‘Toplumsal Cinsiyet Huzursuzluğu’ üzerine

‘Toplumsal Cinsiyet Huzursuzluğu’ üzerine

Cihan Aktaş, “Devletler ve ideolojiler, kendi hedefleri doğrultusunda kadınlığı, erkekliği ve aileyi sürekli biçimlendirmek isterler” dedi.

İbni Haldun Üniversitesi Süleymaniye Yerleşkesinde düzenlenen Çarşamba Konuşmaları’nın 24 Nisan Çarşamba günkü konuğu yazar Cihan Aktaş idi.

“Türkiye’de Din, Toplum ve Değişme: ‘Toplumsal Cinsiyet Huzursuzluğu’” başlıklı bir konuşma gerçekleştiren Aktaş; kadınlık, erkeklik ve ailenin sabit kalmamasının ve toplumsal değişim süreci içinde sürekli yeniden tanımlanmasının yeni bir olgu olmadığını belirtti. Cihan Aktaş, “Devletler ve ideolojiler, kendi hedefleri doğrultusunda kadınlığı, erkekliği ve aileyi sürekli biçimlendirmek isterler” ifadelerini kullandı. Bu meselelerin soğukkanlı bir şekilde, uzun vadeli düşünmeyi önceleyerek ele alınması gerektiğinin altını çizdi.

‘Biz kendi problemlerimizi fark etmeyince başkaları fark ediyor!’

Sinemada oyunculuk yapan ilk Türk kadın oyuncularından biri olan Neyyire Ertuğrul ile 2012’de yaşadığı acı verici olaylarla gündeme gelen Melek Karaaslan üzerinden, ‘kadınlığın’ farklı zamanlarda farklı toplumsal yapılardaki tezahürlerini gündeme getiren Aktaş, tek bir kadınlık olmadığı gibi tek bir erkekliğin de olmadığını ifade etti.

Bir zamanlar örneğin düğün davetiyelerinde kadının adına yer verilmediğinden, bundan “hicap duyulduğundan” bahseden yazar, “hicap duyulması gereken şeyler bunlar mı? Asıl hicap duyulması gereken, Melek Karaaslan’ın ölüme terkedilmesi” ifadelerini kullandı.

Bir kadının varlığı üzerinde hak iddia etmenin çok korkunç bir zihnî yapının ürünü olduğunu da ekleyen Aktaş, konuşmasına şöyle devam etti: “Biz sorunlarımızı görmeyince, farketmeyince, başka birileri farkına varıp bu meseleleri önümüze çıkarıyor. Panik halinde, anlık parlayışlarla konuşmak hiçbir sorunu çözmüyor. Tüketici konumunda olduğumuzdan bunları derinlemesine incelemeye de meyilli değiliz. Neden örneğin Müslümanların bu tür hayati meseleleri konuşacağı bir ağı yok? Hayatın her alanında toplumsal süreçleri ve değişen olguları yeniden okuyup soğukkanlılıkla üzerinde düşünmemiz gerekiyor.”

Kamusal kimliğin, “erkek / erkeksileşmiş kimlik” olarak algılanageldiğini söyleyen Cihan Aktaş, konuşmasında ayrıca; Cumhuriyet kamusallığı, kamusal alandaki başarılı kadın tezahürleri, cinselliğin kamusallaştırılması, tesettür olgusu, “iffet”in neden kadınlara has bir olgu olarak görüldüğü gibi konulara da temas etti.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *