Ali Babacan parti kurma çalışması ile ilgili en net açıklamasını dün yaptı. Bununla kalmadı, kuracakları partinin kalın ilke çerçevesini de çizdi.
AKP’den istifa ettikten sonra parti kuruluşu ile ilgili ilk net açıklamasını dün yapan Ali Babacan, çoğulcu demokrasi, ileri demokrasi, insan hakları ve özgürlükler vurgusu yaptı.
Babacan’ın yazılı açıklamasında, kuracakları partinin diğer partilerden herhangi bir farkı olup olmadığına ilişkin ise bir not düşülmemesi dikkat çekti.
Babacan’ın ilan ettiği parti çalışmasına ilişkin, Habertürk yazarlarından Muharrem Sarıkaya, Babacan’ın arkadaşlarıyla yaptığı sohbetlerden edindiği izlenimleri paylaştı. Bugün Habertürk’te yayımlanan yazısında Sarıkaya, “Parti kurma çabasında olduğu arkadaşlarıyla dün yaptığım sohbetlerden edindiklerime göre Babacan’ın açıklaması parti kurma çabalarına katkı vermek isteyenlere çağrı niteliği de taşıyor. Çünkü bugüne kadar birçok kişiyle görüşmelerde bulunulmuş, bazen Ali Babacan bu görüşmeyi bizzat yaparken, bazen de birlikte yola çıktığı arkadaşları aracılığıyla gerçekleştirmişti. Ancak sonraki süreçte bağ kurulmamış, öylece bırakılmıştı.” diye yazdı.
“Babacan çerçeveyi çizdi… İki ay kadro, iki ay manifesto başlıklı” yazısında Sarıkaya şu ayrıntılara yer verdi:
“Aktardıklarına göre, bundan sonraki süreci daha önce temas kurup, olumlu yaklaşımını gördükleri kesimleri bir araya getirmek oluşturacak.
Nitekim Babacan da dünkü bayram mesajını da kapsayan açıklamasının daha ilk adımında “En önemli çalışma ilkelerimizden birisi katılımcılık ilkesi, geçen ay yaptığım açıklamadan sonra çok sayıda vatandaşımız bu sürece katkı verme iradesini beyan etti, heyecan ve birikimleri ile çalışmalarımıza şimdiden değer katmaya başladı” cümlesi de bu sürece işaret ediyor.
Sonrasına yönelik beklentisini de “Arzu ettiğimiz temsil gücü yüksek ve geniş kadroyu kısa bir zamanda oluşturmayı hedeflemekteyiz” sözleriyle veriyor.
ANAP benzeri
Burada da kalmıyor, partiye ideolojik bir sınırlama getirmiyor…
Aksine ANAP benzeri dört eğilimi buluşturan siyaseti esas alacaklarını, “her kesime açık, diyaloğu esas alan, kapsayıcı çözüm odaklı müzakere sürecine açık olacaklarını” belirterek dile getiriyor.
“Popülizm akımlarının evrensel ilke ve değerleri tahrip ettiği” tespitini yaptıktan sonra insan hakları ve özgürlükler konusunda en yüksek standardı hedeflediklerini belirtiyor.
“İleri demokrasi, hukukun üstünlüğü, itibarlı kurum ve kurullar” değerlerine vurgu yaparken, gençlere de atıfta bulunuyor.
Kadro buluşması, Manifesto yazımı
Aktardıklarına göre ilke çerçevesini çizdikleri partileşme hareketinin bundan sonraki adımında “birlikte yol yürümek isteyen” kesimlerle bir araya gelme süreci başlayacak.
Ardından harekete katılmak için gelenlerle çalışma grubu oluşturulacak ve partinin manifestosunun hazırlığı başlayacak.
Bunun için de öngörülen süre 2 ay…
Sonrasında ise kuruluş aşamasına geçilecek; öngörülerinde bu zaman gelecek yılın ilk aylarına denk düşüyor…
Gelecek aydan itibaren Ankara bir yandan Suriye diğer taraftan da partilerin yeni sisteme göre yapılanmalarını sağlayacakları yeni bir sürecin kapısını aralıyor.
***
Babacan’ın partisi ötekiler için fırsat mı, tehdit mi?
Ali Babacan’ın yeni siyasi oluşumu, diğer partiler için bir fırsat mı yoksa tehdit mi?
Soruya, AK Parti de dahil yanıt vermek için nereden bakıldığına bağlı.
Siyasi parti liderlerine ulaşmış birkaç stratejik araştırma ile buna dayalı vizyon ve gelecek okumaları var.
Görünen o ki Babacan’ın parti kurması tek başına AK Parti’yi etkilemeyecek, diğer partilerden de seçmen koparacak.
CHP bu süreçten ari olamayacağı gibi, İYİ Parti, MHP, hatta HDP de “bana dokunmaz” diyemeyecek.
Hepsinden belirli bir miktar alacağı öngörülüyor.
Büyük partiye yüzde 10 bağlılığı
İlk aşamada yüzde 2-3 gibi eksilmenin çok önem arz etmeyeceği söylenebilir; ama CHP dışındaki muhalefet partilerinin hepsinin yüzde 10 baraj sınırında bulunması onları büyük partiye mahkum ediyor.
Çünkü büyük parti olmadan, kendi içlerinde biraraya gelmiş olmaları yüzde 10 baraj endişesini yükseltiyor.
Baraj altında kalmaları ise hepsinin birden temsil edilme sorunuyla yüz yüze gelmeleri gibi bir sonuç doğuruyor.
Dolayısıyla, AK Parti açısından Babacan’ın ayrılması belki ilk aşamada diyelim ki yüzde 4 kopma yaratabilir ama beraberinde diğerine ihtiyacı yükselttiği için Cumhur İttifakı’nı daha dinamik hale getirmekle kalmaz, bir başka partinin ittifak çatısı altına girmesini kolaylaştırır.
Ortağını zayıflatır
Buna ilişkin en iyi örnek de CHP, İYİ Parti’nin oluşturduğu, SP’nin işbirliği yaptığı Millet İttifakı…
Babacan’ın parti kurması AK Parti kadrolarından kopma yaratıp, rakibini zayıflattığı için CHP açısından fırsat gibi görünebilir.
Ancak merkez sağ kadrolardan gelenlerin daha güçlü hareketi olduğu için ittifak ortağı İYİ Parti’ye daha fazla olumsuz etki yapacağından dolayı CHP’yi de zayıflatır.
Yeni sistem ittifak olmadan iktidara ulaşma imkanını ortadan kaldırdığı için, İYİ Parti’deki bir eksilme CHP açısından da kayıp anlamına gelir.
İttifak üyesini artırır
Hatta, yüzde 50+1’e ulaşmanın şartı olan, kendi seçmenini korurken, öteki seçmenin de oyuna ulaşma, kendi çemberi dışındaki çemberlere de rahat ulaşma olasılığını kaldırır.
Bununla birlikte CHP açısından fırsat da doğurur, yüzde 10 barajının getirdiği dayatma nedeniyle ittifaka katılan parti sayısını arttırır.
Babacan veya Davutoğlu, koptukları parti ile dönüp işbirliği yapamayacaklarına göre CHP ile yapılacak ittifaka katılacak parti sayısını arttırır.
Belki sonraki süreçte bu partiler gürbüzleşip, kendi başlarına merkez sağ veya sol ittifakları oluşturabilir ama ne olursa olsun kurulma aşamalarında ortaya çıkacak aksaklıklar da göz önüne alındığında ilk seçimde büyük partilerin avantajı haline de gelebilir.
Özetle, tehditler kadar fırsatları da bünyesinde taşıyan yeni bir siyasal zemin oluşturur.”
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *