‘Bölgesel rekabet’in en sıcak noktalarından Yemen’deki savaş, ülkenin geleceğini karartacak yeni krizlerin zeminini hazırlıyor. 2 milyon çocuğun okula gidemediği Yemen’de 14 yaş altı çocukların yüzde 43’ü ellerinde silahla cepheye sürülüyor.
BAE Yemen’in geleceğini karartıyor
Riad Domazeti / AA
2015 yılından bu yana iç savaş ve kaosun devam ettiği Yemen, ülkenin geleceğini de karartacak ciddi bir kriz sarmalına sürüklenmiş durumda. Yer altı zenginlikleri, enerji yolları ve stratejik konumundan dolayı öteden beri küresel güçlerin rekabetine sahne olan Yemen’in kaosa sürüklenmesinde Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), İran ve Suudi Arabistan gibi bölgesel aktörlerin müdahalelerinin de payı büyük. İran ile Suudi Arabistan, Yemen üzerinden vekalet savaşı yürütürken, BAE de kendi ajandasını takip ediyor. Bugün gelinen noktada Yemen’de en etkin ve aktif yabancı güçler arasında yer alan BAE, Yemen’in güneyindeki askeri varlığı bir yana, desteklediği milis güçler, devlet bürokrasisi üzerinde etkisi, toplumsal mühendislik faaliyetleri ve yol açtığı ekonomik bağımlılık gibi unsurlarla, etki açısından Suudi Arabistan’ı geride bırakmış durumda.
Arap Koalisyonu içinde yer alan iki kilit ülkeden Suudi Arabistan doğu bölgelerinde daha etkin iken, BAE’nin etkinlik alanı daha çok Yemen’in güneybatısında yoğunlaşmış görünüyor. Abu Dabi, Yemen’in Babu’l Mendeb boğazına bakan kısımlarını ve bu bölgenin güvenliğin sağlayacak kırsal bölgelere doğru saha hâkimiyetini genişletti.
Son dönemde, dış politikasını ABD’nin yönelimlerine uygun olarak biçimlendiren ve bölgesel sorunlarda daha cesur inisiyatif alan BAE’nin Yemen’deki ana hedefinin ekonomik olduğu söylenebilir. Arap Baharı sürecinden en çok rahatsız olan ülkelerin başına gelen BAE, istikrarlı ve özgür Yemen ihtimalini bir tehdit olarak algıladı. Dubai ve Abu Dabi gibi finans dünyasının olduğu kadar uluslararası ticaretin de transfer kentlerinin bulunduğu BAE, Yemen’in istikrara kavuşması halinde, buradaki limanların potansiyel olarak BAE limanlarının yerini alabileceği ihtimalini kaygıyla karşıladı. Nitekim bu durum Çin’in Yeni İpek Yolu projesinin hayata geçirilmesinden sonra daha da somutlaşmıştı. Bu çerçevede Aden Körfezi ve Kızıldeniz’in istikrara kavuşması halinde BAE’nin ekonomik ve buna bağlı olarak siyasi nüfuzuna zarar vereceği muhakkak.
BAE meşru hükümetle de sorunlar yaşıyor
Güney Yemen’in en stratejik kenti olan Aden, BAE destekli güneyli ayrılıkçılar tarafından kontrol ediliyor. Stratejik bir kıyı şehri olan Aden, Güney Yemen’in başkenti. Yemen’in en büyük liman şehri olmasından dolayı Aden, sadece ekonomik ürünlerin değil aynı zamanda gıda ve silahın da ülkeye giriş kapısı durumunda. Güneyli ayrıkçıların iki devletli çözüm talebini BAE dolaylı da olsa destekliyor. Güneyde BAE’nin doğrudan veya silahlı milisler aracılıyla kontrol ettiği diğer önemli şehirler ise Lahic, Şebve ve Mehra. Hadramut bölgesi Suudi Arabistan yanlısı grupların elinde bulunsa da BAE destekli milislerin bu bölgede de zaman zaman aktif oldukları biliniyor.
BAE, stratejik Sokotro adasını da ele geçirmiş ve asker çıkarmış durumda. Yerel halkın tüm itirazlarına rağmen Sokotro adasının BAE’nin bir emirliği haline getirilebileceği ve bu kapsamda yaklaşık 60 bin kişinin BAE pasaportu alacağı iddia ediliyor. Sokotro adasının yanı sıra BAE, Aden Körfezi’nin girişinde bulunan Miyun Adası, Aden, Duba, Belhaf, Meha limanlarını da kontrolü altında tutuyor. BAE’nin Yemen’deki son stratejik hedefinin Hudeyde limanını ele geçirmek olduğu ifade edilebilir.
BAE’nin Yemen’deki temel amacı söz konusu şehirlerde ve diğer stratejik noktalarda kontrolü sağlamak ve askeri tesisler kurarak uzun vadede etkinlik alanını genişletmektir. BAE, Yemen’deki varlığını meşrulaştırmak için terörle mücadele ve İran’ın ülkedeki varlığını gerekçe olarak öne sürse de, Suudi Arabistan’dan farklı olarak BAE’nin İran’la bir hesaplaşma derdinde olmadığını ve çoğu zaman Suudi Arabistan’ın desteklediği gruplara karşı da savaştığını gözlemlemek mümkün.
Husilerle mücadele adı altında Yemen’e giren BAE aynı zamanda meşru Hadi hükümeti ile de sorunlar yaşıyor. Aden havalimanının kontrolü konusunda çıkan çatışmalar bunun en somut göstergesi. BAE’nin desteklediği gruplar aynı zamanda Yemen’in güneyindeki diğer Sünni gruplara karşı da hareket ediyor. Özellikle Islah Partisi ve bağlı askeri gruplara yönelik suikastlar ve tutuklamalar, söz konusu grubun etkinliğini büyük ölçüde kırmış durumda.
Denetimsiz milis güçlerin yol açtığı tehlike
BAE’nin Yemen stratejisinin ilk ayağını ülkedeki askeri varlığı oluştururken, diğer ayağı da yerel milis güçler ve dağınık olarak belli silahlı aşiretleri daha nizami bir askeri yapıya dönüştürmek. BAE’nin güneydeki varlığını sağlamlaştıran asıl güçleri bunları oluşturuyor. Zira söz konusu grupların çoğu eski çetelerden. İdeolojik olarak da kimi zaman milliyetçilik kimi zaman da sosyalizm ön plana çıkıyor. Bazı kesimler de ekonomik gerekçelerle bu gruplara katılıyor. Zira bu kişilere ödenen aylık maaş, ailelerini geçindirmelerinin tek yolu.
BAE, siyaseten Aden merkezli el-Hirak olarak bilinen ‘ayrılıkçıları’ destekliyor. Güneyli ayrılıkçılar merkezi hükümet tarafından dışlandığı gerekçesiyle güneyin ayrı bir devlet olması gerektiğini savunuyor. BAE’nin desteklediği diğer bir oluşum da Güney Geçici Meclisi. Ayrılıkçıların tarihsel iddialarını destekleyen bu oluşum Hadi hükümeti tarafından tanınmıyor ve gayrimeşru olarak ilan edildi.
Askeri bakımdan Yemen’de BAE’nin desteklediği en önemli oluşum Hizam-ı Emni adlı grup. Aden merkezli grup, güneyli ayrılıkçıların en önemli askeri güç. Güney Yemen’de ayrılıkçıların bayrağını kullanan grubun ideolojik yönelimi Arap milliyetçiliği ile sosyalizm arasında. Askeri eğitim ve mühimmat gibi temel askeri ihtiyaçları BAE tarafından sağlanan grup, önemli oranda eski askerlerden ve yerel milis gruplarının birleşmesinden oluşuyor. Hizam-ı Emni güçleri meşru Hadi hükümetine karşı olduğu gibi, Husilere de karşı.
Askeri açıdan BAE’nin desteklediği diğer bir oluşum da Hadrami Seçkinler Gücü. Yemen’in en büyük ili Hadramut merkezli örgüt, yerel silahlı gruplardan oluştuğu için bölgecilik eğilimine sahip. Lojistik, askeri eğitim ve mühimmat ihtiyaçları BAE tarafından karşılanan grup, resmi olarak meşru hükümetin kontrolü altında görünse de gerçekte BAE’nin kontrolünde olduğu söylenebilir.
BAE’nin desteklediği askeri yapılanmalar ile ilgili en önemli sorun, BAE’nin varlığını reddettiği “gizli hapishaneler” meselesi. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün bir raporuna dayandırılan verilere göre, Hadramut bölgesinde bu güçlerin nezaretinde muhaliflerin tutulduğu gizli hapishaneler bulunuyor. Bu grupların yerel halkın gündelik hayatının idamesinde sebep olduğu diğer bir sorun da denetim dışı kurulan kontrol noktaları ve bu noktalarda tanık olunan keyfi tutuklamalar. Neredeyse her iki üç kilometrede bir oluşturulan bu kontrol noktaları, vatandaşların hayatını ve ulaşımı ciddi ölçüde zorlaştırıyor. Denetim dışı hareket eden bu grupların halktan bazılarının mallarına el koyması da Yemenliler açısından ciddi bir güvenlik riski oluşturuyor.
BAE’nin desteklediği milis güçlerin ülkenin geleceğini de karartacak en önemli tahribatı, küçük yaşta çocukların cephede savaştırılmasıdır. 2 milyon çocuğun okula gidemediği Yemen’de 14 yaş küçük çocukların yüzde 43’ü ellerinde silahla cephede savaşıyor.
Bölge ülkeleri için güvenlik riski
BAE’nin kendi ticari ve askeri kaygılarını esas alarak Yemen’de izlediği strateji ülkede büyük bir yıkıma yol açtı. Bir yandan 4 yıldır devam eden saldırılara rağmen Husilerin çatışma konusunda hala kararlı olmaları, diğer yandan BAE’nin Yemen’in jeopolitik avantajlarını ve ekonomik kaynaklarını ele geçirme çabası, ülkeyi hızla çökmüş devletler arasında itiyor. Devlet mekanizmalarının işlevi hızla erozyona uğrarken, birbirlerinden kopuk ve denetimsiz hareket eden milis grupların etkinliği giderek artıyor.
2015 yılında BAE ve Suudi Arabistan’ın öncülüğünde kurulan ‘Arap Koalisyonu’ ile birlikte, Yemen meselesinin birkaç aylık askeri müdahale ile çözüleceğine inanıldıysa da, aradan geçen 4 yılın sonunda gelinen aşama, iki ülkenin de birçok zaafını ifşa etmiş durumda. Yemen’deki kaotik ortam ve özellikle çocuk yaştakilerin silahlandırılıp savaşta kullanılması, bölge ülkeleri için nesiller boyu devam edecek bir krizin tohumlarını ekebilir. Bu tehlike, Yemen’de askeri ve siyasi açısından dizayn etmeye çalışan BAE için de uzun vadede ciddi bir güvenlik riski oluşturuyor. Nitekim Husiler’in Fuceyra limanını ve havalimanını uzun menzilli roketlerle hedef almaları, uluslararası enerji sevkiyatı açısından önemli bir konuma sahip olan BAE’ye yönelik risklerin en somut örneğini teşkil ediyor.
[Riad Domazeti, İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi İNSAMER’de Orta Doğu araştırmacısı olarak görev yapmaktadır]
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *