“İslami düğün anlayışı” üzerine bir yorum

“İslami düğün anlayışı” üzerine bir yorum

İslami düğünlere bakıyoruz, acınacak durumdayız ya üstünü tasavvufla kapattığımız şirk dolu kelimelerin doldurulduğu ilahiler ya da daha radikal olanlarımız düğünde İstişat eylemlerinin seslerini dinletiyor.

İslami Düğün anlayışımız sıfır

Mustafa Şimşek / Referans Gazetesi

Değerli kardeşlerim malumunuz içerisinde bulunduğumuz şu bahar ayları, evlilik ve düğün merasimlerinin de habercisidir aslında. Bahar ayının gelmesiyle bahar ve yaz ayları genelde düğünler için tercih edilmektedir.

Evlilik insanlığın ve tabiatın değişmez ve değerli kuralı olmakla birlikte; Hz. Âdem’den bu günümüze süre gelmiş olup, ALLAH’IN emri PEYGAMBER (S.A.V.)’nin de kuvvetli bir sünnetidir.

Evlilikle bireyler aile olma yolunda bir adım atarken dost ve akrabalarını da bu özel günlerinde yanlarında olmalarını istemektedirler.

Evlilikte eğlence tertip etmek de olmazsa olmazlarımızdandır.

Yeni bir hayatın başlangıcı demek olan evlilik merasimleri yani ‘düğün’ adı altında düzenlenen eğlence ve törenlerin, neşe ve sevinç içinde geçmesi, dünyanın hemen hemen her yerinde vardır. Ancak bu merasimlerin dini inanış, gelenek, görenek ve âdetleri milletlere hatta yörelere göre değişiklik gösterebilir.

Evlilik gibi mühim bir hadisenin başlangıcı olan düğün konusunda İslâm’ın görüşü sorulagelmiştir.

İslam öncesi Arap örfünde bulunan düğün âdetleri, İslam döneminde de düzeltilerek ve İslâm’a uymayan yönleri kaldırılarak muhafaza edilmiştir.

Rasulullah (s.a.s.) zamanında uygulanan düğün âdeti bizim için en güzel örnektir. O halde bu konudaki sünnetini iyice öğrenmeli ve ona uymalıyız.

Evlenen çiftlerin yeni hayata neşe içinde girmeleri, eş-dost, akraba ve arkadaşlarının, bu sevinçlerini paylaşması ve onlara katılabilmesi için düğün yapıp ilan etmek, gelen davetlilere velime yemeğini yani ziyafet vermek Peygamberimiz (s.a.v.)’in tavsiyesi ve güzel sünnetidir.

Nitekim O, Yeni evlenen Abdurrahman bin Avf’a: “Düğün yap, bir koyunla da olsa ziyafet ver” buyurmuştur. (Buhari)

Tabi İslami düğün kültürü ve anlayışı olarak tam bir örneği vardı derseniz ne yazık ki kalıplaşmış bir örnek yok elimizde.

İslami düğün denilince aklımıza ne alakaysa, semazen, ney, bol zilli def geliyor ne yazık ki aklımıza.

İçi boş anlamsız veya alakasız cümlelerden oluşmuş bir sürü ilahi ve ezgiler yer alıyor repertuarımızı ne yazık ki:

Cihazın sesi biraz yüksek ise, yanık bir ses de varsa, bası da fazla açarsan biraz da tiz çıkış yap tamam işte çok güzel söylüyorlar çok güzel ilahiler söylendi, çok güzel biz de düğünümüze bu gurubu çağıralım deniliyor.

Düğün sahibi de çok güzel bir düğün yaptık hiç kimse böyle bir düğün yapmıyor falan filan, ya kardeş herkes aynı şekilde yapıyor, sorun burada zaten herkes birbirine bakıyor, tek sorunumuz bu yeni bir şeyler üretmiyoruz, çocuğumu evlendireceğim nasıl bir düğün yapayım da ALLAH’I memnun edelim demiyoruz bu aslında sıkıntımız.

Müslüman nasıl düğün yapar, ALLAH bizlerden ne istiyor diyenimiz çok az ne yazık ki.

Sol cenah İslami olmayan düğünlere bakıyorsun, adamlar kendilerini aşmış repertuar geniş, istediği şekilde eğleniyorlar sınırlarını aşmışlar.

Ama İslami düğünlere bakıyoruz, acınacak durumdayız ya üstünü tasavvufla kapattığımız şirk dolu kelimelerin doldurulduğu ilahiler ya da daha radikal olanlarımız düğünde İstişat eylemlerinin seslerini dinletiyor.

Adam ”Pirozbe” parçasında şahadetin kabul olsun, mübarek olsun deyip halay çekiyor.

Ne alakası var ya eğlence için düğün yapıyorsun şehit olmuş müslümanı anlatıp halay çekiyorsun, ALLAH tüm şehitlerimizin şahadetini kabul etsin.

Tabi ki ölüm müslümanlar için yok oluş değil ebedi bir hayat için başlangıçtır buna bir şey demiyoruz ama düğün müdür bunun yeri.

Müslüman oynamaz mı eğlenemez mi? diyeceksiniz. Tabi ki eğlenecek oynayacak, ama meşru çerçevede, anlamsız boş işlerle değil.

Hz. Âişe validemiz (r.a.)’dan rivayet olunan bir hadisi şerifte şöyle buyrulmaktadır: “Ensar` dan bir kadının düğününden döndüğümüzde Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi Vesellem: “Ey Âişe herhalde düğününüzde eğlence yoktu, halbuki Ensar eğlenceyi sever” buyurmuştur.

Bir başka rivayette de: “def çalacak ve şarkı söyleyecek bir cariye göndermediniz mi?” buyurunca Hz. Âişe “(Şarkı olarak) ne söylesin ya Rasulullah?” demiş, Rasulullah (s.a.s.): “Size geldik size geldik…” diye başlayan bir kaside okumuş ve “Bunu okusun” buyurmuşlardır. Bir başka hadiste de Hz. Peygamber (s.a.s.): “Helâl ve haram nikâh arasındaki fark def ve ses bulunmasıdır” buyurmuştur. (Tac, 2, 130)

Düğünde bomba sesi dinletmek nedir ALLAH aşkına ya.

Adam ya methiyeler dolu, şeyhini övecek takıldığı guruba ve cemaati ya övüyor,

Himmet medet diyor, bir sonraki parçada bakıyorsun müslümanın düğünü böyle olmalı deyip onayı da basıyor kendince işi bitiriyor.

Kardeş neye göre müslümanın düğünü böyle olmalı, nefsine göre mi ALLAH ve Rasulüne göre mi?

ALLAH’IN böyle bir talebi Rasulullah (s.a.v)’nin de böyle bir uygulaması yok ne yazık ki.

Bidatlerle dolu şirk kokan kelimelerin telaffuz edildiği bir düğün şekli yok dinimizde

Bu dini yaşıyorsak, Kur’an ve sünnet’e bağlı bir hayat yaşamak durumundayız.

Aksi halde tam tersi kafamızın estiği gibi din yaşama söz konusu değil olamaz.

Orta yolu bir türlü tutturamadık, itidalli olmayı bir türlü öğrenemedik.

Tamam, müslümanlar zor dönemler atlattı, her şey yasaktı falan, filan,

Ya kardeşim bu dediğimiz dönemin üstünden 20 sene geçti hala kalıplaşmış bir şey yok hala herkes kafasına göre takılıyor.

İslami düğün yapan ilahi guruplarına, pardon ilahi sanatçılarına çok iş düşüyor burada.

Halkı yönlendirmek biraz da sizin ellerinizde zararın neresinden dönersek kardır.

Sizlerden ricam repertuarımızı değiştirelim bu basit bir mesele değil çok ciddi bir konu! Üzerinde çok çalışmamız lazım.

Sitemimiz dediğimiz şekilde yapan kişilere! Bu şekilde yapmayan arkadaşlara söyleyecek bir şeyimiz yok.

ALLAH ayaklarımızı sabit kılsın hatalarımızı fark ettirsin inşallah…

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *