Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu Başkanı Eren Günhan Ulusoy, “Türkiye’de yıllık ortalama 19-20 milyon ton civarı buğday üretimi yapılıyor. Kurak bir senede bu rakam yüzde 20 azalabilir” dedi.
Türkiye’de yıllık ortalama 19-20 milyon ton civarı buğday üretimi yapıldığını söyleyen Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Eren Günhan Ulusoy, “Türkiye buğdayda kurak seneler için hazırlık yapmalı. Kurak bir senede bu rakam yüzde 20 azalabilir. Üretimimizi 21 milyona çıkarmamız ve 5 milyon tonluk emniyet stoku oluşturmamız gerekiyor.” dedi.
AA muhabirine açıklamalarda bulunan Ulusoy, buğday üretim alanlarının daralırken verimin artması ile buğday üretiminin aynı kaldığını fakat mevcut duruma göre yeni politikalar belirlenmesi gerektiğini söyledi.
2001 yılında 9,3 milyon hektar buğday ekim alanı olduğunu belirten Ulusoy, 2019’da bu alanın 7 milyon hektarın altına düştüğünü ifade ederken, “Tarımsal alanın tarım dışına çıkması ve çiftçinin alternatif ürünlere kayması en önemli etkenler. Yol geçen yer tarımdan kopuyor. Bu rakam artık kırılma noktası, daha aşağı düşmemeli.” ifadelerini kullandı.
Aynı zamanda Uluslararası Operasyonel Değirmenciler Birliği Avrasya İcra Direktörü olan Ulusoy, Türkiye’de farklı bölgelerde farklı iklimler olduğu için hiç bir zaman tam bir kuraklık olmayacağına dikkati çekerek, Güneydoğu ve İç Anadolu bölgelerinde olabilecek kuraklığın üretimi aşağı çekebileceğini vurguladı.
Ulusoy, 1 dekardaki buğday veriminin son 15 yılda 200 kilogramdan 270 kilograma kadar yükseldiğini fakat kuraklık durumunda bu verimin azalarak Türkiye için bir risk oluşturacağını belirtti.
Ulusoy, “Türkiye buğdayda kurak seneler için hazırlık yapmalı. Buna göre politika geliştirmeli. Türkiye’de yıllık ortalama 19-20 milyon ton civarı buğday üretimi yapılıyor. Kurak bir senede bu rakam yüzde 20 azalabilir. Üretimimizi 21 milyona çıkarmamız ve 5 milyon tonluk emniyet stoku oluşturmamız gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Sulama imkanlarının zayıf olduğu yerlerde buğday üretimi dışında teşvik verilmemesinin, üretimin sürdürülebilirliği için depolama imkanlarının artırılmasının ve lisanslı depoculuğa hız verilmesi gerektiğinin altını çizen Ulusoy, “Bizi 1-2 sene boyunca koruyacak ihtiyat stokuna ihtiyacımız var. Çin, 1 yıllık tüketim miktarı olan 90 milyon ton civarı buğdayı stokunda tutuyor.” şeklinde konuştu.
10 yılda 22 milyar dolarlık ihracat
Öte yandan, 15 milyonluk dünya un ihracatının 3,4 milyon tonunu yapan Türkiye’nin bu anlamda öncü ülke olduğunu ifade eden Ulusoy, ihraç edilen unlu mamuller için güçlü bir ithalata ihtiyaç olduğunu hatırlattı.
Eren Günhan Ulusoy, 2001 yılında yaklaşık 170 bin ton olan un ihracatının geçen sene 3,3 milyon tonu aştığını belirterek, “Geçtiğimiz sene 1,1 milyar dolarlık buğday ithalatına karşın yaklaşık 1 milyar dolarlık un ihraç ettik. Tüm buğday mamulleri grubu olarak 2,4 milyar dolarlık ihracat yaptık. Yaklaşık 1,4 milyar dolarlık brüt katma değer söz konusu.” ifadelerini kullandı.
Ulusoy, son 10 yıldaki tabloya bakıldığında 12 milyar dolarlık ithalata karşın 22 milyar dolarlık ihracat rakamı olduğunu, toplamda 10 milyar dolarlık bir katma değer üretildiğini açıkladı.
Türkiye’nin dünya buğday üretiminde sekizinci sırada olduğunu fakat iç tüketim sebebiyle üretilen buğdayın ihracatı karşılamadığını bildiren Ulusoy, “9 milyon hektarlık ekili alan korunsaydı bugün yerli buğday ile ihracat yapabilirdik.” dedi.
Tahılda 12 milyon tonluk lisanslı depo ihtiyacı var
Türkiye’de gençlerin tarımda yer almadığının altını çizen Ulusoy, “Tarımla uğraşan vatandaşların yaş ortalaması 50, Türkiye ortalamasının 20 yaş üstünde. Yani bilgiye ulaşımları sınırlı ve yeniliklere açık değiller.” şeklinde konuştu.
Ulusoy, mirasla bölünen toprakların da verimi düşürdüğünü ve gelirin azalması ile insanların teknoloji yatırımı yapmadığını belirterek, çiftçinin bu durumda geleneksel yöntemlere yöneldiğini ifade etti.
Çiftçinin ürün, depo ve finansman sıkıntıları sebebiyle sanayi ve tüccar karşısında güçsüz olduğunu aktaran Ulusoy, “Tahıl piyasasında bunun için lisanslı depoculuk isimli basit bir model var. Çiftçi malını depoya koyuyor, aldığı elektronik ürün senedi ile bankadan krediye başvurabiliyor, vadeli satış gücü kazanıyor. Harmanda satış yapmak zorunda kalmadığı için piyasa derinliği ve vadeli işlem piyasası oluşuyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Ulusoy, yıllık 20 milyon ton buğday, 7-8 milyon ton arpa, 5-6 milyon mısırdan oluşan 33 milyon tonluk tahıl üretimi için yaklaşık 10-12 milyon tonluk lisanslı depoculuğa ihtiyaç olduğunu söyleyerek, “Devlet, lisanlı depoculukta rolünü fevkalade oynadı, kanun 2006’da çıktı. 2014’e kadar 3 tane lisanlı depo kuruldu. 2014’de teşvik verilmeye başlandı ve şu anda kurulu kapasite 3,5 milyon tona ulaştı. 94 tane lisanslı depo var.” ifadelerini kullandı.
Çiftçilerin, Borsa İstanbul altında kurulacak olan Ürün İhtisas Borsası sayesinde fiyat riskinden ve alıcı belirsizliğinden korunacağını da sözlerine ekleyen Ulusoy, “Amerika’da iş böyle yürüyor. Çiftçi 2020-2021 yılındaki fiyatı bilerek ekim yapıyor.” dedi.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *