Eski bakanlardan Ufuk Söylemez, Aydınlık gazetesine yazdığı, “Mart soğuğunda kuru soğan kuyruğunda Damat Bakan’la nurlu ufuklara!” başlıklı yazısında Maliye Bakanının sözlerini yorumladı.
Hala 2019 yılında 2.5 milyon kişiye ilave istihdam sağlanacağını vaad ederken, son derecede iddialı görünüyor. Yani kısacası “nurlu ufuklar” vaad ediyor. 17 yıllık tek parti iktidarlarının sonunda.
Gelin görün ki, ülkede kişi başına düşen milli gelir yıllar sonra 10 bin doların altına düşmüş vaziyette.
Ekonomi stagflasyonist (enflasyon ve durgunluk bir arada) süreçten, slumpflasyona doğru (yüksek enflasyon ve ekonomik küçülme eş zamanlı) sürükleniyor.
Emekliler, bir TL ucuz kuru soğan alabilmek uğruna, Tanzim çadırlarının önünde Mart soğuğunda kuyrukta bekleşiyorlar.
Bankalar zorlaştırılan “konkordato” yerine” “yeniden yapılandırmaya” yönelen çok sayıda firmadan olan alacaklarının donuklaşması nedeniyle sıkıntılı bir “bilanço resesyonuna” girme endişesi taşıyorlar.
İşsizlik son 10 yılın en kötüsü. Koalisyon hükümetlerinde dahi yüzde 6.5 dolaylarında olan işsizlik, tek parti – tek adam rejiminde yüzde 13.5’e çıkmış vaziyette.
Katarlılara, Savunma Sanayimizin göz bebeği olan Sakarya Tank Palet Fabrikası’nın işletme hakkını, ihalesiz-ilansız ahbap-çavuş yöntemleriyle devrediyorlar. Sonra da, “bu yaptığımız özelleştirme sayılmaz, çünkü mülkiyet devri yok” diyerek, işletme hakkı devrinin de tam bir özelleştirme yöntemi olduğunun görmezden gelineceğini sanıyorlar.
Ekonominin 2019 yılında sıfır ya da en fazla sıfıra yakın bir büyüme yani -nüfus artışını düşersek- reel olarak küçülme yaşayacağına dair, iç ve dış tarafsız ve objektif ekonomi çevreleri peş peşe tahminlerini açıklıyorlar.
Ama Damat Bakan, hala 2019 yılında 2.5 milyon kişiye ilave istihdam artışından söz ediyor. 2.5 milyon istihdam artışı için ekonominin 2019 yılında en az yüzde 16-17 düzeyinde tüm zamanların rekorunu kırarak bir büyüme göstermesi gerektiğini kimse çıkıp da bunlara hatırlatmıyor.
Sonra da çıkıp, “her şey algı operasyonu, herkes algıcı” mealinde laflarla, sanki aklımızla dalga geçiyorlar.
Bu kafayla gidilirse ve bu ekonomi yönetimi ve ekonomi politikalarında inat edilirse, ya hiperenflasyona ya da reel sektör ve borç odaklı başlayan ekonomik krizin, finans sektörüne de sıçramasına neden olunacağından artık endişe ediyoruz doğrusu…
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *