Yazar Emine Şenlikoğlu, 28 Şubat’tan bugüne muhafazakâr moda ve tesettür algısındaki değişimi Independent Türkçe’ye anlattı
Yazar Emine Şenlikoğlu Independent Türkçe’ye verdiği röportajda, “Bugün başörtüsü yasak olsun, okullarda kaç kızın kapandığını görüp şoke olursunuz” dedi.
İşte o röportaj:
– Hz. Adem’in döneminden itibaren her gelişen çağ kendi modasını üretmiştir.
– Hz. Musa döneminde tesettür farklıydı, Hz. Muhammed döneminde farklıydı ama ana kalıp birdir.
– Bol olacak, uzun olacak, içi göstermeyen kumaştan olacak.
– Tesettürün içindeki İslam kimliğinde bir şahsiyet olacak.
Bu sözler muhafazakâr yazar Emine Şenlikoğlu’na ait.
28 Şubat sürecinde başörtüsü mücadelesi veren isimlerden olan Şenliklioğlu, kendiliğinden oluşan bir modanın her dönemde var olduğunu, 1997’den bu yana geçen sürede “tesettür modası” algısında da değişimin yaşandığını söylüyor.
Şenliklioğlu’na göre önemli olan tesettürün “ana maddesini” kaybetmemesi.
Yazar Şenliklioğlu “İslam kimliğini muhafaza etmiyorsa, üzerinde çarşaf olsa çuval olsa hiçbir şey ifade etmez” diyor.
Her “kapalının” tam tesettürlü sayılamayacağını söyleyen Emine Şenlikoğlu’na göre tesettür, manevi bir kariyer.
“Tesettür bir makamın adıdır” diyen yazar, tesettür kurallarının bilinçli şekilde uygulayan kişi için “Harika bir Müslümandır” ifadesini kullanıyor.
Şenlikoğlu’na göre dar giyinmek bu kuralların dışında yer alıyor.
“Şuh olmak” bu kuralların dışında olan diğer bir unsur.
Şenlikoğlu, “Biz şıklığı tesettüre aykırı olarak gördük hep. Eski Türk filmlerinde kapıcılar, hademeler, bulaşıkçılar başörtülüdür. Ama öğretmen, profesör, doktor başörtülü olmazdı. Şıklık başka, şuhluk başka. Tesettürlü kadın şık olmaya çalışabilir. Ama şuh olmaya çalışamaz” diyor.
Ünlü yazar ayrıca, hiç kimsenin tesettüre kariyer için girmeyeceğine inanıyor ve konuyu “Kişi tesettüre, az çok Allah’ın emirlerine bir saygısı olduğu için girer. Ben kariyer için tesettüre girileceğine ihtimal vermiyorum” şeklinde değerlendiriyor.
28 Şubat sürecinde “tesettürü” tercih edenlerin gerekçeleri arasında bir miktar da olsa bir “inat” unsurunun olduğunu aktaran Yazar Şenlikoğlu, şunları söyledi:
– 28 Şubat’ ta birazda inadına iman vardı. Bugün başörtüsü yasak olsun, üniversitelerde, liselerde ne kadar kızın kapandığını kendi gözlerinizle görüp şok olursunuz.
– O dönemde inadına kapananlar çok fazlaydı. 28 Şubat’ta o “şuurlu” diye düşündüğümüz kardeşlerimizin yüzde 55’i veya 65’i, aynen şuurunda duruyordur.
– Geri kalanlar döküldü. Neden? İnadına yapılmıştı, inadına yapılan bir iş bir gün biter.
Geçen 22 yılda tesettürlü kadınların hâlâ ayrımcılığa maruz kalıp kalmadığı sorulduğunda ise Şenlikoğlu’ndan “Tesettürlü olana o kadar ilgi gösterilmiyor” yanıtını alıyoruz.
– Geçenlerde doğudan reklamcı bir kardeşimiz aradı beni, diyor ki; Ben reklamcıyım, benim karşımda da reklamcı bir hanım var, sırtına kadar açık.
– Belediyelere gittiği zaman o iş alıyor ama ben alamıyorum. Yani tesettürlüye hâlâ bugün hiçbir yerde itibar yok.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *