Küresel borç seviyesi bu yılın ilk yarısında 7,5 trilyon dolar artarak 250,9 trilyon dolara ulaştı ve tüm zamanların rekorunu kırarken, “Gelişmekte Olan Ülkelerin” borcu da 71,4 trilyon dolar ile rekor kırdı
Yıl sonunda 255 trilyonu geçecek
AA muhabirinin Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IIF) yayınladığı “Kürsel Borç Monitörü” raporundan derlediği bilgilere göre, bu yılın ilk yarısında küresel borç tutarı 7,5 trilyon dolar artarak (yüzde 60’dan fazlası ABD ve Çin kaynaklı) 250,9 trilyon dolara yükseldi.
IIF, yavaşlama belirtisi göstermeyen küresel borcun bu yıl sonunda 255 trilyon doları geçmesini bekliyor.
Tüm dünyanın gayri safi hasılasının 3 katı
Rapora göre, toplam borcun dünyadaki gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) üç katını aşarak yüzde 320’sine ulaşması dikkati çekti.
IIF raporunda, merkez bankalarının parasal genişleme politikalarından dolayı borçlanma maliyetlerinin düşük olmasının gelişmekte olan ülkeleri yeni borç almaya teşvik ettiği belirtilerek, bu ülkelerde kamuya ait işletmelerin finansal olmayan kurumsal borcun yarısından fazlasına sahip olduğu bildirildi.
Rapora göre, toplam GSYH’ye oranları dikkate alındığında, hane halkına ait borçlar yüzde 59,9, finansal olmayan şirketlere ait borçlar yüzde 92, kamuya ait borçlar yüzde 87,7 ve banka gibi finansal şirketlere ait borçlar da yüzde 80,4 düzeyinde gerçekleşti.
Gelişmekte Olan Ülkelerin borcu 71,4 trilyon dolar
Düşük küresel faiz oranlarıyla teşvik edilen döviz borçların, gelişmekte olan piyasalarda tekrar yükselişe geçtiğine vurgu yapılan IIF raporunda Hindistan, Brezilya ve Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerin hane halkı ve şirketlerin borcunu içeren toplam borcunun bu yılın birinci çeyreğinde 71,4 trilyon dolara ulaşarak rekor kırdığı bildirildi.
Raporda, “Şeffaflık eksikliği, bazı kamu borçluları için riskleri daha da arttırabilir. Ağır borç yükü, özellikle bazı gelişmekte olan ve düşük gelirli ülkelerde, iklim değişikliğini azaltmak için gösterilen çabalara yük olabilir.” ifadesine yer verildi. Japonya, Singapur, Güney Kore ve ABD‘nin yüksek borç seviyesine işaret edilerek, borcun iklim riski için endişe kaynağı olduğu belirtildi.
Bu yılın ilk yarısında Şili, Güney Kore ve Arjantin’in geçen yıla göre borç seviyesinde en büyük artışı gösterdiklerine yer verilen raporda, gelişmekte olan ülkelerin toplam borcunun gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 220’sine ulaştığı bildirildi.
IIF raporunda, bazı gelişmekte olan ekonomilerde döviz borcunun rekor seviyede yüksek olmasından dolayı, büyümede yavaşlama olursa, bu ekonomilerde risklerin artabileceği uyarısı da yapıldı.
Çoğunluğu ABD federal hükümetinin borcu
Rapora göre, geçen yıl 65,7 trilyon dolara ulaşan kamuya ait küresel borçlar bu yıl, çoğunluğu ABD federal hükümetinin borcundaki artıştan kaynaklı olmak üzere, 70 trilyon doların üzerine yükselecek.
IIF, finansal olmayan şirketlere ait borçların da bu yıl yüzde 6 artarak 75 trilyon dolara ulaşmasını bekliyor.
Uluslararası Finans Enstitüsü’nün raporunda, 2020’de dünya ülkelerinin yüzde 60’dan fazlasının potansiyelin altında bir büyüme gerçekleştirmelerinin beklendiği, uyumlaştırıcı para politikaları, şirketlerin ve kamunun düşük oranlarda borçlanma olanakları hatırlatılarak, “Düşük büyüme, risk oluşturuyor.” değerlendirmesi yapıldı.
“Borç artışı hem devletleri hem de bireyleri riske atabilir”
Gelişmiş ülkelerde kamu borçlanmasının İkinci Dünya Savaşından beri görülmeyen seviyelere çıktığına işaret eden uzmanlar, yükselen piyasa ekonomilerindeki kamu borcunun ise 1980’lerdeki borç krizi sırasında görülen seviyelere yükseldiğini belirtiyor.
Uluslararası Para Fonu Direktörü Kristalina Georgieva, 7 Kasım’da yaptığı açıklamada, küresel borcun önemli bir kısmının özel sektöre ait olduğunu belirterek, borç yükündeki artışın ekonomilerdeki büyümenin yavaşlaması halinde hem devletleri hem de bireyleri riske atacağına işaret etmişti.
Borçlanmanın daha sürdürülebilir hale getirilmesi için önlemler alınması gerektiğini belirten Georgieva, kredi verme mekanizmalarının daha şeffaf hale getirilmesi ve geleneksel olmayan kaynaklarla borç yapılandırmaya hazırlanılması gerektiğini vurgulamıştı.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *