Pakistan Başbakanı İmran Han’ın 21-23 Temmuz’da yapacağı Washington ziyareti, iki ülke arasında başta Afganistan’da barış olmak üzere birçok bölgesel ve uluslararası konuyu gündeme getirecek.
ABD ve Pakistan bölgede uyum içinde, ikili ilişkilerde ise kavgalı
İmran Han’ın, ABD Başkanı Donald Trump’la yarın yapacağı görüşme iki liderin göreve gelmesinden bu yana ilk görüşmesi olmasının yanı sıra iki ülke arasında 2015’ten bu yana yapılan ilk üst düzey görüşme olma özelliği de taşıyor.
İki ülke özellikle Afganistan’da barış gibi bölgesel konularda uzlaşı içinde çalışsa da ikili ilişkilerde birbirlerine karşı açıklamalar yapıp yaptırımlar uyguluyor.
İlişkilerdeki gerginliğin sebeplerinin başında ABD’nin Pakistan’a yaptığı askeri yardımların kesilmesi, Pakistan’ın teröre destek veren ülkeler arasında değerlendirilmesi, iki ülkede görev yapan diplomatlara yaptırımlar uygulanması ve ABD’nin Pakistan’daki özgürlüklere ilişkin raporları yer alıyor.
Han’ın Ağustos 2018’de göreve geldikten sonra ABD ile Pakistan’ın aleyhine yapılan anlaşmaları iptal edeceğini duyurmasının ardından ABD, Pakistan’a sağlanan 300 milyon dolarlık askeri yardımı durdurduğunu açıkladı.
ABD özellikle Eylül 2018’den başlayarak çeşitli dönemlerde terörle mücadele ve Afganistan’daki askeri çalışmalar nedeniyle Pakistan’a yaptığı yardımları kesmeye başladı. Aynı dönemde Koalisyon Destek Fonu’nun yapacağı 500 milyon dolarlık yardım da Kongre tarafından askıya alındı.
Dönemin ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Nikki Haley de yaptığı bir açıklamada, “Pakistan’a milyarlarca dolar para verdik ama onlar hala teröristlere güvenli liman olmaya devam ediyor ve bu teröristler bizim askerlerimizi öldürüyor. Bunu kabul edemeyiz. ABD, Pakistan’a kendine çeki düzen verene kadar bir dolar bile vermemeli. Bunlar çok küçük paralar değil. Onlara para vermeden önce ‘Ordunuza ve terörle mücadelenize yardım etmemiz için önce şu konuları düzeltin’ dememiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Trump yönetimi daha önce de Pakistan’a yapılacak maddi yardımı kesmişti. Ocak 2018’de ABD’den yapılan açıklamada, Pakistan’ın bazı terör örgütleri için güvenli bölge olduğu ve bu örgütlerin Afganistan’da saldırılarda bulunduğu iddiasıyla 255 milyon dolarlık askeri yardımın ödemesi durdurulmuştu.
“ABD Taliban’ın neden daha güçlü olduğunu açıklasın”
Trump’ın bir televizyon kanalında Pakistan’ı eleştirerek “Usame bin Ladin’in Pakistan’da askeri akademinin hemen yanında yaşadığını herkes biliyordu. Pakistan’ı destekliyoruz, onlara yılda 1,3 milyar dolar veriyoruz ancak yardımı sona erdireceğiz çünkü onlar bizim için hiçbir şey yapmıyorlar.” açıklaması yapması ve Twitter’da “Pakistan’a artık milyarlarca dolar ödeme yapmayacağız çünkü paramızı alıp bizim için hiçbir şey yapmıyorlar. Pakistan’a milyarlarca dolar ödeme yaptık, bize (bin Ladin’in) orada yaşadığını bile söylemediler.” demesi üzerine cevap ise yine Twitter üzerinden Han’dan geldi.
Han açıklamasında, “Hiçbir Pakistanlı 11 Eylül’de yer almamasına rağmen ABD’nin terörle yürüttüğü savaşta onlara yardım ettik. 75 bin can kaybının yanında 123 milyar doların üzerinde maddi kaybımız var. ABD’nin yardımı ise önemsiz bir miktardı. ABD, Pakistan’ı kendi hatalarını örtmek için günah keçisi ilan etmek yerine madem 14 bin NATO askeri ve 250 bin Afgan askeri ile yapılan terörle mücadeleye 1 trilyon dolar harcadı, Taliban şu an neden eskisinden daha güçlü onu açıklasın.” ifadelerini kullandı.
ABD’ye tepki veren Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi ise açıklamasında, “Pakistan, terörle mücadele ederken çok sayıda kurban verdi, çok paralar harcadı. Washington’ın vermekten vazgeçtiği parayı biz kendi kaynaklarımızdan harcadık. Şimdi ABD bu parayı Koalisyon Destek Fonu’ndan geri ödemeli.” diye konuştu.
Teröre destekten gri listeye alındı
İki ülke, Han hükümeti kurulmadan önce Pakistan’ın Haziran 2018’de Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Mali Çalışma Grubu (FATF) tarafından teröre destek verdiğine ilişkin iddialar neticesinde gri listeye alınmasıyla tekrar karşı karşıya gelmişti.
FATF’nin 37 üyesinden sadece Türkiye ve Çin bu karara ret oyu verirken, ABD ise kabul oyu kullanmıştı.
Gri listede yer almanın en büyük etkisi ekonomik alanda görülüyor. Bu durum, ülkelerin terörün finansmanını ve kara para aklamayı önleme yeteneği olmadığı anlamına geliyor ve bu yönüyle uluslararası finans piyasaları için risk taşıyor.
Gri listede bulunan ülkelerin uluslararası bono ticareti, borç alma, havale alma veya gönderme ile uluslararası ticaret yapma yeteneği kısıtlanabiliyor ya da tamamen ortadan kaldırılabiliyor.
Trafik kazası yolculuk sınırlaması getirdi
İki ülke arasındaki diğer gerilim ise Nisan 2018’de ABD’nin İslamabad’daki Savunma ve Hava Ataşesi Joseph Emanuel Hall’ın yaptığı kaza sonucu bir Pakistanlının ölmesiyle başladı.
Kırmızı ışıkta geçerek çarptığı Pakistanlının ölmesine sebep olan Hall’ın alkollü olduğu iddia edilirken, Pakistan polisinin ise bu durumlarda yapılacak prosedürleri yerine getirmediği açıklandı.
Ülkeden çıkış yasağı konan Hall daha sonra kan parası ödeyerek Pakistan’dan ayrıldı ancak ardından Pakistan tarafından diplomatlara çeşitli uygulamalar getirildi.
Buna göre, diplomatların görev yaptıkları kentin 25 mil dışına çıkmadan 5 gün önce Pakistanlı yetkilileri bilgilendirmesi, havalimanı, liman ve sınırlarda aranma, eşyalarının x-ray cihazlarından geçirilmesi, araçların camlarındaki filmlerin sökülmesi gerekiyor. Telsiz kullanımı ise izne bağlandı.
Buna karşılık benzer bir adım da ABD’den geldi. ABD de Pakistanlı diplomatlara seyahat sınırlaması getirirken, diplomatlara sağlanan vergi indirimi ve diğer indirimlerin de kaldırıldığını açıkladı.
Pakistan da aynı indirimleri ABD kararını değiştirene kadar Amerikalı diplomatlara sunmama kararı aldı.
ABD’nin özgürlük raporları
İki ülke son olarak geçen ay ABD’nin din ve ifade özgürlükleri raporlarıyla karşı karşıya geldi.
ABD Dışişleri Bakanlığının hazırladığı Dini Özgürlükler Raporu’nda Pakistan’ın “Kaygıyla izlenen ülkeler” kategorisinde yer alması ve dini özgürlükler konusunda negatif bir trendin görüldüğünün belirtilmesi üzerine Pakistan, “ABD’nin taraflı Dini Özgürlükler Raporu’nu reddediyor, prensip olarak bu tarz, egemen ülkelerin iç işlerine karışan raporları ve rapordaki gözlemleri kabul etmiyoruz.” açıklamasını yaptı.
Aynı rapor geçen yıl da gündeme gelmişti ve ABD’nin İslamabad Büyükelçiliği Sözcüsü Richard Snelsire, bu raporda yer alan ülkelere ABD’nin yaptırım uygulama hakkı olsa dahi Pakistan’a uygulanmayacağını söyledi.
Belucistan Kurtuluş Ordusu’nun küresel terör örgütü ilan edilmesi
ABD ve Pakistan’ın son bir yılda ikili ilişkilerde olumlu görüşler paylaştığı tek konu ise Belucistan Kurtuluş Ordusu (BLA) örgütünün ABD tarafından küresel terör örgütü ilan edilmesi oldu.
Ay başında örgütü küresel terör örgütü ilan eden ABD, örgütle ilişkili kişilerin ABD’deki tüm mal varlıklarının dondurulduğu ve ABD vatandaşlarının da bu gruba yapacağı yardımların suç teşkil edeceğini açıkladı.
Pakistan ise bu adım karşısında “ABD’nin bu kararıyla Belucistan Kurtuluş Ordusu’nun etki alanı daralacaktır. Bu örgütün eylemlerini yüceltenler başta olmak üzere faillerin, organizatörlerin, finansörlerin ve dış sponsorların hesap vermesi ve adalete teslim edilmesi önemlidir.” açıklaması yaptı.
Ayrılıkçı BLA örgütü, Belucistan’ın kaynaklarının adil paylaşılmadığı ve Çin’in bölgede yürüttüğü altyapı projeleriyle bölgenin kolonileştirildiği iddiasıyla Çinlilere ve Pakistan güvenlik güçlerine saldırıyor.
Örgüt geçen yıl Çin’in Karaçi Başkonsolosluğuna ve Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC) projesinin son durağı olan Gvadar kentinde Çinlilerin de kaldığı tek 5 yıldızlı otele saldırmıştı.
TRT World’e konuşan Stanford Üniversitesi Uluslararası Güvenlik ve İşbirliği Merkezi Öğretim Üyesi Asfandyar Mir’e göre, ABD’nin bu kararının arkasında Çin’le bölgede iyi ilişkiler kurmak ve Pakistan’ın Afganistan’da yürütülen barış görüşmelerine desteğini artırmak bulunuyor.
İki ülke Afganistan’da uyum içinde
Beyaz Saray’da görüşecek Han ve Trump’ın gündeminde iki ülkenin de büyük oranda anlaşmaya vardığı Afganistan’da barış süreci var.
Özellikle Han’ın “15 yıldır savunuyorum.” sözleriyle açıkladığı Afganistan’da çözümün diyalogla gerçekleşmesi, gelinen noktada iki ülkenin de başvurduğu yöntem oldu.
Geçen yıl bu konuda bir açıklama yapan Han, “ABD yönetimi, Afganistan konusunda Pakistan Adalet Hareketi (PTI) olarak 15 yıldır söylediklerimizle ilk kez hemfikir.” ifadelerini kullanmıştı. ABD yönetimi ve özellikle ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad da Pakistan’ın barış sürecinde yer alması ve Taliban’ı masaya getirmek için etkisini kullanmasını istemişti.
Pakistan da bu talebi geri çevirmeyerek çeşitli girişimler sonrası Taliban’ın masaya oturmasını sağladı ve ABD ile Taliban arasında barış görüşmeleri başladı.
ABD ve Taliban’ın ortak düşüncesi olan yabancı askerlerin Afganistan’dan çıkarılması ise Pakistan’ın daha ileri zamanda olmasını arzu ettiği bir gelişme. Pakistan, barışın sağlanıp yeni hükümetin kurulmasının ardından ülkenin kendi polis ve asker gücüyle güvenliği sağlamasının sonrasında yabancı askerlerin çekilmesini istiyor.
Pakistanlı yetkililerin açıklamalarına göre, bu sağlanmadan yabancı askerler ülkeden ayrılırsa güvenlik problemleri yeniden başlayabilir ve ülkede filizlenen DEAŞ güçlenebilir.
Pakistan, sadece Afganistan’ın değil tüm bölgenin de güvenliğini ilgilendirdiği iddiasıyla Afganistan’da tam istikrar sağlanmadan yabancı askerlerin çekilmemesi gerektiğini savunuyor.
Bu konuyu mart ayında Alman mevkidaşı Heiko Maas’la yaptığı basın toplantısında dile getiren Kureyşi, “Sorumluluk içinde çekilme” sözleriyle tam manasıyla güvenlik sağlanmadan çekilmeyi arzu etmediklerini belirtmişti.
Kureyşi, “Güvenliğin sağlandığı bir ortamda askerlerin çekilmesi hem Afganistan’ın hem bölge ülkelerinin arzusudur.” demişti.
Keşmir’de çözüm talebi
İki ülke arasında gündeme gelecek konulardan bir diğeri de Hindistan-Pakistan arasındaki Keşmir sorunu.
Daha önce çeşitli düzeyde Amerikalı yetkililerle birçok kez görüşen Pakistanlı yetkililer, sorunun çözümü için ABD’den destek istemişti.
Son olarak şubat ayında Hindistan kontrolündeki Keşmir’de düzenlenen bir saldırıda 40’ın üzerinde Hint askeri ölmüş ve ardından yaşanan gelişmeler sonucunda iki ülke savaşın eşiğine gelmişti.
Hindistan ve Pakistan uçaklarının karşılıklı hava harekatında iki Hint uçağı düşürülürken, birinin pilotu Pakistan tarafından esir alınmıştı.
Pakistan’ın Hint pilotu iyi niyet göstergesi olarak iade ettiğini belirten Kureyşi, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’la görüşerek ABD’nin Keşmir sorunu çözümünde üzerine düşeni yapmasını istedi.
Bolton bu dönemde Pompeo’nun iki ülke lideriyle de görüştüğünü belirterek Pakistan’ı gerilimi düşürmeye yönelik adımlarından dolayı tebrik etti.
Bolton ayrıca Pakistan-Hindistan arasındaki sorunların çözümü için diyalog yollarının aranması gerektiğini sözlerine ekledi.
(AA – Behlül Çetinkaya/İslamabad)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *