benflis olduğu, diğer adayların ise sadece aday sayısını fazlalaştırma gayretinin bir ürünü olduğu söylenebilir.”

Cezayir’de Abdülaziz Buteflika’nın beşinci kez cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıklaması, halk nezdinde siyasal yapının aynı şekilde devam edeceği yönündeki endişeleri güçlendirmiş ve geniş tabanlı bir sokak muhalefetinin başlamasına neden olmuştu. Buteflika tepkiler üzerine yeniden aday olmayacağını açıkladı ve görevinden istifa etti. Fakat kurulan geçici hükümetin 4 Temmuz 2019 tarihinde seçimlerin yapılacağına dair açıklaması da halkın sokaklardan çekilmesine yetmedi. Sokak gösterilerinin kararlı bir şekilde devam etmesi nedeniyle hiç kimse adaylık başvurusunda bulunmaya teşebbüs edemedi. Genelkurmay Başkanı Ahmed Gaid Salah’ın seçimlerin 13 Aralık’ta yapılabileceğini söylemesinin ardından, geçici Devlet Başkanı Abdülkadir Binsalih de Cezayir Milli Bağımsız Seçim Konseyi’nin 12 Aralık 2019 tarihinde cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağına dair kararını açıkladı.

Aday adaylığı sürecinde 146 kişi başvuru yaptı. Ancak Cezayir anayasası hükmünce adaylık için gerekli 60 bin imzayı toplayabilen 22 kişinin aday başvuru dosyaları kabul edildi. Yapılan dosya incelemelerinin ardından, Cezayir Milli Bağımsız Seçim Konseyi eski Kültür Bakanı ve Milli Demokratik İttifak Partisi Başkanı İzzeddin Mihubi (Azzedine Mihoubi), El-Binayü’l-Vatan Partisi’nin adayı ve eski Turizm Bakanı Abdülkadir Bengrina, eski Başbakan ve İmar Bakanı Abdülmecid Tebbun, eski Başbakan ve Hürriyetin Yükselişi Partisi Başkanı Ali Benflis ve Müstakbel Partisi Başkanı Abdülaziz Belaid’in adaylıklarını kabul etti.

Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) içinde yetişmiş ve Buteflika hükümetlerinde yer almış bu adayların halihazırda ikisinin ön plana çıktığı görülüyor: Abdülmecid Tebbun ve Ali Benflis. FLN, ordu, adaylıkları kabul edilmeyen bazı parti başkanları ve bazı sivil toplum teşkilatları tarafından desteklenen Abdülmecid Tebbun’un halihazırda en güçlü aday olduğu görülüyor. Şu anda tek gerçek muhalif adayın (bir zamanlar Buteflika hükümetinin başbakanı olmasına rağmen) Ali Benflis olduğu, diğer adayların ise sadece aday sayısını fazlalaştırma gayretinin bir ürünü olduğu söylenebilir. Bu beş adaydan hiçbiri halk tarafından kabul görmemiş olmasa da, halkın kerhen vereceği oylarla içlerinden biri cumhurbaşkanı olarak seçilecek. Bu durum FLN zihniyetinin değişmeden varlığını sürdürdüğünün, halkın ise (bunun farkında olmasına rağmen) ülkeyi daha fazla kaosa sürüklemek istemediğinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.

Daha önce İslami Selamet Cephesi (FIS) bünyesinde muhalif karakterini ortaya koyan Cezayir’in farklı sosyal kesimleri, bu defa hiçbir parti çatısı altında yer almadan muhalif karakterini ortaya çıkarmayı başarabilmiştir. Ülkeyi kargaşaya sürüklemeden, toplumsal bir hafıza ve öngörüyle gerçekleştirilen sokak muhalefeti, bağımsızlıktan bu yana gerçekleştirilen en organize hareketti aslında. Seçimler sorunsuz olarak tamamlanırsa hem FLN hem de halk (kerhen de olsa) bir ön mutabakatla ülkenin geleceği için önemli bir uzlaşı sağlamış olacak.

Seçilecek yeni cumhurbaşkanı, hiçbir parti ya da lider tarafından yönetilmeyen bu toplumsal hareketin ne kadar derinden geldiğinin farkında olarak, daha halkçı politikalarla, ordu ve istihbaratın devlet yönetimindeki etkisini sınırlayacak bir yönetim şekli benimseyecektir. Bu kısa vadede başarılabilecek bir hedef değil elbette. Ama zaman içinde, ülkenin ekonomik kaynaklarının paylaşılması başta olmak üzere, demokratik temsilde önemli adımlar atılacağı ortaya çıkmıştır. Cezayir sahip olduğu doğal kaynakları yeni ekonomik politikaların ve yapılanmaların oluşturulması için kullanacaktır. Halkın arzu ettiği şey refahın toplumun tabanına dağıtılacak şekilde genişletilmesidir. Refahın toplum tabanına yayılmasından kastedilen şey ise insanlara sosyal politikalarla para ve ucuz konut dağıtılması değil, ekonomik kaynakların ve yeni üretim alanlarının devlet destekli burjuva sınıfının tekelinden alınmasıdır.

Halk ise yeni cumhurbaşkanının FLN ve Buteflika çizgisinde olmasını kabul etmekle birlikte, uygulanacak politikaları yakından takip edeceği mesajını vermiştir. Bu halde yeni dönem, toplumsal tabanı olmayan bir iktidar dönemi olacaktır. Bu durum ise hem iktidarı hem de halkı her zaman diri tutacak bir unsur olarak değerlendirilebilir.

FLN ve ordu da (süreci bir askeri darbeye ya da müdahaleye başvurmadan yönetmesi açısından) kendi çapında önemli bir sınav vermiştir. Demokrasi sınırları içinde halkı ikna etmeye çalışması, gelecek dönemler açısından önemli bir umut olmuştur.

Bu şekliyle bakıldığında, Cezayir yeni bir iç savaş veya kargaşa ortamına girmeden, demokratik yöntemlerle mücadele etmenin haklı gururunu yaşamalıdır. Ama unutulmamalıdır ki gerek FLN’nin gerekse dış müdahalelerin etkisi Cezayir’de artık daha az hissedilecektir. Bu seçimlerde olmasa bile, belki iki dönem sonra, halkın büyük bir arzuyla sandığa gittiği seçimleri göreceğimizi umut ediyoruz.

Her şeye rağmen, Cezayir’deki iç savaş dönemini de dikkate aldığımızda, önemli toplumsal gelişmelerin olduğunu söylemeliyiz. İç savaş döneminden aldıkları dersle FLN’nin, ordunun ve halkın, demokrasi mücadelesinin seçim sandıklarında yapılması gerektiğinin farkında olmaları bile çok büyük bir gelişmedir. Bu süreç zaman alsa da toplumsal kültürle siyasal yapıyı bir yerde uzlaştıracaktır.

[“Korsanlıktan Siyasal İslam’a: Cezayir’de Sosyal ve Toplumsal Değişim” ve “Kalanlara Gurbet Gidenlere Memleket Rumeli (Makedonya Türkleri” kitaplarının yazarı olan Ali Maskan çalışmalarını sömürgecilik ve Afrika ile Balkanlar alanlarında sürdürmektedir]

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *