Çin-ABD ticareti 1784 yılında başlamış

Çin-ABD ticareti 1784 yılında başlamış

22 Şubat 1784’te, İngiliz ekonomik ablukasını kırmak için, bağımsızlığına yeni kavuşan ABD, Çin’e gönderdiği “Çin Kraliçesi” adında bir ticaret gemisi ile ilk ticari faaliyetlerine başlamış.

Çin’in Türkçe yayın yapan CRI Türk kanalında, “Çin ile ABD ayrışamaz” başlığı ile yayımlanan makalede Çin-ABD ticari ilişkilerinin kısa tarihçesine yer verilerek, iki ülkenin ayrışmaz biçimde bağlı oldukları savunuldu. İşte o makale:

Çin ile ABD arasında yaşanan ekonomik ve ticari sürtüşmelerin tırmanmasından sonra, ABD Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio tarafından temsil edilen az sayıda insan “Çin-Amerikan ayrışma teorisini” ortaya koyarak iki ülke arasındaki ekonomi, ticaret, bilim ve teknoloji ile beşeri alanlardaki bağlantıların kesileceğini iddia etti. Bu kesim, ABD’nin gelişim tarihini, atalarının Çin’le ticaret yaparak servet kazandıklarını ve bugünkü ABD’yi inşa ettiklerini unutuyor.

22 Şubat 1784’te, İngiliz ekonomik ablukasını kırmak için bağımsızlığına yeni kavuşan ABD, George Washington’un doğum gününde “Çin Kraliçesi” adında bir ticaret gemisi gönderdi. Bu gemi, Atlantik Okyanusu’nu ve Hint Okyanusu’nu geçerek Pasifik Okyanusu’na ve Güney Çin Denizi’ne girdi ve sonunda 28 Ağustos’ta Çin’in Guangzhou kentine ulaşarak Pasifik Okyanusu’nun her iki yakasındaki en yaşlı ve en genç iki ülke arasında ilk doğrudan ticaret kanalını açtı. Üç aydan fazla bir süre Guangzhou’da kaldıktan sonra, “Çin Kraliçesi”, Amerikan ginsengi, biber, pamuk, iplik, kurşun ve diğer ürünleri sattı ve çay, porselen, ipek, Nanjing kumaşı gibi Çin ürünleri satın aldı. Bu ticaretten 30 bin dolardan fazla gelir elde ettiler.

Bu tarihi yolculuk, Amerikalıların uzak Çin pazarından elde ettiği yük miktarında kâr elde etmelerini sağladı. Bundan sonra çok sayıda Amerikalı tüccar, “Deniz İpek Yolu”nun ABD versiyonu aracılığıyla Çin ile doğrudan ticaret başlattı. 1890’lı yılların ardından, Amerika Birleşik Devletleri’nin Çin’e yaptığı ticaret hacmi, Danimarka, Fransa, Portekiz gibi ülkeleri geride bırakarak, Çin’le 100 yıldan uzun süredir ticaret yapan İngiltere’yi izleyerek ikinci konumuna yükseldi. O zaman New York Post gazetesinde yer alan haberde “Çin Kraliçesi” gemisinin başarısı “Amerikan ticaret tarihinin kilometre taşı” olarak nitelendirildi. Çin malları ABD pazarında büyük rağbet gördü. Washington’ın kendisi bile Çin mallarının sadık bir alıcısı oldu ve şahsen Çin’den porselen tabak, ince pamuklu kumaş, ipek mendil vb. satın almalarını isteyen bir mektup yazdı.

Tarihe bakıldığında iki yüz yıl önce ABD’nin Çin’le eşit ve karşılıklı yarara dayalı ticaret faaliyetleri yoluyla İngiltere’nin ekonomik ablukasını başarıyla kırarak gelişme ve refah yoluna girdiğini görmektedir.

Bugün, dünyanın en büyük iki ekonomisi olan Çin ve ABD, birbirlerinin en büyük ticaret ortağı ve önemli yatırım hedefleri haline geldiler. 2018 yılında, ikili mal ticaret hacmi, 633,5 milyar ABD dolarına ulaştı, Pasifik Okyanusu’nun iki yakasında her gün yaklaşık 14 bin kişi gidiş-dönüş yapıyor. Çin’de faaliyet gösteren ABD şirketlerinin yıllık geliri 700 milyar ABD dolarını ve karı 50 milyar ABD dolarını aşıyor.

Böyle bir durumda Çin ile ABD arasında karşılıklı yarar sağlayan ilişkileri ayırabilecek herhangi bir güç olabileceğini hâlâ hayal etmek zordur.

Son zamanlarda, Wal-Mart gibi 600’den fazla ABD şirketi ABD hükümetine Çin ile olan ticari anlaşmazlıkların çözümünü isteyen bir mektup gönderdi ve tarifelerin eklenmesinin ABD şirketlerinin ve tüketicilerin çıkarlarına zarar verdiğini belirtti. Öte yandan 300 milyar dolar tutarında Çin menşeli ürünlere ek gümrük vergisi uygulanması hakkında ABD’de kısa süre önce yapılan oturumda Amerikan giyim üreticileri ve çocuk ürünleri üreticileri dâhil olmak üzere çeşitli teşebbüs ve sanayi derneklerinin temsilcileri, ek tarife uygulanması önergesine karşı çıktı. Katılımcılar, Çin mallarının yerinin doldurulamayacağına inanıyor, Çin ve Amerikan ekonomilerinin birbiriyle yakından bağlantılı olduğunu, Amerikalı üreticilerin, Çin fabrikalarının yüksek seviyeli ve toplu üretimini yapmadan yola devam edemeyeceğini belirtiyor. Katılımcılar, Çin’e yeni tarifeler uygulanırsa, en büyük mağdurun Amerikalı tüketiciler olacağı görüşünde.

Bugün oldukça küreselleşmiş bir ekonomik düzende, Çin-ABD ticareti yalnızca ikili çıkarlarla ilgili değil aynı zamanda küresel sanayi zinciri, tedarik zinciri ve değer zincirini de içermektedir. Çin ve ABD’nin “ayrıştırmaya” zorlanması, kaçınılmaz olarak dünya ekonomik zincirini bozacak ve uluslararası sanayi ve finans piyasasında kaosa neden olacak.

“Çin-Amerikan ayrışma teorisi”nin sürekli ortaya sürülmesine rağmen tarih ve gerçekler, Çin ve ABD’nin iş birliği yaparlarsa yarar, “savaşırlarsa” zarar göreceklerini kanıtlıyor.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *