Eski Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun kuracağı partiler, şimdiden ileriye dönük “ittifak senaryoları” içinde konumlandırılmaya başlandı.
BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberi
Yeni oluşumların AKP-MHP’nin oluşturduğu “Cumhur İttifakı” içinde yer almayacağı öngörülse de, ilerleyen süreçte CHP’nin başını çektiği “Millet İttifakı”nın genişlemesinde mi rol oynayacağı yoksa bir süredir seslendirilen “CHP-HDP” dışındaki partilerin oluşturacağı “Üçüncü İttifak” cephesinde mi yer alacağı merak konusu.
Aralık ayında parti tabelasını asmaya hazırlanan Ali Babacan cephesinde ise farklı hesaplar yapılıyor.
Babacan ekibinde yer alan önemli bir isim, siyasette yer almak istedikleri pozisyonu BBC Türkçe‘ye, “İttifakların bir parçası değil, milletin üzerinde ittifak ettiği bir oluşum olmak istiyoruz” sözleriyle anlattı.
AKP hükümetlerinde uzun yıllar bakanlık görevinde bulunan Ali Babacan’ın kuracağı partinin ismi ve kadrosu hâlâ kamuoyundan sır gibi saklanıyor.
Babacan, şimdiye kadar yaptığı iki yazılı açıklama ve Karar gazetesine verdiği röportaj dışında, ilk siyasi faaliyetini, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nu geçen hafta ofisinde kabul ederek gerçekleştirdi. Eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’le birlikte Karamollaoğlu’nu kabul eden Babacan, görüşme sonrasında da ilk kez kameralara görüntü vermiş oldu.
‘Merkez kadro netleştiriliyor‘
Parti kurma çalışmalarına hız verdiği belirtilen Ali Babacan’ın, partisinin kurucu kadrosunda, geniş bir siyasi yelpazeye yer vereceği belirtiliyor.
Babacan ekibinde yer alan önemli bir siyasetçi, geldikleri noktayla ilgili önemli bilgiler verdi. Babacan’ın, geldiği siyasi kesimden çok farklı siyasi yelpazedeki üst düzey isimlerle görüştüğünü anlatan söz konusu siyasetçi, bu ayın ortasında partinin merkez kadrosunu netleştirmeyi hedeflediklerini anlattı:
“Belki siyaseten gırtlak gırtlağa geleceğimiz, sokakta karşılaşsak selam vermekte tereddüt edecceğimiz kesimler bu hareketin içinde yer almak isiyor. Çok ilginç fikirler ortaya çıkıyor. Mesela, ‘İdeolojik olarak bir araya gelmemiz zor ama başarılı olmanız lazım’ diyorlar. ‘İçerde katkı vermemiz daha yararlı olursa partinize katılalım, dışarıda kalmamız gerekirse öyle destek verelim. Ama bu hareketin başarılı olması lazım’ diyorlar.”
‘Ana akım iradesiyle yola çıktık‘
AKP içinde gerek Davutoğlu, gerekse Babacan’ın “Seçim kazanamasa da kaybettiren” rolü üstleneceği sık sık dile getiriliyor.
Babacan ekibi ise siyasetlerini “AKP çizgisi ve tabanı” üzerine değil, daha geniş kesimlere hitap edecek şekilde oluşturmayı planlıyor.
Özellikle şimdiye kadar siyasete hiç girmemiş ya da iktidara yakın durmuş “iş dünyası”ndan bazı önemli isimlerin Babacan’ın geçen Ramazan’da verdiği iftara katılmasını çok önemsiyorlar. O nedenle de “kaybettiren” rolü üstlenecekleri iddialarına, “Bu kendi başına iktidar olma, ana akım olma iradesiyle yola çıkan bir çalışmadır” yanıtını veriyorlar.
‘Yeni siyaset yapma biçimi oluşturacağız‘
Babacan’ın kuracağı partinin daha çok merkez sağa konumlanacağı beklentisi yüksek.
Ancak görüştüğümüz kaynak, kendilerini ideolojik kalıplarla sınırlamak istemediklerini belirtirken, “Klasik bir siyasi parti çalışması düşünmüyoruz. Yeni bir üslup, yeni tarz siyaset yapmak istiyoruz, özellikle genç kuşaklara yönelik iletişim dilini önemseyen, hatta teşkilatlanma biçimi olarak da ilgi çekecek bir siyaset tarzı düşünülüyor” bilgisini verdi.
‘İttifakların parçası olmayız‘
Bu süreçte en çok merak edilen konulardan birisi de Babacan ve arkadaşlarının, artık yeni hükümet sisteminin zorunlu kıldığı “ittifaklar”ı nasıl etkileyeceği. Örneğin son dönemde CHP ve HDP dışındaki muhalefet partilerine dönük gündeme getirilen “üçüncü ittifak”ta öncü rolü oynayabilirler mi?
Babacan’ın ekip arkadaşlarına göre, bu tür yakıştırmalar ya da hesaplar doğu değil:
“Herhangi bir yapının parçası olmak üzere bu kadar mesai harcanmaz. İttifak ortağı olmak için bu kadar zahmete katlanılmaz. Şu, bu ittifakın parçası olmak değil, Türkiye’de icra yetkisini alabilecek, milletin üzerinde ittifak ettiği bir oluşum olmak istiyoruz. Evet sistem yüzde 50+1’i zorunlu kılıyor ama, seçmen Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacağını düşündüğü bir kadroyu görürse, rahatlıkla sistemi teslim edeceği bir zemini de oluşturabilir.”
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *