Abdülkadir Özcan: “İdam konusu, arada bir gündeme getirilerek sonra unutulmaya terk edilecek bir konu değildir.”
İdamın sadece terör olayları ile ilişkilendirilerek gelmesini savunmak meseleye derinlemesine bakmak olmayacağını belirten Abdülkadir Özcan, idam meraklısı sanılmak istemem dedi ve ilave etti, “ancak idam caydırıcı bir ceza olması açından gerekli görülüyor.”
Milli Gazete yazarı Abdülkadir Özcan, bugünkü yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim mitinginde sarf ettiği “Bir yanlış yaptık idamı kaldırdık.” sözlerine değerlendirdi. Bu sözler üzerine, “Yanlış yapıldı ise yeniden getirin idamı!” başlıklı bir yazı kaleme alan Özcan, “Gerçekten iki parti olarak idamın yeniden gelmesini istiyorsanız önünüzde hiçbir engel yok. Ama denmek istenen muhalefet partileri getirsin, biz destek verelim ise bu sağlıklı bir yaklaşım olmaz.” yorumunda bulundu.
Özcan, yazısının bir bölümünde, ortaya çıkan adaletsizlikle ilgili şu ifadeleri kullandı:
Sayın Cumhurbaşkanı’nın özellikle, “15 Temmuz’da 251 vatandaşımızı şehit edenleri cezaevinde beslemek bile ağır geliyor” şeklindeki sözleri insanı 12 Eylül 1980 darbesi günlerine ötürüyor. O günlerde de darbeciler benzer bir söz etmişlerdi. Çünkü insanları öldürmek değil esas olan yaşatmaktır. Ancak, ‘Bir başkasının canına kıyanların canları her şeye rağmen koruma atında olmalı mı?’ sorusunun düşünülmesi gerekiyor. Demek istediğim o ki, idam konusu arada bir gündeme getirilerek sonra unutulmaya terk edilecek bir konu değildir. Çünkü idam cezasının kaldırılması 5 yaşındaki çocuğa tecavüz ettikten sonra öldüren caninin can güvenliğinin sağlanması, buna karşılık mazlum küçük yavrunun can güvenliğinin bir kenara itilmesi anlamına geliyor. Bu bakımdan idamı sadece terör olayları ile ilişkilendirerek idamın gelmesi gerektiğini savunmak meseleye derinlemesine bakmamak ve ele almak olur.
Bu konunun daha önce de üzerinde durdum. Canilere can güvenliği sağlayan ama masumları korumayan, koruyamayan bir hukuki düzenleme o ülkede adaleti sağlayamaz. Bunun yanında idam cezası uygulandıktan sonra geri dönüşü olmayan bir cezadır. Bu bakımdan adalet sisteminin iyi işlemesi, bir takım etkilerin altında kalmadan karar vermesinin sağlanması gerekir.
İdam cezasının kaldırıldığı günlerde bu konu çok tartışıldı. Bazı çevreler APO’yu idamdan kurtarmak için bu yasanın kaldırıldığını, yerine müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet cezasının getirildiğini, bazıları da idamın Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde, daha doğrusu AB ile imzalanmış bir sözleşme gereği kaldırıldığını söylediler. Öcalan’ı Afrika’da yakalayıp Türkiye’ye teslim edenlerin idam edilmeyeceğine dair o günkü iktidardan söz aldıklarını, hatta o günlerde Başbakan Ecevit’in birilerine söz mü verildiği şeklindeki soruyu cevapsız bıraktığı da gündeme geldi.
İdam cezasının kaldırılmasının sebebi ne olursa olsun yanlış olmuştur. Bu yanlışı bugünkü AK Parti ve MHP liderleri de ifade ettiklerine göre Meclis’ten geçsin imzalarım ya da idam Meclis’e gelirse destek veririz demenin anlamı yoktur. İdamın kaldırılmasının bir yanlış olduğu gerçekten düşünülüyorsa bu yanlışı düzeltmek Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli’ye düşüyor.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *