Milliyet yazarı Hakkı Öcal, “Kitle ayaklanmaları için el kitabı” başlıklı yazısında, ABD’de doğmuş Suriyeli genç bir yazarın yazdıklarına dayanarak, provoke edilen kitlesel hareketlere dikkat çekti
Öcal bugünkü yazısında, bu kitaptan alıntılara yer verdi ve yazısının sonunda, olayları okumak aslında çok kolay ifadesini kullandı. Öcal şunları yazdı:
ABD’de doğmuş, ama genç yaşta anası-babası ile Suriye’ye dönmüş Steven Sahiounie isimli genç bir yazarın Suriye iç savaşı üzerine yazdıkları, dünyada olup biten “huzursuzluk,” “direniş” veya “halk hareketi” adlarıyla özetlenen kalkışma girişimlerine ışık tutuyor. Sahiounie “’Günümüzde yeteri kadar eleman, para ve silah soktuğunuz her ülkede protesto, direniş veya kalkışma düzenleyebilirsiniz” diyor.
Tabii bunun şartları var: O ülkedeki harekete temel eleman gücünü sağlayacak bir nüfus kesimi bulmanız gerekiyor. Sizin paralı direniş elemanlarınızın önünde, onları perdeleyecek bir yerel öncü kadro olması şart. Soktuğunuz kişilerin eli yüzü veya aksanı farklı olabilir. Ancak bunu öncü kadro önde durarak örtebilir. Ama yerel eleman temininde zorluk olan yerlerde, yabancıları maske ile örtmelisiniz. Dahası, ülkenizin mahkemeleri de maskeli gösteriyi yasa dışı ilan eden hükumet kararlarını iptal ederek direnişe katkıda bulunmalıdır.
Direnişin kısa zamanda kitlelere yayılması için o ülkede, gerekli, yeterli sosyal sorun da bulunmalıdır. Bu sorunlar bazen kitleleri peşinden sürükleyecek kadar etkili olmayabilir. Bunun için “köpürtme” sürecine ve bunu yapacak kitle iletişim araçlarına ihtiyaç vardır. Kitle iletişim araçlarının yeteri kadar iş birliği yapmaması günümüzde büyük sorun değil: sosyal medya, Internet tabanlı siteler, platformlar bunu başarıyla yapabilirler. Hedef kitle yeteri kadar sosyal medyada aktif değilse bile bunu sorun etmemek lazım: çünkü hedef kitlenizin neden hoşlandığı, neden hoşlanmadığı neredeyse birey-birey bilindiğine göre yeterli program desteği ile herhangi bir konuyu, o ülkenin veya belirli bir etnografik veya yaş grubunun meselesi olarak göstermek sorun değil.
Örneğin İran’da “gösteri” çıkarttırmak sorun değil; çünkü İran’da mollalar ve Devrim Muhafızları gruplarının ülkenin milli servetini İsviçre’ye kaçırdığına dair o kadar çok söylenti var ki, ABD’nin uyguladığı ambargolar ve yaptırımlar yüzünden artan karaborsa, fahiş fiyatlar sebebiyle yoksul düşmüş olan halk, bu “haberlere” inanmaya hazır. (Bu haberlerin doğru olmadığını söylemek istemiyorum.)
Bolivya’da ülkenin ilk yerli ve solcu başkanı Evo Morales’e karşı, protestoculara “katliam” yapıldığı iddiasıyla büyük gösteriler çıktı. Beş hafta süren gösterilerde 30’e yakın kişi ölmüştü; oysa trafik kazalarında günde 20’dan fazla insan ölüyor. Morales görevi bıraktı ve Meksika’ya kaçtı; şimdi görevde iken aldığı her karar, attığı her adım onun “kötü yönetimi” için kanıt oluyor. Adam kıvranıyor polise silah kullanma emri vermediğini açıklayabilmek için. Artık çok geç. İlk gösterileri kimin düzenlediği, kimin ateş açtığı artık bilinemez. Morales kaçtığı anda ortada ne delil kaldı ne kayıt.
Hong Kong’da da maskeli göstericilerin kimler olduğunu bilmek mümkün değil. Tıpkı Mısır’da sokağa çıkanların kim olduğunu, bunların peşinden sürüklenenlere ateş açma emrini kimin verdiğini bilme imkânı olmadığı gibi.
Olayları okumak aslında çok kolay.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *