Arjantin İslam Merkezi (CIRA) Başkanı Anibal Bachir Bakir, CIRA’nın çalışmaları hakkında AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1926’dan beri faaliyet gösterdiklerini, temel görevlerinin bölgedeki Müslüman toplumu, İslam kültürünü ve İslamiyetin öğretilerini desteklemek olduğunu vurguladı.

CIRA’nın kurduğu Ömer bin Hattab Arap-İslam Okulunda 400 öğrencilerinin olduğunu anlatan Bakir, ayrıca, Arjantin’de İslam mimarisiyle yapılan ilk cami olan Al Ahmad Camisi’nin de İslam Merkezi’nin yaptığı eserlerden olduğunun altını çizdi.

CIRA’nın çeşitli hizmetler sunduğunu vurgulayan Bakir, Arapça dil ve kültür-tarih kursları düzenlediklerini, dini bilgiler verdiklerini, Müslümanların nikah ve cenaze işleriyle ilgilendiklerini söyledi.

İslam Merkezi’nin Arjantin’deki İslam toplumunun devlet nezdindeki resmi temsilcisi konumunda olduğuna dikkati çeken Bakir, aynı zamanda İslam Dünyası Birliği üyesi olduklarını, Türkiye’den de Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ile çalıştıklarını ifade etti.

‘İlk olarak, engizisyondan kaçan Müslümanlar geldi’

Bakir, Latin Amerika’da Müslümanların derin bir tarihi olduğuna işaret ederek, “Müslümanlar, Latin Amerika’ya ilk defa Kristof Kolomb ile engizisyon mahkemelerinden kaçıp gelmişler. Hatta bazı kaynaklarda, Amerika kıtasına ilk Müslümanların geldiğini ve buradaki yerlileri İslam’ın selamıyla, ‘Selamün Aleyküm’ diye selamladığı yer alır.” diye konuştu.

Arjantin’de yaklaşık 400 bin Müslümanın yaşadığını belirten Bakir, Müslümanların Arjantin’e gelişinin 1900’lerin başında Suriye ve Lübnan’dan göçlerle başladığını, 1960’lara kadar söz konusu göç dalgalarının sürdüğünü dile getirdi. Arjantin’deki Müslüman toplumun çoğunlukla Suriye ve Lübnan göçmenlerinden oluştuğunu ancak bugün artan bir çeşitlilik gördüklerini dile getiren Bakir, artık farklı ırklardan, etnik yapılardan Müslümanların bulunduğunu kaydetti.

Bakir, kıtada İslam’a olan ilgiye dikkati çekerek, “Latin Amerika’da İslam’a yönelik büyük bir ilgi var. Özellikle basın ve sosyal medyada İslam’ın yanlış tanıtılmasıyla başta üniversiteler ve üniversiteliler İslam’ın gerçekte ne olduğunu anlamak istiyor. Aslında, her zaman çeşitli alanlardan birçok kişinin İslam’a daha meraklı olduğunu görüyoruz.” şeklinde konuştu.

CIRA’nın faaliyetleri

CIRA’nın İslam’ın tanıtılması konusunda çalışmaları olduğuna değinen Bakir, şunları söyledi: “İslam Merkezi tarafından her pazar yayınlanan televizyon programımız, radyo yayınımız ve aylık çıkardığımız bir gazetemiz var. Burada İslam’ın çeşitli konularını ele alıyoruz. Biliyorsunuz, İslam herkesin farklı bir açıdan dikkatini çekebilir. Bazı konuların, bazı kişilerin özellikle dikkatini çektiğini görüyoruz ve bunun sonucunda bu kişiler Müslüman olabiliyor. Ayrıca, son 15-20 yıldır Arjantin’de İslam’ın tanıtılmasının büyük bir ihtiyaç olduğunu görüyoruz.”

Bakir, Ramazan ayında yoğun çalıştıklarını, Al Ahmad Camisi’nde her gün yaklaşık 200-250 kişi için iftar yemeği verildiğini, aynı zamanda zekat toplayıp ihtiyaç sahiplerine ulaştırdıklarını anlattı. Bu ayda insanların daha fazla bir arada olduğunu söyleyen Bakir, ramazanın herkesin özlemle beklediği bir ay olduğunu dile getirdi.

Bakir, ramazan ayında farklı ülkelerden misafirler ağırladıklarını, bunların yanı sıra her yıl Arjantin hükümeti tarafından iftar düzenlendiği bilgisini verdi.

Yahudi ve Hıristiyanlarla ilişki

Arjantin’de Yahudi ve Hıristiyan birçok kişinin yaşadığına dikkati çeken Bakir, “İslam geldiği ilk günden bu yana Yahudi ve Hristiyanlarla beraber yaşamış bir din. Bir Müslüman olarak, Yahudi ve Hristiyanlarla temas halinde olmamız gerektiğini söyleyebilirim. Arjantin’in, bu üç dini toplumun hatta inançsız olanların da barış içinde yaşadığı bir yer olduğunu söyleyebilirim.” ifadelerini kullandı.

Bakir, şöyle devam etti: “Bizim İslam Merkezimiz, Müslümanlar tarafından, Müslümanlar ve Arjantin halkı için kuruldu. Bizden öncekilerin kurduğu bu İslam Merkezi, cami ve okul adına gurur duyuyor ve biz de bu yolu izlemek istiyoruz. Bugün zor olan şey, kendisini Müslüman olduğu için onurlu hisseden, onurlu hissetmenin de ötesinde İslam’ı olduğu gibi yaşayan aileler ve özellikle gençlere ulaşabilmek. İslam’ı yaşayan bir Müslüman her toplum için faydalı olur.”