Filistinlilere, “sosyal medyada etiket aktivizmi” önerisi

Filistinlilere, “sosyal medyada etiket aktivizmi” önerisi

“İsrail-Filistin İhtilafında Etiket (hashtag) Aktivizmi” başlıklı seminerde, sosyal medya aktivizminin İsrail-Filistin ihtilafı üzerindeki etkileri ele alındı.

‘Kısa sürede ciddi kitleye ulaşıyor’

Birleşmiş Milletler (BM) Küresel İletişim Dairesi ile Dışişleri Bakanlığının iş birliğinde Ankara’da düzenlenen “2019 BM Orta Doğu’da Barış Konulu Uluslararası Medya Semineri“nin “İsrail-Filistin İhtilafında Etiket (hashtag) Aktivizmi” başlıklı dördüncü oturumunda sosyal medya aktivizminin İsrail-Filistin ihtilafı üzerindeki etkileri ele alındı.

ABD’de Oregon Üniversitesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Görevlisi Damian Radcliffe, etiket (hashtag) aktivizminin sadece 10 yaşında olduğunu söyleyerek, etiketlerin çeşitli konularda kullanıldığını ve kısa sürece ciddi bir kitleye ulaşarak popüler olduğunu belirtti.

‘Gerçek aktivizm zaman alır!’

Yeni gelişen medya alanıyla birlikte haberin güvenilirliğini ölçmenin zorlaştığına işaret eden Radcliffe, “Etiket aktivizmi bazı eleştirilere de tabi. Gerçek aktivizm zaman alır ancak online aktivizmi emek harcanmadan çok daha kolay olabiliyor.” dedi.

Radcliffe, İsrail-Filistin ihtilafı açısından sosyal medyada çok popülerleşen #MyPalestinianSitty ve #IStandwithIlhan etiketlerini örnek göstererek, “Sosyal medyada etiket sayesinde bir insani veya politik durum hızlı şekilde dolaşıma girerek destek topluyor.” dedi.

Filistin’de etiket aktivizminin yeterince kullanılamadığına değinen Radcliffe, “Filistin’de yaşayanların kendi sorunlarını sosyal medyada daha hızlı gündeme getirebilmesi için etiket aktivizmi geliştirmesi gerekir.” şeklinde konuştu.

Radcliffe ayrıca sosyal medya araçlarının bir tür tavsiye motoru olduğunu belirterek, “Twitter ve Facebook’un kutuplaştırıcı bir yönü var çünkü daha çok istediğiniz şeyleri karşınıza çıkarıyor.” dedi.

‘Yeni medyada doğru bilgiyi ölçmek zorlaştı’

Gazeteci Ahmed Shibab Eldin de gazeteciliği bir tür aktivizm olarak gördüğünün altını çizerek, “Geçmişte gazeteciler bilginin bekçileriydi ve genellikle objektifti. Yeni medyada ise doğru bilgiyi ölçmek zorlaşmaya başladı.” ifadelerini kullandı.

Yeni medya ortamında neyin gerçek neyin yalan olduğunu anlamanın zor olduğuna değinen Eldin, “Gazetecilikte hesap verebilir olmak ve doğru olmak ilk koşullardır ancak sosyal medyada sahte haber ve manipülasyonu kontrol edebilmek güçleşti.” dedi.

‘Filistin, etiket aktivizmi açısından başarılı’

İsrail’de yayın yapan +972 Magazine yazarı Orly Noy, sosyal ağların yeni bir aktivizm konsepti ortaya çıkardığını belirterek, sosyal medyanın geleneksel aktivizm yöntemlerinden ayrı olarak, görüşlerin dile getirilme sürecinde ortaya çıkabilecek fiziksel engelleri ortadan kaldırdığını dile getirdi.

İsrail-Filistin ihtilafı düşünüldüğünde, İsrail’in sosyal medyada çok başarılı bir İbranice etiket kampanyası yürüttüğünü hatırlamadığını söyleyen Noy, İsrail solunun bu nedenle çok eleştiri aldığını, bu nedenle ana akım medyada yer alan sağcı politikacıların tanınırlık açısından üstünlük kurabildiğini de kaydetti.

Noy, “Filistin, etiket aktivizmi açısından baktığımızda büyük başarılara imza atıyor. Mesela, ‘yaptırımları kaldırın’ (lift the sanctions) etiketi Filistinli yetkililer açısından çok başarılı oldu. Bu aktivizm, büyük fiziksel gösterilere dönüştü. Ramallah’ta büyük gösteriler düzenlendi.” diye konuştu.

Noy, sosyal medyanın etkili olması için öncelikle halkın farklı görüşleri benimseme olgunluğuna ulaşması gerektiğini söyledi.

Sosyal medyanın fonksiyonu ve sınırları

Gazeteci Çetiner Çetin ise sosyal medyanın sınırları, hukuki ve insan hakları boyutu net bir şekilde çizilemeyen bir alan olduğunu belirterek, bazı ülkelerin sosyal medya konusunda sert yaptırımlara başvurduğunu, bazı ülkelerin ise sosyal medyayı düşünce özgürlüğü alanı olarak belirlediğini kaydetti.

Orta Doğu’da sosyal medya kullanımının çok sorunlu bir konu olduğunu ifade eden Çetin, “Kadınların internete erişimi çok sorunlu. Bu konu çözülemediği için Irak ve Suriye gibi ülkelerde genel itibarıyla erkeklerin egemen olduğu bir sosyal medya aktivizmi var. Daha ağırlıkta, onların yönettiği trol ordularının olduğu bir sosyal medya ağı oluşmuş bir durumda.” diye konuştu.

Sosyal medyanın son dönemde olay yerinden, sahadan bildiren bir haber kaynağı haline geldiğini de vurgulayan Çetin, bu noktada haberlerin doğruluğu veya yanlışlığı konusunda çok ciddi sorunlarla karşılaşıldığını belirtti.

‘İsrail sosyal medya üzerinde etkili, ama haklı olmadıkları için destek alamıyorlar’

Kendisinden önceki konuşmacı Noy’un, İsrail’in sosyal medyada çok fazla gündem oluşturamadığı yönündeki görüşüne de değinen Çetin, şöyle devam etti:

“Ben tam tersine, İsrail’in sosyal medya üzerinde etkili olduğunu ancak dünya kamuoyunun da bir vicdanı olduğunu düşünüyorum. Belki çok haklı nedenleri olsaydı gerek Orta Doğu’da, Avrupa’da gerek Türkiye’de ortaya koymuş oldukları etiketlere çok ciddi destek gelirdi. Burada toprakları bölünmüş, mülkleri elinden alınmış bir toplumun acılarını dile getirdiği bir noktada, çok fazla seslerini yükseltebilecekleri bir durumun olmadığını düşünmüyorum. Oysa ki Filistinlilerin gerek Gazze’de olsun gerek Batı Şeria’da olsun ortaya koyduğu etiketler Türkiye’de, Avrupa’da hemen karşılık buluyor ve çok hızlı bir şekilde yayılıyor.”

‘İsrail, yaratılan etkiyi engelleme noktasında yoğun çalışıyor’

Çetin, İsrail’in geçen yıl 12 bin 350 içeriğin Facebook ve Twitter’dan iptal edilmesine yönelik bir çalışma yürüttüğünü ve bunun yüzde 85’inde başarılı olduğunu belirterek, “İsrail halkı sosyal medya üzerinde çok fazla bir etki yaratamıyor olabilir ama İsrail, yaratılan etkiyi engelleme noktasında da yoğun çalışan bir ülke.” dedi.

Filistin’in de kendi içinde sosyal medyaya yaklaşımını gözden geçirmesi gerektiğine işaret eden Çetin, Filistin yönetimin, kendi halkının sesini yükseltmesi için daha fazla alan açması gerektiğini dile getirdi.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *