Yeni Zelanda’daki katliamın bir benzeri Sri Lanka’da sergilendi. Ülkenin turizm ve dış yatırım sektörlerini hedef alan bu kanlı eylemin dini ve toplumsal boyutu kadar, jeopolitik fay hatları da önem arz ediyor.
Sri Lanka’daki terörist saldırılar ve ‘Kuşak-Yol’ projesi
Yüksel Serdar Oğuz / AA
Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde iki camide Müslümanlara saldırılmasının ardından, bu kez Sri Lanka’nın dört farklı şehrinde eş zamanlı olarak Hristiyanlar terörün hedefi oldu. Başkent Kolombo’daki beş yıldızlı otellerin yanı sıra Negombo, Kochchikade ve Batticaloa şehirlerinde Pazar ayini esnasında gerçekleştirilen saldırıların dini boyutu tüm dünyayı sarsarken, eylemlerin özellikle stratejik hedefleri üzerinde pek fazla durulmadı.
Çin ile “Kuşak-Yol” projesi için işbirliği anlaşması imzalayan ilk Batılı ülke olan ve Pekin’in Dünya Ticaret Örgütü’ne girişi için ikili görüşmeleri başlatan Yeni Zelanda, istihbarat paylaşımı ve 5G altyapısı konusunda da bu ülkeyle ortak adımlar atma hazırlığındayken Christchurch’te tarihinin en büyük terör saldırısını yaşamıştı. Bu katliamın bir benzeri (fakat çok daha geniş çaplısı) Sri Lanka’da sergilendi. Ülkenin turizm ve dış yatırım sektörlerini hedef alan bu kanlı eylemin dini ve toplumsal boyutu kadar, jeopolitik fay hatları da önem arz ediyor. Saldırının Çin Donanması’nın 70. yıl dönümü kutlanırken ve özellikle 37 ülkenin katılımıyla düzenlenen II. Kuşak-Yol forumundan bir hafta önce gerçekleştirilmesi, gelecekte yaşanabilecek küresel mücadeleler konusunda da ipuçları veriyor.
Sri Lanka: Hint okyanusuna açılan kapı
Çin’in 2013 yılında açıkladığı Kuşak-Yol projesi 68 ülkeyi etkiliyor; 4.4 milyar insanı ve küresel GSMH’nin de yaklaşık yüzde 40’ını içeriyor. Çin şu ana dek proje için 125 ülke ve 29 uluslararası kuruluşla 179 işbirliği anlaşması imzaladı ve 90 milyar doların üzerinde yatırım yaptı.
Sri Lanka ise bu küresel girişimin Hint okyanusu ayağının tahkim edilmesi için anahtar konumunda. Asya-Pasifik bölgesinde önemli deniz yolları üzerinde bulunan ve civar devletlerin birbirleriyle yaşadığı sınır problemlerinden uzak olan ada ülkesine yapılan yatırımlar, özellikle Çin ve Hindistan için stratejik açıdan yeni rekabet alanları oluşturuyor.
Başkent Kolombo şu ana dek Pekin’in desteğiyle, Kuşak-Yol projesi için demiryolu, havaalanı ve limanlar başta olmak üzere, 12 yılda 15 milyar dolarlık yatırımların altına imza attı. Bu yardım, Dünya Bankası’nın International Finance Corporation aracılığıyla 1956-2016 yılları arasında ülkeye yapılan toplam yardımın tam 15 katıydı.
İnci dizisine yeni halka
Batı emperyalizminin 18. ve 19. yüzyıllarda Afrika ve Asya’nın çeşitli bölgelerinde önce ticari, ardından askeri ve siyasi imtiyazlar elde etmesine benzer bir şekilde, 21. yüzyılın Çin asrı olacağını öne süren Pekin de Asya-Pasifik bölgesinin yanı sıra dünyanın stratejik noktalarında uzun vadeli kazanımlar peşinde.
Güney Çin denizinde Malaka boğazındaki liman projesine 7,2 milyar dolar harcayarak ülkenin petrol ithalatının yüzde 80’inin geçtiği güzergahı garanti altına almak isteyen Çin, ABD’nin kontrolünde olan boğazda yaşanacak olası bir kriz için alternatif aramaktaydı. Bu nedenle 2013 yılında, Pakistan’ın en büyük üçüncü limanı olan Gwadar’ın yönetim hakkını satın alarak Arap denizinde nüfuz elde etmiş, günde 13 milyon varil petrol geçişi sağlayan Hürmüz körfezi yakınlarında stratejik bir noktaya sahip olmuştu.
Pakistan’ın yanı sıra İran, Bangladeş, Myanmar, Nepal ve Umman’da da benzer hamleler yapan Pekin’in enerji arz ve tedarik yollarının güvenliği için kurguladığı “inci dizisi” adlı rotanın yeni halkası ise Sri Lanka.
Milyar dolarlık liman Hambantota
Sri Lanka’nın güneyindeki Hambantota limanının inşası için Hindistan’la yapılan ilk görüşmeler olumsuz sonuçlanmış, Yeni Delhi 2004’te tsunaminin vurduğu ve balıkçılık dışında pek bir etkinliği bulunmayan bu projeye fazla ilgi göstermemişti. Bunun üzerine Kolombo Pekin ile anlaşma yoluna gitti ve 2008 yılında limanın inşasına başlandı. 2010 yılından itibaren Pekin Hambantota için 1,5 milyar dolarlık yatırım yaptı.
Limanın ekonomik açıdan kârlı olmayacağı yönündeki tüm eleştirilere karşın yatırımlar sürdü ve Sri Lanka’nın borcu katlanarak arttı. 2105 yılına gelindiğinde Sri Lanka’nın Çin’e 8 milyar dolar borcu vardı. 2018 yılı sonunda ise açıklanan 14,8 milyar dolar gelirin 12,3 milyar doları dış borçlara gitmekteydi.
Sonunda Kolombo hükümeti Pekin’e olan borcunun 1,1 milyar dolarlık kısmına karşılık liman işletmesinin yüzde 70’ini 99 yıllığına Çin’e devretti. Pekin bununla kalmayıp liman etrafındaki 15 dönümlük arazinin doğal gaz santrali, rafineriler ve lojistik bölge oluşturulması amacıyla şirkete tahsisini de anlaşma maddeleri arasına ekledi.
Limanın devri Kuşak-Yol projesi açısından “yeni bir kilometre taşı” olarak nitelendirilmekteydi. Hint okyanusu ve Asya-Pasifik bölgesinde Yeni Delhi’nin yanı sıra Washington ile de ticari rekabette elini güçlendirmek isteyen Pekin, yeni bir üs daha elde ederek bölgedeki deniz ticaret yollarına 9 mil uzaklıkta stratejik bir limana sahip oldu.
“Borç diplomasisi”
Batılı ülkeler ise Pekin’e, yatırım yaptığı ekonomileri “yolsuzluk” ve “borç tuzağına” düşürerek stratejik kazanımlar elde ettiği gerekçesiyle kuşkuyla yaklaşıyor. Hint-Pasifik bölgesindeki Hindistan müttefiki Maldivler de ülke bütçesinin yüzde 20’si oranında Çin’e borçlanınca, ülkeye bağlı 16 stratejik adanın Pekin’e bırakılması söz konusu olmuştu.
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence 4 Ekim 2018’de Hudson Enstitüsü’nde yaptığı açıklamada, Çin’in küresel nüfuzunu arttırmak için “borç diplomasisi” yöntemini kullandığını belirtmiş ve Pence’in açıklaması “yeni bir Soğuk Savaş’ın başlangıcı” olarak yorumlanmıştı.
Washington aynı zamanda, Soğuk Savaş döneminde Sovyet Rusya’ya karşı kurulan Mevcut Tehdit Komitesi’ni Neoconlar eliyle yeniden canlandırarak bu kez listeyi Çin’le güncelledi. Bununla kalmayan ABD, Hint-Pasifik bölgesinde 2007 yılında “serbest ve açık ticaret politikaları” kapsamında kurulan ve Hindistan, Japonya ve Avustralya tarafından oluşturulan dörtlü işbirliği teşkilatını yeniden canlandırarak Bengal denizinde 20 yılın en büyük askeri gövde gösterisi olan Malabar Tatbikatı’nı gerçekleştirdi.
Pentagon’un 2018 yılında ABD Kongresine sunduğu raporda da Çin’in “inci dizisi” stratejisinin önlenmesi gerektiği üzerinde ısrarla durulmaktaydı.
Yeni hegemonya savaşları mı?
Farklı bir bakış açısıyla, ABD’nin çift kutuplu dünyadaki Sovyet Rusya rekabetinde olduğu gibi, meşruiyet krizini aşmak adına, kendi hegemonyasına karşı küresel bir rakip arayışında olduğu söylenebilir. Fakat madalyonun “öteki” yüzü olan Çin, her fırsatta hegemonya hevesi taşımadığını ve “kazan-kazan” anlayışı çerçevesinde ekonomik ve teknolojik kalkınmayı arzuladığını vurguluyor.
Ayrıca Çin’in “borç diplomasisini” sadece Kuşak-Yol girişimindeki ülkelere değil aynı zamanda ABD’ye de uyguladığını belirtmekte yarar var. Geçtiğimiz Haziran ayında tahvil alımlarını arttıran Pekin, 1 trilyon 147 milyar dolar tutarında borç senediyle Washington’ın en büyük alacaklısı konumunda. Bu bakımdan yeni emperyalizmin şafağı sökerken, ABD’nin hegemonya kaygılarına karşılık Çin’in daha stratejik yaklaştığı ve Kuşak-Yol projesindeki jeopolitik imtiyazlara odaklandığı düşünülebilir.
Çin’in üstlenmediği küresel düşmanın ise Samuel Huntington’ın “Medeniyetler Çatışması” tezi marifetiyle köpürtülen dini ve kültürel motifler üzerinde inşa edilmeye çalışıldığı görülüyor. Aşırıcı ve köktenci şeklinde işaretlenen yapıların yabancı istihbarat ağları tarafından desteklenerek vekalet savaşlarıyla hedef ülkeleri istikrarsızlaştırmada ve düşman yaratarak her türlü müdahaleye meşru zemin hazırlamada kullanıldığı artık bilinen bir vaka.
Dolayısıyla Sri Lanka’daki son saldırının özellikle Yeni Zelanda katliamının intikamı ve devamı olduğuna dair bir anlatının kasıtlı olarak dolaşıma sokulduğu söylenebilir. Bölgedeki farklı dini ve toplumsal gruplar arasındaki fay hatlarını sarsmanın yanında, saldırı bölgesel bir kaosun fitilini ateşleme potansiyeline de sahip.
Geniş ölçekte ise Asya’nın güneyi gibi Doğu Afrika satranç tahtasının da, Çin’in yatırımlarını dengelemek için, gelecekte Hindistan’ın ve özellikle ABD’nin dâhil olduğu jeopolitik mücadelelere ve yeni vekalet savaşlarına sahne olması beklenebilir.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *